Sayın Adnan Oktar Hz. Hızır (a.s.)'ın üstün ilmini ve  ahir zamandaki görevini anlatıyor
ucgen

Sayın Adnan Oktar Hz. Hızır (a.s.)'ın üstün ilmini ve ahir zamandaki görevini anlatıyor

19996

Hz. Hızır (as)'la baş edemez hiç kimse. Deccal de Hızır (as)'dan müthiş korkar.

Adnan Oktar’ın 27 Ağustos 2010 tarihli Kocaeli TV röportajından

 

  • Hz. Hızır (a.s.), iddia edilen Ergenekon örgütünün deşifre olmasına nasıl vesile olmuştur?
  • Hz. Hızır (a.s.), Hz. Mehdi (a.s.)’a ilmi mücadelesinde nasıl yardımcı olmaktadır?
  • İman etmeyenler, neden Hz. Hızır (a.s.)’dan çok   korkarlar?
  • Sayın Adnan Oktar, Hz. Hızır (a.s.)’ın daha önce bilinmeyen hangi özelliklerini açıklamıştır?
  • Hz. Musa (a.s.)’ın Hz. Hızır (a.s.)’a itiraz ettiği konular ile kendi kaderi arasındaki benzerlikler hakkında Sayın Adnan Oktar hangi yeni bilgileri vermiştir?
 
Kehf Suresi'nin 65. ayetinde "Katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve Tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul..." şeklinde bildirilen kişinin Hz. Hızır (a.s.) olduğu konusunda tüm Ehl-i Sünnet alimleri hemfikirdir. Sayın Adnan Oktar röportajlarında “İlm-i Ledün” sahibi olan Hz. Hızır (a.s.)’ın Kuran’da bildirilen özellikleri, üstün ilmi ve görevleri hakkında detaylı açıklamalar yapmakta ve tüm Müslümanları bu mübarek kişi hakkında bilgilendirmektedir. Hz. Hızır (a.s.)’ın ilmini, içinde bulunduğumuz ahir zamandaki görevlerini ve Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) ile İslam ahlakının yeryüzünde yayılması için birlikte verecekleri mücadeleyi Sayın Adnan Oktar şöyle anlatmıştır: 
 
Hz. Hızır (a.s.) Önemli Her Olayın İçindedir
 
“Söylememişsem de söylüyorum. Hz. İsa (a.s.) ile Hz. Mehdi (a.s.)’ın birlikte namaz kılacağı böyle mühim bir olayda Hz. Hızır (a.s) uzak durmaz. Yani mutlaka oradadır. Ama halk tanımaz. Mümkünü yok öyle bir olayı bırakmaz. İnşaAllah. Yani mühim her olayın içindedir Hz. Hızır (a.s). Devletlerin kurulmasında, devletlerin yıkılmasında da bulunuyor. O toplantının başında da yine Hz. Hızır (a.s) oluyor. Kuran buna açıkça işaret ediyor. Hz. Mehdi (a.s.) döneminde, şu anda Hz. Hızır (a.s) görev başında inşaAllah.” (Sayın Adnan Oktar’ın 14 Mart 2010 tarihinde www.Harun-Yahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
 
Hz. Hızır (a.s.) Çok Az Kişiye Görünür
 
“Hz. Hızır (a.s.)’ı az insan görür. Yani herkesle görüşen bir insan değildir Hz. Hızır (a.s.). Çok çok az insan görür. Hz. Mehdi (a.s.)’ın bağlantısı olacaktır Hz. Hızır (a.s.)’la. Mesih (a.s.)’ın bağlantısı olacaktır. Bazen de öyle evliyaullahtan şahıslar olur. Üçler, yediler, kırklar denilen varlıklar vardır. Bazen de onlarla görüşür, o kadar. Yani öyle sık sık ortaya çıkan, sık sık görüşen bir kişi değildir. Nazlıdır Hz. Hızır (a.s.) inşaAllah öyle şey yapmaz.” (Sayın Adnan Oktar’ın 2 Kasım 2009 tarihinde Adıyaman Asu ve Kral Karadeniz TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Mehdi (a.s.) Hz. Hızır (a.s.) ile Görüştüğünü Bilmez
 
“Hz. Hızır Aleyhisselam da, Hz. Mehdi (a.s.) ile sık sık görüşmüştür. Hz. Mehdi (a.s.)’ın haberi bile olmaz. Mesela Hz. Hızır (a.s.) diyecek ki ona; “Ben seninle şurada görüşmüştüm” diyecek. Mesela Hüseyin Amca tarzında görüşmüştür. Haberi bile olmaz Hz. Mehdi (a.s.)’ın. Mesela bazı yerde eşya olarak oluşabiliyor Hz. Hızır (a.s.). Nereden bilsin? Bilmez. Hz. Mehdi (a.s.) sonuna kadar, yani vefatına kadar da öyle bir şeyi olmaz. Hiçbir şekilde öyle iddiası olmaz. Ama hüsn-ü zanla, “Allah razı olsun, inşaAllah öyle olurum” der.” (Sayın Adnan Oktar’ın 5 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Devlet Kuruluşlarında ve Yıkılışlarında Yer Alır, İstanbul’un Fethinde de Bizzat Görev Almıştır
 
SUNUCU: Acaba bu kadar çok yer fethedildi sadece İstanbul hakkında hadis-i şerif olması da Hz. Mehdi (a.s.)’ı mı işaret ediyor sizce? 
 
ADNAN OKTAR: Tabii inşaAllah. “Konstantiniye fethedilecektir” diyor. “Orayı fetheden asker ne güzel asker” diyor. “Orayı fetheden kumandan ne güzel kumandan” diyor. Fatih Sultan Mehmet bunu duyunca tabii büyük heyecan yaşadı maşaAllah. Akşemseddin hocamız, çok derinliği olan muhteşem bir insandı. Hz. Hızır (a.s.) görev almıştır İstanbul’un fethinde. Surların üstünde otururken görmüştür Hz. Hızır (a.s.)’ı Akşemseddin. 
 
SUNUCU: Onların da manevi yardımcıları olmuştur. 
 
ADNAN OKTAR: Direkt organize eden o. Devlet yıkılışı, devlet kuruluşunda görev alır Hz. Hızır (a.s.). Mesela Osmanlı’nın yıkılışında da görevdeydi, vazife başındaydı. Devlet kuruluşlarında görev alır. Kuran’da da bu açıkça ifade ediliyor Kehf Suresi’ne bakanlar görürler. Yani bir devletin yıkılışına karar verildiğinde Hz. Hızır (a.s.) mutlaka oradadır. Kurulmasına karar verilmesinde de yine oradadır. Yani oradaki ricalin (yüksek makamlardaki devlet adamları) başındadır; 40’lar, 7’ler. Bizim bilmediğimiz manevi sultanlar vardır. Görev ehli vardır. (Sayın Adnan Oktar’ın 1 Kasım 2009 tarihinde TV Kayseri ve Kanal 35’te canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
 
Hz. Hızır (a.s.) Ledün İlminin Mürşididir
 
“Ledün İlmi’nin üstadı olduğunu söyledim. İlm-i Ledün, İlm-i Batın’ın üstadıdır. Ve bunu defalarca defaatle anlattım. Öğretmendir, mürşittir. Ledün ilminin mürşididir. Ama duvarcı ustasıdır.” (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Nisan 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.)’ın Bir Özelliği de Duvarcı Ustası Olmasıdır
 
Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular.” (Kehf Suresi, 77) Aynı zamanda bu duvar Hz. Süleyman (a.s.)’ın Mescidinin duvarıdır. Ona da işaret ediyor. Ki yeniden imar olacak bu duvar. Hz. Mehdi (a.s.) tarafından, o mescid yeniden imar edilecek. Hz. Süleyman (a.s.)‘ın Mescidi. Rivayetlerde var zaten. Ama bakın Hz. Hızır (a.s.)’ın bir özelliğini görüyoruz. “Hemen onu inşa etti“. Duvarcı ustası, bu ne demektir? Hz. Mehdi (a.s.) aynı zamanda bütün masonlara da hakim olacaktır. Yani hepsini dize getirecek, hepsinin iman etmesine vesile olacak. Hepsinin Müslüman olmasına sebep olacak. Ve bütün duvarcı ustalarını da kendine tabi edecek. Onlar yüzyıllardan beri, binlerce yıldan beri, Adonay’ı bekliyor. Adon’u bekliyorlar. Onların lideridir o. Yani onların efsanelerinde Adon’dur onların lideri. Binlerce yıldan beri bekliyorlar. 
 
Hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: “Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin“. Halbuki o Allah rızası için yapıyor. Bir hikmetle yapıyor ve ücret almadan yapıyor, Hz. Mehdi (a.s.)’ın da bir özelliğidir bu. (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Küfrün Derin Dünya Devletinin Başkanı Şeytandır, Hz. Hızır (a.s.) ise Müslümanların Derin Dünya Devletinin Başkanıdır
 
Hz. Mehdi (a.s.) da işte, küfrün kapısını sökecek. Darwinizm, materyalizmin kapısını sökecek, getirip koyacak masanın üzerine. “Kim söktü” dediklerinde de diyecekler ki; “Bu koçyiğit söktü” diyecekler. Biz desek ki, acaba Hz. Mehdi (a.s.) mıdır? Deme, fark etmez. Sen mi mükafatlandıracaksın? İnsanlardan mükafat mı bekleyecek Hz. Mehdi (a.s.)? Allah’tan bekliyor. Allah’ın rızası için yapacak Hz. Mehdi (a.s). İnsanlar kendisini alkışlasın, takdir etsin, beğensin, kabul etsin, öyle bir konusu yok ki Hz. Mehdi (a.s.)’ın. Hiçbir zaman için de olmayacaktır. Hep ahireti isteyecektir Hz. Mehdi (a.s.). 40 yıldır bak, 40 yılını verecek iman hakikatlerine. Rivayetlerde geçiyor, 40 yıl. Hz. Musa (a.s.) da çölde 40 yıl gezmiştir biliyorsunuz. “40 yaş” diyor Allah, “olgunluk yaşıdır” diyor. 40 Kuran’da da çok geçer. Mesela 40’lar vardır, 7’ler, 3’ler vardır. İmanlılardan oluşan bir derin dünya devleti vardır. Onların adlarıdır bunlar. Hz. Hızır (a.s.)’ın da bir derin dünya devleti vardır. Bir küfrün derin dünya devleti vardır. Başkanı da şeytandır. Bir de Müslümanların derin dünya devleti vardır, onun da başkanı Hz. Hızır (a.s.)’dır. Derin dünya devleti her dönemde olur, her zaman olur. Kıyamete kadar da olacaktır. Yani Hızır (a.s.) her zaman görevde olacaktır inşaAllah. Kıyamette bile bir kenara çekilip seyredecektir kıyameti. Nasıl İstanbul fethedilirken surların üzerine oturdu, seyretti askerleri. Kıyamet koparken de öyle, bir kenara oturup seyredecektir insanların halini inşaAllah. Son ana kadar görevdedir inşaAllah. (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Mart 2010 tarihinde TV Kayseri’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
 
Hz. Hızır (a.s.) İslam’a İleride Zarar Vereceğini Düşündüğü Kişileri veya Cisimleri Etkisiz Hale Getirmekle Mükelleftir
 
ADNAN OKTAR: Hz. Hızır (a.s.)’ı tabii çözmeye çalışıyorlar. Ben o zaman bir parça daha bilgi vereyim. 
 
ALTUĞ BERKER: Çok iyi olur, çok merak edenler oluyor.
 
ADNAN OKTAR: Evet inşaAllah. Hz. Hızır (a.s.)’ın özelliği İslam’a ileride zarar vereceğini gördüğü, düşündüğü kişileri veyahut cisimleri -mesela bu bina olabilir, veyahut bir bölge olabilir, bir arazi olabilir- etkisiz hale getirmekle mükelleftir Hz. Hızır (a.s.). Bir de Hz. Hızır (a.s.) bir işi yaparken, sürekli zamanın içine girip çıktığı için Hz. Hızır (a.s.)’ın bulunması, tespit edilmesi de mümkün değildir. Mesela burada bir vazifeyi yapar; birden zamanın ve mekanın dışına çıkar, yok olur. Normal vatandaş görünümündedir, insan görünümündedir. Sen anlayamazsın. Vazifesini yapar gider. Mesela bak 99’da Türkiye’de şeytan tam anlamıyla dehşete düştü ve şeytan taraftarları yenildiler 99’da. Ne olduğunu onlar biliyorlar. Yani zamanı gelince kendileri anlatacaklar. Gördükleri harikaları, akıl almaz olayları; onların açısından akıl almaz, bizim açımızdan akıl alacak olayları biliyorlar. O kadarını söyleyeyim. Bir daha söylüyorum. (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde Kocaeli TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) İddia Edilen Ergenekon Örgütünün Deşifre Olmasına Vesile Olmuştur
 
Bakın iddia edilen Ergenekon örgütünün yargı içerisinde muazzam bir yapılanması var. Mahkemelerde de olabiliyor. Başka yerlerde de olabiliyor. Muazzam bir yapılanmaları var. Halen de devam ediyor yapılanmaları. Yani o konuda pervasızlar. Emniyet içinde yapılanmaları var. O da devam ediyor. Fakat sinmiş durumdalar yani çok temkinliler mesela telefon kullanmıyorlar, ulakla konuşuyorlar, bazıları konuşuyor ama onlar da anında zaten biliniyorlar. 
 
Şimdi bunların aslında bakın, tespiti ve yakalanması adeta imkansızdı. Rahmetli Turgut Özal ona suikast yapıldı biliyorsunuz. “Ben biliyorum ama söyleyemem” demişti. Mesut Yılmaz da söyleyemedi. Ecevit de söyleyemedi. Ecevit’e de suikast yaptılar. Rahmetliye. Ona da suikast yaptılar. O da söyleyemedi. 
 
Kim bunları ele verdi düşüncesi vardı. Hz. Hızır (a.s.) ele verdi. Sebebi budur. Yani Hz. Hızır (a.s.)’ın olaya el koymasıdır. Başka bir sebebi yok. Onların birincisini, ikincisini, hepsini bilen Hz. Hızır (a.s.)’dır. İnşaAllah. Hz. Hızır (a.s.)’dır. Dolayısıyla göğüslerini Mehdiyet’e çarptılar. Yani Mehdiyet’in hışmına uğradılar. Onun çelik göğsüne çarptılar. (Sayın Adnan Oktar’ın 4 Ekim 2009 tarihinde Kanal 35 ve Kral Karadeniz TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Hz. Mehdi (a.s.) Karşıtlarına Karşı Bir Güçtür
 
“Mesela Mehdi (a.s.) karşıtlarına karşı bir güçtür Hz. Hızır (a.s.). Yani Hz. Mehdi (a.s.) düşmanlarını durduran bir güçtür. Ve görünüp kaybolan bir güçtür. Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu kadar başarılı olmasının nedenlerinden biri de budur. Mehdi (a.s.)’a yardım eden bir varlıktır Hz. Hızır (a.s.). Hz. İsa (a.s.)’a da yardım eden bir varlıktır. Devlet kuruluşlarında görev alıyor, devlet yıkılışlarında görev alır. Zaten Hz. Hızır (a.s.) Kıssası’na bakan bunu görür. Yani “Biz bir ülkenin yıkımına karar verdiğimizde, bir buluşma vakti tayin ettik” (Kehf Suresi, 59) diyor Allah. Bu buluşma Hz. Hızır (a.s.)’ın ve o devrin vekillerinin; üçlerin, yedilerin, kırkların yaptığı toplantı. Agarta.” (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde Kocaeli TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
 
Agarta Hz. Hızır (a.s.)’ın, Dolayısıyla da Hz. Mehdi (a.s.)’ın Ekibidir
 
“Agarta dedikleri de, tabii bizim bildiğimiz binalarda toplantı yapmıyorlar yaptıkları vakit. Yani onlar için yerin katmanları, yerin altı da mekan olmuş oluyor. Yer altındaki mağaralar da onlar için mekan olmuş oluyor. Çünkü maddenin içine hulul etme (girme) özellikleri var, maddenin içine girip çıkabiliyorlar. Duvardan girip çıkabiliyor. Cin gibi aynı. Cinlerde de vardır o. Mesela cinler de yeraltı mağaralarında gezerler. Agarta denilen olay budur; yani yeraltı mağaralarındaki hayattır, oradaki yapılan toplantılar. Bir de onların şambalaları var, yani onların karşılığı şeytan. Şeytanın güruhu. İşte deccaliyet budur, şambala ekibi. Aslında ölen, deccal denilen olay, şeytandır. İnsan şeklinde zuhur ediyor, insan zannediyorlar, öldürülen o olmuş oluyor. Yani onun fikir sistemi tamamen öldürülmüş oluyor. O normalde kör, perişan, böyle biçimsiz bir insan şeklinde tezahür ediyor. Mesela bak, lucifer mi ne, ona bir şeyler diyorlar o dedelerine. Ateist masonlar, Darwin’in bütün öğretilerini luciferden öğrendiklerini söylüyorlar. Getireyim kaynağını, göstereyim. “Bütün detayları ile onu yönlendiren luciferdir” diyor. “Darwinizm’i ona anlatan, onun bu konularda çalışmalar yapmasını sağlayan buydu” diyor. Dedesi de, Erasmus Darwin de masondu, bu da mason. İkisinin de belgesi var bende. Ateist masonlar. Dolayısıyla bunların en başı şeytan oluyor. Şeytan insan şekline bürünüyor, deccal denilen varlık budur işte. Bir de bunun ekibi oluyor işte, yer altı ekibi oluyor. Buna şambala deniyor, ekibi var bunun. Bu, bu yüzyılda yenildi işte, garibanlaştılar. Yani Agarta denilen şey, Hz. Hızır (a.s.)’ın ekibidir. Dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.)’ın ekibi.” (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde Kocaeli TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.)’ın Şifreleri de Huruf-u Mukattada Olabilir
 
“Huruf-u mukattanın cinlerle bağlantılı olduğunu biliyordum. Ama bizzat müşahede ettim. Detay da vermek istemiyorum biraz ürküntü veren bir konu olduğu için insanlar arasında. Yani net müşahede ettim. Çünkü hurufu mukattanın söylenmesiyle birşey oldu. Yani birileri de gördü. Yani 3-4 kişi birden gördü. İnşaAllah. Gerekirse de sonra söylerim. Cinlerin anladığı birşey var. Onlarla bağlantıda bir şifre Allah-u alem benim anladığım kadarıyla. Çünkü Kuran hem inse, hem cinse indirilmiş. İnsan ve cinlere indirilmiş bir kitaptır. Onların anlamasını sağlayan, Kuran’ı anlamasını sağlayan, Kuran’la bağlantılarında da etkili olan bir şifre olabilir. Onun dışında da birçok sırrı var. Hz. Hızır (a.s.)’la bağlantıda, Hz. Hızır (a.s.)’ın şifrelerinin de bu hurufu mukattanın içinde olduğunu zannediyorum. Ben “zannediyorum” dersem, bir anlamı vardır. Bakın Hz. Hızır (a.s.)’la bağlantıda anlamı olan anahtar sözcükler inşaAllah olabilir. “Zannediyorum” diyorum. İnşaAllah. Ama bilirler beni bilenler kendi aklıma göre konuşmam. Birşey görmeden, duymadan, etmeden, araştırmadan yani kanaatim gelmeden söylemem.” (Sayın Adnan Oktar’ın 18 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır hiç umulmadık bir kişi şeklinde insanların karşısına çıkar.
 
Adnan Oktar'ın 16 Nisan 2010 tarihli Kocaeli TV röportajından

 
Hz. Mehdi (a.s.), Hz. Hızır (a.s.) gibi İlimlere ve Hikmete Sahip Olacaktır
 
““Allah’ın en üstün akıl sahibi olduğuna imanımız olduğu gibi Mehdi (a.s.) için, onun tüm işlerinin de hikmetli olduğundan kesinlikle emin olmalıyız.” Yani “Hz. Mehdi (a.s.)’ın bütün işleri hikmetlidir” diyor. “Detayında gizlenen hikmetin farkında olmasak bile böyle yapmalıyız.” Yani “detayında da hikmetler vardır” diyor. “Siz bilemezsiniz” diyor, “ona sadece uymanız gerekir” diyor. “Hikmetinin nedeni Hızır Hazretleri’nin gemiye hasar vermesi, duvarın inşa edilmesi gibi yaptığı işlerin arasındaki hikmetler gibi ortaya çıkmasının ardından anlaşılacaktır.” Yani olayın tahakkukundan sonra hikmeti anlaşılır diyor. Aynı Hz. Hızır (a.s.) gibidir. “Zahirine bakıp Hz. Mehdi (a.s.)’dan şüpheye düşmeyin” diyor, inşaAllah. “Hz. Musa (a.s.)’a onunla yolları ayrılana dek aşikar olmamıştır.” Yani kendini açıkça belli etmemiştir diyor.” (Sayın Adnan Oktar’ın 21 Aralık 2009 tarihinde Kocaeli TV ve Mavi Karadeniz kanalında canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Bir Dine Bağlı Olmadığı, Özel Bir Şeriatı Olduğu İçin Kendisinden Çok Korkuyorlar
 
ADNAN OKTAR: Şimdi. Hz. Hızır (a.s.)’dan niye korkuyorlar biliyor musunuz? Bir nedenini söyleyeyim mi? Şimdi Müslümandan o kadar korkmazlar. Müslüman çünkü Kuran’a tabi. Yani Allah’tan korkar, Kuran’a göre hareket eder; dolayısıyla ölçüp tartarak hareket edeceği için ve şeriata göre, Kuran’a göre hareket edeceği için, belirli şeyleri yapamaz. Birçok şeyi yapamaz. Fakat Hz. Hızır (a.s.) herhangi bir dine bağlı değil. Yani Kuran’a bağlı değil, İncil’e bağlı değil, Tevrat’a bağlı değil. Allah’tan ona özel bir şeriat var, ona bağlı. Şimdi işte onları dehşete kaptıran bu. Mesela Hz. Hızır (a.s.) bir şey yapıyor, Kuran’a göre olmaması gereken bir şey yapıyor, ama yapıyor. Kuran’a göre kesinlikle olmaz, ama o kendi şeriatına göre olur.
 
ALTUĞ BERKER: Hz. Musa (a.s.) o yüzden şaşırıyor. İnşaAllah.
 
ADNAN OKTAR: Tabii. Onun için bazen Hz. Hızır (a.s.)’ı çok acımasız buluyorlar. Akıl almaz derecede acımasız buluyorlar. Ve nerede, ne zaman, ne yapacağını bilmedikleri için ve nerede, ne zaman, neye karşılık vereceklerini bilmedikleri için ve hiçbir zaman için tespit edemedikleri için Hz. Hızır (a.s.)’ı. Tutulması, alıkonması, yakalanması mümkün olmayan bir insandır Hz. Hızır (a.s.). Bak, tutulması, alıkonulması, yakalanması mümkün olmayan bir insandır. Ne zaman nerede çıkacağı ortaya belli olmaz; ne zaman nerede aniden kaybolacağı da belli olmaz. Ve Kuran’a da tabi değildir, kendi şeriatına tabi. Kendi şeriatına göre doğru bulduğunu da yapar, yaptığında da karşısındakini perişan eder. Ve hiçbir şekilde de karşı koyamaz karşıdaki kişi. Hızır (a.s.)’ın da bunu yaparken ölçüsü şudur; Allah’ın veli kullarına dokundurtturmaz Hz. Hızır (a.s.). Buna çok titizdir, görevi budur onun. Yani iyileri korur, kötüleri de etkisiz hale getirir. Dine, İslam’a zarar vereceğinden emin olduğu kişileri etkisiz hale getirir. Veyahut cisim, o cismi de etkisiz hale getirir; bir şey yapamayacak hale getirir. Müslüman’ın da sürekli yolunu açar, mesela Hz. Mehdi (a.s.)’ın, İsa (a.s.)’ın yolunu açar. Deccal’in en çok korktuğu şey Hz. Hızır (as)’dır. Deccal, Hz. Mehdi (as)’dan korkmaz mesela, Hz. İsa (a.s.)’dan da korkmuyor, “gel tartışalım” diyor. Ama Hz. Hızır (a.s.)’ı gördü mü kanı iliği çekilir. Hz. Hızır (a.s.)’ı tanır bilir, yani ne olduğunu. Bütün şambala takımı tanır. Hz. Mehdi (a.s.) çok şefkatli, merhametlidir, mazlumdur Hz. Mehdi (a.s.). Kuran’a çok titizdir. Bilirler ondan bir şey olmayacağını o anlamda, mazlum. Ama Hz. Mehdi (a.s.) ile uğraşanları, Hz. İsa (a.s.) ile uğraşanları, Hz. Hızır (a.s.) hasım bilir onu söyleyeyim. Gizli, açık mutlaka tespit eder. Bakın bunu Kuran’da da görüyoruz. (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. İsa (a.s.) ile Hz. Hızır (a.s.) Şu An Dünya Siyasetine Birlikte Yön Veriyorlar
 
Hafızdır Hz. İsa (a.s.) ve nefes kesecek bir akla sahiptir. Onun arkadaş grubu ondan tam anlamıyla istifade edeceklerdir. Onun sözlerine göre hareket edeceklerdir. Dünya siyasetinde etkili olacak Hz. İsa (a.s.), Hz. Hızır (a.s.) ile de bağlantılıdır. Yani Hz. Hızır (a.s.)’la Hz. İsa (a.s.) bağlantı halindedir. Sonradan Hz. Mehdi (a.s.) ile karşılaşacaklar. Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Hızır (a.s.) inşaAllah. Şu an birlikte Hz. Hızır (a.s.) ile Hz. Mesih (a.s.). Birlikte dünyaya yön veriyorlar. İnşaAllah. (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Mart 2010 tarihinde TV Kayseri’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
 
Türk İslam Birliği’ni Yöneten, Hz. Hızır (a.s.)’ın Yönettiği Dünya Devletidir
 
Dünyada iki tane gizli hükümet vardır. Biri dinsiz dünya devleti, masonların idare ettiği. Bir de yine Hz. Hızır (a.s.)’ın yönettiği bir derin dünya devleti vardır. İkinci, bunun karşıtı. Şu an Türk-İslam Birliği’ni yöneten, Hz. Hızır (a.s.)’ın yönettiği dünya devletidir. Bakın ben bunu bir sır olarak söylüyorum. (Sayın Adnan Oktar’ın 29 Aralık 2009 tarihinde Kocaeli TV ve Mavi Karadeniz kanalında canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Ölümsüz Değildir, Kıyametten Önce Canı Alınacaktır
 
SUNUCU: Bir dinleyicimiz demiş  ki hocam: “Hocam Allah Enbiya Suresi 34. ayetinde, hiçbir beşere ölümsüzlüğü  vermedik diye bildiriyor, bu durumda Hz. Hızır (a.s) insan olmayabilir mi?” diye yazmış Elif Aydoğan Ankara.
 
ADNAN OKTAR: Şimdi Elif kardeşimiz şu hususu bilmiyor olabilir. Hz. Hızır (a.s) kıyametin kopuşundan kısa bir süre önce canı alınacaktır. Yani onun görevi bitiyor. Görevi bitince canı alınacaktır. Ama o vakte kadar görevlidir. Dolayısıyla da vefat edecek. İnşaAllah. Ama tabii, alıştığımız bir insan değil. Yani bir olağanüstülük var. Hz. İsa (a.s) da öyle. Yani meleği andırıyor, değişik bir insan. Hz. Hızır (a.s) da öyle. Yani sürekli şekil değiştiren bir insan, her insanın şekline girebiliyor. Normal bir insanda bu yok. Olağanüstü bir insan. Ama insan. Beşer cinsinden. (Sayın Adnan Oktar’ın 14 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
 
Sayın Adnan Oktar’ın Hz. Musa (a.s.) ve Hz. Hızır (a.s.) Kıssası Hakkında Açıkladığı Yeni Bilgiler
 
“Hz. Musa (a.s.)’ın, Hz. Hızır (a.s.) ile konuşmasında itiraz ettiği konuları aslında kendisi yaşadı. Yani bakın üç konu var, üçünü de kendisi yaşadı. Kuran’da bu konular belirtiliyor. Mesela, Allah vermesin, istemeyerek, kazara bir adam öldürdü Hz. Musa (a.s.). Yani bir kişiyi korumak isterken yumruk attı bir kişiye. Çok müthiş kuvvetli yani acayip boylu poslu Hz. Musa (a.s.). Tahmin edemedi gücünün nasıl etki edeceğini. Öyle vurunca, adam vurur vurmaz orada öldü. Düştü ve öldü. Tabii bu Müslüman için dehşet verici bir şey, çok müthiş bir ızdırap. “Allah seni çok büyük bir elemden kurtardı” diyor. Ve müthiş üzüldü bu duruma karşı. Tabii Müslüman üzülmez ama yani çok büyük elem çekti. Ve bu onun kaderindeydi. Onu Allah öldürdü. Azrail Aleyhisselam öldürdü. Azrail Aleyhisselam da öldürmedi, Allah öldürdü. Fakat o öldürmüş gibi Allah ona gösterdi. Halbuki canını alan Allah’tı onun. Ve bir hikmete binaen o onu öldürmüş oldu. Hz. Hızır (a.s.) da bir çocuğu öldürüyor genç birisini. Hz. Musa (a.s.)’ın “Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün?” dediği bildiriliyor (Kehf Suresi, 74). “Sen de öldürdün diyebilir” Hz. Hızır (a.s.). Değil mi? “Sen niye öldürdün?” diyebilir. O niye öldürdü? Allah’ın emri öyleydi, onun için öldürdü. Hz. Hızır  (a.s.) niye öldürdü? Allah’ın emri öyleydi de onun için öldürdü. Çünkü ayetlerde bildirildiğine göre “Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım.” (Kehf Suresi, 82), “Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü’min kimselerdi. Bundan dolayı,  onun kendilerine azgınlık ve inkâr zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk.” diyor (Kehf Suresi, 80) Hz. Hızır (a.s.). “Annesine babasına saldıracak, onların dinine, imanına saldıracak. Muzır bir insan olacak. İyice berbat ve beter olmaması için şu an öldürüyorum” diyor. Yani “Cehenneme gitmesin diye belki de öldürüyorum” diyor. Ve hikmetini ona açıklamıyor başlangıçta, fakat sonra açıklıyor. Fakat Hz. Musa (a.s.) o konuyla arasındaki bağlantıyı kuramadı. Halbuki onu ima etti aynı zamanda Hz. Hızır (a.s.). Mesela ayette “İçindekilerini batırmak için mi onu deldin?” dediği bildiriliyor (Kehf Suresi, 71). Gemiyi deldi. Gemi denizde karaya oturdu. Ayette bildirildiğine göre Hz. Hızır (a.s.) dedi ki, sonra açıkladı; “Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı.” (Kehf Suresi, 79). “Çünkü sağlam gemilere el koyduğu için özellikle kusurlu yaptım. Kusurlu yapınca gemiyi alamayacak. Ve fakirlerin o mülkü malı da ellerinde kalmış olacak. Sonra tamir edip kullanabilir gemiyi. Ama o anda ellerine geçmesini böylece engelledim” diyor. “Ama” diyor Hz. Musa (a.s.), “sen bunu hiç gereksiz yaptın” diyor başlangıçta. Yani “mazlum insanlar bunlar” diyor. Hz. Musa (a.s.)’ın “Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın.” dediğini haber veriyor Allah (Kehf Suresi, 71).
 
Halbuki kendisi de aynı olayla karşılaşıyor. O da bir geminin içinde, küçük bir gemiye annesi onu koydu Hz. Musa (a.s.)’ı ve suya bıraktı. Normalde bir çocuk ölür. Yani suya yeni doğmuş bir çocuğu küçük bir kayığın içine koyarsan ve onu bir ırmağa bırakırsan yani ölüm %99’dur. %1 ihtimalle kurtulur. %99 ölür o çocuk. Annesi onu oraya koyarken öldürmek kastıyla mı koydu? Yok. Kurtulsun diye, bir şekilde kurtulsun, Allah onu kurtarır diye, umut ederek koydu. Çünkü Allah ona vahyetti kalbine. Yani çocuğun kurtulacağını vahyetti. Ve o bilgiyi Allah kalbine nakşettiği için koydu ve gönderdi. Ve nitekim de sonra kurtuldu. Bakın orada da bir kurtarma amacı var, burada da bir kurtarma amacı var. Değil mi? İkisinde de, bir gemi büyük, birisi küçük. İkisinde de insanları kurtarma amacı var. Bunu ima etti ayrıca Hz. Hızır (a.s.), ama onu fark edemedi Hz. Musa (a.s.). Yine bir kasabaya gitti, biliyorsunuz. Yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar. Bu hem Hz. Süleyman (a.s.)’ın mescidine işarettir, ki duvarı yıkılmıştır. Yeniden Hz. Mehdi (a.s.) devrinde yapılacak. Bir de Ayasofya’ya işaret inşaAllah. Buradaki hikmet de yine aynı şekilde benzer. Çünkü ayette haber verildiğine göre Hz. Musa (a.s.) orada “Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin.” diyor o duvarı yaptığında (Kehf Suresi, 77), ki duvarcı ustası aynı zamanda Hz. Hızır (a.s.). Niye almadı? Çünkü Allah rızası için yaptı. O duvarın altında iki yetim çocuğa ait hazineler vardı. Ve ileriye yönelik düşünüyor. Ayette Hz. Hızır (a.s.)’ın “Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar;” dediği bildiriliyor (Kehf Suresi, 82). Yani “hazineleri bulacaklar” diyor. İki yetim çocuk. Aynı zamanda bu Hz. İsa (a.s.)’a ve Hz. Mehdi (a.s.)’a işaret eden bir açıklama. Ve gizli hazinelerin bulunacağı, kutsal hazinelerin bulunacağına dair bir işarettir bu. Yani Kuran’ın sır yönü çok fazladır eğer derince düşünülürse. Peki mesela Hz. Musa (a.s.)’a sorsalar, gittiği yerde iki tane hanım buldu. Gördü. Orada çobanlar var. Çobanlardan uzakta duruyor bu bayanlar. Ve hayvanlarını sulatmak istiyorlar ama çobanlar olduğu için gidemiyorlar. Aldı hayvanları, kadınlar ona güvendiler, görünce onun kişiliğini, şahsiyetini. Demek ki temiz ve kaliteli, iyi bir Müslümana güveniliyor. Ondan uzak durulmuyor. Allah’tan korkan bir Müslümana bir Müslüman kadın yaklaşabiliyor. Ama Allah’tan korkmadığına kani olduğu bir kişiden de uzak durabilir bir Müslüman kadın. Aldı o hayvanları götürdü. Hiçbir karşılık istemeksizin götürdü suladı. Sulattı, ki riske de atıyor kendisini gerekirse. Ve aldı hayvanları geri götürdü. Bunu bedava, ücretsiz yaptı, Allah rızası için yaptı. Peki Hz. Hızır (a.s.) ona sordu mu “Sen onu niye ücretsiz yaptın?” Niye değil mi? “Hiçbir karşılık almaksızın niye yaptın?” demedi. Ama o soruyor Hz. Hızır (a.s.)’a, “sen niye onu ücretsiz yaptın?” diye. O orada niye ücretsiz yaptıysa, o da orada o amaçla ücretsiz yaptı aynısıdır. Aslında Hz. Hızır (a.s.) onu ima etti ona aynı zamanda. Ama onu da fark etmedi Hz. Musa (a.s.). Yani çünkü zahir ilminde alim. Batın ilminde üstad Hz. Hızır (a.s.)’dı. Ama ona ledün ilminin ve batın ilminin derinlikleri hakkında kısaca bir bilgi vermiş oldu. Ama daha devam etse daha da ledün ilminin ve batın ilminin derinliklerini ona gösterebilirdi. Ledün ilminin asıl sultanı, asıl uygulayıcısı, tek uygulayıcısı Allah’tır. Ve dünyada çok kapsamlı olarak ledün ilmini Allah uygular ve insanlar farkına varmazlar. Cennet, cehennem konularında, “cehenneme niye insanlar gidiyor?” gibi konularda. Kader konusunda ledün ilmini Allah yoğun olarak uygular. Yani batın ilmini. Ama insanlar farkına varmazlar. Farkına varmamaları da o kadar bir sorun değil. Ama iman etmemeleri çok büyük bir sorundur. Ama batınını öğrenirlerse “evet” derler. Yani hemen anlarlar. Bu kıssada da batın ilminin derinliğini görmüş oluyoruz. Yani Hz. Musa (a.s.)’ın Hz. Hızır (a.s.)’la karşılaşması olayında. Biliyorsunuz ayette “(balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu” diye bildiriliyor (Kehf Suresi, 61). Artık balık ayrılıyor. Yani balık çağı bitiyor. Onun yerine kova çağı başlıyor. “O da kovasını sarkıttı. “Hey müjde... Bu bir çocuk.” (Yusuf Suresi, 19) diye haber veriliyor Kuran’da. Allah böyle bir detay vermez. Yani “çocuğu kuyudan aldılar” der. Ama “kovayı sarkıttılar” diyor. Değil mi? Allah “bir şey sarkıttılar” da diyebilir. Ama “kova” diyor. Kasten seçilmiş bir kelime kova tabii. Ve arkasından bak; “hey müjde bir çocuk”. Demek ki kova çağında doğan bir çocuk İslam’ı dünyaya hakim edecek. Bunu nereden anlıyoruz? İncil’den de anlıyoruz. Diyor, İncil’de iki tane açıklamada bu konu çok detaylı anlatıyordu. Anlatmıştım biliyorsunuz. “Ve o kişinin arkası sıra gidin” diyor, “ona uyun” diyor İncil’de. “Kova çağına mensup bu kişiye uyun” diyor. “Takip edin, evine kadar takip edin” diyor.” (Sayın Adnan Oktar’ın 17 Nisan 2010 tarihinde Kahramanmaraş Aksu TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.), iddia edilen Ergenekon örgütünün deşifre olmasına nasıl vesile olmuştur?
Hz. Hızır (a.s.), Hz. Mehdi (a.s.)’a ilmi mücadelesinde nasıl yardımcı olmaktadır?
İman etmeyenler, neden Hz. Hızır (a.s.)’dan çok   korkarlar?
Sayın Adnan Oktar, Hz. Hızır (a.s.)’ın daha önce bilinmeyen hangi özelliklerini açıklamıştır?
Hz. Musa (a.s.)’ın Hz. Hızır (a.s.)’a itiraz ettiği konular ile kendi kaderi arasındaki benzerlikler hakkında Sayın Adnan Oktar hangi yeni bilgileri vermiştir?
 
Kehf Suresi'nin 65. ayetinde "Katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve Tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul..." şeklinde bildirilen kişinin Hz. Hızır (a.s.) olduğu konusunda tüm Ehl-i Sünnet alimleri hemfikirdir. Sayın Adnan Oktar röportajlarında “İlm-i Ledün” sahibi olan Hz. Hızır (a.s.)’ın Kuran’da bildirilen özellikleri, üstün ilmi ve görevleri hakkında detaylı açıklamalar yapmakta ve tüm Müslümanları bu mübarek kişi hakkında bilgilendirmektedir. Hz. Hızır (a.s.)’ın ilmini, içinde bulunduğumuz ahir zamandaki görevlerini ve Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) ile İslam ahlakının yeryüzünde yayılması için birlikte verecekleri mücadeleyi Sayın Adnan Oktar şöyle anlatmıştır: 
 
Hz. Hızır (a.s.) Önemli Her Olayin İçindedir
 
“Söylememişsem de söylüyorum. Hz. İsa (a.s.) ile Hz. Mehdi (a.s.)’ın birlikte namaz kılacağı böyle mühim bir olayda Hz. Hızır (a.s) uzak durmaz. Yani mutlaka oradadır. Ama halk tanımaz. Mümkünü yok öyle bir olayı bırakmaz. İnşaAllah. Yani mühim her olayın içindedir Hz. Hızır (a.s). Devletlerin kurulmasında, devletlerin yıkılmasında da bulunuyor. O toplantının başında da yine Hz. Hızır (a.s) oluyor. Kuran buna açıkça işaret ediyor. Hz. Mehdi (a.s.) döneminde, şu anda Hz. Hızır (a.s) görev başında inşaAllah.” (Sayın Adnan Oktar’ın 14 Mart 2010 tarihinde www.Harun-Yahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Hz. Hızır (a.s.) Çok Az Kişiye Görünür
 
“Hz. Hızır (a.s.)’ı az insan görür. Yani herkesle görüşen bir insan değildir Hz. Hızır (a.s.). Çok çok az insan görür. Hz. Mehdi (a.s.)’ın bağlantısı olacaktır Hz. Hızır (a.s.)’la. Mesih (a.s.)’ın bağlantısı olacaktır. Bazen de öyle evliyaullahtan şahıslar olur. Üçler, yediler, kırklar denilen varlıklar vardır. Bazen de onlarla görüşür, o kadar. Yani öyle sık sık ortaya çıkan, sık sık görüşen bir kişi değildir. Nazlıdır Hz. Hızır (a.s.) inşaAllah öyle şey yapmaz.” (Sayın Adnan Oktar’ın 2 Kasım 2009 tarihinde Adıyaman Asu ve Kral Karadeniz TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Mehdi (a.s.) Hz. Hızır (a.s.) ile Görüştüğünü Bilmez
 
“Hz. Hızır Aleyhisselam da, Hz. Mehdi (a.s.) ile sık sık görüşmüştür. Hz. Mehdi (a.s.)’ın haberi bile olmaz. Mesela Hz. Hızır (a.s.) diyecek ki ona; “Ben seninle şurada görüşmüştüm” diyecek. Mesela Hüseyin Amca tarzında görüşmüştür. Haberi bile olmaz Hz. Mehdi (a.s.)’ın. Mesela bazı yerde eşya olarak oluşabiliyor Hz. Hızır (a.s.). Nereden bilsin? Bilmez. Hz. Mehdi (a.s.) sonuna kadar, yani vefatına kadar da öyle bir şeyi olmaz. Hiçbir şekilde öyle iddiası olmaz. Ama hüsn-ü zanla, “Allah razı olsun, inşaAllah öyle olurum” der.” (Sayın Adnan Oktar’ın 5 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Devlet Kuruluşlarında ve Yıkılışlarında Yer Alır, İstanbul’un Fethinde de Bizzat Görev Almıştır
 
SUNUCU: Acaba bu kadar çok yer fethedildi sadece İstanbul hakkında hadis-i şerif olması da Hz. Mehdi (a.s.)’ı mı işaret ediyor sizce? 
 
ADNAN OKTAR: Tabii inşaAllah. “Konstantiniye fethedilecektir” diyor. “Orayı fetheden asker ne güzel asker” diyor. “Orayı fetheden kumandan ne güzel kumandan” diyor. Fatih Sultan Mehmet bunu duyunca tabii büyük heyecan yaşadı maşaAllah. Akşemseddin hocamız, çok derinliği olan muhteşem bir insandı. Hz. Hızır (a.s.) görev almıştır İstanbul’un fethinde. Surların üstünde otururken       görmüştür Hz. Hızır (a.s.)’ı Akşemseddin. 
 
SUNUCU: Onların da manevi yardımcıları olmuştur. 
 
ADNAN OKTAR: Direkt organize eden o. Devlet yıkılışı, devlet kuruluşunda görev alır Hz. Hızır (a.s.). Mesela Osmanlı’nın yıkılışında da görevdeydi, vazife başındaydı. Devlet kuruluşlarında görev alır. Kuran’da da bu açıkça ifade ediliyor Kehf Suresi’ne bakanlar görürler. Yani bir devletin yıkılışına karar verildiğinde Hz. Hızır (a.s.) mutlaka oradadır. Kurulmasına karar verilmesinde de yine oradadır. Yani oradaki ricalin (yüksek makamlardaki devlet adamları) başındadır; 40’lar, 7’ler. Bizim bilmediğimiz manevi sultanlar vardır. Görev ehli vardır. (Sayın Adnan Oktar’ın 1 Kasım 2009 tarihinde TV Kayseri ve Kanal 35’te canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Hz. Hızır (a.s.) Ledün İlminin Mürşididir
 
“Ledün İlmi’nin üstadı olduğunu söyledim. İlm-i Ledün, İlm-i Batın’ın üstadıdır. Ve bunu defalarca defaatle anlattım. Öğretmendir, mürşittir. Ledün ilminin mürşididir. Ama duvarcı ustasıdır.” (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Nisan 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.)’ın Bir Özelliği de Duvarcı Ustası Olmasıdır
 
“Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular.” (Kehf Suresi, 77) Aynı zamanda bu duvar Hz. Süleyman (a.s.)’ın Mescidinin duvarıdır. Ona da işaret ediyor. Ki yeniden imar olacak bu duvar. Hz. Mehdi (a.s.) tarafından, o mescid yeniden imar edilecek. Hz. Süleyman (a.s.)‘ın Mescidi. Rivayetlerde var zaten. Ama bakın Hz. Hızır (a.s.)’ın bir özelliğini görüyoruz. “Hemen onu inşa etti“. Duvarcı ustası, bu ne demektir? Hz. Mehdi (a.s.) aynı zamanda bütün masonlara da hakim olacaktır. Yani hepsini dize getirecek, hepsinin iman etmesine vesile olacak. Hepsinin Müslüman olmasına sebep olacak. Ve bütün duvarcı ustalarını da kendine tabi edecek. Onlar yüzyıllardan beri, binlerce yıldan beri, Adonay’ı bekliyor. Adon’u bekliyorlar. Onların lideridir o. Yani onların efsanelerinde Adon’dur onların lideri. Binlerce yıldan beri bekliyorlar. 
 
“Hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: “Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin“. Halbuki o Allah rızası için yapıyor. Bir hikmetle yapıyor ve ücret almadan yapıyor, Hz. Mehdi (a.s.)’ın da bir özelliğidir bu. (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Küfrün Derin Dünya Devletinin Başkanı Şeytandır, Hz. Hızır (a.s.) ise Müslümanların Derin Dünya Devletinin Başkanıdır
 
Hz. Mehdi (a.s.) da işte, küfrün kapısını sökecek. Darwinizm, materyalizmin kapısını sökecek, getirip koyacak masanın üzerine. “Kim söktü” dediklerinde de diyecekler ki; “Bu koçyiğit söktü” diyecekler. Biz desek ki, acaba Hz. Mehdi (a.s.) mıdır? Deme, fark etmez. Sen mi mükafatlandıracaksın? İnsanlardan mükafat mı bekleyecek Hz. Mehdi (a.s.)? Allah’tan bekliyor. Allah’ın rızası için yapacak Hz. Mehdi (a.s). İnsanlar kendisini alkışlasın, takdir etsin, beğensin, kabul etsin, öyle bir konusu yok ki Hz. Mehdi (a.s.)’ın. Hiçbir zaman için de olmayacaktır. Hep ahireti isteyecektir Hz. Mehdi (a.s.). 40 yıldır bak, 40 yılını verecek iman hakikatlerine. Rivayetlerde geçiyor, 40 yıl. Hz. Musa (a.s.) da çölde 40 yıl gezmiştir biliyorsunuz. “40 yaş” diyor Allah, “olgunluk yaşıdır” diyor. 40 Kuran’da da çok geçer. Mesela 40’lar vardır, 7’ler, 3’ler vardır. İmanlılardan oluşan bir derin dünya devleti vardır. Onların adlarıdır bunlar. Hz. Hızır (a.s.)’ın da bir derin dünya devleti vardır. Bir küfrün derin dünya devleti vardır. Başkanı da şeytandır. Bir de Müslümanların derin dünya devleti vardır, onun da başkanı Hz. Hızır (a.s.)’dır. Derin dünya devleti her dönemde olur, her zaman olur. Kıyamete kadar da olacaktır. Yani Hızır (a.s.) her zaman görevde olacaktır inşaAllah. Kıyamette bile bir kenara çekilip seyredecektir kıyameti. Nasıl İstanbul fethedilirken surların üzerine oturdu, seyretti askerleri. Kıyamet koparken de öyle, bir kenara oturup seyredecektir insanların halini inşaAllah. Son ana kadar görevdedir inşaAllah. (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Mart 2010 tarihinde TV Kayseri’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Hz. Hızır (a.s.) İslam’a İleride Zarar Vereceğini Düşündüğü Kişileri veya Cisimleri Etkisiz Hale Getirmekle Mükelleftir
 
ADNAN OKTAR: Hz. Hızır (a.s.)’ı tabii çözmeye çalışıyorlar. Ben o zaman bir parça daha bilgi vereyim. 
 
ALTUĞ BERKER: Çok iyi olur, çok merak edenler oluyor.
 
ADNAN OKTAR: Evet inşaAllah. Hz. Hızır (a.s.)’ın özelliği İslam’a ileride zarar vereceğini gördüğü, düşündüğü kişileri veyahut cisimleri -mesela bu bina olabilir, veyahut bir bölge olabilir, bir arazi olabilir- etkisiz hale getirmekle mükelleftir Hz. Hızır (a.s.). Bir de Hz. Hızır (a.s.) bir işi yaparken, sürekli zamanın içine girip çıktığı için Hz. Hızır (a.s.)’ın bulunması, tespit edilmesi de mümkün değildir. Mesela burada bir vazifeyi yapar; birden zamanın ve mekanın dışına çıkar, yok olur. Normal vatandaş görünümündedir, insan görünümündedir. Sen anlayamazsın. Vazifesini yapar gider. Mesela bak 99’da Türkiye’de şeytan tam anlamıyla dehşete düştü ve şeytan taraftarları yenildiler 99’da. Ne olduğunu onlar biliyorlar. Yani zamanı gelince kendileri anlatacaklar. Gördükleri harikaları, akıl almaz olayları; onların açısından akıl almaz, bizim açımızdan akıl alacak olayları biliyorlar. O kadarını söyleyeyim. Bir daha söylüyorum. (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde Kocaeli TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) İddia Edilen Ergenekon Örgütünün Deşifre Olmasına Vesile Olmuştur
 
Bakın iddia edilen Ergenekon örgütünün yargı içerisinde muazzam bir yapılanması var. Mahkemelerde de olabiliyor. Başka yerlerde de olabiliyor. Muazzam bir yapılanmaları var. Halen de devam ediyor yapılanmaları. Yani o konuda pervasızlar. Emniyet içinde yapılanmaları var. O da devam ediyor. Fakat sinmiş durumdalar yani çok temkinliler mesela telefon kullanmıyorlar, ulakla konuşuyorlar, bazıları konuşuyor ama onlar da anında zaten biliniyorlar. 
 
Şimdi bunların aslında bakın, tespiti ve yakalanması adeta imkansızdı. Rahmetli Turgut Özal ona suikast yapıldı biliyorsunuz. “Ben biliyorum ama söyleyemem” demişti. Mesut Yılmaz da söyleyemedi. Ecevit de söyleyemedi. Ecevit’e de suikast yaptılar. Rahmetliye. Ona da suikast yaptılar. O da söyleyemedi. 
 
Kim bunları ele verdi düşüncesi vardı. Hz. Hızır (a.s.) ele verdi. Sebebi budur. Yani Hz. Hızır (a.s.)’ın olaya el koymasıdır. Başka bir sebebi yok. Onların birincisini, ikincisini, hepsini bilen Hz. Hızır (a.s.)’dır. İnşaAllah. Hz. Hızır (a.s.)’dır. Dolayısıyla göğüslerini Mehdiyet’e çarptılar. Yani Mehdiyet’in hışmına uğradılar. Onun çelik göğsüne çarptılar. (Sayın Adnan Oktar’ın 4 Ekim 2009 tarihinde Kanal 35 ve Kral Karadeniz TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Hz. Mehdi (a.s.) Karşıtlarına Karşı Bir Güçtür
 
“Mesela Mehdi (a.s.) karşıtlarına karşı bir güçtür Hz. Hızır (a.s.). Yani Hz. Mehdi (a.s.) düşmanlarını durduran bir güçtür. Ve görünüp kaybolan bir güçtür. Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu kadar başarılı olmasının nedenlerinden biri de budur. Mehdi (a.s.)’a yardım eden bir varlıktır Hz. Hızır (a.s.). Hz. İsa (a.s.)’a da yardım eden bir varlıktır. Devlet kuruluşlarında görev alıyor, devlet yıkılışlarında görev alır. Zaten Hz. Hızır (a.s.) Kıssası’na bakan bunu görür. Yani “Biz bir ülkenin yıkımına karar verdiğimizde, bir buluşma vakti tayin ettik” (Kehf Suresi, 59) diyor Allah. Bu buluşma Hz. Hızır (a.s.)’ın ve o devrin vekillerinin; üçlerin, yedilerin, kırkların yaptığı toplantı. Agarta.” (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde Kocaeli TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Agarta Hz. Hızır (a.s.)’ın, Dolayısıyla da Hz. Mehdi (a.s.)’ın Ekibidir
 
“Agarta dedikleri de, tabii bizim bildiğimiz binalarda toplantı yapmıyorlar yaptıkları vakit. Yani onlar için yerin katmanları, yerin altı da mekan olmuş oluyor. Yer altındaki mağaralar da onlar için mekan olmuş oluyor. Çünkü maddenin içine hulul etme (girme) özellikleri var, maddenin içine girip çıkabiliyorlar. Duvardan girip çıkabiliyor. Cin gibi aynı. Cinlerde de vardır o. Mesela cinler de yeraltı mağaralarında gezerler. Agarta denilen olay budur; yani yeraltı mağaralarındaki hayattır, oradaki yapılan toplantılar. Bir de onların şambalaları var, yani onların karşılığı şeytan. Şeytanın güruhu. İşte deccaliyet budur, şambala ekibi. Aslında ölen, deccal denilen olay, şeytandır. İnsan şeklinde zuhur ediyor, insan zannediyorlar, öldürülen o olmuş oluyor. Yani onun fikir sistemi tamamen öldürülmüş oluyor. O normalde kör, perişan, böyle biçimsiz bir insan şeklinde tezahür ediyor. Mesela bak, lucifer mi ne, ona bir şeyler diyorlar o dedelerine. Ateist masonlar, Darwin’in bütün öğretilerini luciferden öğrendiklerini söylüyorlar. Getireyim kaynağını, göstereyim. “Bütün detayları ile onu yönlendiren luciferdir” diyor. “Darwinizm’i ona anlatan, onun bu konularda çalışmalar yapmasını sağlayan buydu” diyor. Dedesi de, Erasmus Darwin de masondu, bu da mason. İkisinin de belgesi var bende. Ateist masonlar. Dolayısıyla bunların en başı şeytan oluyor. Şeytan insan şekline bürünüyor, deccal denilen varlık budur işte. Bir de bunun ekibi oluyor işte, yer altı ekibi oluyor. Buna şambala deniyor, ekibi var bunun. Bu, bu yüzyılda yenildi işte, garibanlaştılar. Yani Agarta denilen şey, Hz. Hızır (a.s.)’ın ekibidir. Dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.)’ın ekibi.” (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde Kocaeli TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.)’ın Şifreleri de Huruf-u Mukattada Olabilir
 
“Huruf-u mukattanın cinlerle bağlantılı olduğunu biliyordum. Ama bizzat müşahede ettim. Detay da vermek istemiyorum biraz ürküntü veren bir konu olduğu için insanlar arasında. Yani net müşahede ettim. Çünkü hurufu mukattanın söylenmesiyle birşey oldu. Yani birileri de gördü. Yani 3-4 kişi birden gördü. İnşaAllah. Gerekirse de sonra söylerim. Cinlerin anladığı birşey var. Onlarla bağlantıda bir şifre Allah-u alem benim anladığım kadarıyla. Çünkü Kuran hem inse, hem cinse indirilmiş. İnsan ve cinlere indirilmiş bir kitaptır. Onların anlamasını sağlayan, Kuran’ı anlamasını sağlayan, Kuran’la bağlantılarında da etkili olan bir şifre olabilir. Onun dışında da birçok sırrı var. Hz. Hızır (a.s.)’la bağlantıda, Hz. Hızır (a.s.)’ın şifrelerinin de bu hurufu mukattanın içinde olduğunu zannediyorum. Ben “zannediyorum” dersem, bir anlamı vardır. Bakın Hz. Hızır (a.s.)’la bağlantıda anlamı olan anahtar sözcükler inşaAllah olabilir. “Zannediyorum” diyorum. İnşaAllah. Ama bilirler beni bilenler kendi aklıma göre konuşmam. Birşey görmeden, duymadan, etmeden, araştırmadan yani kanaatim gelmeden söylemem.” (Sayın Adnan Oktar’ın 18 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Mehdi (a.s.), Hz. Hızır (a.s.) gibi İlimlere ve Hikmete Sahip Olacaktır
““Allah’ın en üstün akıl sahibi olduğuna imanımız olduğu gibi Mehdi (a.s.) için, onun tüm işlerinin de hikmetli olduğundan kesinlikle emin olmalıyız.” Yani “Hz. Mehdi (a.s.)’ın bütün işleri hikmetlidir” diyor. “Detayında gizlenen hikmetin farkında olmasak bile böyle yapmalıyız.” Yani “detayında da hikmetler vardır” diyor. “Siz bilemezsiniz” diyor, “ona sadece uymanız gerekir” diyor. “Hikmetinin nedeni Hızır Hazretleri’nin gemiye hasar vermesi, duvarın inşa edilmesi gibi yaptığı işlerin arasındaki hikmetler gibi ortaya çıkmasının ardından anlaşılacaktır.” Yani olayın tahakkukundan sonra hikmeti anlaşılır diyor. Aynı Hz. Hızır (a.s.) gibidir. “Zahirine bakıp Hz. Mehdi (a.s.)’dan şüpheye düşmeyin” diyor, inşaAllah. “Hz. Musa (a.s.)’a onunla yolları ayrılana dek aşikar olmamıştır.” Yani kendini açıkça belli etmemiştir diyor.” (Sayın Adnan Oktar’ın 21 Aralık 2009 tarihinde Kocaeli TV ve Mavi Karadeniz kanalında canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Bir Dine Bağlı Olmadığı, Özel Bir Şeriatı Olduğu İçin Kendisinden Çok Korkuyorlar
 
ADNAN OKTAR: Şimdi. Hz. Hızır (a.s.)’dan niye korkuyorlar biliyor musunuz? Bir nedenini söyleyeyim mi? Şimdi Müslümandan o kadar korkmazlar. Müslüman çünkü Kuran’a tabi. Yani Allah’tan korkar, Kuran’a göre hareket eder; dolayısıyla ölçüp tartarak hareket edeceği için ve şeriata göre, Kuran’a göre hareket edeceği için, belirli şeyleri yapamaz. Birçok şeyi yapamaz. Fakat Hz. Hızır (a.s.) herhangi bir dine bağlı değil. Yani Kuran’a bağlı değil, İncil’e bağlı değil, Tevrat’a bağlı değil. Allah’tan ona özel bir şeriat var, ona bağlı. Şimdi işte onları dehşete kaptıran bu. Mesela Hz. Hızır (a.s.) bir şey yapıyor, Kuran’a göre olmaması gereken bir şey yapıyor, ama yapıyor. Kuran’a göre kesinlikle olmaz, ama o kendi şeriatına göre olur.
 
ALTUĞ BERKER: Hz. Musa (a.s.) o yüzden şaşırıyor. İnşaAllah.
 
ADNAN OKTAR: Tabii. Onun için bazen Hz. Hızır (a.s.)’ı çok acımasız buluyorlar. Akıl almaz derecede acımasız buluyorlar. Ve nerede, ne zaman, ne yapacağını bilmedikleri için ve nerede, ne zaman, neye karşılık vereceklerini bilmedikleri için ve hiçbir zaman için tespit edemedikleri için Hz. Hızır (a.s.)’ı. Tutulması, alıkonması, yakalanması mümkün olmayan bir insandır Hz. Hızır (a.s.). Bak, tutulması, alıkonulması, yakalanması mümkün olmayan bir insandır. Ne zaman nerede çıkacağı ortaya belli olmaz; ne zaman nerede aniden kaybolacağı da belli olmaz. Ve Kuran’a da tabi değildir, kendi şeriatına tabi. Kendi şeriatına göre doğru bulduğunu da yapar, yaptığında da karşısındakini perişan eder. Ve hiçbir şekilde de karşı koyamaz karşıdaki kişi. Hızır (a.s.)’ın da bunu yaparken ölçüsü şudur; Allah’ın veli kullarına dokundurtturmaz Hz. Hızır (a.s.). Buna çok titizdir, görevi budur onun. Yani iyileri korur, kötüleri de etkisiz hale getirir. Dine, İslam’a zarar vereceğinden emin olduğu kişileri etkisiz hale getirir. Veyahut cisim, o cismi de etkisiz hale getirir; bir şey yapamayacak hale getirir. Müslüman’ın da sürekli yolunu açar, mesela Hz. Mehdi (a.s.)’ın, İsa (a.s.)’ın yolunu açar. Deccal’in en çok korktuğu şey Hz. Hızır (as)’dır. Deccal, Hz. Mehdi (as)’dan korkmaz mesela, Hz. İsa (a.s.)’dan da korkmuyor, “gel tartışalım” diyor. Ama Hz. Hızır (a.s.)’ı gördü mü kanı iliği çekilir. Hz. Hızır (a.s.)’ı tanır bilir, yani ne olduğunu. Bütün şambala takımı tanır. Hz. Mehdi (a.s.) çok şefkatli, merhametlidir, mazlumdur Hz. Mehdi (a.s.). Kuran’a çok titizdir. Bilirler ondan bir şey olmayacağını o anlamda, mazlum. Ama Hz. Mehdi (a.s.) ile uğraşanları, Hz. İsa (a.s.) ile uğraşanları, Hz. Hızır (a.s.) hasım bilir onu söyleyeyim. Gizli, açık mutlaka tespit eder. Bakın bunu Kuran’da da görüyoruz. (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. İsa (a.s.) ile Hz. Hızır (a.s.) Şu An Dünya Siyasetine Birlikte Yön Veriyorlar
 
Hafızdır Hz. İsa (a.s.) ve nefes kesecek bir akla sahiptir. Onun arkadaş grubu ondan tam anlamıyla istifade edeceklerdir. Onun sözlerine göre hareket edeceklerdir. Dünya siyasetinde etkili olacak Hz. İsa (a.s.), Hz. Hızır (a.s.) ile de bağlantılıdır. Yani Hz. Hızır (a.s.)’la Hz. İsa (a.s.) bağlantı halindedir. Sonradan Hz. Mehdi (a.s.) ile karşılaşacaklar. Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Hızır (a.s.) inşaAllah. Şu an birlikte Hz. Hızır (a.s.) ile Hz. Mesih (a.s.). Birlikte dünyaya yön veriyorlar. İnşaAllah. (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Mart 2010 tarihinde TV Kayseri’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Türk İslam Birliği’ni Yöneten, Hz. Hızır (a.s.)’ın Yönettiği Dünya Devletidir
 
Dünyada iki tane gizli hükümet vardır. Biri dinsiz dünya devleti, masonların idare ettiği. Bir de yine Hz. Hızır (a.s.)’ın yönettiği bir derin dünya devleti vardır. İkinci, bunun karşıtı. Şu an Türk-İslam Birliği’ni yöneten, Hz. Hızır (a.s.)’ın yönettiği dünya devletidir. Bakın ben bunu bir sır olarak söylüyorum. (Sayın Adnan Oktar’ın 29 Aralık 2009 tarihinde Kocaeli TV ve Mavi Karadeniz kanalında canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Ölümsüz Değildir, Kıyametten Önce Canı Alınacaktır
 
SUNUCU: Bir dinleyicimiz demiş  ki hocam: “Hocam Allah Enbiya Suresi 34. ayetinde, hiçbir beşere ölümsüzlüğü  vermedik diye bildiriyor, bu durumda Hz. Hızır (a.s) insan olmayabilir mi?” diye yazmış Elif Aydoğan Ankara.
 
ADNAN OKTAR: Şimdi Elif kardeşimiz şu hususu bilmiyor olabilir. Hz. Hızır (a.s) kıyametin kopuşundan kısa bir süre önce canı alınacaktır. Yani onun görevi bitiyor. Görevi bitince canı alınacaktır. Ama o vakte kadar görevlidir. Dolayısıyla da vefat edecek. İnşaAllah. Ama tabii, alıştığımız bir insan değil. Yani bir olağanüstülük var. Hz. İsa (a.s) da öyle. Yani meleği andırıyor, değişik bir insan. Hz. Hızır (a.s) da öyle. Yani sürekli şekil değiştiren bir insan, her insanın şekline girebiliyor. Normal bir insanda bu yok. Olağanüstü bir insan. Ama insan. Beşer cinsinden. (Sayın Adnan Oktar’ın 14 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Sayın Adnan Oktar’ın Hz. Musa (a.s.) ve Hz. Hızır (a.s.) Kıssası Hakkında Açıkladığı Yeni Bilgiler
 
“Hz. Musa (a.s.)’ın, Hz. Hızır (a.s.) ile konuşmasında itiraz ettiği konuları aslında kendisi yaşadı. Yani bakın üç konu var, üçünü de kendisi yaşadı. Kuran’da bu konular belirtiliyor. Mesela, Allah vermesin, istemeyerek, kazara bir adam öldürdü Hz. Musa (a.s.). Yani bir kişiyi korumak isterken yumruk attı bir kişiye. Çok müthiş kuvvetli yani acayip boylu poslu Hz. Musa (a.s.). Tahmin edemedi gücünün nasıl etki edeceğini. Öyle vurunca, adam vurur vurmaz orada öldü. Düştü ve öldü. Tabii bu Müslüman için dehşet verici bir şey, çok müthiş bir ızdırap. “Allah seni çok büyük bir elemden kurtardı” diyor. Ve müthiş üzüldü bu duruma karşı. Tabii Müslüman üzülmez ama yani çok büyük elem çekti. Ve bu onun kaderindeydi. Onu Allah öldürdü. Azrail Aleyhisselam öldürdü. Azrail Aleyhisselam da öldürmedi, Allah öldürdü. Fakat o öldürmüş gibi Allah ona gösterdi. Halbuki canını alan Allah’tı onun. Ve bir hikmete binaen o onu öldürmüş oldu. Hz. Hızır (a.s.) da bir çocuğu öldürüyor genç birisini. Hz. Musa (a.s.)’ın “Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün?” dediği bildiriliyor (Kehf Suresi, 74). “Sen de öldürdün diyebilir” Hz. Hızır (a.s.). Değil mi? “Sen niye öldürdün?” diyebilir. O niye öldürdü? Allah’ın emri öyleydi, onun için öldürdü. Hz. Hızır  (a.s.) niye öldürdü? Allah’ın emri öyleydi de onun için öldürdü. Çünkü ayetlerde bildirildiğine göre “Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım.” (Kehf Suresi, 82), “Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü’min kimselerdi. Bundan dolayı,  onun kendilerine azgınlık ve inkâr zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk.” diyor (Kehf Suresi, 80) Hz. Hızır (a.s.). “Annesine babasına saldıracak, onların dinine, imanına saldıracak. Muzır bir insan olacak. İyice berbat ve beter olmaması için şu an öldürüyorum” diyor. Yani “Cehenneme gitmesin diye belki de öldürüyorum” diyor. Ve hikmetini ona açıklamıyor başlangıçta, fakat sonra açıklıyor. Fakat Hz. Musa (a.s.) o konuyla arasındaki bağlantıyı kuramadı. Halbuki onu ima etti aynı zamanda Hz. Hızır (a.s.). Mesela ayette “İçindekilerini batırmak için mi onu deldin?” dediği bildiriliyor (Kehf Suresi, 71). Gemiyi deldi. Gemi denizde karaya oturdu. Ayette bildirildiğine göre Hz. Hızır (a.s.) dedi ki, sonra açıkladı; “Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı.” (Kehf Suresi, 79). “Çünkü sağlam gemilere el koyduğu için özellikle kusurlu yaptım. Kusurlu yapınca gemiyi alamayacak. Ve fakirlerin o mülkü malı da ellerinde kalmış olacak. Sonra tamir edip kullanabilir gemiyi. Ama o anda ellerine geçmesini böylece engelledim” diyor. “Ama” diyor Hz. Musa (a.s.), “sen bunu hiç gereksiz yaptın” diyor başlangıçta. Yani “mazlum insanlar bunlar” diyor. Hz. Musa (a.s.)’ın “Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın.” dediğini haber veriyor Allah (Kehf Suresi, 71). Halbuki kendisi de aynı olayla karşılaşıyor. O da bir geminin içinde, küçük bir gemiye annesi onu koydu Hz. Musa (a.s.)’ı ve suya bıraktı. Normalde bir çocuk ölür. Yani suya yeni doğmuş bir çocuğu küçük bir kayığın içine koyarsan ve onu bir ırmağa bırakırsan yani ölüm %99’dur. %1 ihtimalle kurtulur. %99 ölür o çocuk. Annesi onu oraya koyarken öldürmek kastıyla mı koydu? Yok. Kurtulsun diye, bir şekilde kurtulsun, Allah onu kurtarır diye, umut ederek koydu. Çünkü Allah ona vahyetti kalbine. Yani çocuğun kurtulacağını vahyetti. Ve o bilgiyi Allah kalbine nakşettiği için koydu ve gönderdi. Ve nitekim de sonra kurtuldu. Bakın orada da bir kurtarma amacı var, burada da bir kurtarma amacı var. Değil mi? İkisinde de, bir gemi büyük, birisi küçük. İkisinde de insanları kurtarma amacı var. Bunu ima etti ayrıca Hz. Hızır (a.s.), ama onu fark edemedi Hz. Musa (a.s.). Yine bir kasabaya gitti, biliyorsunuz. Yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar. Bu hem Hz. Süleyman (a.s.)’ın mescidine işarettir, ki duvarı yıkılmıştır. Yeniden Hz. Mehdi (a.s.) devrinde yapılacak. Bir de Ayasofya’ya işaret inşaAllah. Buradaki hikmet de yine aynı şekilde benzer. Çünkü ayette haber verildiğine göre Hz. Musa (a.s.) orada “Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin.” diyor o duvarı yaptığında (Kehf Suresi, 77), ki duvarcı ustası aynı zamanda Hz. Hızır (a.s.). Niye almadı? Çünkü Allah rızası için yaptı. O duvarın altında iki yetim çocuğa ait hazineler vardı. Ve ileriye yönelik düşünüyor. Ayette Hz. Hızır (a.s.)’ın “Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar;” dediği bildiriliyor (Kehf Suresi, 82). Yani “hazineleri bulacaklar” diyor. İki yetim çocuk. Aynı zamanda bu Hz. İsa (a.s.)’a ve Hz. Mehdi (a.s.)’a işaret eden bir açıklama. Ve gizli hazinelerin bulunacağı, kutsal hazinelerin bulunacağına dair bir işarettir bu. Yani Kuran’ın sır yönü çok fazladır eğer derince düşünülürse. Peki mesela Hz. Musa (a.s.)’a sorsalar, gittiği yerde iki tane hanım buldu. Gördü. Orada çobanlar var. Çobanlardan uzakta duruyor bu bayanlar. Ve hayvanlarını sulatmak istiyorlar ama çobanlar olduğu için gidemiyorlar. Aldı hayvanları, kadınlar ona güvendiler, görünce onun kişiliğini, şahsiyetini. Demek ki temiz ve kaliteli, iyi bir Müslümana güveniliyor. Ondan uzak durulmuyor. Allah’tan korkan bir Müslümana bir Müslüman kadın yaklaşabiliyor. Ama Allah’tan korkmadığına kani olduğu bir kişiden de uzak durabilir bir Müslüman kadın. Aldı o hayvanları götürdü. Hiçbir karşılık istemeksizin götürdü suladı. Sulattı, ki riske de atıyor kendisini gerekirse. Ve aldı hayvanları geri götürdü. Bunu bedava, ücretsiz yaptı, Allah rızası için yaptı. Peki Hz. Hızır (a.s.) ona sordu mu “Sen onu niye ücretsiz yaptın?” Niye değil mi? “Hiçbir karşılık almaksızın niye yaptın?” demedi. Ama o soruyor Hz. Hızır (a.s.)’a, “sen niye onu ücretsiz yaptın?” diye. O orada niye ücretsiz yaptıysa, o da orada o amaçla ücretsiz yaptı aynısıdır. Aslında Hz. Hızır (a.s.) onu ima etti ona aynı zamanda. Ama onu da fark etmedi Hz. Musa (a.s.). Yani çünkü zahir ilminde alim. Batın ilminde üstad Hz. Hızır (a.s.)’dı. Ama ona ledün ilminin ve batın ilminin derinlikleri hakkında kısaca bir bilgi vermiş oldu. Ama daha devam etse daha da ledün ilminin ve batın ilminin derinliklerini ona gösterebilirdi. Ledün ilminin asıl sultanı, asıl uygulayıcısı, tek uygulayıcısı Allah’tır. Ve dünyada çok kapsamlı olarak ledün ilmini Allah uygular ve insanlar farkına varmazlar. Cennet, cehennem konularında, “cehenneme niye insanlar gidiyor?” gibi konularda. Kader konusunda ledün ilmini Allah yoğun olarak uygular. Yani batın ilmini. Ama insanlar farkına varmazlar. Farkına varmamaları da o kadar bir sorun değil. Ama iman etmemeleri çok büyük bir sorundur. Ama batınını öğrenirlerse “evet” derler. Yani hemen anlarlar. Bu kıssada da batın ilminin derinliğini görmüş oluyoruz. Yani Hz. Musa (a.s.)’ın Hz. Hızır (a.s.)’la karşılaşması olayında. Biliyorsunuz ayette “(balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu” diye bildiriliyor (Kehf Suresi, 61). Artık balık ayrılıyor. Yani balık çağı bitiyor. Onun yerine kova çağı başlıyor. “O da kovasını sarkıttı. “Hey müjde... Bu bir çocuk.” (Yusuf Suresi, 19) diye haber veriliyor Kuran’da. Allah böyle bir detay vermez. Yani “çocuğu kuyudan aldılar” der. Ama “kovayı sarkıttılar” diyor. Değil mi? Allah “bir şey sarkıttılar” da diyebilir. Ama “kova” diyor. Kasten seçilmiş bir kelime kova tabii. Ve arkasından bak; “hey müjde bir çocuk”. Demek ki kova çağında doğan bir çocuk İslam’ı dünyaya hakim edecek. Bunu nereden anlıyoruz? İncil’den de anlıyoruz. Diyor, İncil’de iki tane açıklamada bu konu çok detaylı anlatıyordu. Anlatmıştım biliyorsunuz. “Ve o kişinin arkası sıra gidin” diyor, “ona uyun” diyor İncil’de. “Kova çağına mensup bu kişiye uyun” diyor. “Takip edin, evine kadar takip edin” diyor.” (Sayın Adnan Oktar’ın 17 Nisan 2010 tarihinde Kahramanmaraş Aksu TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
Hz. Hızır (a.s.), iddia edilen Ergenekon örgütünün deşifre olmasına nasıl vesile olmuştur?
Hz. Hızır (a.s.), Hz. Mehdi (a.s.)’a ilmi mücadelesinde nasıl yardımcı olmaktadır?
İman etmeyenler, neden Hz. Hızır (a.s.)’dan çok   korkarlar?
Sayın Adnan Oktar, Hz. Hızır (a.s.)’ın daha önce bilinmeyen hangi özelliklerini açıklamıştır?
Hz. Musa (a.s.)’ın Hz. Hızır (a.s.)’a itiraz ettiği konular ile kendi kaderi arasındaki benzerlikler hakkında Sayın Adnan Oktar hangi yeni bilgileri vermiştir?
 
Kehf Suresi'nin 65. ayetinde "Katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve Tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul..." şeklinde bildirilen kişinin Hz. Hızır (a.s.) olduğu konusunda tüm Ehl-i Sünnet alimleri hemfikirdir. Sayın Adnan Oktar röportajlarında “İlm-i Ledün” sahibi olan Hz. Hızır (a.s.)’ın Kuran’da bildirilen özellikleri, üstün ilmi ve görevleri hakkında detaylı açıklamalar yapmakta ve tüm Müslümanları bu mübarek kişi hakkında bilgilendirmektedir. Hz. Hızır (a.s.)’ın ilmini, içinde bulunduğumuz ahir zamandaki görevlerini ve Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) ile İslam ahlakının yeryüzünde yayılması için birlikte verecekleri mücadeleyi Sayın Adnan Oktar şöyle anlatmıştır: 
 
Hz. Hızır (a.s.) Önemli Her Olayin İçindedir
 
“Söylememişsem de söylüyorum. Hz. İsa (a.s.) ile Hz. Mehdi (a.s.)’ın birlikte namaz kılacağı böyle mühim bir olayda Hz. Hızır (a.s) uzak durmaz. Yani mutlaka oradadır. Ama halk tanımaz. Mümkünü yok öyle bir olayı bırakmaz. İnşaAllah. Yani mühim her olayın içindedir Hz. Hızır (a.s). Devletlerin kurulmasında, devletlerin yıkılmasında da bulunuyor. O toplantının başında da yine Hz. Hızır (a.s) oluyor. Kuran buna açıkça işaret ediyor. Hz. Mehdi (a.s.) döneminde, şu anda Hz. Hızır (a.s) görev başında inşaAllah.” (Sayın Adnan Oktar’ın 14 Mart 2010 tarihinde www.Harun-Yahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Hz. Hızır (a.s.) Çok Az Kişiye Görünür
 
“Hz. Hızır (a.s.)’ı az insan görür. Yani herkesle görüşen bir insan değildir Hz. Hızır (a.s.). Çok çok az insan görür. Hz. Mehdi (a.s.)’ın bağlantısı olacaktır Hz. Hızır (a.s.)’la. Mesih (a.s.)’ın bağlantısı olacaktır. Bazen de öyle evliyaullahtan şahıslar olur. Üçler, yediler, kırklar denilen varlıklar vardır. Bazen de onlarla görüşür, o kadar. Yani öyle sık sık ortaya çıkan, sık sık görüşen bir kişi değildir. Nazlıdır Hz. Hızır (a.s.) inşaAllah öyle şey yapmaz.” (Sayın Adnan Oktar’ın 2 Kasım 2009 tarihinde Adıyaman Asu ve Kral Karadeniz TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Mehdi (a.s.) Hz. Hızır (a.s.) ile Görüştüğünü Bilmez
 
“Hz. Hızır Aleyhisselam da, Hz. Mehdi (a.s.) ile sık sık görüşmüştür. Hz. Mehdi (a.s.)’ın haberi bile olmaz. Mesela Hz. Hızır (a.s.) diyecek ki ona; “Ben seninle şurada görüşmüştüm” diyecek. Mesela Hüseyin Amca tarzında görüşmüştür. Haberi bile olmaz Hz. Mehdi (a.s.)’ın. Mesela bazı yerde eşya olarak oluşabiliyor Hz. Hızır (a.s.). Nereden bilsin? Bilmez. Hz. Mehdi (a.s.) sonuna kadar, yani vefatına kadar da öyle bir şeyi olmaz. Hiçbir şekilde öyle iddiası olmaz. Ama hüsn-ü zanla, “Allah razı olsun, inşaAllah öyle olurum” der.” (Sayın Adnan Oktar’ın 5 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Devlet Kuruluşlarında ve Yıkılışlarında Yer Alır, İstanbul’un Fethinde de Bizzat Görev Almıştır
 
SUNUCU: Acaba bu kadar çok yer fethedildi sadece İstanbul hakkında hadis-i şerif olması da Hz. Mehdi (a.s.)’ı mı işaret ediyor sizce? 
 
ADNAN OKTAR: Tabii inşaAllah. “Konstantiniye fethedilecektir” diyor. “Orayı fetheden asker ne güzel asker” diyor. “Orayı fetheden kumandan ne güzel kumandan” diyor. Fatih Sultan Mehmet bunu duyunca tabii büyük heyecan yaşadı maşaAllah. Akşemseddin hocamız, çok derinliği olan muhteşem bir insandı. Hz. Hızır (a.s.) görev almıştır İstanbul’un fethinde. Surların üstünde otururken       görmüştür Hz. Hızır (a.s.)’ı Akşemseddin. 
 
SUNUCU: Onların da manevi yardımcıları olmuştur. 
 
ADNAN OKTAR: Direkt organize eden o. Devlet yıkılışı, devlet kuruluşunda görev alır Hz. Hızır (a.s.). Mesela Osmanlı’nın yıkılışında da görevdeydi, vazife başındaydı. Devlet kuruluşlarında görev alır. Kuran’da da bu açıkça ifade ediliyor Kehf Suresi’ne bakanlar görürler. Yani bir devletin yıkılışına karar verildiğinde Hz. Hızır (a.s.) mutlaka oradadır. Kurulmasına karar verilmesinde de yine oradadır. Yani oradaki ricalin (yüksek makamlardaki devlet adamları) başındadır; 40’lar, 7’ler. Bizim bilmediğimiz manevi sultanlar vardır. Görev ehli vardır. (Sayın Adnan Oktar’ın 1 Kasım 2009 tarihinde TV Kayseri ve Kanal 35’te canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Hz. Hızır (a.s.) Ledün İlminin Mürşididir
 
“Ledün İlmi’nin üstadı olduğunu söyledim. İlm-i Ledün, İlm-i Batın’ın üstadıdır. Ve bunu defalarca defaatle anlattım. Öğretmendir, mürşittir. Ledün ilminin mürşididir. Ama duvarcı ustasıdır.” (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Nisan 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.)’ın Bir Özelliği de Duvarcı Ustası Olmasıdır
 
“Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular.” (Kehf Suresi, 77) Aynı zamanda bu duvar Hz. Süleyman (a.s.)’ın Mescidinin duvarıdır. Ona da işaret ediyor. Ki yeniden imar olacak bu duvar. Hz. Mehdi (a.s.) tarafından, o mescid yeniden imar edilecek. Hz. Süleyman (a.s.)‘ın Mescidi. Rivayetlerde var zaten. Ama bakın Hz. Hızır (a.s.)’ın bir özelliğini görüyoruz. “Hemen onu inşa etti“. Duvarcı ustası, bu ne demektir? Hz. Mehdi (a.s.) aynı zamanda bütün masonlara da hakim olacaktır. Yani hepsini dize getirecek, hepsinin iman etmesine vesile olacak. Hepsinin Müslüman olmasına sebep olacak. Ve bütün duvarcı ustalarını da kendine tabi edecek. Onlar yüzyıllardan beri, binlerce yıldan beri, Adonay’ı bekliyor. Adon’u bekliyorlar. Onların lideridir o. Yani onların efsanelerinde Adon’dur onların lideri. Binlerce yıldan beri bekliyorlar. 
 
“Hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: “Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin“. Halbuki o Allah rızası için yapıyor. Bir hikmetle yapıyor ve ücret almadan yapıyor, Hz. Mehdi (a.s.)’ın da bir özelliğidir bu. (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Küfrün Derin Dünya Devletinin Başkanı Şeytandır, Hz. Hızır (a.s.) ise Müslümanların Derin Dünya Devletinin Başkanıdır
 
Hz. Mehdi (a.s.) da işte, küfrün kapısını sökecek. Darwinizm, materyalizmin kapısını sökecek, getirip koyacak masanın üzerine. “Kim söktü” dediklerinde de diyecekler ki; “Bu koçyiğit söktü” diyecekler. Biz desek ki, acaba Hz. Mehdi (a.s.) mıdır? Deme, fark etmez. Sen mi mükafatlandıracaksın? İnsanlardan mükafat mı bekleyecek Hz. Mehdi (a.s.)? Allah’tan bekliyor. Allah’ın rızası için yapacak Hz. Mehdi (a.s). İnsanlar kendisini alkışlasın, takdir etsin, beğensin, kabul etsin, öyle bir konusu yok ki Hz. Mehdi (a.s.)’ın. Hiçbir zaman için de olmayacaktır. Hep ahireti isteyecektir Hz. Mehdi (a.s.). 40 yıldır bak, 40 yılını verecek iman hakikatlerine. Rivayetlerde geçiyor, 40 yıl. Hz. Musa (a.s.) da çölde 40 yıl gezmiştir biliyorsunuz. “40 yaş” diyor Allah, “olgunluk yaşıdır” diyor. 40 Kuran’da da çok geçer. Mesela 40’lar vardır, 7’ler, 3’ler vardır. İmanlılardan oluşan bir derin dünya devleti vardır. Onların adlarıdır bunlar. Hz. Hızır (a.s.)’ın da bir derin dünya devleti vardır. Bir küfrün derin dünya devleti vardır. Başkanı da şeytandır. Bir de Müslümanların derin dünya devleti vardır, onun da başkanı Hz. Hızır (a.s.)’dır. Derin dünya devleti her dönemde olur, her zaman olur. Kıyamete kadar da olacaktır. Yani Hızır (a.s.) her zaman görevde olacaktır inşaAllah. Kıyamette bile bir kenara çekilip seyredecektir kıyameti. Nasıl İstanbul fethedilirken surların üzerine oturdu, seyretti askerleri. Kıyamet koparken de öyle, bir kenara oturup seyredecektir insanların halini inşaAllah. Son ana kadar görevdedir inşaAllah. (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Mart 2010 tarihinde TV Kayseri’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Hz. Hızır (a.s.) İslam’a İleride Zarar Vereceğini Düşündüğü Kişileri veya Cisimleri Etkisiz Hale Getirmekle Mükelleftir
 
ADNAN OKTAR: Hz. Hızır (a.s.)’ı tabii çözmeye çalışıyorlar. Ben o zaman bir parça daha bilgi vereyim. 
 
ALTUĞ BERKER: Çok iyi olur, çok merak edenler oluyor.
 
ADNAN OKTAR: Evet inşaAllah. Hz. Hızır (a.s.)’ın özelliği İslam’a ileride zarar vereceğini gördüğü, düşündüğü kişileri veyahut cisimleri -mesela bu bina olabilir, veyahut bir bölge olabilir, bir arazi olabilir- etkisiz hale getirmekle mükelleftir Hz. Hızır (a.s.). Bir de Hz. Hızır (a.s.) bir işi yaparken, sürekli zamanın içine girip çıktığı için Hz. Hızır (a.s.)’ın bulunması, tespit edilmesi de mümkün değildir. Mesela burada bir vazifeyi yapar; birden zamanın ve mekanın dışına çıkar, yok olur. Normal vatandaş görünümündedir, insan görünümündedir. Sen anlayamazsın. Vazifesini yapar gider. Mesela bak 99’da Türkiye’de şeytan tam anlamıyla dehşete düştü ve şeytan taraftarları yenildiler 99’da. Ne olduğunu onlar biliyorlar. Yani zamanı gelince kendileri anlatacaklar. Gördükleri harikaları, akıl almaz olayları; onların açısından akıl almaz, bizim açımızdan akıl alacak olayları biliyorlar. O kadarını söyleyeyim. Bir daha söylüyorum. (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde Kocaeli TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) İddia Edilen Ergenekon Örgütünün Deşifre Olmasına Vesile Olmuştur
 
Bakın iddia edilen Ergenekon örgütünün yargı içerisinde muazzam bir yapılanması var. Mahkemelerde de olabiliyor. Başka yerlerde de olabiliyor. Muazzam bir yapılanmaları var. Halen de devam ediyor yapılanmaları. Yani o konuda pervasızlar. Emniyet içinde yapılanmaları var. O da devam ediyor. Fakat sinmiş durumdalar yani çok temkinliler mesela telefon kullanmıyorlar, ulakla konuşuyorlar, bazıları konuşuyor ama onlar da anında zaten biliniyorlar. 
 
Şimdi bunların aslında bakın, tespiti ve yakalanması adeta imkansızdı. Rahmetli Turgut Özal ona suikast yapıldı biliyorsunuz. “Ben biliyorum ama söyleyemem” demişti. Mesut Yılmaz da söyleyemedi. Ecevit de söyleyemedi. Ecevit’e de suikast yaptılar. Rahmetliye. Ona da suikast yaptılar. O da söyleyemedi. 
 
Kim bunları ele verdi düşüncesi vardı. Hz. Hızır (a.s.) ele verdi. Sebebi budur. Yani Hz. Hızır (a.s.)’ın olaya el koymasıdır. Başka bir sebebi yok. Onların birincisini, ikincisini, hepsini bilen Hz. Hızır (a.s.)’dır. İnşaAllah. Hz. Hızır (a.s.)’dır. Dolayısıyla göğüslerini Mehdiyet’e çarptılar. Yani Mehdiyet’in hışmına uğradılar. Onun çelik göğsüne çarptılar. (Sayın Adnan Oktar’ın 4 Ekim 2009 tarihinde Kanal 35 ve Kral Karadeniz TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Hz. Mehdi (a.s.) Karşıtlarına Karşı Bir Güçtür
 
“Mesela Mehdi (a.s.) karşıtlarına karşı bir güçtür Hz. Hızır (a.s.). Yani Hz. Mehdi (a.s.) düşmanlarını durduran bir güçtür. Ve görünüp kaybolan bir güçtür. Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu kadar başarılı olmasının nedenlerinden biri de budur. Mehdi (a.s.)’a yardım eden bir varlıktır Hz. Hızır (a.s.). Hz. İsa (a.s.)’a da yardım eden bir varlıktır. Devlet kuruluşlarında görev alıyor, devlet yıkılışlarında görev alır. Zaten Hz. Hızır (a.s.) Kıssası’na bakan bunu görür. Yani “Biz bir ülkenin yıkımına karar verdiğimizde, bir buluşma vakti tayin ettik” (Kehf Suresi, 59) diyor Allah. Bu buluşma Hz. Hızır (a.s.)’ın ve o devrin vekillerinin; üçlerin, yedilerin, kırkların yaptığı toplantı. Agarta.” (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde Kocaeli TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Agarta Hz. Hızır (a.s.)’ın, Dolayısıyla da Hz. Mehdi (a.s.)’ın Ekibidir
 
“Agarta dedikleri de, tabii bizim bildiğimiz binalarda toplantı yapmıyorlar yaptıkları vakit. Yani onlar için yerin katmanları, yerin altı da mekan olmuş oluyor. Yer altındaki mağaralar da onlar için mekan olmuş oluyor. Çünkü maddenin içine hulul etme (girme) özellikleri var, maddenin içine girip çıkabiliyorlar. Duvardan girip çıkabiliyor. Cin gibi aynı. Cinlerde de vardır o. Mesela cinler de yeraltı mağaralarında gezerler. Agarta denilen olay budur; yani yeraltı mağaralarındaki hayattır, oradaki yapılan toplantılar. Bir de onların şambalaları var, yani onların karşılığı şeytan. Şeytanın güruhu. İşte deccaliyet budur, şambala ekibi. Aslında ölen, deccal denilen olay, şeytandır. İnsan şeklinde zuhur ediyor, insan zannediyorlar, öldürülen o olmuş oluyor. Yani onun fikir sistemi tamamen öldürülmüş oluyor. O normalde kör, perişan, böyle biçimsiz bir insan şeklinde tezahür ediyor. Mesela bak, lucifer mi ne, ona bir şeyler diyorlar o dedelerine. Ateist masonlar, Darwin’in bütün öğretilerini luciferden öğrendiklerini söylüyorlar. Getireyim kaynağını, göstereyim. “Bütün detayları ile onu yönlendiren luciferdir” diyor. “Darwinizm’i ona anlatan, onun bu konularda çalışmalar yapmasını sağlayan buydu” diyor. Dedesi de, Erasmus Darwin de masondu, bu da mason. İkisinin de belgesi var bende. Ateist masonlar. Dolayısıyla bunların en başı şeytan oluyor. Şeytan insan şekline bürünüyor, deccal denilen varlık budur işte. Bir de bunun ekibi oluyor işte, yer altı ekibi oluyor. Buna şambala deniyor, ekibi var bunun. Bu, bu yüzyılda yenildi işte, garibanlaştılar. Yani Agarta denilen şey, Hz. Hızır (a.s.)’ın ekibidir. Dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.)’ın ekibi.” (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde Kocaeli TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.)’ın Şifreleri de Huruf-u Mukattada Olabilir
 
“Huruf-u mukattanın cinlerle bağlantılı olduğunu biliyordum. Ama bizzat müşahede ettim. Detay da vermek istemiyorum biraz ürküntü veren bir konu olduğu için insanlar arasında. Yani net müşahede ettim. Çünkü hurufu mukattanın söylenmesiyle birşey oldu. Yani birileri de gördü. Yani 3-4 kişi birden gördü. İnşaAllah. Gerekirse de sonra söylerim. Cinlerin anladığı birşey var. Onlarla bağlantıda bir şifre Allah-u alem benim anladığım kadarıyla. Çünkü Kuran hem inse, hem cinse indirilmiş. İnsan ve cinlere indirilmiş bir kitaptır. Onların anlamasını sağlayan, Kuran’ı anlamasını sağlayan, Kuran’la bağlantılarında da etkili olan bir şifre olabilir. Onun dışında da birçok sırrı var. Hz. Hızır (a.s.)’la bağlantıda, Hz. Hızır (a.s.)’ın şifrelerinin de bu hurufu mukattanın içinde olduğunu zannediyorum. Ben “zannediyorum” dersem, bir anlamı vardır. Bakın Hz. Hızır (a.s.)’la bağlantıda anlamı olan anahtar sözcükler inşaAllah olabilir. “Zannediyorum” diyorum. İnşaAllah. Ama bilirler beni bilenler kendi aklıma göre konuşmam. Birşey görmeden, duymadan, etmeden, araştırmadan yani kanaatim gelmeden söylemem.” (Sayın Adnan Oktar’ın 18 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Mehdi (a.s.), Hz. Hızır (a.s.) gibi İlimlere ve Hikmete Sahip Olacaktır
““Allah’ın en üstün akıl sahibi olduğuna imanımız olduğu gibi Mehdi (a.s.) için, onun tüm işlerinin de hikmetli olduğundan kesinlikle emin olmalıyız.” Yani “Hz. Mehdi (a.s.)’ın bütün işleri hikmetlidir” diyor. “Detayında gizlenen hikmetin farkında olmasak bile böyle yapmalıyız.” Yani “detayında da hikmetler vardır” diyor. “Siz bilemezsiniz” diyor, “ona sadece uymanız gerekir” diyor. “Hikmetinin nedeni Hızır Hazretleri’nin gemiye hasar vermesi, duvarın inşa edilmesi gibi yaptığı işlerin arasındaki hikmetler gibi ortaya çıkmasının ardından anlaşılacaktır.” Yani olayın tahakkukundan sonra hikmeti anlaşılır diyor. Aynı Hz. Hızır (a.s.) gibidir. “Zahirine bakıp Hz. Mehdi (a.s.)’dan şüpheye düşmeyin” diyor, inşaAllah. “Hz. Musa (a.s.)’a onunla yolları ayrılana dek aşikar olmamıştır.” Yani kendini açıkça belli etmemiştir diyor.” (Sayın Adnan Oktar’ın 21 Aralık 2009 tarihinde Kocaeli TV ve Mavi Karadeniz kanalında canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Bir Dine Bağlı Olmadığı, Özel Bir Şeriatı Olduğu İçin Kendisinden Çok Korkuyorlar
 
ADNAN OKTAR: Şimdi. Hz. Hızır (a.s.)’dan niye korkuyorlar biliyor musunuz? Bir nedenini söyleyeyim mi? Şimdi Müslümandan o kadar korkmazlar. Müslüman çünkü Kuran’a tabi. Yani Allah’tan korkar, Kuran’a göre hareket eder; dolayısıyla ölçüp tartarak hareket edeceği için ve şeriata göre, Kuran’a göre hareket edeceği için, belirli şeyleri yapamaz. Birçok şeyi yapamaz. Fakat Hz. Hızır (a.s.) herhangi bir dine bağlı değil. Yani Kuran’a bağlı değil, İncil’e bağlı değil, Tevrat’a bağlı değil. Allah’tan ona özel bir şeriat var, ona bağlı. Şimdi işte onları dehşete kaptıran bu. Mesela Hz. Hızır (a.s.) bir şey yapıyor, Kuran’a göre olmaması gereken bir şey yapıyor, ama yapıyor. Kuran’a göre kesinlikle olmaz, ama o kendi şeriatına göre olur.
 
ALTUĞ BERKER: Hz. Musa (a.s.) o yüzden şaşırıyor. İnşaAllah.
 
ADNAN OKTAR: Tabii. Onun için bazen Hz. Hızır (a.s.)’ı çok acımasız buluyorlar. Akıl almaz derecede acımasız buluyorlar. Ve nerede, ne zaman, ne yapacağını bilmedikleri için ve nerede, ne zaman, neye karşılık vereceklerini bilmedikleri için ve hiçbir zaman için tespit edemedikleri için Hz. Hızır (a.s.)’ı. Tutulması, alıkonması, yakalanması mümkün olmayan bir insandır Hz. Hızır (a.s.). Bak, tutulması, alıkonulması, yakalanması mümkün olmayan bir insandır. Ne zaman nerede çıkacağı ortaya belli olmaz; ne zaman nerede aniden kaybolacağı da belli olmaz. Ve Kuran’a da tabi değildir, kendi şeriatına tabi. Kendi şeriatına göre doğru bulduğunu da yapar, yaptığında da karşısındakini perişan eder. Ve hiçbir şekilde de karşı koyamaz karşıdaki kişi. Hızır (a.s.)’ın da bunu yaparken ölçüsü şudur; Allah’ın veli kullarına dokundurtturmaz Hz. Hızır (a.s.). Buna çok titizdir, görevi budur onun. Yani iyileri korur, kötüleri de etkisiz hale getirir. Dine, İslam’a zarar vereceğinden emin olduğu kişileri etkisiz hale getirir. Veyahut cisim, o cismi de etkisiz hale getirir; bir şey yapamayacak hale getirir. Müslüman’ın da sürekli yolunu açar, mesela Hz. Mehdi (a.s.)’ın, İsa (a.s.)’ın yolunu açar. Deccal’in en çok korktuğu şey Hz. Hızır (as)’dır. Deccal, Hz. Mehdi (as)’dan korkmaz mesela, Hz. İsa (a.s.)’dan da korkmuyor, “gel tartışalım” diyor. Ama Hz. Hızır (a.s.)’ı gördü mü kanı iliği çekilir. Hz. Hızır (a.s.)’ı tanır bilir, yani ne olduğunu. Bütün şambala takımı tanır. Hz. Mehdi (a.s.) çok şefkatli, merhametlidir, mazlumdur Hz. Mehdi (a.s.). Kuran’a çok titizdir. Bilirler ondan bir şey olmayacağını o anlamda, mazlum. Ama Hz. Mehdi (a.s.) ile uğraşanları, Hz. İsa (a.s.) ile uğraşanları, Hz. Hızır (a.s.) hasım bilir onu söyleyeyim. Gizli, açık mutlaka tespit eder. Bakın bunu Kuran’da da görüyoruz. (Sayın Adnan Oktar’ın 26 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. İsa (a.s.) ile Hz. Hızır (a.s.) Şu An Dünya Siyasetine Birlikte Yön Veriyorlar
 
Hafızdır Hz. İsa (a.s.) ve nefes kesecek bir akla sahiptir. Onun arkadaş grubu ondan tam anlamıyla istifade edeceklerdir. Onun sözlerine göre hareket edeceklerdir. Dünya siyasetinde etkili olacak Hz. İsa (a.s.), Hz. Hızır (a.s.) ile de bağlantılıdır. Yani Hz. Hızır (a.s.)’la Hz. İsa (a.s.) bağlantı halindedir. Sonradan Hz. Mehdi (a.s.) ile karşılaşacaklar. Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Hızır (a.s.) inşaAllah. Şu an birlikte Hz. Hızır (a.s.) ile Hz. Mesih (a.s.). Birlikte dünyaya yön veriyorlar. İnşaAllah. (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Mart 2010 tarihinde TV Kayseri’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Türk İslam Birliği’ni Yöneten, Hz. Hızır (a.s.)’ın Yönettiği Dünya Devletidir
 
Dünyada iki tane gizli hükümet vardır. Biri dinsiz dünya devleti, masonların idare ettiği. Bir de yine Hz. Hızır (a.s.)’ın yönettiği bir derin dünya devleti vardır. İkinci, bunun karşıtı. Şu an Türk-İslam Birliği’ni yöneten, Hz. Hızır (a.s.)’ın yönettiği dünya devletidir. Bakın ben bunu bir sır olarak söylüyorum. (Sayın Adnan Oktar’ın 29 Aralık 2009 tarihinde Kocaeli TV ve Mavi Karadeniz kanalında canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
Hz. Hızır (a.s.) Ölümsüz Değildir, Kıyametten Önce Canı Alınacaktır
 
SUNUCU: Bir dinleyicimiz demiş  ki hocam: “Hocam Allah Enbiya Suresi 34. ayetinde, hiçbir beşere ölümsüzlüğü  vermedik diye bildiriyor, bu durumda Hz. Hızır (a.s) insan olmayabilir mi?” diye yazmış Elif Aydoğan Ankara.
 
ADNAN OKTAR: Şimdi Elif kardeşimiz şu hususu bilmiyor olabilir. Hz. Hızır (a.s) kıyametin kopuşundan kısa bir süre önce canı alınacaktır. Yani onun görevi bitiyor. Görevi bitince canı alınacaktır. Ama o vakte kadar görevlidir. Dolayısıyla da vefat edecek. İnşaAllah. Ama tabii, alıştığımız bir insan değil. Yani bir olağanüstülük var. Hz. İsa (a.s) da öyle. Yani meleği andırıyor, değişik bir insan. Hz. Hızır (a.s) da öyle. Yani sürekli şekil değiştiren bir insan, her insanın şekline girebiliyor. Normal bir insanda bu yok. Olağanüstü bir insan. Ama insan. Beşer cinsinden. (Sayın Adnan Oktar’ın 14 Mart 2010 tarihinde www.HarunYahya.tv’de canlı olarak yayınlanan röportajından)
 
RES
 
Sayın Adnan Oktar’ın Hz. Musa (a.s.) ve Hz. Hızır (a.s.) Kıssası Hakkında Açıkladığı Yeni Bilgiler
 
“Hz. Musa (a.s.)’ın, Hz. Hızır (a.s.) ile konuşmasında itiraz ettiği konuları aslında kendisi yaşadı. Yani bakın üç konu var, üçünü de kendisi yaşadı. Kuran’da bu konular belirtiliyor. Mesela, Allah vermesin, istemeyerek, kazara bir adam öldürdü Hz. Musa (a.s.). Yani bir kişiyi korumak isterken yumruk attı bir kişiye. Çok müthiş kuvvetli yani acayip boylu poslu Hz. Musa (a.s.). Tahmin edemedi gücünün nasıl etki edeceğini. Öyle vurunca, adam vurur vurmaz orada öldü. Düştü ve öldü. Tabii bu Müslüman için dehşet verici bir şey, çok müthiş bir ızdırap. “Allah seni çok büyük bir elemden kurtardı” diyor. Ve müthiş üzüldü bu duruma karşı. Tabii Müslüman üzülmez ama yani çok büyük elem çekti. Ve bu onun kaderindeydi. Onu Allah öldürdü. Azrail Aleyhisselam öldürdü. Azrail Aleyhisselam da öldürmedi, Allah öldürdü. Fakat o öldürmüş gibi Allah ona gösterdi. Halbuki canını alan Allah’tı onun. Ve bir hikmete binaen o onu öldürmüş oldu. Hz. Hızır (a.s.) da bir çocuğu öldürüyor genç birisini. Hz. Musa (a.s.)’ın “Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün?” dediği bildiriliyor (Kehf Suresi, 74). “Sen de öldürdün diyebilir” Hz. Hızır (a.s.). Değil mi? “Sen niye öldürdün?” diyebilir. O niye öldürdü? Allah’ın emri öyleydi, onun için öldürdü. Hz. Hızır  (a.s.) niye öldürdü? Allah’ın emri öyleydi de onun için öldürdü. Çünkü ayetlerde bildirildiğine göre “Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım.” (Kehf Suresi, 82), “Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü’min kimselerdi. Bundan dolayı,  onun kendilerine azgınlık ve inkâr zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk.” diyor (Kehf Suresi, 80) Hz. Hızır (a.s.). “Annesine babasına saldıracak, onların dinine, imanına saldıracak. Muzır bir insan olacak. İyice berbat ve beter olmaması için şu an öldürüyorum” diyor. Yani “Cehenneme gitmesin diye belki de öldürüyorum” diyor. Ve hikmetini ona açıklamıyor başlangıçta, fakat sonra açıklıyor. Fakat Hz. Musa (a.s.) o konuyla arasındaki bağlantıyı kuramadı. Halbuki onu ima etti aynı zamanda Hz. Hızır (a.s.). Mesela ayette “İçindekilerini batırmak için mi onu deldin?” dediği bildiriliyor (Kehf Suresi, 71). Gemiyi deldi. Gemi denizde karaya oturdu. Ayette bildirildiğine göre Hz. Hızır (a.s.) dedi ki, sonra açıkladı; “Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı.” (Kehf Suresi, 79). “Çünkü sağlam gemilere el koyduğu için özellikle kusurlu yaptım. Kusurlu yapınca gemiyi alamayacak. Ve fakirlerin o mülkü malı da ellerinde kalmış olacak. Sonra tamir edip kullanabilir gemiyi. Ama o anda ellerine geçmesini böylece engelledim” diyor. “Ama” diyor Hz. Musa (a.s.), “sen bunu hiç gereksiz yaptın” diyor başlangıçta. Yani “mazlum insanlar bunlar” diyor. Hz. Musa (a.s.)’ın “Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın.” dediğini haber veriyor Allah (Kehf Suresi, 71). Halbuki kendisi de aynı olayla karşılaşıyor. O da bir geminin içinde, küçük bir gemiye annesi onu koydu Hz. Musa (a.s.)’ı ve suya bıraktı. Normalde bir çocuk ölür. Yani suya yeni doğmuş bir çocuğu küçük bir kayığın içine koyarsan ve onu bir ırmağa bırakırsan yani ölüm %99’dur. %1 ihtimalle kurtulur. %99 ölür o çocuk. Annesi onu oraya koyarken öldürmek kastıyla mı koydu? Yok. Kurtulsun diye, bir şekilde kurtulsun, Allah onu kurtarır diye, umut ederek koydu. Çünkü Allah ona vahyetti kalbine. Yani çocuğun kurtulacağını vahyetti. Ve o bilgiyi Allah kalbine nakşettiği için koydu ve gönderdi. Ve nitekim de sonra kurtuldu. Bakın orada da bir kurtarma amacı var, burada da bir kurtarma amacı var. Değil mi? İkisinde de, bir gemi büyük, birisi küçük. İkisinde de insanları kurtarma amacı var. Bunu ima etti ayrıca Hz. Hızır (a.s.), ama onu fark edemedi Hz. Musa (a.s.). Yine bir kasabaya gitti, biliyorsunuz. Yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar. Bu hem Hz. Süleyman (a.s.)’ın mescidine işarettir, ki duvarı yıkılmıştır. Yeniden Hz. Mehdi (a.s.) devrinde yapılacak. Bir de Ayasofya’ya işaret inşaAllah. Buradaki hikmet de yine aynı şekilde benzer. Çünkü ayette haber verildiğine göre Hz. Musa (a.s.) orada “Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin.” diyor o duvarı yaptığında (Kehf Suresi, 77), ki duvarcı ustası aynı zamanda Hz. Hızır (a.s.). Niye almadı? Çünkü Allah rızası için yaptı. O duvarın altında iki yetim çocuğa ait hazineler vardı. Ve ileriye yönelik düşünüyor. Ayette Hz. Hızır (a.s.)’ın “Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar;” dediği bildiriliyor (Kehf Suresi, 82). Yani “hazineleri bulacaklar” diyor. İki yetim çocuk. Aynı zamanda bu Hz. İsa (a.s.)’a ve Hz. Mehdi (a.s.)’a işaret eden bir açıklama. Ve gizli hazinelerin bulunacağı, kutsal hazinelerin bulunacağına dair bir işarettir bu. Yani Kuran’ın sır yönü çok fazladır eğer derince düşünülürse. Peki mesela Hz. Musa (a.s.)’a sorsalar, gittiği yerde iki tane hanım buldu. Gördü. Orada çobanlar var. Çobanlardan uzakta duruyor bu bayanlar. Ve hayvanlarını sulatmak istiyorlar ama çobanlar olduğu için gidemiyorlar. Aldı hayvanları, kadınlar ona güvendiler, görünce onun kişiliğini, şahsiyetini. Demek ki temiz ve kaliteli, iyi bir Müslümana güveniliyor. Ondan uzak durulmuyor. Allah’tan korkan bir Müslümana bir Müslüman kadın yaklaşabiliyor. Ama Allah’tan korkmadığına kani olduğu bir kişiden de uzak durabilir bir Müslüman kadın. Aldı o hayvanları götürdü. Hiçbir karşılık istemeksizin götürdü suladı. Sulattı, ki riske de atıyor kendisini gerekirse. Ve aldı hayvanları geri götürdü. Bunu bedava, ücretsiz yaptı, Allah rızası için yaptı. Peki Hz. Hızır (a.s.) ona sordu mu “Sen onu niye ücretsiz yaptın?” Niye değil mi? “Hiçbir karşılık almaksızın niye yaptın?” demedi. Ama o soruyor Hz. Hızır (a.s.)’a, “sen niye onu ücretsiz yaptın?” diye. O orada niye ücretsiz yaptıysa, o da orada o amaçla ücretsiz yaptı aynısıdır. Aslında Hz. Hızır (a.s.) onu ima etti ona aynı zamanda. Ama onu da fark etmedi Hz. Musa (a.s.). Yani çünkü zahir ilminde alim. Batın ilminde üstad Hz. Hızır (a.s.)’dı. Ama ona ledün ilminin ve batın ilminin derinlikleri hakkında kısaca bir bilgi vermiş oldu. Ama daha devam etse daha da ledün ilminin ve batın ilminin derinliklerini ona gösterebilirdi. Ledün ilminin asıl sultanı, asıl uygulayıcısı, tek uygulayıcısı Allah’tır. Ve dünyada çok kapsamlı olarak ledün ilmini Allah uygular ve insanlar farkına varmazlar. Cennet, cehennem konularında, “cehenneme niye insanlar gidiyor?” gibi konularda. Kader konusunda ledün ilmini Allah yoğun olarak uygular. Yani batın ilmini. Ama insanlar farkına varmazlar. Farkına varmamaları da o kadar bir sorun değil. Ama iman etmemeleri çok büyük bir sorundur. Ama batınını öğrenirlerse “evet” derler. Yani hemen anlarlar. Bu kıssada da batın ilminin derinliğini görmüş oluyoruz. Yani Hz. Musa (a.s.)’ın Hz. Hızır (a.s.)’la karşılaşması olayında. Biliyorsunuz ayette “(balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu” diye bildiriliyor (Kehf Suresi, 61). Artık balık ayrılıyor. Yani balık çağı bitiyor. Onun yerine kova çağı başlıyor. “O da kovasını sarkıttı. “Hey müjde... Bu bir çocuk.” (Yusuf Suresi, 19) diye haber veriliyor Kuran’da. Allah böyle bir detay vermez. Yani “çocuğu kuyudan aldılar” der. Ama “kovayı sarkıttılar” diyor. Değil mi? Allah “bir şey sarkıttılar” da diyebilir. Ama “kova” diyor. Kasten seçilmiş bir kelime kova tabii. Ve arkasından bak; “hey müjde bir çocuk”. Demek ki kova çağında doğan bir çocuk İslam’ı dünyaya hakim edecek. Bunu nereden anlıyoruz? İncil’den de anlıyoruz. Diyor, İncil’de iki tane açıklamada bu konu çok detaylı anlatıyordu. Anlatmıştım biliyorsunuz. “Ve o kişinin arkası sıra gidin” diyor, “ona uyun” diyor İncil’de. “Kova çağına mensup bu kişiye uyun” diyor. “Takip edin, evine kadar takip edin” diyor.” (Sayın Adnan Oktar’ın 17 Nisan 2010 tarihinde Kahramanmaraş Aksu TV’de canlı olarak yayınlanan röportajından)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo