İslami bakış açısıyla Tapınak Tepesi üzerinde Musevilerin Hakları

41162

 İslami bakış açısıyla Tapınak Tepesi üzerinde Musevilerin Hakları

Kudüs’teki Tapınak Tepesi’nde ibadet etmek isteyen dindar Museviler çeşitli sıkıntılara maruz kalıyorlar; nitekim 15 kadar dindar Musevi’nin Tapınak Tepesi’nde dua edebilmek için ağızlarını elleriyle kapamak ve sanki cep telefonuyla konuşuyormuş gibi yapmak zorunda kaldıkları Amerikan basınına da yansımıştı.  

Bir insanın “kutsal” olarak kabul ettiği bir mekanda dua etmesinin engellenmesi insan haklarına açıkça aykırı bir durum. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, herkesin inanç, düşünce din özgürlüğü olduğunu, bu özgürlüğün tek başına veya başkalarıyla birlikte ibadet etme hakkını da içerdiğini belirtiyor.  Bir Müslüman’ın Kabe’de namaz kılması ne kadar doğal bir hakkıysa, bir Musevi’nin Tapınak Tepesi’nde dua etmesi, ibadet etmesi, istediği dini töreni yapması o kadar doğal bir hakkıdır.

Musevilerin Tapınak Tepesi’nde dua etme özgürlüğünü kısıtlamak için gerekçe gösterilen “gayrimüslimlerin Tapınak Tepesi’nde ibadet etmelerinden Müslümanların rencide olduğu” iddiasının ise hiçbir Kurani temeli yoktur. Aksine birçok ayette Ehl-i Kitap’ın, yani Musevi ve Hristiyanların ibadet etmelerini öven ifadeler mevcuttur.

Örneğin, Kuran’da şöyle bildirilmektedir:

Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.

“… Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. Bunlar Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır.”  (Al-i İmran Suresi, 113-114. ayetler)

Nitekim İstanbul’daki camileri ziyaret eden kimi turistler bazen buralardaki manevi havanın etkisiyle kendi inançlarına göre dua etmektedirler ve buna hiç kimse engel olmamaktadır

Kuran’ın ışığında değerlendirildiğinde, o topraklarda Musevileri görmek, o kutsal beldede ibadet ettiklerine şahit olmak, bir Müslüman için Kuran’da geçen bir müjdenin gerçekleşmesi anlamına gelmelidir. Dolayısıyla bu durum, o Müslüman için sevinç ve heyecan vesilesi olmalıdır.

Bununla birlikte, Musevilerin Tapınak Tepesi’nde dua ve ibadet etmelerini sadece oradaki Müslümanlar değil, İsrail halkı ve devlet kurumları da reddetmektedir. İsrail yasaları buraya 3. Tapınak yapılıncaya kadar Musevilerin girmesini gerek dinen gerekse güvenlik endişeleriyle yasaklar.

Bir kısım Müslümanlar tarafından Musevilerin ibadetlerine sert tepki gösterilmesinin Kuran’a ve İslam’ın barış ruhuna hiçbir şekilde uymadığını burada belirtmek gerekmektedir. Günümüzde bir kısım Müslümanları etkisi altına almış olan hurafelere dayalı inanç şekli, ne acıdır ki, Kuran’a aykırı böyle tepkilerin gelişmesine neden olmaktadır. Söz konusu durumun tek çözümü ise, Kuran yoluyla verilmesi gereken eğitimdir.

Dindar Musevilerin Tapınak Tepesinde ibadet etmelerine engel olan kör açmazı çözmenin yolu, Müslümanlar ve Ehl-i Kitap arasında sevgi ve uzlaşmayı sağlamak, Tapınak Tepesi’ndeki İslami yapılara dokunmadan, oradaki boş bir alana 3. Tapınağı inşa etmektir. Tapınak Tepesi’nin kuzey tarafındaki boş alana Hz. Süleyman Tapınağı’nın tam Tevrat’ta tarif edilen aslına uygun biçimde yeniden yapılabilmesi mümkündür. Her üç İbrahimî dinin en üst temsilcilerinin katılımıyla, ezan, şofar ve çan sesleri eşliğinde bu muhteşem mabed ibadete açılabilir ve hep birlikte “Jerusalem”i İbranice’deki anlamına uygun biçimde tam bir “Barış Şehri” haline getirebiliriz.

 


PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER