Geçtiğimiz günlerde BBC, Science, Scientific American, Discover, CBS gibi çeşitli internet sitelerinde yayınlanan bir haberde, “cansız prionların evrimleştiği” iddia ediliyordu. Bu olağanüstü derecede mantıksız iddia, söz konusu haberlerde sanki önemli bir bilimsel buluşmuş gibi verilmiş, bilimsel terimlerle süslenmiş açıklamalar sanki bir gerçekmiş gibi art arda sıralanmıştı. Amaç her zamanki gibi, prionların ne olduğundan dahi habersiz olan oldukça geniş bir kesimi karmaşık ifade ve anlatımlarla aldatmaya çalışabilmekti.
Geçtiğimiz günlerde BBC, Science, Scientific American, Discover, CBS gibi çeşitli internet sitelerinde yayınlanan bir haberde, “cansız prionların evrimleştiği” iddia ediliyordu. Bu olağanüstü derecede mantıksız iddia, söz konusu haberlerde sanki önemli bir bilimsel buluşmuş gibi verilmiş, bilimsel terimlerle süslenmiş açıklamalar sanki bir gerçekmiş gibi art arda sıralanmıştı. Amaç her zamanki gibi, prionların ne olduğundan dahi habersiz olan oldukça geniş bir kesimi karmaşık ifade ve anlatımlarla aldatmaya çalışabilmekti. Hayatın kökeni konusu, Darwinistlerin en kapsamlı ve en temelden çöküşlerinin ilanıdır. Aynı zamanda bu konu, Darwinist yenilginin en büyük delilini teşkil ettiğinden, Darwinistler bu konuda gerçekten oldukça çaresiz bir durumdadırlar. Bu çaresiz durumu bertaraf edebilmek için uzun zamandır kendilerince çözüm arayışındadırlar. Yıllarca virüslerin evrimleştiğini iddia eden ve defalarca yalanlanan Darwinist kesim, şimdi de virüslerden çok daha küçük cansız yapılar olan “prionları” sahte teorilerine delil olarak vermeye çalışmaktadırlar. Bu iddianın geçersizliğini özetle şu şekilde açıklayabiliriz:
Prionlar, kısaca protein içeren oldukça küçük yapılardır. Bu yapılar bir canlı hücre içinde bulunmadıkları sürece tamamen cansızdırlar. Prionlar bir hücreye girdiklerinde, zararsız olabildikleri gibi, çeşitli hastalıklara da sebep olurlar. Deli dana hastalığı bu şekilde oluşan hastalıklardandır. Prionlar genellikle virüslere benzetilseler de aslında virüslerden farklıdırlar. Prionlar, virüslerin aksine proteinlerin ve enzimlerin yapısını belirleyen, böylelikle şekil ve gelişmeyi denetleyen bir DNA’ya sahip değildirler. En küçük virüslerden bile en az 100 kat küçüktürler.
Tıpkı, virüslerin evrim geçirmedikleri gibi prionlar da evrim geçirmezler. Darwinistler yıllarca virüslerin yapılarında meydana getirdikleri değişiklikleri evrim olarak lanse etmeye çalışmışlar ve bunu hayatın kökenine bir delil olarak sunmaya uğraşmışlardır. Oysa tüm Darwinist bilim adamları çok iyi bilirler ki, virüs, canlı bir yapı göstermediği için meydana gelen mutasyonlardan olumsuz şekilde etkilenmez. Aynı şekilde meydana gelen mutasyonlar virüsü geliştirmez de. Virüs, hiçbir zaman, mutasyonlar sonucunda başka bir yapıya dönüşmemiş, yeni organellere sahip olmamıştır. Virüs, içine girdiği hücreyi bozar, öldürür, fakat hiçbir zaman o hücreye yeni ve o hücreyi geliştirici bir genetik bilgi ekleyemez. Virüsler milyonlarca yıldır virüstür, uğradıkları sayısız mutasyona rağmen milyonlarca yıldır hiçbir değişim geçirmemişlerdir. Virüsler konusunda büyük bir yenilgiye uğramış olan Darwinistler bu defa da hiçbir genetik bilgi barındırmayan prionları sahte iddialarına delil olarak kullanmaya çalışmaktadırlar. Oysa bu iddia, çok daha büyük imkansızlıklar içermektedir. Prion proteinleri, girdikleri hücrenin kromozomlarında bulunan genetik bilgiye göre sentezlenirler. Dolayısıyla bir hücre olmadan prionların varlıklarını sürdürmesi mümkün değildir. Açıkça görüldüğü gibi DNA’sı dahi olmayan tümüyle cansız bir yapı hakkındaki evrimleşme iddiası olağanüstü derecede mantıksız bir iddiadır. Bir hücre içinde proteinler nasıl sentezlenir ve katlanırlarsa, prionlar da hücre içinde aynı yöntemle sentezlenir ve katlanırlar. Kendi başlarına bir varlıkları, değişme yetenekleri yoktur.
Hastalık bulaşması evrimleşme değildir
Kimi zaman hastalıklı prion proteinleri, sağlıklı prion proteinleriyle karşılaştıklarında, çeşitli tepkimeler meydana gelir. Bunun sonucunda hastalık, sağlıklı prionlara bulaşır ve aynı zamanda yeni üretilen prionlar da hastalık taşıyıcı hale gelirler. Bu, hastalığın yaygınlaşmasıdır. Beyindeki hastalıklı prion proteinleri alınıp bir başka dokuya nakledilirse, o dokudaki sağlıklı prion proteinlerine de etki edecek ve onları hastalıklı hale getirecektir. Darwinistler işte prionlarla ilgili sahte iddialarına, çaresizlikten, bu hastalık bulaşması olayını delil göstermeye çalışırlar. Oysa burada bir mutasyon veya bir evrimleşme söz konusu değildir, sadece hastalıklı prionun hastalığı yayması durumu söz konusudur.
Prion proteinlerinin bu açıdan virüslere benzediği iddiası da aynı şekilde bir aldatmacadır. Virüsler, doğrudan hücrenin çekirdeğinde genetik bilgiye müdahale ederek kendilerini çoğaltırlar. Oysa hastalıklı prion proteinleri, genetik bilgiye etki ederek çoğalamazlar. Onlar yalnızca sağlıklı prion proteinlerinin yapılarını bozar ve onları hastalıklı hale getirirler. Bu durum evrim değildir, sadece sağlıklı bir prion proteini hastalıklı hale gelmiştir, o kadar. (Daha önce belirttiğimiz gibi virüslerin söz konusu faaliyetleri de bir evrimleşme değildir)
Prion proteininin nasıl sentezleneceği, zaten insan hücresinin 20. kromozomundaki genlerde şifrelenmiş durumdadır. Yani Yüce Allah, hücreyi de, onun içindeki proteinin sentezleneceği bilgiyi de beraber yaratmıştır. Darwinistler, hücrenin içindeki kodlu bu bilginin en küçük zerresini dahi açıklayamamaktadırlar. Darwinistler, hücrenin içindeki tek bir proteinin nasıl ortaya çıktığını açıklayamamaktadırlar. Darwinistler, prion proteinleri hakkında pervasızca sahte iddialarda bulunurken, DAHA HENÜZ PRİON PROTEİNİNİN ORTAYA ÇIKIŞINI BİLE AÇIKLAYAMAMAKTADIRLAR.
Dolayısıyla “Darwinistlerin DNA olmadan evrimi ispatladık” hezeyanları çok ciddi bir hezimetin, müthiş bir çaresizliğin ifadesidir, çok büyük bir aldatmacadır. Darwinistlerin böyle bir iddiada bulunabilmesi için önce proteinin, bir DNA’nın nasıl ortaya çıktığını gösterebilmeleri gerekmektedir. BUNU ASLA YAPAMADIKLARINDAN, TEK BİR PROTEİN ONLARI TAMAMEN ÇIKMAZDA BIRAKTIĞINDAN, ancak aldatmacaya dayanırlar. Bu, Darwinistlerin 150 yıldır kullandıkları ikiyüzlü yöntemin bir başka örneğidir.
Bilimin Darwinizm’i ortadan kaldırışı dünya çapında Darwinizm yanlılarını oldukça zavallılaştırmıştır. Darwinist yayınların çaresiz çırpınışları da bu batıl dinin sonunun geldiğini belgelemektedir. Darwinistlerin; prionlar, proteinler, DNA’lar üzerinden bir şeyler ispatlamaya çalışmaları artık onları oldukça komik duruma düşürmektedir. Yaşamın muhteşem, sanatkarane varlığı, daima bu sapkın dinin takipçilerini yenilgiye uğratacaktır. RABBİMİZ OLAN ALLAH’IN ÜSTÜN SANATINDAKİ TEK BİR DETAY DAHİ, BATIL TÜM AÇIKLAMALARI YERLE BİR EDECEK MUHTEŞEMLİKTE VE GÜÇTEDİR.
Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. (Sad Suresi, 27)