İsrafı durdurmak mümkün

51921

İsrafı Durdurmak Mümkün

Şu an dünyada 800 milyon insan aç yaşıyor, buna karşın 1.5 milyar insan obeziteyle savaşırken, dünya çapında 1 milyar 300 milyon ton gıda israf ediliyor. Tüm sahra altı Afrika’da gıda üretimi 230 milyon ton; fakat aynı miktar gıda gelişmiş ülkelerde her yıl çöpe atılıyor. Buna bir örnek Almanya... Stuttgart Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre; Alman halkı yılda 11 milyon ton gıdayı çöpe atıyor. Bu, bir Almanın yıllık 235 Euro değerinde gıdayı hiç tüketmeden israf etmesi anlamına geliyor. Bu rakam dünyada 1,5 milyar insanın yıllık gelirine eşit…

Dünya çapında israfın boyutları gerçekten hayret verici. Bugün DÜNYADA ÜRETİLEN GIDANIN DA YÜZDE 30’U TÜKETİLMEDEN İSRAF EDİLİYOR. Yani ÜRETİLEN GIDANIN 3’TE BİRİ SOFRAYA ULAŞMADAN ÇÖPE ATILIYOR. ABD’DE ÜRETİLEN GIDALARIN %40’I HİÇ YENMEZKEN, AVRUPA’DA HER YIL 100 MİLYON TON YEMEK TÜKETİLMİYOR. HER YIL İSRAF EDİLEN 1.3 MİLYAR TONA ULAŞAN GIDANIN EKONOMİK DEĞERİ İSE 1 TRİLYON DOLAR.

Bu ürkütücü rakamların ortaya çıkardığı sonuç ise son derece sade: Dünya Bankası'ndan alınan raporlara göre, gelişmiş ülkelerin çöplüklerine atılan yiyecekler, dünyada açlıktan ölen insanların 15 katını besleyecek miktarda. Yani dünyada açlık veya kıtlık sorunu değil, sevgisizlik ve umursuzluk sorunu var. Yani çocuklar aslında açlıktan ölmüyor; korkunç bir sistemin korkunç bir sonucu olarak hayatlarını kaybediyorlar.

2015 Mayıs ayında Fransa’dan israf konusunda güzel bir haber geldi. Fransa Ulusal Meclisi'nde kabul edilen yasaya göre toptancılar ellerinde kalan gıda maddelerini artık çöpe atamayacak. Satılmamış gıdanın tüketilemeyecek duruma getirilmesi de yasaklanıyor. Buna göre satılmayıp elde kalan gıdanın bağışlanması, hayvan yemi olarak kullanılması ya da gübre olarak tarımda yararlanılması gerekiyor. 400 metrekarenin üzerinde alana sahip süpermarketlere de gıda bağışı için bir hayır kurumuyla anlaşma yapması yükümlülüğü getiriliyor.

Fransa kişi başına yılda 20 ila 30 kg gıda maddesinin çöpe atıldığı bir ülke. Bunun 7 kg’lık kısmının paketinin bile açılmadığı hesaplanmış. Bu israfın parasal karşılığı ise 12 ile 20 milyar Euro. Bu paranın, yoksullukla boğuşan bir Afrika ülkesi için ne büyük anlamlara gelebileceğini ise belirtmeye dahi gerek yok. Dolayısıyla Fransa’nın attığı bu adım, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere her ülkenin izlemesi gereken önemli bir politika. Süpermarketler, israfın en yoğun göze çarptığı yerlerden biri olması bakımından ilk adımın bu sektörden atılmış olması sevindirici. Bu kanunlara uymayanların da hapis veya ağır para cezalarına çarptırılacak olması caydırıcılık bakımından önem taşıyor. Tahminimiz o ki, Fransa’nın önlemler paketi başka önemli maddeleri de kapsayacak ve Fransa bu şekilde, dünyanın pervasızlaştığı israf belasını önleme konusunda öncü bir ülke olarak önemli bir adım atmış olacak.

Burada yeri gelmişken, oteller, tatil köyleri, turistik tesisler ve restoranlar gibi özellikle gıda israfının akıl almaz boyutlara çıktığı sektörleri de hatırlamak gerekmektedir. İyi hizmet israf etmeyi gerektirmez. Bu, başkalarını umursamayan bir bencillik gösterisinden başka bir şey değildir.

Kuran’daki, “Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” (Araf Suresi, 31) ayeti ile israf Yüce Rabbimiz tarafından kesin olarak haram kılınmış olmasına rağmen, bu konuda pervasız davranan İslam ülkelerinin durumu ise ayrı konu.

Peki acaba israfı önleyecek olan temel şey önlemler mi? Önlemler elbette yaptırım güçleri ve caydırıcılıkları güçlü olduğundan etkili olacaktır. Fakat israf gibi bir belanın yeryüzünden silinmesi, ancak insanların bencilliklerini ve aç gözlülüklerini terk etmeleri ile mümkün olur. Bunu başarmanın ise tek bir yolu vardır: Sevgi. Sevgiyi bilmeyen bir insana şefkati, koruyuculuğu, paylaşmayı ve paylaşmanın getirdiği mutluluğu öğretmenin imkanı yoktur. Başka diyarlarda veya kapısının hemen önünde insanların yokluktan veya kıtlıktan dolayı ölmesi onu hiç ilgilendirmeyecektir. Dolayısıyla dünyanın yüz yüze kaldığı bu açlık ve kıtlık trajedisine dikkat çekmek isteyenler, önce insanlara sevgiyi öğretmekle işe başlamalıdırlar. Dünyadaki açlıkla mücadele eden duyarlı kurum ve aktivistler, önce şefkatin güzelliğini insanlara tanıtmalı, sonra onlara yol göstermelidirler. Kendi meşgalelerinin içine dalmış, kendi varlıkları dışında hemen hiçbir şeyi önemsemeyen bir kısım kişilerin dünyadaki trajediyi görmelerini sağlamanın bunun dışında bir yolu yoktur. 


PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER