"Bölücü Terör"ün Gerçek Adı "Komünist Terör"dür

41796

"Bölücü Terör"ün Gerçek Adı "Komünist Terör"dür

Atatürk, "Komünizm, Türk Dünyası'nın en büyük düşmanıdır. Her görüldüğü yerde ezilmelidir" sözleriyle en çarpıcı biçimde komünizm konusundaki fikrini ifade etmiştir. Atatürk, komünizmin, diyalektik felsefe, materyalizm ve Darwinizm'den meydana gelen ve insanlığı büyük tahribata uğratan özelliklerini çok iyi fark etmiş ve "her görüldüğü yerde ezilmelidir" diyerek Türk Milleti'ne yol göstermiştir.

Güneydoğumuzdaki terörist hareketi ifade ederken kullanılan "bölücü terör" ibaresi, aslında oldukça eksik bir tanımlamadır. Çünkü, söz konusu "bölücü terör" gerçekte "komünist terör"ün ta kendisidir. Bölücü hareket olarak adlandırılan hareket "Marksist-Leninist-komünist ayaklanma"dan başka bir şey değildir. Bu nedenle her şeyden önce, yıllardan beri olayın içyüzünü ifade etmekten uzak 'bölücü terör' klişesiyle tanımlanan bu hareketin adını doğru koymak çok önemlidir.

İdeolojisini Marksist-Komünist olarak tanımlayan, her türlü komünist söylem ve prensibi benimseyen, en bariz komünist gerilla yöntemleriyle sürdürülen bu hareketi müstakil bir bölücü faaliyet, sıradan bir etnik çatışma olarak görmek son derece hatalı bir değerlendirme olacaktır.^

Doğu insanımız dindardır ve devletine sadıktır. Halkımız, komünist-bölücü örgütün, Allah, Kitap, din ve ahlak düşmanı fikirleri benimsediğinden habersizdir. Bu konunun, terörün çözümü için kilit bir konumda olduğu fark edilmelidir.

Sorunun kaynağına inemeyen yüzeysel yaklaşımlarla teröre çare bulunamayacağı aşikardır. Daha fazla geç kalınmadan, dikkatli bir analiz yapılarak tutarlı bir mücadele stratejisi oluşturulmalı ve terörün kökü kazınmalıdır.

Ortada 'bölücü terör' değil apaçık bir 'komünist terör' vardır! Komünist hareket, özünde mevcut düzeni yıkmaya, devleti ve milleti yok etmeye yönelik bir hareket olduğu için her zaman 'bölücü' bir harekettir. Komünistlerin bölücü faaliyetini, bu korkunç ve karanlık kimliğinden soyutlayarak yalnızca "bölücü terör" ifadesiyle tanımlamak son derece yanlış bir tutumdur.

Güneydoğu'daki Komünist Teröre Destek Dünya Komünistlerinden Geliyor

Kore'yi ya da Almanya'yı ikiye bölen komünist hareket gibi, Güneydoğu'daki bölücü terörü yürütenler de yine aynı Marksist-Leninist-komünist mihraklardır. Bölgedeki etnik kesimden bir kısmının kandırılıp alet edildiği bu komünist faaliyetin destekçileri de dünya çapındaki komünist ve sosyalist örgütler, partiler ve iktidarlardır.

Yoksa bu komünist çevrelerin bölgedeki etnik azınlığın sorun ya da çıkarlarıyla ilgili herhangi bir tasa ya da endişeleri olmadığı açıktır. Tek ilgilendikleri ve destekledikleri konu, burada yürütülen komünist hareketin nihai bölücü hedefine ulaşmasıdır.

Komünist devrim az sayıda insanla yapılmakta, çoğunluk hiçbir zaman insan yerine konulmamaktadır. Bu devrimi kurgulayan ve uygulayanlar sadece kendilerinin haklı ve doğru olduğunu düşünmekte, kendi görüşlerini çoğunluğa zorla kabul ettirme yöntemini benimsemektedirler.

Komünistlerin ülkesi, milleti, ırkı ya da dini yoktur. Her ülkeden, her milletten komünistler yine ancak kendileri gibi komünistleri, Marksistleri destekler. Nitekim dünyanın öbür ucundaki komünistlerin dahi Güneydoğu'daki komünist terörü desteklemesi bunun en açık örneğidir.

Dünyadaki tüm komünist odaklar, Güneydoğu'daki Marksist-Leninist-komünist hareketi kendi sapkın ideolojilerinin meşru bir eylemi olarak algılamakta, Cumhuriyetimize ve devletimizin üniter yapısına karşı yürütülen komünist devrimci bir mücadele olarak görmektedir.

Komünizm yıkılınca yeryüzünden yok olmamış, sadece oranı %60'tan %40'a düşmüştür. Bu ise halen 100 milyon kişiden 40 milyonunun komünist terörü desteklediği anlamına gelmektedir.

Ülkemizde de, Güneydoğu'daki komünist teröre destek veren çeşitli odakların bulunduğu ve bunların bir kısmının, medyanın, kamu kurum ve kuruluşlarının içine sızmış olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, öncelikli olarak devlet içinde yuvalanmış bu komünist oluşumlar acilen tesbit edilmeli, bunlar deşifre edilerek bunlara karşı gerekli önlemler alınmalı, gereken müdahaleler yapılmalıdır.

Komünist Teröre Karşı Fikri Mücadele

Gayet iyi bilinmelidir ki, komünizmin bedenini öldürmekle netice alınmaz. Komünizmin ruhunu öldürmek önemlidir. Komünizmin ruhu öldüğünde bedeni de ölmüş olacaktır.


Anti-komünist bir fikri mücadele, komünizme karşı en etkin mücadele olacaktır. Ancak etkili ve insanları bilinçlendirici bir fikri mücadele ve propaganda sayesinde Marksist-komünist terörün önü alınabilir. Yalnızca askeri ve polisiye tedbirlerle olaya köklü bir çözüm getirebilmek mümkün değildir.

Diğer taraftan komünistler yıllardan beri sürdürdükleri gerilla savaşlarında tecrübe kazanmışlardır. Daha önce Vietnam, Kamboçya, Laos, Kuzey Kore gibi ülkelerde yaşananlar, bu konuda önemli birer tecrübedir. Bu gibi ülkelerde sadece askeri ve polisiye tedbirlerle yetinildiği için komünist teröre karşı herhangi bir çözüm getirilememiş, ciddi asker ve polis kayıpları verilmiştir.

Bundan da anlaşılacağı gibi, çözüm yalnızca anti-Marksist fikri mücadeleden geçmektedir. Uydurma temellere, gerçek dışı felsefelere dayandırılan Marksist-komünist ideoloji ilmi olarak çürütülmelidir. Marksist-komünist ve Darwinist öğretilerle beyinleri yıkanarak milletimize karşı kışkırtılan insanlar, ancak bu çarpık ideolojilerin gerçek yüzleri ortaya konup, dayandıkları felsefelerin sefaleti gözler önüne serilirse bu kitlesel hipnozdan kurtarılabilirler.

Marksist-komünist ideolojiye karşı yapılacak bu fikri mücadele ve propaganda, ya resmi olarak devlet eliyle yürütülmeli ya da bu konuda sorumluluk üstlenecek ehil kimse ya da kuruluşlara devlet tarafından destek verilmelidir.

Marksist-Leninist-komünist propaganda ile sürekli taraftar toplayan komünist bölücü harekete karşı geniş çaplı bilimsel anti-komünist, anti-Darwinist propaganda şarttır. Bu konuda susulması ve geç kalınması vahim sonuçlar doğurabilir.

Devletimiz bu desteği verirken bir yandan da söz konusu komünist terörü ideolojik olarak besleyen "Darwinizm" gibi zararlı akımlara ve bunların propagandalarına karşı da önlem almalıdır. Devlet eliyle Darwinizm propagandası yapılmasına izin verilmemelidir. Çünkü Darwinist eğitim vermek, Darwinist propagandaya göz yummak, komünizme destek vermekle aynı anlama gelecektir. Nitekim bütün komünist ülkeler ve komünizmi parlamenter yöntemle hakim kılmayı savunan sosyalist Kuzey Avrupa ülkeleri, eğitim sistemlerini Darwinizm üzerine kurmuşlardır. Bilindiği gibi komünizm, Darwinizmi sözde bilimsel temeli olarak kabul etmektedir. Darwinizmin öne sürdüğü yaşam mücadelesi, güçlülerin zayıfları yok etmesi, doğal ayıklanma gibi hayali kavramlar diyalektik materyalizmin ve dolayısıyla komünizmin biyolojik altyapısını oluşturmaktadır.

Ülkemizdeki terör örgütleri, diyalektik felsefenin resmi olarak desteklenmesinin rahatlığını taşımaktadırlar. Kendi ideolojilerinin temeline resmi destek verilmesi terör odaklarının ekmeğine yağ sürmektedir. Bu nedenle dialektik felsefeye resmi desteğin bir an önce son bulması gerekmektedir.

Özetle, yukarıda bahsedilen gerçekleri gözler önüne seren ve halkımızı bölücü komünist teröre karşı bilinçlendiren kapsamlı bir eğitim politikasının bölgede acilen uygulamaya geçirilmesi şarttır. Bu konuda kitaplar, anti-komünist, anti-Darwinist broşürler, el ilanları basılmalı ve bunlar halka dağıtılmalıdır. Bölgede yayın yapan televizyonlarda, radyolarda, yerel gazetelerde bu eğitime ciddi yer ayırılmalıdır. Gerekirse ulaşım sorunu olan bölgelerde, bu broşür ve ilanlar uçak ya da helikopterlerden atılmak suretiyle, söz konusu eğitimin en ücra köşelere kadar ulaştırılması sağlanmalıdır.

Türkiye, dünya Türklüğünün son bağımsız kalesidir. Komünist odaklar bu kaleyi ele geçirmek için her türlü fitneyi planlamaktadır. Bir kısım komünistler, vatan, bayrak ve millet gibi kavramlar ve Atatürkçülüğün arkasına gizlenerek ülkemizi felaketlere sürüklemeye çalışmaktadır. Bilindiği gibi komünizmde herşey silahla, şiddetle ve terörle çozülür ve hedefe giden her yol mübah sayılır. Komünistler, gerekirse bayraktan, gerekirse vatan sevgisinden, gerektiğinde demokrasiden bahsederler. Oysa bunlar sadece, Lenin'in "Bir Adım İleri, İki Adım Geri" kitabında belirttiği taktiklerden ibarettir.

Darwınizm, Komünist Bölücü Terör Örgütünün İdeolojisinin Temelidir

Türk Devleti'nin bölünmez bütünlüğünü hedef alan en önemli tehdit olan bölücü terör, doğrudan komünist ideolojiye dayanmaktadır. Materyalizme ve Darwinizme dayanan bu ideoloji, ahlak, mukaddesat ve maneviyat gibi kavramları reddetmekte, insanların sadece maddi varlıklarını esas almakta, insanları bir çeşit hayvan olarak görmektedir. Karl Marks, Darwinizm ile komünizm bağlantısını şu şekilde açıklamıştır:

"Darwin'in yapıtı büyük bir yapıttır. Tarihteki sınıf mücadelesinin doğa bilimleri açısından temelini oluşturuyor." (Marks Engels Mektuplar, cilt 2, s.126)

Lenin ise şöyle demektedir: "Marks'ın teorisinin tümü, evrim teorisinin, en tutarlı, en tam, en düşünülmüş ve özlü biçimiyle çağdaş kapitalizme uygulanmasıdır." (Robert M. Young, Darwinian Evolution and Human History)

Terör, Bölücü Örgütlerin Vazgeçilmez Bir Yöntemidir

Terör, temeli Darwinizm'e dayanan bölücü ideolojilerin hedefe ulaşmak için kullandığı etkin bir yöntemdir. Komünist liderler terörü vazgeçilmez bir silah olarak taraftarlarına tavsiye etmişlerdir. Bölücü terör örgütünün bütün yöntemleri komünist ideolog ve liderlerin tavsiyeleri doğrultusundadır. Bu liderlerden Lenin'in terör talimatları oldukça dikkat çekicidir:

"Polisleri, askerleri, devlet memurlarını öldürmek, devlet kurumlarında yangınlar çıkartmak... Devletin hazinelerinden paraları almak... Devrimci komünist güçler yenilmez silahlı bir güç olarak ortaya çıkmalı, insanları öldürerek, bombalayarak, binaları havaya uçurarak korku yaymak ve bu şekilde toplumun üzerinde komünist diktatörlüğünü teşkil etmek iktidara ulaşmamızın önemli unsurlarındandır." ("Vladimir Lenin, Teorik ve Pratik Terör Hakkında", Homizuri G.P., Moskova 2005)

Bir Marksist-Leninistin, komünist ideolojinin gerektirdiği terörist eylemi yapması komünistleri adeta büyüler. Yapılan katliamları, bombalama eylemlerini ve şiddeti şeytani bir hazla ve takdirle karşılayıp hayranlık duyarlar. Bu sebeple Avrupa'daki ve dünyanın çeşitli yerlerindeki Darwinist-Marksist görüşlü insanların teröre karşı olması beklenemez. Bu Marksist felsefenin ruhuna-mantığına aykırı olur. Kınama mesajları, uyarmalar böyle kitleleri hiç ilgilendirmez. Darwinist-Marksistler teröristleri, -güya- "feodalizme karşı savaşan, devrimci güçler" olarak görürler. Teröristler, Ho Chi Minh gibi tarihe geçen kan dökücüleri saygı ile anarlar.

Vietnamlı gerilla lideri Ho Chi Minh (1890-1969) koyu bir Marksist-Leninist ve Darwinistti. Bölücü komünist örgütün Güneydoğu'da kullandığı gerilla yöntemleri, bu azılı komünist liderin yöntemlerinin birebir uygulamasıdır.

Evrim Teorisi Nasıl Çöktü?


Modern bilim,1859 yılında Charles Darwin'in ilkel denecek kadar yetersiz teknik olanaklar ve yoğun bir hayal gücüyle ortaya attığı teorisini çürütmüştür.

Teorinin ortaya atıldığı günden bugüne kadar geçen 150 yılda yapılan kazılarda 250 bin türe ait yaklaşık 100 milyon fosil çıkarılmıştır. Ne var ki bunlardan bir teki bile Darwin'in iddialarını desteklememiştir. Darwin'in, teorisinin ispatı için mutlaka mevcut olması gerektiğini belirttiği ara canlılara ait fosiller hiçbir zaman bulunamamış, çünkü böyle canlılar gerçekte hiçbir zaman var olmamışlardır. Karıncalardan ağaçlara, yarasalardan köpek balıklarına kadar çok çeşitli türlere ait milyonlarca yıllık fosiller mevcuttur ve bunlar, canlıların evrim geçirmediklerini net olarak ispat eden somut delillerdir.

Darwin'den çok sonra ortaya çıkan moleküler biyoloji, biyokimya, mikrobiyoloji, biyomatematik, moleküler genetik gibi çok sayıda bilim dalı, canlılığın tesadüfen meydana gelemeyeceğini ve canlıların birbirlerinden evrimleşmelerinin söz konusu olmadığını ortaya koymuştur.

Bilim, yaşamın kökeninde astronomik ölçüde bilgi bulunduğunu, DNA'nın adeta harf harf yazılmış ciltler dolusu ansiklopediye benzediğini, hücrenin "moleküler makinalar"dan meydana geldiğini keşfetmiştir. Bunların tesadüflerle ve yavaş yavaş gelişerek meydana gelemeyeceği ispat edilmiştir.

-       Tek bir proteinin oluşması için DNA gerekir
-       Protein olmadan DNA oluşamaz
-       DNA olmadan protein oluşamaz
-       Protein olmadan protein oluşamaz
-       Tek bir proteinin oluşması için 60 ayrı protein gerekir
-       Bu proteinlerin bir tanesi bile eksik olsa protein var olamaz
-       Ribozom olmadan protein oluşmaz
-       RNA olmadan da protein oluşmaz
-       ATP olmadan protein oluşmaz
-       ATP’yi üretecek mitokondri olmadan da protein oluşmaz.
-       Hücre çekirdeği olmadan protein oluşmaz
-       Sitoplazma olmadan da protein oluşmaz
-       Hücredeki organellerden bir tanesi eksik olsa protein oluşamaz
-       Hücredeki bütün organellerin var olması ve çalışması için de proteinler gereklidir
-       Bu organeller olmadan da hiçbir şekilde protein olmaz. 

Bu sistem, bir arada çalışmak zorunda olan iç içe bir sistemdir. Biri olmadan diğeri olamaz. Tek bir parçası var olsa bile, sistemin diğer parçaları olmadan bu parça hiçbir işe yaramaz.
Kısacası,  
BİR PROTEİNİN VAR OLMASI İÇİN HÜCRENİN TAMAMI GEREKİR.Hücre, bugün incelediğimiz ve çok az bir kısmını anlayabildiğimiz mükemmel kompleks yapısı ile var olmadığı sürece, TEK BİR TANE BİLE PROTEİN MEYDANA GELEMEZ.

Darwin'in bir evrim mekanizması olarak tanıttığı 'doğal seleksiyon' kavramının, evrim iddialarıyla hiçbir ilgisi olmadığı, evrimleştirme gibi bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Uzun yıllar denizden karaya geçiş hikayesi için delil olarak gösterilen Coelecanth isimli canlının günümüzde de yaşamakta olan normal bir balık olduğu görülmüş, kuşların atası olarak tanıtılan Archæopteryx'in bir ara canlı olmayıp, soyu tükenmiş bir kuş olduğu ispat edilmiştir. At Serisi diye tanıtılan fosillerin gerçekte atlarla hiçbir ilgisi olmadığı, farklı dönem ve coğrafyalarda yaşayıp soyu tükenmiş canlılara ait olduğu ispat edilmiş, insanın atası olarak gösterilen bir avuç kafatasının ve kemik parçalarının gerçekte "ya soyu tükenmiş maymunlara ya da normal insanlara" ait olduğu kanıtlanmıştır. Canlıların başka canlılara dönüşmesi için temel mekanizma olarak tanıtılan mutasyonların canlılar üzerindeki net etkisinin "tahrip veya ölüm" olduğu; değil evrimleştirmek, sağlam canlıları bile yok edici bir fonksiyonu olduğu anlaşılmıştır.

Burada sayılanlar gibi daha pek çok bilimsel gerçek sebebiyle evrim teorisi çökmüştür.

Yerli Evrimciler Panikte!

Halen pek çok merkezde devam eden fosil sergilerinde, evrim teorisinin geçersizliğini ortaya koyan yüzlerce yaşayan fosil halkımıza sunulmaktadır. Yerli evrimcilere, kendi iddialarına destek olacak 3-5 tane ara fosil varsa bunları en bilinen merkezlerde, örneğin İstanbul Taksim'de veya Ankara Ulus'ta sergilemeleri çağrısında bulunulmuştur. Ancak bu çağrı birçok defa tekrarlanmasına rağmen yerli evrimciler bir tane delil bile ortaya koyamamışlardır. Ara fosil olmadığı bugüne kadar halktan gizlenen bir gerçekti. Bu çağrı vesilesiyle halkımız bu gerçeği öğrenmiştir.

Darwınizm'in "Yarı Cahil" Taraftarları

Darwinizm, cahil ya da yarı cahil insanları ikna edecek şekilde hazırlanmış bir teoridir. Gerçek anlamda araştırma yapan insanlar, teorinin tutarsızlıklarını, yalanlarını ve açmazlarını hemen fark ederler.

Yarı cahil, cansız maddelerin biraraya gelerek canlılığı oluşturabilecekleri iddiasını son derece inandırıcı bulur. Oysa bu sayısız deneyle yalanlanmış olan bilim dışı bir iddiadır.

Yarı cahil, yüzü insanı andıran maymunsu bir varlığa ait bir illüstrasyon gördüğünde bunu insanın atalarına ait gerçek bir resim sanır. Gördüğünün, sadece bir ressamın hayal gücünü yansıttığını ve amacın kendisi gibi cahilleri aldatmak olduğunu akledemez.

Yarı cahil, bugün yaşamakta olan canlıların milyonlarca yıldır hiçbir değişikliğe uğramadığını ortaya koyan "yaşayan fosiller"in Darwinizm'i yalanlayan somut deliller olduğunu bir türlü kavrayamaz. Günümüzden 400 milyon yıl öncesine kadar uzanan bir zaman diliminde "bugün de yaşamakta olan" binlerce canlıya ait fosiller bulunmuş ve bu fosiller canlıların evrim geçirmediklerini ortaya koymuştur.

Yarı cahil, evrim teorisi ile ilgili ne görse inanmaya şartlanmıştır. Örneğin dinozor yumurtasından kuş çıktığı (!) veya bir dinozorun koşarken birdenbire kanatlandığı (!) gibi hayret verici iddialara bile tereddütsüz inanır.

Bilim Adamlarımız Evrimi Reddediyor

Ders kitaplarında "evrim teorisinin iddialarını çürüten bulguların yer alması gerektiği" görüşüne yer verilen bir dilekçe 1400 bilimadamının imzasıyla 28 Haziran 2006'da Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı'na sunulmuştur.
Bilim Araştırma Vakfı ve Milli Değerleri Koruma Vakfı tarafından alt yapısı hazırlanan bu imza kampanyası, evrimcilerin yıllardan beri sürdürdükleri "bilimadamları evrimi savunur" şeklindeki yalana da en güzel cevap olmuştur.

Komünist Ayaklanmaya Çözüm Önerileri

  1. Komünist terör örgütünün, doğudaki gençlerimizin beynini yıkayamaması için yapılması gereken, öncelikle oradaki gençlere çok güçlü bir anti-Darwinist ve anti-Marksist eğitim vermektir. Bu yapıldığında, örgüt, Darwinist-materyalist yalanlarla kimseyi yanına çekemeyecektir.

  2. Gençlerimize, devlete isyanın, terörün, bölücülüğün, akla, mantığa, dinimize ve insanlığa aykırı olduğu anlatılmalıdır. Bunu iyice kavrayan bir gençliğin teröre yönelmesinin, devletin polisine askerine silah sıkmasının imkanı yoktur. .

  3. Darwinist telkinlerle palazlanmış olan ırkçı düşüncelerin tamamen insanlıkdışı olduğu, insanların ırklarına göre sınıflandırılamayacağı halkımıza iyice öğretilmelidir. İnsanın doğanın bir ürünü olmadığı, Yüce Allah tarafından yaratıldığı, dolayısıyla başına buyruk hareket edilemeyeceği anlatılmalıdır. İnsanların kardeşçe yaşaması, aralarında sevgi, barış ve adalete dayalı bir diyalog kurmaları en doğru olandır.

  4. Sorunların çatışmayla, tez-antitez çarpışmasıyla ve kan dökerek giderileceğine inandırılan insanlara gerçek çözüm önerileri sunulmalıdır. Sağduyulu ve akılcı bir yaklaşımla, dostluk ve kardeşlik havası içinde herşeyin üstesinden gelinebileceğine dair güven aşılanmalıdır.

  5. Olaylara intikam, nefret ve kin gibi duygularla değil, sükunetle ve tutarlı biçimde yaklaşılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, dış güçler kendi menfaatleri uğrunda kardeşi kardeşe düşman etmekte, komşuyu komşuya kırdırtmaktadırlar. Bu oyunlar tüm açıklığıyla halkımıza ifşa edilmelidir. Haysiyetine düşkün Türk insanı, -Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle- kendi üzerine oynanan oyunları öğrendiğinde birbiriyle uğraşmanın ne denli korkunç sonuçlar doğuracağını fark edecek, suni kavgalardan sıyrılarak birlik ruhuna kavuşacaktır. .

  6. Doğuda yaşayan vatandaşlarımıza, komünist terör örgütünün iç yüzü anlatılmalıdır. Halkımız, bu örgütün iç yüzünü anladığında bu örgütün yandaşlarını bünyesinden kazıyacaktır. Doğu insanı dindardır; bölücü örgütün Allah'ı inkar eden, Kuran-ı Kerim'e ve peygamberlerimize dil uzatan fikirleri hakkında halkımız bilgilendirildiğinde, bu örgüte duyulan suni sempati de süratle tiksintiye dönüşecektir. .

  7. Halkımız devletine bağlıdır. Devletine güvenmektedir. Devlet şefkatini, kudretini tam manasıyla hissettirdiğinde birçok sorun kolaylıkla ortadan kalkacaktır. Bu yapıldığında komünist bölücü terör örgütünün propaganda gücü yok olacak, tuzakları bozulacaktır. .

  8. Bu vatan uğrunda Kürt de, Laz da, Çerkez de kahramanca savaşmış ve şehit olmuştur. Ayyıldızlı bayrağımız altında yaşayan ve ben Türk'üm diyen herkes -ırkına, soyuna, inancına bakılmaksızın- Türk'tür. Bu çok iyi anlatılmalı, kimsenin öncelik hakkı olmadığı gerçeği halkımıza aktarılmalıdır. Bu ülke bir ırka, aileye veya zümreye ait değildir. Türk'üm diyen, bu vatana gönül vermiş her vatan evladının tabandan tavana her mevkide görev alma hakkı vardır. .

  9. Bu vatanın her ferdi, güçlü Türk Cumhuriyeti'nin himayesinde olduğunu hissetmelidir. Sosyal haklar, sağlık, güvenlik gibi mutlak gereksinimler en adil ve doyurucu biçimde karşılanmalı, kimseye ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmamalıdır.

  10. Eğitim sadece Doğu için değil, Batı insanı için de bir gereksinimdir. Ülkemizde kendi menfaatlerini ve refah seviyesini korumak adına insanlarımızı hakir gören, adam sendeci bir üsluba sahip, gününü gün etmeye bakan bir kısım insanların varlığı da tartışılmaz bir gerçektir. Özellikle bir kısım basının yayın politikasını yeniden gözden geçirerek milli ideallerin halk tarafından sahiplenilmesine ön ayak olması gerekmektedir. Tüm basının halkımızı iyiliğe, güzelliğe, sevgiye, kardeşliğe, barışa ve güçlü Türkiye için çalışmaya yönlendirici, ümit veren, moral tazeleyen bir üsluba yönelmesi şarttır. Toplumun basın tarafından yanlış yönlendirilmesine karşı, devletimizin uyarıcı ve düzenleyici niteliğiyle müdahaleci olabilmesi ise milli menfaatlerimizin ve devletimizin üniter yapısının korunması açısından bir zorunluluktur.

 

 

Harun Yahya'nın "Yaratılış Gerçeği"ni Gözler Önüne Seren Son Eseri

7 cilt ve 5600 sayfadan oluşandev boyutlu ansiklopedinin ilk 2 cildi çıktı!

Evrim Teorisini yalanlayan yüzlerce fosile yer verilen dev boyutlu kitapta, teorinin çöküşü hakkında en doyurucu bilgileri bulabilirsiniz.

"Yaratılış Atlası", kapaklarında yer alan orijinal hologram görüntülerle, parlak kuşe kağıdıyla, her ciltte 1500'ü aşkın renkli resim, fotoğraf ve belgeyle benzersiz bir görünüme sahiptir.

Harun Yahya'nın "YARATILIŞ ATLASI" isimli yeni kitabı, baskı tekniği, geniş içeriği ve 28 x 38 cm.lik dev ebadı ile dünyada tek.

Adnan Oktar'ın, Harun Yahya müstear ismiyle kaleme aldığı eserlerin sayısı yaklaşık 250'dir.

Bu kitaplar 46.000 sayfa ve 31.500 resimden oluşmaktadır. Bu kitapların 7.000 sayfa ve 6.000 resimlik bölümü Evrim Teorisinin çöküşünü konu almaktadır.

Yazarın tüm kitaplarına ve bunlardan yararlanılarak hazırlanan belgesellere, www.harunyahya.org, www.harunyahya.net ve www.harunyahya.com adreslerinden ücretsiz olarak ulaşabilir veya Global Yayıncılık'ın 0212 444 444 1 no'lu telefonundan temin edebilirsiniz.

----------

Bu tam sayfa ilan
12 Eylül 2006 tarihinde Yeni Şafak
13 Eylül 2006 tarihinde Milli Gazete
14 Eylül 2006 tarihinde Star
15 Eylül 2006 tarihinde Önce Vatan
16 Eylül 2006 tarihinde Bugün
18 Eylül 2006 tarihinde Vakit
gazetelerinde yayınlanmıştır.

 

 


PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER