14 Ağustos Cuma akşamı Haber Türk Kanalında yayınlanan Sansürsüz programındaki evrimci safsatalara anı anına Harunyahya.tv adresinden Oktar Babuna ve Cihat Gündoğdu cevap vermişlerdir.
Bakın bu son derece gülünç bir iddia. Bir hücre, o kadar kompleks yapısı vardır ki, İstanbuldan daha büyük kompleks yapısı olan yapının ve her hangi bir parçasının eksiklikle hayatta kalması mümkün olmayan bir yapının yavaş-yavaş cansız maddelerin bir araya gelmesinden ortaya çıkması hem imkansızdır, hem bilime aykırıdır, hem mantığa aykırıdır. Ya bu şuna benzer: Sayın Adnan Oktar bey`in verdiği çok güzel bir örnek var kitaplarında. Mesela; bir varilin alıp içine canlılık için gerekli olan bütün maddeleri doldursak: proteinleri, demir, silisium, vücudumuzda olan tüm materyalleri, elementleri, hepsini varilin içine koysak, bunu karıştırsak daha doğrusu evrimciler karıştırsalar, istediklerini yapsalar, ısıtsalar, soğutsalar, milyonlarca yıl bunun başında bekleseler bunun içinden Aynştayn, Galileo gibi bilim adamları çıkıp, elektron mikroskopu alıp kendi vicutlarını inceleme yapa bilirler mi? Kaplanlar, aslanlar, muzlar, çilekler, çiçekler, laleler, güller bunun içinden çıka bilir mi? Elbette, çıkmaz. Çünki, cansız maddenin yan-yana gelmesi hiçbir şey ifade etmez. Canlılığı veren Allah`tır. İlk hücreyi yaratan da, ona canlılığı veren de Allah`ın Hayy sıfatının tecellisidir. Bu hem bilimsel bir gerçektir, hem akıl, mantık bunu söylemektedir.
‒ Burda zaten, bu programda dikkat ettiyseniz hep masallar söz konusu. Yani, konuşmacıları hep öne sürdükleri şey, görmedikleri. Laboratuarda da kanıtlanmayan varsayımlardan haraketle şöyle olmuştur, böyle olmuştur diye masal anlatıyorlar. Başka hiçbir şey görmüyorsunuz, duymuyorsunuz.
–Bakın, ara geçiş formunun olmadığını kendisi de söyledi. Zaten dikkat ederseniz, programa hiç fosil getirmiyorlar. Buna çok dikkat edin, Sayın seyirciler. Nedense, evrimi savunanlar hiçbir zaman en ufak bir fosil, gerçek fosil bir yere götür müyorlar. Hatta gerçek fosil resimleri bile göstermiyorlar.
‒Oysa eğer ellerindeki fosiller çünkü, hep bugün de var olan, yaşamakta olan canlılara ait fosiller. Tam ve eksiksiz fosiller. Belki soyu tükenmiş olabiliyor en fazla. Onu da zaten ara geçiş formu ola bileceğine dair iddialarda bulunuyordular. Hepsi bu.
‒Zaten bir düzene saydıkları isim var (latince isimler bunlar). Bunlara baktığımız zaman bunların nesli tükenmiş, tam, eksiksiz canlılara ait olduğunu görüyoruz. Mesela; Arkeopteriks ara geçiş formu diyorlar. Alakası yok. Baktığımız zaman tam, mükemmel kuş görüyorsunuz. Kanatları olan, kemiklerin yapısına göre olan, gagası olan. Ve ya tiktalik özelliği geçen fosil bulduğunu iddia etmeye kalktılar. Buna bakıyorsunuz mozaik canlı. Yani, birden fazla memeli özelliği ve başka özellikleri. Aynı bilgi barındıran canlılara mesela; memeli, sürüngen özellikli. Bunlara mozaik canlı deniyor. Ki, bunu yaşayan örneklere de bak; Platypus gibi Avustralyada. Bunun gibi aynı bünyede , çeşitli özellikleri barındıran bir canlı olduğunu görünüyor. Tam ve eksiksiz olduğu görülüyor. Zaten evrim eğer olmuş olsaydı, bunların, evrimcilerin saydığı, darwinistlerin saydığı bir düzine örnek olabilirmiydi? Trilyonlarca olması gerekirdi. Yani, ara geçiş formaları bildiğimiz sabit türlerden mesela; tavşanlar sabit türdür. Arslanlar, tavşanlar, zürafalar, atlar– bunların hepsi birer sabit türdür. Bunların kat-kat fazla olması gerekirdi. Mesela; sudan karaya geçiş olduğunu iddia ediyorlar. Arada trilyonlarca yıl yarım yamalak, yarı balık, yarı sürüngen canlı olması gerekirdi. Yarı sürüngen, yarı kuş. Bunlardan bir tane bile yoktur. Nitekim gördüğünüz gibi stüdyoda 1 tane bile fosil yok. Oysa biz fosillerle gelmiştik. Bu 250 milyon fosil var, Sayın Adnan Oktar`ın kitaplarında, “Yaratılış Atlası”nda bunların binlercesinin fotoğrafları var. Gerçi fosilleri de gösteriyoruz, ancak getire bildikleri tek bir fosil yok. Zaten getirseler, 10 trilyon lirayı Adnan bey kendilerine ödeyecek.