Sadakat, Allah (cc)'a gönülden iman eden müminlerin en belirgin özelliklerinden biridir. Müminlerin gösterdikleri samimi sadakat, onların ihlas sahibi kimseler olduklarını ortaya koymaktadır. Çünkü bir insanın Allah (cc)'a iman etmesi, hiçbir dünyevi çıkar beklemeden yaşaması, hayatı boyunca Yüce Allah'ın rızasını kazanmak için çaba göstermesi, sahip olduğu ve sevdiği her şeyi O'nun rızasına ulaşabilmek için kullanması ve kendisine isabet eden zorluklara sabredebilmesi için kesinlikle güçlü bir sadakat ve bağlılık duygusuna ihtiyacı vardır. İnsana bu yolda ilerleyebilme gücünü ve isteğini, ancak Allah (cc)'a karşı duyduğu sevgi ve bunun getirdiği güçlü bağlılık ve sadakat kazandırabilir.
Allah (cc)'a duyulan bağlılık ve teslimiyet ne kadar içten ve kuvvetli olursa, insan Allah (cc)'a o denli yakınlaşma fırsatı elde edecek ve O'nun rızasını kazanmakta göstereceği çaba ve şevk de o kadar artacaktır. Bu nedenle sadakat, mümini diğer insanlardan ayıran en temel özelliklerden biridir. Bir mümin, hayatının sonuna kadar Allah (cc)'ın emir ve yasaklarına uyduğu takdirde, -Allah (cc)'ın izniyle- O'nun rahmeti ve cennetiyle karşılık görecektir.
Karşılaştığı zorluk anlarında göstermiş olduğu tevekküllü ve teslimiyetli tavır ile tüm Müslümanlara örnek olan Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), zorluk anlarında Allah (cc)'a sadakatte kararlılık gösterilmesi gerektiğini müminlere şöyle hatırlatmıştır:
"...Bir şey isteyince Allah'tan iste. Yardım talep edeceksen Allah'tan yardım dile. Zira kullar, Allah'ın yazmadığı bir hususta sana faydalı olmak için bir araya gelseler, bu faydayı yapmaya muktedir olamazlar. Allah'ın yazmadığı bir zararı sana vermek için bir araya gelseler, buna da muktedir olamazlar." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, 1992, s. 314)
Sadakatin bir başka önemi de, müminleri sürekli bir arada tutan önemli bir özellik olmasından kaynaklanmaktadır. Bu anlamda sadakat, fitne çıkarmak, yapılan salih amellere engel olmak ve müminlerin arasını açıp bozmak gibi çeşitli zarar verici faaliyetlerde bulunmaya çalışan kötü niyetli kimselerin, çalışmalarına engel olur. Müminlerin Allah (cc)'a ve peygamberlere duydukları içten sadakatin ve bağlılığın taklit edilebilmesi mümkün değildir. Bu sadece müminlere özgü bir ahlak özelliğidir.
Müminler, Allah (cc)'ın "...Oysa onlara evla (olan): İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah'a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu." (Muhammed Suresi, 20-21) ayetleriyle bildirdiği gibi, her şartta Allah (cc)'a sadık kalmanın, kendileri için 'hayırlı' olduğunun bilincindedirler. Yüce Allah (cc) bu ayetlerde ayrıca, Rabbimiz'e karşı duyulan güçlü bir sadakatin, insanın hak olan bir şey karşısında tereddüte kapılmasını engellediğini ve kişiye kararlı bir tavır kazandırdığını da bildirmektedir. Eğer insan güçlü bir iman ve teslimiyete sahipse, bu içten sadakat duygusu, onun kararsızlığa düşmesini önleyecek ve nefsini yenmekte ona daima yardım edecektir. Böylece insan nasıl bir durumla karşılaşırsa karşılaşsın, Allah (cc)'a duyduğu sadakati ve teslimiyetiyle, nefsine zor gelen bir şeyin rahatlıkla üstesinden gelebilecektir.