İnsan sıkça rastladığı olaylara karşı hemen bir alışkanlık kazanır. Hatta zaman içinde bu alışkanlık öyle bir hal alır ki, ilk gördüğünde kendisinde şiddetli bir şaşkınlık ya da tepki oluşturan olaylar, bir süre sonra rutin konulara dönüşür. Dünya üzerinde süren savaşlar ve çatışmalar da böyle olaylardandır. Bir ülkede bir işgalin, katliamın veya soykırımın başlaması dünyanın dört bir yanında ilk önce şiddetli bir tepki oluşturur. Örneğin Bosna’da ilk çatışmaların başladığı günleri düşünelim, ya da Çeçenistan’ı, Filistin’i... Yakın zamanda babasının kucağında İsrail askerlerinin kurşunlarına hedef olan Filistinli çocuğun görüntüsü, kundaklarında katledilen Çeçen bebekler, Bosna’da büyük bir soykırıma maruz kalan kadınlar, yaşlılar, gençler... İnsanlar, bu görüntüleri gördükleri ilk günlerde içlerinde duydukları tepkiyi, birşeyler yapma isteğini sık sık dile getirmişlerdir. Ancak ardı arkası kesilmeyen haberler zaman içinde dikkatlerini çekmez olur. Her gün yeni kişiler ölür, kadınlar tecavüze uğrar, çocuklar kurşunlara hedef olur, mayınlara basıp kolunu ya da bacağını kaybeder... Ancak insanların ilk günlerde verdikleri tepkiler yerini garip bir duyarsızlığa bırakır. Hatta gazeteleri aldıklarında, savaş haberlerinden çok hemen yan sütunda yer alan magazin içerikli bir haber ilgilerini çeker. Çünkü Filistin’de, Çeçenistan’da, Keşmir’de ya da Doğu Türkistan’da her gün birkaç kişinin ölmesi, "sıradan bir haber" haline gelmiştir.