... Hattâ, "HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM GELİR, HZ. MEHDİ’YE NAMAZDA İKTİDA EDER (uyar), TABİ OLUR." diye rivayeti BU İTTİFAKA (birleşmeye VE HAKİKAT-I KUR’ANİYE’NİN METBUİYETİNE VE HAKİMİYETİNE (Kuran hakikatlerine uyulmasına ve tabi olunmasına) İŞARET EDER.
(Şualar, Beşinci Şua, On Üçüncü Mesele, s. 587)
... O ZATIN üçüncü vazifesi, HİLAFET-İ İSLAMİYE’Yİ (İslam halifeliğini; yani Müslümanların manevi liderliğini) İTTİHAD-I İSLAM’A BİNA EDEREK (İslam Birliği üzerine kurarak), İSEVİ RUHANİLERİYLE (dindar Hıristiyanlarla ve Hıristiyan alimleriyle) İTTİFAK EDİP (iş birliği ve dayanışma içerisine girerek) DİN-İ İSLAM’A (İslam dinine) HİZMET ETMEKTİR... (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 9)
Bediüzzaman, -bir önceki başlık altında yer alan- “Herşeye Muktedir olan Yüce Allah’ın Hz. İsa (a.s.)’ı, HZ. İSA DİNİNE AİT MÜHİM BİR HÜSN-Ü HATİMESİ İÇİN yeryüzüne göndereceğini anlattığı” (Mektubat, s. 56-57) sözleriyle, Rabbimiz'in “ÖNEMLİ BİR GÜZEL NETİCE” için Hz. İsa (a.s.)'ı ikinci kez yeryüzüne göndereceğini müjdelemiştir.
Hz. İsa (a.s.)'ın gelmesiyle Hıristiyanlık, batıl olan bütün inanış ve uygulamalarından arınacak ve İslam’a dönecektir. Bu vesileyle, Hıristiyanlık Hz. İsa (a.s.)'a vahyedilmiş hak haline dönecek, Müslümanlarla gerçek İseviler arasında ittifak gerçekleşecek, bu hak ittifak yeryüzüne barış ve huzur getirecektir.
Bediüzzaman, Hz. Mehdi (a.s.)'ın üçüncü vazifesinin de işte bu şekilde İslam toplumunu birleştirmek ve bu birlik ile Hıristiyan alemi arasında ittifak oluşturmak olduğunu belirtmiştir. Bu iki büyük dinin birleşmesinin İslamiyet üzerine olacağını hadislerle açıklayan Bediüzzaman, Kuran’ın tabi olunan kitap olacağını, onun hükümlerinin geçerli ve hakim olacağını bildirmiştir.
Bediüzzaman'ın bildirdiği, Hz. İsa (a.s.)'ın, Kuran ahlakının tüm yeryüzüne hakim kılınması için Hz. Mehdi (a.s.) ile yapacağı bu ittifak henüz gerçekleşmemiştir. Bu büyük tarihi olay tüm dünya Müslümanları tarafından halen büyük bir heyecanla beklenmektedir. Bediüzzaman kendi hayatında gerçekleşmemiş olan bu olayların Hz. Mehdi (a.s.)'ı insanlara tanıtacak en önemli özelliklerinden olduğunu belirterek, kendisine Mehdilik yakıştırmasında bulunanlara ‘Mehdi' olamayacağını ifade etmiştir.