Her Topluma Bir Uyarıcı Gönderilmesi Rabbimiz'in Rahman Sıfatının Tecellisidir

Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Rabbimiz insanlara, kendilerini uyaracak, Allah'ın ve ahiretin varlığını, hayatın gerçek anlamını bildirecek elçiler gönderir. Elçiler insanları hidayet yoluna sevk etmek için tüm hayatları boyunca çok samimi bir mücadele yürütürler. İnsanları cahiliye hayatından kurtarıp hidayetlerine vesile olmak için tüm imkanlarını sonuna kadar kullanırlar. Kuran'da bu konuda verilen örneklerden biri Hz. Nuh'un kavmine yaptığı tebliğdir. Hz. Nuh kavmine Allah'ın varlığını, sonsuz güç ve kudretini tebliğ edip onları sapkın dinlerinden uzaklaştırmak için çok büyük bir emek sarf etmiştir. Bunun için türlü yöntemler kullanmış, kavminin inkar eden sözleri, asi tavırları bu kıymetli insanı hiçbir şekilde engellememiş, o, Allah'ın emrini büyük bir kararlılıkla yerine getirmiştir. Ancak kavmi inkarda diretmiştir. Ayetlerde şu şekilde bildirilir:

Dedi ki: "Rabbim, gerçekten kavmimi gece ve gündüz davet edip-durdum. Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını arttırmadı. Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip-direttiler. Sonra onları açıktan açığa davet ettim. Daha sonra (davamı) onlara açıkça ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim." (Nuh Suresi, 5-9)

Peygamberlerin bu samimi gayretleri iman edenler için çok büyük bir lütuf, Rabbimiz'in kullarına olan sevgisinin çok güzel bir tecellisidir. Elçi Allah'tan bir rahmet olarak inkarcılarla mücadele etmekte, hiçbir karşılık beklemeksizin insanların ahiret hayatlarına vesile olmaya çalışmaktadır.

Ayetlerde Allah'ın elçi göndererek insanlara rahmet ettiği şu şekilde bildirilmektedir:

Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitab’ı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.
(Al-i İmran Suresi, 164)

Andolsun ki Allah, mü'minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler. (Al-i İmran Suresi, 164)

Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik. (Bakara Suresi, 151)

Sakınıp rahmete kavuşmanız için, içinizden sizi uyarıp korkutacak bir adam aracılığı ile bir zikir (kitap) gelmesine mi şaştınız? (Araf Suresi, 63)

Katımız'dan bir emir ile; doğrusu Biz, (insanlara elçi) gönderenleriz. Rabbinden bir rahmet olarak. Şüphesiz O, işitendir, bilendir. (Duhan Suresi, 5-6)

Biz seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik. (Enbiya Suresi, 107)

Allah'ın mübarek elçileri dünya üzerindeki en güvenilir, en dürüst, en güzel huylu, en üstün ahlaklı, en akıllı, basiretli ve ferasetli, en cesur, en sabırlı insanlardır. Elçilerin tüm insanlar üzerinde güven uyandıran, hayırlı, samimi ve gayretli kimseler olarak yaratılmaları Allah'ın insanlara çok büyük bir lütfudur. Gönderildikleri topluma hayır getiren, onları Allah'ın yoluna davet eden örnek ahlaka sahip peygamberler, insanları Allah'ın ayetleriyle uyarmakta, kötü fiillerden men etmekte, iyiliği ve doğruluğu tavsiye etmektedirler. Dünya hayatının geçiciliğini, sonsuz ahiret hayatının ise gerçek hayat olduğunu insanlara hatırlatmaktadırlar. Her topluma mutlaka bir elçi gönderilmesi de Rabbimiz'in insanlar üzerinde bir rahmetidir. Hiçbir topluluk yoktur ki Allah'ın risaletiyle muhatap olmasın, Allah'ın ve ahiret gününün varlığıyla uyarılıp korkutulmasın. Kuran ayetlerinde her toplumun mutlaka bir elçi aracılığıyla uyarıldığı şöyle bildirilmektedir:

Şüphesiz Biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın. (Fatır Suresi, 24)

(Musa'ya) Seslendiğimiz zaman da, sen Tur'un yanında değildin. Ancak Rabbinden bir rahmet olmak üzere senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için (gönderildin). Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye. (Kasas Suresi, 46)

Yoksa onlar: "Bunu uydurdu" mu diyorlar? Hayır; o, Rabbinden olan bir haktır; senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş bir kavmi uyarman için (onu sana indirdik). Umulur ki hidayet bulurlar. (Secde Suresi, 3)

"Andolsun, Biz her ümmete: 'Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının' (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün." (Nahl Suresi, 36)

Ey Kitap Ehli, elçilerin arası kesildiği dönemde: "Bize müjdeci de, bir uyarıcı da gelmedi" demenize (fırsat kalmasın) diye size apaçık anlatan elçimiz geldi. Böylece müjdeci de, uyarıcı da gelmiştir artık. Allah herşeye güç yetirendir. (Maide Suresi, 19)

De ki: "Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun; Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir."
(Al-I İmran Suresi, 31)

De ki: "Allah'a ve elçisine itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse
şüphesiz Allah, kafirleri sevmez.
(Al-I İmran Suresi, 32)

Elçiler, gönderildikleri toplumlar için çok büyük bir lütuf olmuş, insanlara bilmediklerini öğretmiş, güzel bir hayat yaşamanın, huzur, güvenlik, barış ve adalet dolu bir hayatın nasıl mümkün olabileceğini anlatmışlardır. Ancak Kuran'da bildirilen "... Bunlar Kitab'ın ayetleridir. Ve sana Rabbinden indirilen haktır. Ancak insanların çoğu iman etmezler." (Rad Suresi, 1) ayetinin bir tecellisi olarak, tarih boyunca elçilerin kendileri için ne kadar büyük bir rahmet olduğunu takdir edebilen ve samimi imana yönelen çok az sayıda insan olmuştur. İnkar edenler imanı hiç kabul etmezlerken, bir kısım insanlar da vicdanlarında elçilerin anlattıklarına kanaat getirdikleri halde, Kuran'da bildirilen gerçek samimiyeti yaşamaya yanaşmamışlardır. Buna rağmen elçiler Kuran'da Hz. Muhammed (sav) için "Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir." (Yusuf Suresi, 103) ayetiyle bildirildiği gibi, insanların iman etmelerini içten arzu etmiş, dünyada ve ahirette nimete kavuşmaları, olabilecek en güzel ve en mutlu hayatı yaşayabilmeleri için çok samimi bir çaba harcamışlardır. Elçilerin, çevrelerindeki insanların iman etmelerinden, dünyada ve ahirette mutlu olmalarından şahsi hiçbir menfaatleri olmadığı halde, samimi Allah korkuları ve üstün ahlakları nedeniyle yaşamlarını Rabbimiz'in bu emrini en güzel şekilde yerine getirme gayretiyle geçirmişlerdir.

İnsanlara imanı ve din ahlakını sevdirebilmek için çok büyük zorluklarla karşı karşıya kalmış, çok sıkıntılı olaylarla denenmişlerdir. Ancak hiçbir zorluk karşısında yılmamış, Allah'ın yardımı ve desteğiyle büyük bir cesaret örneği sergilemiş ve sonucunda da Allah'ın izniyle galip gelen daima onlar olmuşlardır:

Allah, yazmıştır: "Andolsun, Ben galip geleceğim ve elçilerim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır. (Mücadele Suresi, 21)

Kim Allah'ı, Resûlü'nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır. (Maide Suresi, 56)

Andolsun, Biz her ümmete: "Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu … (Nahl Suresi, 36)

Kullarına karşı sonsuz merhamet sahibi olan Allah her insanı doğru yola elçileri aracılığıyla çağırmakta, hidayet yolunu bulması için türlü hatırlatmalarda bulunmaktadır. Her insana öğüt alabileceği kadar vakit verilmekte, doğrular türlü şekillerde anlatılmakta, herkes hak ettiği ile karşılık görmektedir. Dünya hayatındaki hatırlatmalar ve uyarmalar gerçekleşmeden hiçbir toplumun yıkıma uğratılmayacağı da yine ayetlerde haber verilmiştir. Sonsuz adalet sahibi olan Rabbimiz şu şekilde buyurmaktadır:

Biz, kendisi için bilinen (takdir edilmiş) bir kitap olmaksızın hiçbir ülkeyi yıkıma uğratmadık. (Hicr Suresi, 4)

Bu, halkı habersizken, Rabbinin ülkeleri zulüm ve helak edici olmadığındandır. (Enam Suresi, 131)

Senin Rabbin, 'ana yerleşim merkezlerine' onlara ayetlerimizi okuyan bir elçi göndermedikçe şehirleri yıkıma uğratıcı değildir. Ve Biz, halkı zulmeden şehirlerden başkasını da yıkıma uğratıcı değiliz. (Kasas Suresi, 59)

Allah'ın ayetleri size okunuyorken ve O'nun elçisi içinizdeyken nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz? Kim Allah'a sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola iletilmiştir. (Al-i İmran Suresi, 101)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
pdf
doc
pdf
BÖLÜMLER