Geçen yüzyıl savaşlar, zulümler, toplu katliamlar, ırkçı saldırılarla dolu, soykırımların yaşandığı bir yüzyıldı. Bu belaların sebepleri ise 19. yüzyılda hazırlanmaya başlamıştı. İlkçağlardan beri maddenin mutlak varlık olduğunu iddia eden maddeci düşünce, Darwin’in 19. yüzyılda ortaya attığı evrim teorisiyle güç bulunca, dinsiz ideolojilerde geniş çaplı bir yayılma oldu. Bu ideolojiler bir anda toplumların hayat felsefesi haline geldi. Materyalist ideolojilerin toplumlarda uygulanmasıyla, zayıfı ezen, devlet kurumuna karşı, aile kavramını hiçe sayan, barış, huzur, kardeşlik tanımayan, sevgi, vefa, saygı gibi manevi değerlerden uzak, sanattan, bilimden zevk almayan nesiller ortaya çıktı. Ahlaki değerleri yok sayan, yalnızca maddeye önem veren bu anlayışın hakim olmasıyla, insanlar adeta ruhsuzlaştırıldı. Allah’ın varlığını ve dini inkar eden bir dünya oluşturmaya çalışan materyalistler, insanlara, hiç kimseye karşı sorumlulukları olmadıkları ve hiç kimsenin hakkını gözetmeden diledikleri gibi yaşayabilecekleri yalanını empoze ettiler.