Darwin Türk Milleti'ni Aşağı Bir Irk Olarak Göstermeye Çalıştırmıştır
Darwin insanları aşağı ırklar ve medenileşmiş ırklar olarak ikiye ayırmaktadır. Onun bu hezeyanlarına göre medeni ırklar Avrupalılar aşağı olanlar ise diğer milletlerdir ve bunların arasında Türk Milleti`ni de saymaktadır:
"Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türklere karşı kesin bir galibiyet elde etmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, çok sayıdakı AŞAĞI IRKLARIN medenileşmiş yüksek ırklar tarafından ELİMİNE EDİLECEĞİNİ (YOK EDİLECEĞİNİ) görüyorum." (Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, cilt 1. New York, D. Appleton and Company, 1888. s. 285-86)
Türkleri açıkça aşağı bir ırk olarak tanımlayan bu yaklaşımın evrimci bir hezeyan olduğu açıktır. Ancak düşünülmesi gereken diğer bir nokta, Darwinistlerin bu tür yaklaşımlarının emperyalist bir plana hizmet ettiğidir. Çünkü Darwin, Müslüman Türk Milleti'nin hiç bir anlamda "geri" bir millet olmadığını elbette biliyordu. Türk Milleti'nin tarihte kurduğu büyük devletlerle, özellikle de Osmanlı Devleti'yle ortaya büyük bir kültür ve üstün bir ahlak koyduğunu bilmemesi imkansızdı. Buna rağmen Türk Milleti'ni "geri ırk" olarak tanımlamıştır. Darwin'in bu kasıtlı ırkçılığının ardında yatan en önemli hedef ise, gerçekte 19. yüzyıl Avrupa emperyalizmine hizmet edebilmekti. Avrupa devletleri o dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalama ve paylaşma çabası içindeydiler ve Darwin, Osmanlı'nın asli unsuru olan Türk Milleti'ni "geri ırk" olarak niteleyerek bu emperyalist plana bilimsel bir meşruiyet kazandıracağını hesaplıyordu.
Nitekim Birinci Dünya Savaşı`nda bu propaganda çok etkili olmuştur. Örneğin İngiltere Savaş Bakanı Sir Winston Churchill, Çanakkale Savaşı sürerken, Türk Milleti`ne karşı zehirli gaz kullanımını ``Türklerin insanla maymun arası varlıklar`` oldukları iddiasıyla teşvik etmiş, bu yönde emirler vermiştir.
Darwin, Zencileri ve Avusturalya Yerlilerini Gorillerle Bir Tutmuştur
Darwin`e göre Avrupalı ırklar kayırılmış ırklardı. Tüm Asyalı ve Afrikalı ırklar ise Darwin'in çarpık mantığına göre sözde evrim sürecinde geri kalmış ırkları oluşturuyorlardı. Darwin onları insan olarak bile görmüyordu.
Darwin, İnsanın Türeyişi (Descent of Man) isimli kitabında bazı ilginç ırkçı kehanetlerde bulunmaya kalkışmıştı. Bu kitapta, zenciler ve Avustralya yerlileri gibi ırkları gorillerle aynı statüde ele almıştı:
"Belki de yüzyıllar kadar sürmeyecek yakın bir gelecekte, medeni insan ırkları, vahşi ırkları tamamen yeryüzünden silecekler ve onların yerine geçecekler. Öte yandan insansı maymunlar da, kuşkusuz elimine edilecekler. Böylece insan ile en yakın akrabaları arasındaki boşluk daha da genişleyecek. Bu sayede ortada şu anki Avrupalı ırklardan bile daha medeni olan ırklar ve şu anki zencilerden, Avustralya yerlilerinden ve gorillerden bile daha geride olan babun türü maymunlar kalacaktır." (Charles Darwin, The Descent of Man, 2. baskı, New York, A L. Burt Co., 1874, s. 178)
Bilimsel hiçbir dayanağı olmayan ve sadece Darwin'in karanlık mantığının ürünü olan bu sapkın fikirler, bazı çevreler tarafından hemen benimsenmiş ve uygulamaya konulmuştur.
On yıllar boyunca farklı ırktan insanları köleleştiren, bu insanların her türlü imkanlarını zorla sömürgeleştiren, onları fakirliğe, yokluğa mahkum eden, hatta pek çoğunu katleden; onlara adeta hayvan muamelesi yapan, bir kısmını kafeslerde sergilemek vahşiliğini dahi gösteren bu zihniyet acımasız ve zalimce uygulamalarında hep Darwinizm'i temel almıştır.
Ota Benga isimli Kongo'lu yerli evrimcilerin zulmüne uğramış bir kişidir. 1904 yılında, evrimci bir araştırmacı tarafından tutsak edildikten sonra bir hayvan gibi zincirlenmiş, kafese konulmuş ve ABD'ye götürülmüştür.
Evrimci bilim adamları, St. Louis Dünya Fuarı'nda onu çeşitli maymun türleriyle birlikte kafese koyarak "insana en yakın ara geçiş formu" olarak teşhir etmişler, iki sene sonra New York'taki Bronx Hayvanat Bahçesi'ne götürmüşlerdir. Burada birkaç şempanze, bir goril ve bir orangutan ile birlikte "insanın eski ataları" adı altında sergilemişler, ziyaretçiler de kendilerine anlatılan evrim hikayelerinin etkisiyle ona bir hayvan gibi davranmışlardır. Ota Benga sonunda, maruz kaldığı bu uygulamaya dayanamayarak intihar etmiştir.
Darwin, Kadınları Aşağı Irk Özelliklerine Sahip Varlıklar Olarak Tanımlamıştır
Charles Darwin dahil olmak üzere pek çok Darwinist, kadınların hem biyolojik hem de zihinsel olarak erkeklerden aşağı oldukları, evrimleşemedikleri ve aşağı bir ırk oluşturdukları safsatasına inanır.
Darwinistlerin erkekler ile kadınlar arasında var olduğunu iddia ettikleri sözde zihinsel fark o kadar önemli boyutlardadır ki, bazı evrimciler kendi akıllarınca kadın ve erkeği iki farklı türe ayırmışlardır.
Darwin`in düşüncelerini aşağıdaki alıntılar ortaya koymaktadır. Darwin, ``İnsanın Türeyişi`` adlı kitabında kadınların idrak etme, hızlı kavrama ve taklit konusunda "daha aşağı ırkların özelliklerini taşıdıklarını ve bu nedenle daha eski ve alt bir medeniyet seviyesine sahip olduklarını" yazmıştır. (John R. Durant, ``The Ascent of Nature in Darwin's Descent of Man``, Princeton University Press, 1985, s. 295)
Darwin kadının evlilikteki rolünü ise şöyle tarif etmektedir: "Sizinle ilgilenecek biri. bir köpekten daha iyi oyalayabilecek, ev ve evin sorumluluklarını alacak biri