“Sayın Müjde Ar, “Güneydoğuda eğitim Kürtçe olsun, Kürtçe konuşulsun” diyor. Bir şeyleri ayırırsanız, bu bölünme getirebilir. Bölünme ise acı demektir”
ucgen

“Sayın Müjde Ar, “Güneydoğuda eğitim Kürtçe olsun, Kürtçe konuşulsun” diyor. Bir şeyleri ayırırsanız, bu bölünme getirebilir. Bölünme ise acı demektir”

1521

 

Sinema sanatçısı Müjde Ar bugün televizyonda konuşuyordu. Hakikaten entelektüel bir yapısı olduğu hissediliyor. Yani kitap okuyor her şeyi inceliyor gibi görünüyor. Ama benim kanaatim hep sol eserlere ağırlık vermiş. Yani Kur'an'ı incelediğine dair, hadisleri incelediğine dair, darwinizmi materyalizmi incelediğine dair pek bir ışık alamadım üslubundan. Konuşkanlığı iyi, yani akıcı konuşuyor ama kendisini tek yanlı geliştirmiş. Sadece sol düşünceye kendisini açmış, tek yanlı sol kültür almış. O zaman o, kültür olmuş olmaz. Dar kalıbın içine kendini sokmuş olur. Mesela diyor ki; “Güney doğuda halk, kardeşlerimiz eğitimi Kürtçe alsın, her yerde Kürtçe konuşulsun.”

Şimdi bir Kürt kardeşimizi düşünün, Allah vermesin hastalandı, mesela kanser oldu, İstanbul'a geldi, iyi bir doktora, iyi bir hastaneye geldi, “nedir canım kardeşim” diyecek doktor “rahatsızlığın”. Türkçe bilmiyor anlatamayacak. İlaç alacak, prospektüs de hepsi yazıyor, bakacak Türkçe, okuyamayacak. Bak hasta adamın karşılaşacağı zorluklara bak. Taksiye binecek, "nereye gitmek istiyorsun" diyecekler, “acil hastamız var” diye binecek. Kürtçe biliyor, konuşamayacak. İnternete girecek, Türkçeye çevrilmiş milyonlarca bilgi var, eser var, yazı var. Hiçbirini okuyamayacak. Kardeşim o kadar çok nimetten mahrum oluyor ki. Lokantaya gidiyor istediği yemeği söyleyemeyecek, otele gidecek istediğini talep ettiğini anlatamayacak. Peki bu hayat nasıl bir hayat yani bu? Kendi vatanında böyle bir hayat yaşayacak. Kendi vatanında. Biz gideceğiz Güney Doğu'ya Allah vermesin rahatsızlanacağız. Mesela rahatsızlanan birisi olacak. Doktor diyecek ki, "Nedir rahatsızlığın?" Anlatamayacak. Eczaneden ilaç alacak. Kürtçe okuyamayacak. Kendi vatanımızda! Şimdi bu hayat mı bu? Olacak iş mi?

Müjde hanım dar düşünüyor. Bu iyilik yapmak değil ki, rahatsız etmek bu. Kürt kardeşlerimizi de rahatsız etmek, Türkleri de rahatsız etmek .Yani kaliteli bir hayattan bizleri mahrum etmek oluyor. Kürtçe bilsin. Kürtçe şarkılar söyleyelim, Kürtçe konuşsunlar değil mi? Bize de öğretsinler, konuşalım ama anadil vatan sathında Türkçe olsun. Hatta Türki devletlerde bile Anadolu Türkçesi olması gerekir. Oraya da gittiğimizde konuşamıyoruz. Mesela geliyor buraya Kazak Türkler anlaşılmıyor. Onun için o konuda da bir girişim gerekiyor. Ortak bir dil olsun bölgede rahatça birbirimizi anlayalım.  Kendi vatanımızda bile bambaşka diller olursa; mesela Allah esirgesin Lazca olacak farz edelim, Karadeniz'e gideceğiz anlayamayacağız. Veyahut Mardin'e gideceğiz Arapça. Orada da çok fazla Arap var kardeşimiz, o da diyecek ki; "Biz anadilde eğitim istiyoruz, bizi böyle eğitin!" diyecekler. Olmayacağı belli. Müjde hanımın iyi niyetli olduğu belli, sevecen ama meydana gelecek tahribat ve acı iyi niyetle dengelenmiyor ki. İyi niyette vatandaşın huzurunu, rahatlığını, iyiliğini güzelliğini düşünmek lazım. Ben Güney doğuya gittiğimde Kürt annemle konuşamıyorsam, Kürt dedelerimle konuşamıyorsam, ben böyle bir şey istemem. Ben onlarla konuşacağım, onlarda benimle konuşacaklar. Birlikte halay çekeceğiz, sohbet edeceğiz, yemek yiyeceğiz. Risale-i Nur okuyacağız, Kur'an okuyacağız. Ama onlar Kürtçe de konuşsun, iftihar ederiz. Çerkezce bilen kardeşlerimiz, çok hoşumuza gider. Yanımızda da Çerkezce de konuşabilirler. Zevkli oluyor, güzel oluyor, örf ananelerini muhafaza etsinler, kıyafetleri, o yöreye ait kıyafetler giysinler, iftihar ederiz.

Ama bölünme acı getirir. Bunun bölünmeye götüreceği açık.  Yok alakası yok diyemeyiz, inandırıcı olmaz. Bir şeyleri ayırırsanız bu bölünme getirebilir.  Bölünme nedir? Bir şeyi ikiye böldüğünde ona bölünme deniyor. PKK’nın istediği, dilini ayırmak, toprağını ayırmak, her şeyini ayırmak.

Müjde hanım için söylemiyorum, PKK için söylüyorum. Böyle olmaz. En güzel yol İttihad-ı İslam. Bütün Müslümanların birbirini sevmesi. Sevgi birliği olmadan, sevme olmadan dünyanın bir anlamı yok, yaşamanın da bir anlamı yok. Yaşamak Allah'ı severek, Allah'tan korkarak anlamlı. Yoksa hayatta bir şey yok. Ne var Dünyada yani? Bana “şu var” desinler, göstersinler. Allah'ı severek dünya tatlı. Allah'tan korkarak dünya tatlı güzel. O zaman çocukları da seviyoruz, insanları da seviyoruz, vatanımızı seviyoruz, bayrağımızı seviyoruz. Her şeye karşı bir sevgi oluyor, hayatın bir anlamı oluyor dinle. (Adnan Oktar-20 Ocak 2013, A9 TV)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo