Darwinizm, dünya emperyalizminin kullandığı bir silahtır. Emperyalist ülkeler, işgal etmek ve boyunduruk altına almak istedikleri ülkelerde ``5. kol faaliyeti`` olarak manevi gücü kırmaya çaba harcarlar. Bu faaliyette Darwinizm başrolü oynar. Çünkü Darwinist öğretileri benimseyen toplumlar, emperyalist devletlerin kolayca hakimiyetine girerler.
Osmanlı, son döneminde okullara sokulan Darwinist fikirler neticesinde kimliğini kaybetmiştir. Toplumu birarada tutan manevi değerlerden yoksun bir yönetici kadrosu ile de çöküşe gitmiştir.
Emperyalistler Darwinist öğretileri, ``toplumları kamplara ayırıp çatıştırmak`` için kullanırlar. Dünyanın pek çok ülkesindeki faşist-komünist kamplaşmaları, ``çatışmanın doğanın sözde bir yasası olduğunu`` iddia eden Darwinist telkinlerin ürünüdür. Bu telkinler, gelişme ve ilerlemenin şartıymış gibi gösterilmektedir. Milyonlarca insanın hayatına mal olan, Darwinizm'in "yaşamın sözde bir mücadele alanı" olduğu, "ilerlemenin çatışmayla gerçekleşeceği`` yalanları, emperyalizmi de güçlendirmektedir.
Darwinist yöntemlerle maneviyattan uzaklaştırılarak kutuplara ayrılan ve güçsüz hale getirilen Müslüman ülkelerin, emperyalist güçlerin güdümüne girmeleri de kaçınılmazdır. Nitekim Sovyetler Birliği döneminde Müslüman Türk devletlerinin uzun yıllar Darwinist-Komünist esaretin altında kaldığı gerçeği de unutulmamalıdır.
Darwinizm milli, manevi değerleri felç eden bir zehirdir. Darwinizm`in tuzağına düşen bir insan, milli irade, manevi güç ve mücadele azmini kaybeder.
Osmanlı aydınlarının çoğu Darwinizm`in tuzağına düşmüş, milli bilincini, mücadele azmini, imanını kaybetmiştir. Koskoca İmparatorluğun yıkılışında azim, irade, ataklık gösterememişler; yıkılışı adeta çaresiz gözlerle izlemişlerdir. Özetle Osmanlı İmparatorluğu Darwinizm ile yıkılmıştır.
Darwinizm`e inanan bir insan kendini uçsuz bucaksız evrende tesadüfler sonucu meydana gelmiş bir mahluk olarak görür. Din, devlet, aile gibi kutsal kavramları sosyal evrimle gelişmiş bir aldatmaca olarak kabul eder. Komünist dünya görüşü bu mantıkla gelişmiştir ve halen insanlık için en büyük tehlikedir.
Avrupa Birliği de, Avrupa Komünizmi tarzı bir yapılanmadır. Komünal bir dünya devletinin birinci aşamasını oluşturmaktadır. Hedefin din, devlet, aile, ahlak gibi yüce değerleri değil, komünal hayvani yaşamın olduğu, sadece yaşamayı, eğlenmeyi, bencil çıkarları amaçlayan bir yapıdır. Bu hedefin önünü ise Türk Milleti imanı ve güzel ahlakı ile kesecektir. Bütün dünyayı iyiliğe, imana, güzelliğe, samimi sevgiye yöneltecektir.
Türk Milleti Darwinizm`i, materyalizmi ve bunlardan kaynaklanan ideolojileri reddetmekte ve Allah`a imanını muhafaza etmektedir. Bu böyle olduğu sürece de ülkemiz üzerinde oynanan oyunların tam bir başarıya ulaşması -Allah`ın izniyle- olanaksızdır.
Bu gerçeğin bilincinde olan güçler, bütün güçleriyle milletimizi imanından, ahlakından koparmaya çalışmakta, Darwinist dünya görüşünü yerleştirmeye gayret etmektedirler. Bu gayretlerinin önündeki en büyük engel ise Darwinizm`i çökerten kitaplar, internet siteleri ve belgesellerden oluşan çalışmalar ve bu konuda düzenlenen konferanslardır.
Türkiye`de yaklaşık çeyrek yüzyıldan bu yana devam eden büyük bir imani, milli, kültürel ve ilmi çalışma vardır. Bu sayede Türk gençliği, milli ve manevi değerlerine sahip çıkarak, ateist ve bölücü ideolojilere kaymaktan kurtulmuştur.