- Dr. Zweerink, daha önce Türkiye’ye bir meteor düşmüştü. Parçaları inceleyen NASA bunlarda amino asit bulunduğunu tespit etti. Bu konuda fikriniz nedir? Sizce bu önemli mi?
- Bu konuda göz önünde bulundurulması gereken birkaç nokta var; birincisi, meteorlar Dünya'ya oldukça sık düşer; küçük meteorlar sık, daha büyük olanlar çok daha az sıklıkla. Arizona'da yaklaşık 50 bin yıl önce düşen bir meteorun yol açtığı dev bir krater mevcut. 65 milyon yıl önceye gittiğinizde çarpan bir meteor öyle büyüktü ki dinozorların soyunun tükenmesine yol açtı. Dolayısıyla bu sık görülen bir olay. Ama amino asitlerle ilgili sorunun bence iki önemli noktası var. Birincisi, Dünya atmosferine giren cisimlere amino asit bulaşması çok kolay. Dünya o kadar yaşamla dolu ki, yaşamın özellikle göktaşlarının yüzeyine bulaşma ihtimali oldukça yüksek. Dolayısıyla amino asitlerin hiç değilse bir kısmının, özellikle de yüzeyde ise, Dünya'dan bulaşmış olduğundan şüphelenirim. Belirtilmesi gereken bir diğer nokta da, bazı amino asitlerin uzayda oluşuyor olması, o nedenle meteorda birkaç basit amino aside rastlanması çok da önemli değil. Kimyasal yapısı görece kompleks. Fakat evren pek çok farklı ortama ev sahipliği yapıyor. Bu yüzden bir meteorda birkaç amino aside rastlanması benim için çok da önem teşkil etmiyor; özellikle de o meteor başka bir gezegenden geldiyse. Çünkü o gezegende yaşanan kimyasal süreçlerin bir kısmını taşımış olacak. Dünya'nın asıl etkileyici yanı, bütün bu farklı amino asitlerin böylesi kompleks biyomoleküller içinde birbirleriyle etkileşime geçebileceği tüm şartları üzerinde barındırıyor olması. Dünya'yı farklı kılan bu; üzerinde birkaç amino asit bulunması değil.