“YETMİŞ BİRDE FECR-İ SADIK BAŞLADI VEYA BAŞLAYACAK. Eğer bu, fecr-i kazib de olsa, 30 - 40 SENE SONRA FECR-İ SADIK ÇIKACAK..." (Hutbe-i Şamiye, s. 23)
"...Evet ŞİMDİ OLMASA DA 30-40 SENE SONRA fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, İNŞAALLAH YARIM ASIR SONRA ONLARI DARMADAĞIN EDECEK." (Hutbe-i Şamiye, s. 25)
Bediüzzaman bu sözünü, Miladi 1911 yani Hicri 1327 yılında Şam’da Emevi Camii’nde verdiği hutbesinde söylemiştir. Bediüzzaman bu hutbesinde İslam aleminin, Miladi 1951 yani Hicri 1371’den sonraki geleceğine yönelik açıklamalar yapmıştır. Bediüzzaman, bu konuşmalarında verdiği tarihlerle bir kez daha Hz. Mehdi (a.s.)'ın Hicri 1400’lü yıllarda ortaya çıkacağını delillendirmiştir.
Bediüzzaman'ın Miladi 1951, yani Hicri 1371'den sonraki yıllarda İslam dünyasının geleceğine yönelik yaptığı açıklamalardaki, “Hicri 1371’den 30 – 40 yıl sonra” ve “Hicri 1371’den yarım asır sonra” yani “Hicri 1371’den 50 yıl sonra” sözleriyle verdiği, Hz. Mehdi (a.s.)'ın Kuran ahlakını hakim kılacağını bildirdiği tarihler şu şekildedir:
Hicri 1371 + 30 = 1401 (Miladi 1981) (30 yıl sonrası)
Hicri 1371 + 40 = 1411 (Miladi 1991) (40 yıl sonrası)
Hicri 1371 + 50 = 1421 (Miladi 2001) (Yarım asır sonrası)
Bediüzzaman'ın bildirdiği bu tarihler, Bediüzzaman'ın ‘Mehdi' olmadığını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bediüzzaman çok açık bir üslupla Hz. Mehdi (a.s.)'ın görevlerini yerine getireceği tarihlerin Bediüzzaman'ın yaşadığı yıllardan çok sonrasında olacağını açıklamıştır.