Bediüzzaman Hazretleri İttihad-ı İslam’ın en büyük farz vazifesi olduğunu şöyle anlatmaktadır:
İhfa, havf (yani gizlenmek ve korkmak); riyadandır. Farzda riyâ yoktur. Bu zamanIn en büyük farz vazîfesi, İttİhad-I İslâm’dır. İttihadın hedef ve maksadı; o kadar uzun, münşaib, muhit, merâkiz ve maâbid-i İslâmiyeyi birbirine rabtettiren bir silsile-i nuraniyi ihtizaza getirmekle (yani pek çok kola ayrılmış, her yeri kuşatmış olan merkezleri ve İslam’ın ibadet yerlerini birbirine bağlayan nurani bir silsileyi manen harekete geçirmekle) onunla merbut olanları ikaz (onunla birbirine bağlanmış olanları uyarma) ve tarîk-ı terakkiye bir hâhiş ve emr-i vicdanî ile sevk etmektir (bir yüksek bir medeniyet yoluna istekle ve vicdanın emriyle yöneltmektir). BU İTTİHADIN MEŞREBİ MUHABBETTİR (yolu sevgidir). HUSUMET, CEHALET VE ZARURET NİFAKADIR. GAYR-I MÜSLİMLER EMİN OLSUNLAR Kİ, BU İTTİHADIMIZ BU ÜÇ SIFATA HÜCUMDUR (Yani İttihad-ı İslam düşmanlığa, cehalete ve fakirliğe karşıdır.) GAYR-I MÜSLİME KARŞI HAREKETİMİZ İKNÂDIR (yani güzel sözle razı etmektir). ZİRA ONLARI MEDENÎ BİLİRİZ. VE İSLÂMİYET’İ MAHBUP VE ULVÎ (sevgili ve yüce) GÖSTERMEKTİR. (Hutbe-i Şamiye, s. 94)
Bütün Müslümanların Bediüzzaman Hazretleri’nin tarif ettiği şekilde İttihad-ı İslam’ı sürekli gündeme getirmesi çok önemlidir. En büyük farz vazifesi olan İttihad-ı İslam’ın gerçekleşmesiyle birlikte tüm dünyaya huzur, güvenlik, zenginlik ve ileri medeniyet ortamı tam olarak yerleşecektir İnşaAllah.