SN. ADNAN OKTAR'IN ÇAY TV VE KAHRAMANMARAŞ AKSU TV'DEKİ RÖPORTAJI (14 Ocak 2010)
Sunucu: Ben şu an gündemi oluşturan herkesin derinden üzüldüğü depremden bahsetmek istiyorum. Onunla ilgili bir soru var. İlk başta ona yer vermek istiyorum. Haiti’deki meydana gelen deprem 200 yılın en büyük depremiymiş. Yaklaşık 500 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyormuş. Depremle ilgili ne düşünüyorsunuz hocam...
Adnan Oktar: Deprem olduğu için ben üzülmedim, üzülmem de çünkü deprem Allah’tan bir kaderin bir tecellisi olarak meydana getirilen olaydır. Ve hikmetle hayırla meydana getirilir. Ölenler şehit olurlar. Yani yanarak ölenler depremde ölenler genellikle şehit olurlar. Onları Allah verdi, Allah aldı, dolayısıyla üzülme olmaz. Yani hiç kimsenin de üzülmemesi gerekir çünkü üzülme Allah’a isyan anlamına gelir. Değil mi? Canları alan Allah’tır. Biz dünyaya gelirken nasıl Allah’a sormadıysak nasıl Allah bizden Haşa izin almadıysa değil mi, geri alırken de bizden izin almaz hikmetli ve hayırlı olur o. Haiti’de çok fazla Müslüman kardeşimiz var. Haiti biliyorsunuz İslamiyetin çok yayıldığı bir ülke halen de hızla da yayılıyor. Bir de vudu dini yaygın yani büyü dini yaygın, gördüğüm kadarıyla ama mühim olan tabi hepsi insan nihayetinde, cahil oldukları için İslam’ı bilmiyorlar dini bilmiyorlar. O insanlara yardım etmemiz lazım, şimdi biz ne yapacağız? Bizim yapacağımız, oradaki kardeşlerimize gücümüzün yettiği kadar yardım etmek. Müslüman kardeşlerimiz oraya gidecek işte, İHH olsun diğer işte Deniz Feneri, efendim, başka ne varsa böyle, Kızılay’ımız, oraya gidip bu kardeşlerimizle samimi olacaklar onların gönüllerini alacaklar, onları yatıştıracaklar. Onları üzüntüye teşvik etmek cinayet olur. Ağlamaya bağırmaya teşvik etmek cinayet olur, sağlıkları bozulur, ruh sağlıkları bozulur. O çok tehlikelidir yani “üzülün, ağlayın, bak işte anneni kaybettin, babanı kaybettin nasıl üzülmezsin sen, ne biçim insansın, at kendini yerden yere, bayıl, komaya gir, hastaneye kalk, o zaman sevdiğini anlayalım” denmez. Yani bunlar sevginin ölçüsü değildir. Geride kalanlara biz sağlık sıhhat selamet diliyoruz. Allah onlara uzun ömür versin. Dolayısıyla orada onlara sevecen yaklaşacağız. Onların da sevgiye, şefkate, merhamete, ve hepsinin üstünde derin imana ihtiyaçları var. Derin Allah sevgisine ihtiyaçları var. Biz onlara bunu sağlayacağız. Maddi yardım yapacağız. İlaç yardımı gerekir, ondan sonra prefabrik evler gerekiyor, çadırlar kurulacak, Kızılay zannediyorum bol miktarda çadır götürür. Umuyorum, ama biraz acele hareket edilmesi lazım yani 10 gün sonra giderse bunun pek o kadar kıymeti olmaz. Çünkü 10 gün içerisinde o insanlar akıl almaz yıpranırlar. Yani açık havada falan çok güç olur. Yıldırım hızıyla olması lazım. Hemen bu akşam karar verip yarın orada olmaları lazım.
Hava yolu tercih edilecek. Ağır nakliye uçakları olacak. Gemiyle de olmaz, gemiyle bu iş uzar. Daima nakliye uçaklarıyla jet gibi götürüp hemen şey yapmak lazım. Mesela şu çocukcağızın böyle ağlaması, bunun teşvik edilmesi akılcı birşey değildir. Bu çocuğun teselli edilmesi, bunun rahatlatılması çok önemlidir çünkü bu sefer ruh hastası olur. Birini enkaz altından çıkarırsın öbürünü de aklını enkaz haline getirirsin, onun için üzüntüyü teşvik olmaz. Hayır gözüyle bakacağız. Hayırla yaklaşacağız, sağımız hayır, solumuz hayır, her tarafımız hayır.