Daha kaliteli bir siyaset için daha çok kadın
Dünyadaki insan nüfusunun yarıya yakını kadınlardan oluşmaktadır. İlk başta dengeli gibi görünen bu dağılımı kadınların sahip oldukları imkânlarda ve toplum içindeki konum ve değerlerinde görmek ise imkânsızdır. Hemen hemen tüm toplumlarda kadın nüfusun eğitim derecesi erkeklere göre çok daha düşüktür. Çalışma oranları daha azdır.
Düşündürücü olan ise kadınların siyasetteki yerinin erkeklere göre çok daha dar bir alanı kapsamasıdır. Parlamentolardaki kadın oranında dünya ortalaması sadece %20.9’dur.
Demokrasinin hakim olduğu ülkelere bakıldığında kadınların siyasetteki yerinin çok daha fazla olduğu hemen göze çarpmaktadır.
Örneğin İskandinavya gibi demokrasileri yerleşmiş ülkelerde Parlamenterlerin yarıya yakını kadınlardan oluşurken, Amerika ve Avrupa ülkelerinde ise bu oran dörtte bire düşmektedir. Asya’da beşte bir olan oran, Ortadoğu ve Afrika’da onda bir ve altına kadar düşüş gösterir.
Açıktır ki, İslam alemi kadınların siyasi hakları konusunda olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. Fakat şu da bilinmelidir ki kadını politikada, siyasette, devlet yönetiminde, sosyal hayatta görmek istemeyen İslam değildir, İslam’ın temel değerleri ile tamamen zıt olan bağnaz zihniyettir. Bu ayrımcılığın yok edilmesi için yapılması gereken ise Kuran’daki din ahlakının anlatılmasıdır. Kuran’daki kadın, Sebe Melikesi örneğinde gördüğümüz gibi devletlerin yöneticisidir. Allah ayetlerde kadın ile erkeğin toplumdaki yerinin eşit olduğunu bildirmiştir.
Kuran’da bildirilenler bu kadar açıkken, birçok İslam toplumunda bugün kadının üzerindeki sosyal baskı, giydiği kıyafetle başlayıp, gülmesine, bakımlı olmasına, sokağa çıkmasına kadar devam etmektedir.
Batı dünyasının İslam aleminden uzaklaşmasının ve Müslümanlardan korkmasının ana sebebi de kadınlara olan bu baskıdır. İslamafobinin temeli bu kadın karşıtlığıdır. Bunu kaldırmanın yolu ise, kadına Kuran’da bildirildiği gibi her yönde özgürlük sağlanması, iş hayatı ve siyaset gibi alanlarda kadınlara öncelik verilmesidir.
Müslüman ülkelerde kadınlara karşı ayrımcılığın kaldırılması, kadına şiddet uygulanmasının önlenmesi ve kadınlara daha çok eğitim imkânı tanınması son derece aciliyetlidir.
Bu konuda kadınlara da önemli görevler düşmektedir. Öncelikle siyasete giren kadınlar kaliteyi ve nezaketi bulundukları ortamlara taşımalıdırlar. Siyaseti kadınların güzel özellikleri ile yeniden yapılandırmalıdırlar. Doğru olan kadınların zerafetini, dikkatini, merhametini siyasete hakim kılmaktır.
Dünya kadınları ilk olarak kadın siyasetçilere emanettir. Kadınların sosyal hayatta öne çıkmaları, kadına şiddetin engellenmesi, kadına yönelik toplumsal sevgi ve saygının artırılması kadın siyasetçilerin önceliği olmalıdır.
Dünyadaki sistem değişmelidir. Batı’da, Bakanların %30’unun kadın olması bir zafer değildir. Sayıca daha çok kadının bulunduğu siyaset hayatı çok daha nezih ve zengin olacaktır. Tüm dünya kadınların zarafetlerinden, detayları görme yeteneklerinden ve azimli çalışmalarından istifade edebilecektir. Toplumların ruhundaki gerilim ve saldırganlık hislerini bastıran bir güç olacaktır.
Erkeğin kadına ne yapacağını öğrettiği bir dünyaya ihtiyaç yoktur. Erkek egemenliğinin dünyanın genelini nasıl bir hale getirdiği herkesin malumudur. Dünyanın dirliğini koruyacak, kaliteyi artırıp, ülkelerin ayakta durmasını sağlayacak olan kadınlara özgürlük verilmesidir.