Atatürk, Allah’a inanıyordu. Mukaddesatına düşkündü, özel sohbetlerinde Allah'ın kudretinden ve dindar olmanın gerekliliğinden söz ediyordu. Peygamber Efendimiz (sav)’e olan hayranlığını ise sürekli dile getiriyordu.
“O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat onun adı ölümsüzdür. “
“Ey millet Allah birdir. Şanı büyüktür.” Koyduğu esas kanunlar Kuran’ı azimüşandaki ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhunu vermiş olan dinimiz son dindir. Ekmel dindir. Bütün İlahi kanunları yapan Cenab-ı Hak’tır.”
Atatürk ezan dinlemeyi çok sever, bundan büyük bir manevi haz duyardı.
Atatürk sürekli yanında Kuran taşırdı. Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya Köşkü'ne hafızları çağırtarak sık sık Kuran okutur, ayetler üzerinde incelemelerde bulunurdu.
Atatürk, TBMM’nin açıldığı 23 Nisan 1920’de Ankara’da Hacı Bayram Camii’nde öğle ve cuma namazlarını kıldı. 7 Şubat 1923’te de Balıkesir Zağnos Paşa Camii’nde minbere çıkıp ‘Allah birdir, Şanı büyüktür. Hz. Muhammed (sav) O’nun kulu ve elçisidir.’ diye söze başlayarak hutbe verdi ve cemaatle birlikte namaz kıldı.
Atatürk Elmalılı Hamdi Yazıra Kuran tefsirleri ve mealleri yaptırdı. Sahih hadis kitaplarının en önemlilerinden olan Buhari’yi tefsir ettirdi. Dinin doğru anlaşılması için Diyanet İşleri başkanlığını kurdurdu.
Peki Atatürk nasıl bir millet istemişti?
"Türk Ulusu daha dindar olmalıdır. Yani tüm sadeliği ile dindar olmalıdır. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum."
1925 yılında ziyaret ettiği bir okula Kuran hediye etmiş, “Gazi Kız Numune Mektebine dikkatle okunmak için hediye ediyorum.” Yazarak imzalamıştır.
"Din, lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur."
“Din insanların gıdasıdır. Dinsiz adam boş bir eve benzer. İnsana hüzün verir... Bu dinlerin en sonuncusu elbette en mükemmelidir. İslam Dini hepsinden üstündür.”
Atatürk, ulusuna dindar olmayı öğütlerken komünizmden ise şöyle söz ediyordu:
“Şurası unutulmamalıdır ki, Türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir.”