Yaşam ve Sağlık - 46. Bölüm, Doç. Dr. Hüseyin Yetik, Göz Hastalıkları Uzmanı

26044

Doç. Dr. Hüseyin Yetik, Göz hastalıkları Uzmanı

PINAR AKKAŞ: A9 TV ekranlarından merhaba değerli izleyenlerimiz. Bu hafta programımızı Erel Aksoy ile birlikte hazırladık. Stüdyomuzda çok değerli bir konuğumuz var. Ülkemizin çok değerli göz doktorlarından biri olan Doç. Dr. Hüseyin Yetik bizlerle birlikte. Hoş geldiniz Hocam programımıza.

HÜSEYİN YETİK: Hoş bulduk. Teşekkür ederim.

PINAR AKKAŞ: Biraz sizden bahsedelim.

EREL AKSOY: İsterseniz ben sizin geçmişinizden şöyle kısaca bahsedeyim. Hocamız İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne doçent olarak şu anda görevini yürütmekte. 2006 yılında doçentliğiniz, o tarihten beri Cerrahpaşa’da çalışıyorsunuz. İstanbul Üniversitesi, genel adıyla Çapa olarak bilinen fakülteden mezunsunuz. Göz ihtisasınızı yine Cerrahpaşa’da tamamladınız. Ve çeşitli akademik dergilerde özellikle hakemlik yaptığınızı biliyoruz. Avrupa Retina Cemiyeti’nin Türkiye’deki ilk üyesi olduğunu biliyoruz Hocam. Ve alanınız özellikle branşınız ilgilendiğiniz branş olarak gözün arka tabakası denilen retinayla daha çok ilgilendiğinizi biliyoruz. Ve özellikle çocukluk çağındaki, daha yeni doğanlardaki retina hastalıklarıyla özellikle daha fazla ilgileniyorsunuz. Ve herhalde Türkiye’de sayılı birkaç kişiden bir tanesisiniz.

HÜSEYİN YETİK: Lutfediyorsunuz. Öyle deniyor hakikaten, teşekkür ediyorum.

PINAR AKKAŞ: Ve bu konuda da kendiniz geliştirdiğiniz yöntemleriniz var değil mi size has?

HÜSEYİN YETİK: Evet. Benim patent uygulamaların var vs. şu an itibariyle onları zamanla konuşabiliriz.

EREL AKSOY: Dilerseniz önce gözden bahsedelim daha sonra retina hastalıklarıyla devam ederiz. Göz sizin alanınız, biz susalım siz konuşun. Bildiğimiz gibi vücudumuzda en gelişmiş sayılı organlardan bir tanesi. Çok kompleks bir yapıya sahip. Görme olayını düşündüğümüz zaman bugün bile anlaşılmayan pek çok yönü var. Bu konudan bahsedersek Hocam ilk önce.

HÜSEYİN YETİK: Tamam. Ben öncelikle davetiniz için hakikaten çok teşekkür ediyorum. Ben böyle nezih bir programda olmaktan ötürü hakikaten memnuniyetimi hem de hususiyeti teşekkürlerimi iletmek isterim.

PINAR AKKAŞ: Biz teşekkür ederiz.

HÜSEYİN YETİK: Kendimle ilgili sitayişlerinizle hakikaten çok teşekkür ederim. Asıl olan kişinin kendini bilmesidir. Hani Apollo’nun tapınağının içinde yazar ya “kendini bil” yani haddini bil ölçüsüdür. Bizim için asıl olan haddimizi bilmektir. Yani o yüzden de kaderde hayatın, yaratılışın bize verdiği yüklediği sorumluluğu yerine getirmekle mükellefiz. O yüzden gerçekten hakkını verebiliyorsak yani bize sunulanların hakkını verebiliyorsak ne mutlu bize. O yüzden de bu saydığınız hakkımdaki olumlu şeylere de dair, inşaAllah biz de onları hak ediyoruzdur, daha iyilere götürmeye de inşaAllah vesile olur başarırız.

Göz hakikaten vücudun en komplike hala bir dolu bilinmeyeni olan en mucizevi yapılarından bir tanesi gerçekten. Aslında tek başına bir canlı, yani hücre boyutundan itibaren başladığınızda sonsuz mucizeleri bulunan bir yapı olduğu gibi göz bunun bambaşka bir boyutu. Dış dünyaya açılan bir penceremiz. Nasıl görüyoruz kavramına baktığımızda hakikaten bizler şu anda türlü teoriler, türlü hipotezler ileri sürsek bile hala çok net anlayabilmiş değiliz. Bakın en basiti şunu söyleyeyim; şu anda fizik olarak ortaya konulmuş değildir. Ben şimdi bir gözümü kapattığımda bu gözümle koskocaman bir evren algılıyorum ve bunu üç boyutlu olarak düşünürseniz bu evren benim gözümün alabildiği ufkun en uzak alanı ve bu görme alanım içinde sayısız data var sayısız. Bunu bir bilgisayar ortamına bir kayıt olarak aktardığınızda sayısız teferruatı olan bir data var ve bu datanın tamamı bir göz bebeğimizi düşünürseniz 1,5-2 milimetrelik alanından giriyor ve o tüm bilgi o kadar ufak alandan giriyor ve bizim görme keskinliğimizde en esas teşkil eden alan makula bölgesi, sarı nokta bölgesi hepitopu çapı 500 mikron, 500 mikronluk bir alan ve gözün arak kısmını düşündüğünüzde 22-23 milimetrelik, 2-2,5 santim diyelim bir alan bir kürenin iç yüzü. İşte bugün konuşacağımız retina tabakasıyla döşeli, burayla algılanıyor.

Şimdi baktığımızda bu nasıl bir reprezantasyon? Nasıl bir görüntüye tekabül etme halidir ki bu koskoca evreni bu kadar küçük bir alandan algılıyoruz mesela. Bu en bilinmeyenlerden bir tanesi. Bunun dışında retinanın elektriksel işleyişine baktığımızda bir kere şunu söylemek lazım, ben bunu derslerimizde öğrencilerimize de anlatırken söylüyorum, ilginç bir eşseslilik var. İngilizcede cell pil demektir, cell aynı zamanda hücre demektir. Hücre ve pil birbirine benzer aslında. Nasıl benzer? Şimdi bir dolu pil nedir? Dolu pil; artı kutbuyla eksi kutbu arasında elektrik potansiyeli farkı olan pil demektir. Canlı hücre de membranı sitoplazma membranı içinde ve dışında elektrik potansiyeli farkını koruyabilen hücre demektir. Dolayısıyla aslında bir hücre canlılık mücadelesi verirken, kendini canlı tutabilme mücadelesi verirken o hücre membranının içi ve dışı arasında elektrik potansiyel farkını koruma mücadelesi veriyordur. Dolayısıyla bu her bir hücreyi bir araya getirdiğinizde insan vücudu aslında kendi elektriğini üreten milyarlarca elektrik jeneratöründen ibarettir. Ve tüm işlevimiz ölçülebilir milivolt düzeyinde elektrikle oluyor. Görme de bunun bir işlevi. Kalp, hani izleyicilerimiz elektro kardiyografi ifadesini bilirler EKG. Bu ne mesela? Ölçülebilir kalbimizin elektrik akımını ne kadar ürettiği, o akımın kalbin ne kadar üzerinden kalp kaslarından düzgün yayıldığına bakar. Gözün de işlevi, retinanın da işlevi elektrik üreterek. Işık göze retina tabakasına değiyor ve ışığın temasıyla elektrik üretiliyor. Ve o ışık demek ne demek? Işık demek aslında renk demek. Yani ışığın farklı dalga boyları farklı renkler oluşturur. Bizim gözümüze farklı dalga boylarında ışıklar gelir elektrik, onlar retinaya temas eder, elektrik akımı oluşur orada, o da görme siniri üstünden akar ve beynimizde arka loblarda iki tane görme merkezi var, orada yorumlanır ve orada da görme oluşur. Ama bu nasıl oluyor da bu elektrik akımı orada oluşuyor? Onu bilmiyoruz. Dışarıdan elektrik versem görme oluyor mu oluyor tabii. En ilginç tarafı da bu. Zaten biyonik göz vs. hep bunun üstünden kurulu.


A9TV Televizyonu Adnan Oktar Harun Yahya Sohbetler Belgeseller A9 TV Yeni Frekansımız: Türksat 3A Uydusu FREKANS: 12524 Dikey Batı Sembol Oranı: 22500

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER