“… Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır.” (Maide Suresi, 41) ayetiyle Allah, münafıkların en önemli özelliklerinden birinin, ‘gizlice Müslümanlardan haber toplayıp, bunu küfürdeki dostlarına aktarmaları olduğunu’ haber vermiştir. Ayette geçen, “sana gelmeyen” sözleriyle, münafıkların ‘Müslümanlarla bağlantısı olmayan, onlarla görüşmeyen kişiler adına’, iman edenlerin arasına girip, orada ‘istihbarat topladıkları’ bildirilmiştir.
Ancak münafıklar şunu unuturlar: Müslümanlar zaten hayatlarıyla, ahlaklarıyla, yaptıkları hayırlı faaliyetleriyle şeffaf bir hayat yaşayan, toplumdaki herkesin iyiliğini düşünen temiz insanlardır. Dolayısıyla da gizlileri saklıları yoktur. Tüm hayatları, amaçları, çabaları zaten ortadadır. Bu nedenle münafığın elde ettiğini sandığı bu bilgiler, münafık ne kadar istese de, Müslümanların aleyhine bir sonuç getirmez.
İşte münafıklar, ‘Müslümanlar hakkında topladıkları haberleri küfürdeki dostlarına ve derin devlet elemanlarına aktarma faaliyetlerini’ asrımızda ‘interneti, bilgisayar teknolojilerini ve akıllı telefonları’ kullanarak gerçekleştirirler. Müslümanlar arasındayken, karanlıklarda, izbe köşelerde, gizlice küfürle bağlantı kurarak Müslümanlar aleyhinde sinsi faaliyetler yürütürler.
Kuran'ın bir başka ayetinde Allah münafıkların küfürle ve derin devletlerle olan bu bağlantılarını, “…Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli çağrılarda bulunurlar…” (Enam Suresi, 121) sözleriyle haber vermiştir. Asrımızda münafıklar bu eylemlerini gelişmiş iletişim araçlarını kullanarak; internet üzerinden yaptıkları bilgisayar yazışmalarıyla, akıllı telefonlardaki çok sayıdaki mesaj programlarıyla ya da Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla’ yaparlar. Bu yolla gerçek dostları olan inkarcılara, ayette bildirildiği gibi, ‘gizlice çağrılarda bulunurlar’. ‘İnternet hızıyla, inkarcı ve münafık dostlarına çok daha kolay ve hızlı bir şekilde ulaşır ve aynı zamanda dünyanın en uç köşesindeki derin devlet elemanlarıyla bile çok rahat bir şekilde bağlantıya geçebilirler. Ardından yine çok seri bir şekilde Müslümanlar aleyhinde olduğunu sandıkları bilgileri sırdaşlarına aktarabilir ve Müslümanlara zarar vereceklerini düşündükleri eylem planlarını onlarla konuşabilirler.
Münafık, tüm bu yaptıklarını Müslümanlara sezdirmediğini düşündüğünden, bundan ‘derin ve şeytani bir haz’ duyar. Gizli gizli küfürden biriyle görüşmek, onların felsefelerini dinlemek, onlarla o küfür mantığı içerisinde konuşmak, onlara istediği gibi züppece cevaplar vermek, ruhuna adeta şeytani bir gıda gibi gelir. Gece yarısı bir başka münafığa ya da küfürdeki bir dostuna, küçük de olsa bir haber götürmek, onun için adeta şeytani bir ihtiyaç gibidir. Facebook’tan, Twitter’dan, Whatsapp’tan ya da başka bir gizli mesajlaşma programından ‘küfürden birileriyle yazışmak; telefonlaşmak ya da karşılıklı kamera açarak görüntülü sohbetler etmek’ münafığı çok heyecanlandırır. Küfürden, çıkar elde edebileceği yeni yeni dostlar edinmek ve tüm bunları gizlice yapabilmek, münafığa şeytani bir zevk verir.
Bu teknolojik imkanların her biri münafık için, ‘adeta şeytana açılan bir kapı gibi’dir. Münafık için bir ‘şer kapısı’ olan tüm bu teknolojiler, Müslümanlar için büyük birer nimet, rahmet ve bir ‘hayır kapısı’dır. Müslüman bunları rahmete vesile olsun diye kullanırken; münafık şeytanlık için kullanır.
Münafık, telefonun tek bir düğmesine ya da bilgisayarının tek bir tuşuna basmasıyla birlikte, adeta şeytanıyla bağlantıya geçer. Ve ardından da şeytanla kurduğu bu bağlantıyı saatlerce sürdürür. Kendisini gören kimse de olmadığı için, nasıl ‘küfri bir ruh’ ile yaşadığını kimseye sezdirmemiş olur. Ama herhangi birinin kendisini görme ya da küfürle kurduğu bağlantıyı fark etme ihtimaline karşı da gereken her türlü tedbirini alır. Örneğin yaptığı her telefon konuşmasının, bilgisayarda kurduğu her türlü bağlantının arka planını, tek bir tuşa basarak anında silebileceği gibi bir sistemi mutlaka devrede tutar. Ya da kullandığı internet uygulamalarının anında hafızalarını temizleme ya da kendilerini silip yok etme özelliklerini etkin hale getirir. Münafık, teknolojinin en gelişmiş imkanlarını kullanarak daha en başından tüm bu aşamaları ve olası gelişmeleri düşünerek, gereken her türlü tedbirini aldığını düşünerek hareket eder.
Allah münafıkların bu gizli bağlantılarına “Şüphesiz 'gizli toplantıların fısıldaşmaları' (kulis), iman edenleri üzüntüye düşürmek için ancak şeytan (ürünü olan işler)dandır...” (Mücadele Suresi, 10) ayetiyle dikkat çekmiştir. Ayette anlatılan münafıklar ile küfrün, kendi aralarında ‘kulis yapmaları’, her zaman yüz yüze yapılan bir eylem değildir. Asrımızda münafıklar bunu internet yoluyla; bilgisayar ya da akıllı telefonlar kanalıyla da yaparlar.
Ancak Allah ayetin devamında, “Oysa Allah'ın izni olmaksızın o, onlara hiç bir şeyle zarar verecek değildir.” sözleriyle çok önemli bir gerçeği hatırlatmıştır. Küfür ile münafıklar arasında geçen her konuşmayı yaratan yalnızca Allah’tır. Hiçbirinin Allah'tan bağımsız bir gücü yoktur. Bütün güç ve kuvvet Allah'a aittir. Münafık küfürle işbirliği yapıp Müslümanlar aleyhinde tuzak kurarken, Allah da onlara bir tuzak kurmaktadır. Dolayısıyla bunların hiçbiri Müslümanları tedirgin olmasına yol açmamalıdır.
Allah ayetin son cümlesindeki, “Şu halde müminler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler.” sözleriyle, Müslümanlara yalnızca Kendisi’nden korkmalarını ve yalnızca Allah'ın gücüne güvenmelerini bildirmiştir. Çünkü münafığın tüm bu sayılan eylemlerini yaratan Allah'tır. Müslümanlar da bu nedenle münafıkları asla Allah'tan bağımsız bir güç olarak görmezler. Eninde sonunda münafıkların fikren hezimete uğrayacaklarını, Müslümanların ise galip geleceklerini asla unutmazlar.