Mr.Kenneth Keathley, Kıdemli Teoloji Profesörü, Yaşamın ve Evrenin Kökeni – Uluslararası Konferans 3 – 28 Nisan 2018, İstanbul

15468

Bugün bana sunulan bu konuşma fırsatı için teşekkür ederim. Davetinizi büyük bir onur olarak kabul ediyorum. Bir Hıristiyan ilahiyatçısını dinleme isteğinizi takdir ediyorum. Sohbetlerimizle geliştirdiğimiz dostluklar benim için hep kıymetli kalacak. Benim konum, Yaratılış 1-2'yi yaşlı-dünya bakış açısı ile anlamak üzerinedir. Şimdi Yaşlı-Dünya Yaratılışçılığını tanımlayarak başlayayım. Yaşlı-Dünya Yaratılışçılığı: İncil'in Tanrısı, bilimin milyarlarca yaşında olduğunu gösterdiği evreni yarattı. 

Doğanın tarihinde, Tanrı'nın faaliyetlerinin saptanabilir olduğu zamanlar vardır. Özellikle insanlığın orijinal bir çiftten yaratılmasında bu oldukça belirgindir. 
Hıristiyan bakış açısına göre Yaratılış 1-2'nin yaşlı-dünya yorumu: İncil, Tanrı’yı sürekli yaratma halinde bir Yaratıcı olarak sunar. 

Bu iş, Yaratılış-1’de, Tanrı'nın evreni kendi tapınağı olarak ataması ile başlar. Yaratılış-2'de Tanrı, insanlığa bu göreve katılma vazifesini verir. 

İncil, Tanrı'yı ​​eylem halinde sunuşunu neredeyse her zaman uyumlu, benzer bir dilde gerçekleştirir. 

Göreceğimiz gibi, Yaratılış 1'deki yaratılış günlerini, mecazi olmayan, 24 saat ifadeleri içermeyen terimler aracılığıyla yorumlamamız teolojik açıdan önemlidir. Burada belirtmek istediğim nokta, Dünyanın yalnızca yedi bin yaşında olduğu inancı Yaratılış 1’in mecazi bir yorumu üzerine temellendirilmiş olduğudur. Ve bu mecazi ifadesini tırnak içine alıyorum.

Ama tarihsel olarak Hristiyanlar hiçbir zaman Yaratılış 1’i mecazi metodlarla yorumlamadılar. Bazı genç dünya önermeleriyle savundular.

Bu noktada şunu söylememe izin verin Amerika’da dünyanın yaşının yalnızca 10,000 ya da daha az olduğuna inanılmasını savunan bazı Yaratılışçılar var. Ve bu Amerika’daki Yaratılışçı Harekete çok büyük zarar verdi. Ve ben şuan onların bu iddialarına karşı cevap vermek istiyorum. Birincisi, İncil, Tanrı'yı sürekli yaratma halinde bir yaratıcı olarak sunmaktadır. Tanrı'nın Amacı, Evreni Kendi Krallığı olarak kurmaktır. Yaratılış 1, İncil'in geri kalanından ayrı olarak okunmamalıdır. 

Yaratılış 1, Kutsal Yazıtların geri kalanına bir giriş niteliğindedir ve bu şekilde, İncil'deki öykünün-anlatımın başlangıcıdır. İncil, Evreni Tanrı'nın Tapınağı Olarak Sunar.  Bu tasvir-benzetme, İncil'de baştan sona, Yaratılış'tan Vahiy'e kadar bulunur. Yaratılış 1'in altı günü, dünyayı Kendi Tapınağı olarak göreve getirip, Krallığını kuran Tanrı'nın açıklamasıdır.
Yaratılış 1:1’de, Tanrı Tapınağının Açılışını Altı “Gün” veya “Bölüm” de yapar. Tanrı, Gökleri ve Yeri yaratır (v. 1). “Başlangıçta, Tanrı gökleri ve yeri yarattı.”  Tanrı, herhangi bir muhalif olmaksızın, önceden var olan herhangi bir materyal kullanmadan ve sadece Sözünün gücü ile yaratır. Bu, çevredeki putperestler tarafından öne sürülen diğer tüm tarihi yaratılış hikayelerinden tamamen farklıdır. Babilliler, Sümerler, Asurlular, Kenanlılar ve Mısırlıların hepsinin yaratılış hikayeleri vardı. Ancak bütün bu hikayeler çelişki ve zıtlıklarla doluydu. Bu öykülerdeki Yaratıcı ilah yüce, egemen ve iyi değildi. 

Musa, İncil'in Tanrısı’nın pagan(putperest) tanrılarından temelde farklı olduğunu öğrenmemizi sağlamaktadır. Birinci ayeti konuştuk: “Tanrı, Gökleri ve Yeri yaratır.” Buna karşın ikinci ayet, orijinal yaratılış düzene sahip değildi der. (v. 2) “Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu.” Ve düzensizdi.
Bu düzensizlik, kötü veya şeytani olarak anlaşılmamalıdır. Dokunulmamıştı  ve yönlendirilmemişti. Öyleyse orijinal Yaratılışın düzensizliğini nasıl anlayacağız? Daha çok ele avuca sığmaz olarak (belki de haşarı okul çocukları gibi) anlaşılmasını iyi bir örnek olarak görüyorum. Kötü değillerdi ama aynı zamanda organize de edilmemişlerdi. “Biçimlendirilmemiş” ve “doldurulmamış” kavramları, yaratılışın altı gününün ilk 24 saatine ilişkin teolojik çerçeveyi sağlar. Bu görmemiz gereken üçüncü durumdu.
Tanrı, Dünyayı kendi evrensel tapınağı olarak altı gün ya da bölüm içinde kurar. (vs 3- 31). Birincisi, Tanrı yarattığı şeyi biçimlendirir ve doldurur: İlk üç günde Tanrı, Dünyayı biçimlendirir. (2.3.1) Sonraki üç gün içinde, Tanrı Dünyayı doldurur. Birinci, ikinci ve üçüncü günler, Tanrı, suyu, gökyüzünü ve toprağı oluşturur. Dördüncü, beşinci ve altıncı günler Tanrı, suyu, gökyüzünü ve toprağı doldurur. Sonra Tanrı, yarattığı şey üzerinde düzen kurar. Çünkü şöyle denir: “Ve Tanrı ayırmıştır.” Bu ayrıştırmada Tanrı gündüzü geceden ayırır.  Tanrı, geceyi ve gündüzü, suları ve toprağı, balığı ve kuşu birbirinden ayırır veya ayrıştırır. Tanrı, düzen kurarak krallığını ilerletir. Tanrı, yarattığı şeyin üzerinde egemenlik kurar: “Ve Tanrı çağırır.”

  •  

Aksine, bu tekrar "gece" anlamına gelir. Burada Tanrı’nın dinlenmesi ifadesiyle bir benzetme kullanılmıştır. Daha sonra açıklayacağım gibi, bu tasvir, günleri kelime anlamı olarak yorumlamamamız gerektiğini bize bildirmektedir. Dördüncüsü ise yedinci günün henüz bitmemiş olmasıdır.

John 5:17 ve Heb 4: 3-11'e göre, Tanrı, Şabat'ı yaratmıştır. Bu, yedinci günün binlerce yıl sürdüğü anlamına gelir ve bu nedenle birebir kelime anlamı olan 24 saatlik bir dönem olamaz. İnsanlık, yaratılışın en parlak noktasıdır (26-27).

6. günde, Tanrı gerçekten eşsiz bir şey yapar: Tanrı'nın doğasını yansıtan varlıklar yapar. İnsan ve kadın Tanrı'nın suretinde yaratılır: “Kendi suretimizde, kendimize benzer insan yaratalım.” Erkek ve kadına yetki verilir: “Hakim olsunlar.” İnsanlığa, Tanrı'nın yeryüzündeki yaratışını yönetme görevi verilir. Erkek ve kadına bir talimat verilir: “Verimli olun, çoğalın.” Âdem ve Havva, Eden'i (Cennet Bahçesi'ni) genişletmek için görevlendirilmişlerdi. Böylece Tanrı'nın krallığının nimetleri tüm dünyaya yayılabilecekti. Bu görev, Yaratılış 2'de daha açık şekilde ortaya koyulmuştur.
Şimdi kalan zamanımda üçüncü meseleye dikkat çekmek istiyorum.
3. Yaratılış birinci günlerini mecazi olarak yorumlamalıyız.
Tanrı'nın İncil'deki prensibi, Yaratılış 1'in günlerini uyumlu bir dilde yorumlamamızı gerektirir. Geçenlerde, Yaratılış 1-2'nin yaşlı-dünya yorumuna ilişkin bir sunum yaptığım bir üniversite kampüsünde konuştum. 

Bir öğrenci sordu, “Neden Yaratılış 1'in altı adet kelime karşılığı 24 saat süren güne atıfta bulunduğuna inanmamalıyız? İncil'i kelimesi kelimesine yorumlamamalı mıyız?” Bu soruya, eğer söz konusu İncil metni, bizzat dikkate almamamız için bize iyi sebepler sağlamıyorsa, genel olarak İncil'i kelime anlamıyla yorumlamalıyız şeklinde yanıt verdim. Yaratılış 1-2, söz konusu altı günü normal 24 saatlik dönemlerden daha uzun olarak yorumlamamız için yalnızca iyi değil, aynı zamanda zorlayıcı sebepler de sunmaktadır. İncil neredeyse her zaman Tanrı'nın eylemlerini benzeşik ve insan benzeri bir dilde ifade etmektedir. Bu, daha fazla açıklama gerektiren önemli bir noktadır. Ne demek istiyorum? İncil, Tanrı'nın her şeye kadir, alimi mutlak ve her yerde var olan bir varlık olduğunu öğretir. Her şeye kadir olmanın tanımı: “Tanrı mutlak güce sahiptir.” Alimin tanımı: “Tanrı her şeyi bilendir.” Her yerde var olmanın tanımı: “Tanrı her yerdedir.” İncil, ayrıca Tanrı'yı ​​sıklıkla insan benzeri, uyumlu ve benzeşik bir şekilde sunmaktadır. Kutsal metin, Tanrı'nın eylemlerini anlatırken genellikle uyumlu dili kullanır. Bu Yaratılış bölümünde, özellikle Yaratılış 1-2'de yer alan anlatımda açıktır. İnsan benzeri, uyumlu ve benzeşik terimlerinin tanımı: İnsan-benzerinin tanımı: “Tanrı insani anlamda tarif edilir, öyle ki O'nun ne yaptığını anlayabilelim.” Zaman zaman İncil, Tanrı'yı düşünen, karar veren veya fikrini değiştiren şeklinde gösterir. Uyumlu dilin tanımı: “Tanrı, vahiylerini hitap ettiği özgün kitlenin anlayabileceği şekilde iletir.” Bu, sınırlara uyum sağlamadır, hataya uyum sağlama ise değildir. Benzeşmenin tanımı: “Tanrı, kendini bize benzerliklerin kullanımıyla gösterir.” Örneğin, İncil, Tanrı'yı ​​bizim Kayamız, Kalkanımız ve Kalemiz olarak tanımladığında, bunlar birer benzetmedir. Tanrı, taş veya metalden oluşmamaktadır. Tanrı, Ruhtur.
İşte Yaratılış’daki insan benzeri, uyum ve benzeşme örnekleri: Tanrı, hayvanları Adem'e getirdiğinde: “Tanrı yerdeki her hayvanı, gökteki her kuşu yarattı. Ve onlara ne ad vereceğini görmek için hepsini insana getirdi.-  Yaratılış 2:19 ESV Unutmayın: Tanrı her şeyi bilir. Kelimesi kelimesine yorumlandığında, Tanrı'nın hayvanlara Adem'in hangi isimleri vereceğini bilmediği anlamı ortaya çıkar. Bu yüzden, bu ayeti birebir kelime anlamında yorumlamıyoruz. Tanrı, İbrahim ile Sodom ve Gomora hakkında konuştuğunda: “Sonra İbrahim'e, ‘Sodom ve Gomora büyük suçlama altında’ dedi, ‘Günahları çok ağır. Onun için inip bakacağım. Duyduğum suçlamalar doğru mu, değil mi göreceğim. Bunları yapıp yapmadıklarını anlayacağım.’” Yaratılış 18: 20-21 ESV
Unutmayın: Tanrı her yerdedir. Kelimesi kelimesine yorumlandığında bu ayet, sadece Tanrı'nın Sodom ve Gomora'da neler olduğunu bilmediğini değil, aynı zamanda o şehirlerde bulunmadığını da ima eder. Bu yüzden bu ayetleri birebir kelime anlamıyla yorumlamıyoruz. İncilde Tanrı'nın 7. günde 'dinlenmesi' ifadesiyle ilgili:

 “Bu, İsraillilerle benim aramda sürekli bir işaret olacaktır ki, RAB yeri göğü altı günde yarattı ve yedinci günde dinlendi ve ferahladı.” – Mısır’dan Çıkış 31:17 

 

Genç-Dünya Yaratılışçı kardeşlerimiz bu ayetin dünyanın gerçekten altı günde yaratıldığını bize öğrettiğini düşünüyorlar. Ama bu ayeti olduğu gibi orumlamamalıyız.

Şunu unutmayın: Allah sonsuz güç sahibidir. Allah asla yorulmaz.

Burada 'dinlenme' ifadesi, söz konusu işten çekilmek anlamına gelir. Kelime anlamıyla yorumlanırsa, Allah'ın (haşa) yorulduğu ve gücünü toplamaya ihtiyaç duyduğu sanılabilir. Bu nedenle kelime anlamıyla yorumlamanın kabul edilmesi mümkün değildir. Yaratılış 1'de anlatılan yedi günde Allah'ın yaptıkları ve insanların bir haftada yaptığı işler arasında birçok benzerlikler olabilir ama aynı zamanda birçok farklılıklar da vardır. Allah yaratmayı sadece bir haftada gerçekleştirmiştir; biz ise birçok haftalar çalışırız. O'nun yaratma faaliyeti çok farklıydı. Biz mevcut malzemeleri kullanarak birşeyler üretiriz; Allah yoktan yaratır. Mısır’dan çıkış bölümünde Musa Peygamber, Allah'ın yaratmayı kelime anlamıyla bir haftada gerçekleştiğini belirtmiyor. Musa burada bir benzetme yapıyor. Sonuç: İncil'in Tanrı'yı sürekli yaratma halinde bir Yaratıcı olarak tanıttığını gördük. Bu iş, Tanrı'nın evreni Kendi tapınağı olarak açılışını yaptığı Yaratılış 1'de başlamaktadır. Tanrı'nın faaliyetleri yedi gün veya zaman dilimi halinde sunulmaktadır. Yaratılış 2'de Tanrı, insanlığa bu göreve katılma vazifesini vermektedir. Ancak Yaratılış 3'te insanlık fena halde başarısız olmaktadır. 

İncil'in geri kalanı, Tanrı'nın görevini tamamlaması ve insanlığı bu süreçte kurtarması üzerinedir. 

Yeni Ahit’te, İsa Mesih'e tekrar tekrar “ikinci Adem” olarak atıfta bulunulur. 

İncil'de, Tanrı'nın ​​faaliyetlerini anlatıldığı neredeyse her zaman, uyumlu ve benzeştirmeli bir dil kullanılmıştır. Bu nedenle, Yaratılış 1'deki yaratılış günlerinin mecazi olarak yorumlanması, teolojik olarak önem arz etmektedir. Çok teşekkürler.

 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo