Bütün bu olaylar hadislerde tarif edildiği şekilde oluyor. Hz. Mehdi (a.s)’ı da göreceğiz, Hz. İsa Mesih’i de göreceğiz, İttihad-ı İslam’ı da göreceğiz, görevimizi yapıp gideceğiz hepimiz. Hiç kimse burada kalmayacak. Son geriye kalanlar onlar da peşimizden gelecekler, dünya boşalacak, ondan sonra kıyamet.
Güzel olur, enaniyetli olur, hiçbir faydası olmaz. Güzellik bir fitnedir de aynı zamanda. Gençtir, güzeldir ama kibirden, büyüklük hissinden deliye döner. Çirkin zannedersin ama delice bir tutkusu vardır. O güzel dediğinin bin katı güzellik sunar sana.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Fakir mütevazı olur, mazlum olur. Nimetin değerini daha iyi bilir. Zenginlik nimet gibi görülüyor ama fakirlik de çok büyük bir manevi zenginliktir. Bilinmez o.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
İmanlı çirkin bir insanı bana göstersinler. Samimi imanlı insan çirkin olmaz, asla öyle bir şey olmaz.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Fakirin aşkı çok daha güçlü olur. Tutkusu daha güzeldir. Gerçek tutkuyu arayan, gerçek sanatı arayan, gerçek güzelliği arayan onların içinde bulur. Her peygamber fakirlikten gelir. Ve Allah hepsini zengin etmiştir. En güzel tutkuyu yaşayanlar da onlardır.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Said Nursi Hazretlerini seviyorum ve bundan şeref duyuyorum. Şeyh Nazım Kıbrısi’yi seviyorum diyorum. Menzil cemaatini seviyorum diyorum. Süleyman Hilmi Tunahan’ı seviyorum. Abdülbaki Erol Hazretlerini seviyorum. Bütün müminleri seviyorum diyorum. Entel dantel üslubuna girmiyorum. Ben sevgimi her zaman her yerde açıkça ifade ediyorum. Korkak ve çekingen, samimiyetsiz tavırlar felaket ve uğursuzluk getirir, başka bir şey olmaz.
(A9 TV; 26 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Müslümanın, münafıkla karşı karşıya geldiğinde hemen Müslümanlara sarılması lazım. Aklı başında Müslümanlardan yardım alması lazım. Çünkü o anda şeytanla tartışıyor, şeytan en büyük alimdir. Şeytanın ilmiyle baş edemez. Mesela “Bir kelimeyi ne amaçla söyledi, hangi ruh halinde neresi zayıf, zaafları nedir?” O şeytani bir yetenekle onu hemen tespit eder. Onun için donuk ve durgun olan müminleri özellikle çok iyi kollamak lazım. Münafığın atlama, sıçrama gücü çok yüksek olur.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Münafık, Müslümanların dağılmasını ister. Çünkü onların dağılması durumunda kendi suçunun yok olacağını düşünür. Yani suç dağılımı olacak, herkes yapıyor olacak, o da rahatlayacak. Onun için Müslümanları dağıtmak için sürekli fırsat kollar. Mesela asrımızda ne yapabilir? İnterneti kullanabilir, bilgisayarı kullanabilir. Dedikoduyu kullanabilir.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Münafık o kadar tembel ve lakayttır ki ve o kadar egoisttir ki beynini şeytana bırakır. Şeytan ona müthiş bilgiler verdiği için bu sefer kendine hayran olur, o şeytanın verdiği bilgilerden dolayı. Yani o lafazanlığı, hazırcevaplığı ile saf, durgun akıllı Müslümanları çok kolay kandırır münafık.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Münafık o kadar iradesizdir ki aslında biraz irade kullansa şeytana teslim olmaz. Ama beynini de bırakıyor şeytana. Halbuki dirense kurtaracak.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Hz. Mehdi (as) cemaati Hicri 1506’ya kadar devam ediyor. Hicri 1506’dan sonra tebliğin şekli, sistemi tamamen değişiyor. Yani artık Müslümanlar adeta masonluk gibi çok gizli özel işaretlerle görüşüyorlar, özel sembollerle tanışıyorlar. Çünkü Müslüman olan herkesi öldürecekler. Kuran yakılacak, ibadete ait hiçbir şey yok. Camiler yıkılacak, mescitler yıkılacak. Kabe’yi yıkacaklar, Kabe’nin dümdüz arazisi kalacak. Mukaddesata ait hiçbir şey bırakmayacaklar.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Adam diyor ki, “Niye dünyada zorluk var?” Kardeşim ayrılamıyorsun başka türlü. Münafık, mümin, muttakiyle, iyilerin ayrılması için bu zorlu ortam şart. Yoksa kolayda hepsi geçiyor, münafık da geçiyor. Ama zorda takılıyor münafık, geçemiyor.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Münafığın konuşma gücü çok şaşırtıcıdır. Yani öyle herhangi bir mümin baş edemez. Çünkü o iki de bir kendi kulvarına çeker. Mümin boş bulunur, onun kulvarına girer. Hâlbuki sürekli Kuran’la cevap verilmesi lazım. O şeytani moda girdiği için hep şeytani konuşur. Mümin de boş bulunup onun kulvarına giriyor. O da bu sefer zekâyla konuşuyor. Hâlbuki münafıkla zekaya karşılık akılla konuşulur.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Mümin sadık oluyor müminlere. Ama münafık gizlice nefret eder fakat kendini çok beğenir. Şeytan nasıl kendini çok beğeniyor? Aynısıdır üslubu.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Münafık son ana kadar kendi ahlaksızlığını kabul etmez. Ahirette de kabul etmiyor. Lafazanlık yapıyor, bu sefer Cenab-ı Allah konuşmasını durduruyor. Allah dil gücünü kaldırıyor.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Münafığın faydası çok çok büyüktür. Müslüman’ın şevkini, heyecanı artırır. Mücadele azmini artırır. Ufkunu ve dikkatini açar. Eğer içinde bir halsizlik, bitkinlik varsa onu kırar. Daha atak, daha candan olur.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Münafığı erken fark etmek çok önemlidir. Bazen de fark edilmesi çok gecikir. Ama her halükarda münafık müminin sevabını artırır, derecesini artırır. Cennetini genişletir.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Şeytan, münafığın ağzından konuşur. Onun için safi kalpli Müslümanlar münafıkla baş edemez. Çok dilbaz olur münafık. Şeytan o münafığın ağzını ele geçirir, beynini ele geçirir. Artık tartıştığın adam o değildir, şeytandır.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Aklı zayıf olanlar münafıkların etkisinde kalabilir. Çünkü Allah ayette, “konuştuklarında sözlerini dinlersin” diyor. (Münafikun Suresi, 4). Münafığın ağzı laf yapar. Çünkü onun ağzı şeytana bağlanmıştır.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Allah’ın rızasının en çoğunu aramak münafığın en hoşuna gitmeyen şeydir. Münafık sadece hoşuna giden, işine gelenleri alır. İşine gelmeyeni almaz. Ona göre Kuran’ın sadece lehine olan kısımları geçerlidir, nefsine uygun olan kısımları. Nefsine uygun olmayan yerleri kabul etmez.
(A9 TV; 25 Ekim 2015)
Adnan Oktar
-
Bir insan münafıklık hastalığına yakalandığında kendini sever, diğer Müslümanları sevemez. Kendini beğene beğene bir hal olur. Her ahlaksızlığına bir kılıf bulur. Her münasebetsizliğine bir açıklama getirir. Ve münafığın en tehlikeli yönü de Kuran’la kendini savunmasıdır. Yani Kuran’la dilini eğip büker.