"Andolsun, senden önceki elçiler de alaya alındı da alaya aldıkları şey, onlardan maskaralık yapanları çepeçevre kuşatıverdi." (En'am Suresi, 10)
Bir süre önce, Danimarka'da yayınlanan bir karikatür Müslüman âleminde teessüre yol açmıştır. Karikatürlerde resmedilen kişilerin gerçekte "çizerlerin bizzat kendileri" olduğu açık bir gerçektir.
Darwinist ve materyalist görüşlü ressamların kendi karanlık ve şiddet eğilimli iç dünyalarını yansıttıkları bazı karikatürler, İngiliz ve Fransız Mason Locaları Süprem Konseylerinin ortak kararıyla uygulamaya konulmuştur.
Sonuç olarak sözkonusu karikatür, bazı ateistlerin kendi karanlık ve kasvetli dünyalarını resmettikleri bir maskaralık niteliğini taşımaktadır ve Dünya Masonluğu'nun, Müslümanlar aleyhine yürüttükleri kapsamlı ve karanlık oyunların bir parçası olması sebebiyle önem arz etmektedir. Bilinmelidir ki masonların bu gibi oyunlarının kökünden çözümü için en etkili yöntem Darwinizm ve materyalizmle mücadeledir.
Peygamberimizin (saas) yüzünden nur saçılır
Adnan Oktar'ın 17 Mart 2010 tarihli TV Kayseri röportajından
Barış, sevgi ve kardeşlik dini olan İslam'ı tebliğ eden üstün ahlak sahibi Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sav) bu tip karikatürlerle bağdaştırılması ise hiçbir şekilde mümkün değildir. Allah'ın elçi olarak gönderdiği Hazreti İbrahim, Hazreti Musa ve Hazreti İsa gibi Peygamber Efendimiz (sav)de üstün mizaçlı ve son derece güzel bir insandı.
Bu gerçek tüm Müslümanlar tarafından bilinmektedir ve sözkonusu tarzda yapılan tüm yayınlar beyhude çabalardan ibarettir. Dinsiz materyalistlerin buna benzer ucuz yöntemlerle İslamiyet'le başa çıkamayacakları aşikardır.
Elçileri güya alaya almaya kalkışanların akibetleri Kuran'da "Andolsun, senden önceki elçiler de alaya alındı da alaya aldıkları şey, onlardan maskaralık yapanları çepeçevre kuşatıverdi." (En'am Suresi, 10) şeklinde bildirilmiştir.
Peygamberimizin genç görünümü ve üstün ahlakı
Adnan Oktar’ın 21 Mart 2010 tarihli Kanal 35 röportajından
Hazreti Muhammed'in (sav) Şemail-i Şerif'i yaratılış güzellikleri ile doludur. Peygamber Efendimiz'in (sav) ashabı, bu kutlu insanın, görenleri hayran bırakan heybetinden, yüzündeki nuruna, eşsiz ve vakarlı duruşundan gülüşüne kadar Allah'ın onda tecelli ettirdiği pek çok güzellik hakkında detaylar aktarmışlardır.
Tüm insanlığa üstün bir ahlak örneği olarak gönderilmiş olan Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sav) Şemail-i Şerifi'ne ait bazı özelliklere aşağıda yer verilmiştir.
Konu hakkında geniş kapsamlı bilgi edinmek için Harun Yahya (Adnan Oktar) tarafından kaleme alınan Hazreti Muhammed (sav) isimli kitaba ve www.hazreti.muhammed.org isimli internet sitesine başvurabilirsiniz.
1. Peygamber Efendimiz'in (sav) Benzersiz Görünümü
Hz. Ali'nin torunlarından İbrahim b. Muhammed (ra) rivayet ediyor:
...O'nun üstünlüklerini ve güzelliklerini tanıtmaya çalışan kimse; Ben, gerek ondan önce, gerek ondan sonra, onun gibi birisini görmedim, demek suretiyle, O'nu tanıtma hususundaki aczini ve yetersizliğini itiraf ederdi. Allah'ın salat (dua, Peygamberimize (sav) yapılan dua, istiğfar, rahmet, namaz) ve selamı O'nun üzerine olsun."
2. Peygamber Efendimiz'in (sav) Güzelliği
Sahabeleri Peygamberimiz (sav)'in güzelliğini şöyle anlatıyorlardı:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem çok yakışıklı ve alımlı idi. Mübarek yüzü ayın on dördündeki dolunay gibi parlardı... Burnu gayet güzel idi... Gür sakallı, iri gözlü, düz yanaklı idi... Boynu sanki bir gümüş hüzmesi idi... "
3. Peygamber Efendimiz'in (sav) Heybeti
Hz. Hasan (ra) naklediyor:
"Resulullah Efendimiz, yaradılıştan heybetli ve muhteşemdi.
4. Peygamber Efendimiz'in (sav) Nurlu Yüzü
Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz orta boylu idi; uzun da değildi, kısa da değildi; hoş bir görünüşü vardı. Saçı ise ne kıvırcık, ne de düzdü. Mübarek (İlahi hayrın bulunduğu, bereketlenmiş, çoğalmış, hayırlı, uğurlu) yüzlerinin rengi ise nurani beyazdı."
5. Peygamber Efendimiz'in (sav) Güçlü Beden Yapısı
"... Mübarek cismi güzel, hep azası mütenasip (uygun, aralarında muntazam bir nisbet bulunan), endamı gayet matbu, alnı ve göğsü ve iki omuzlarının arası ve avuçları geniş, boynu uzun ve mevzun (yakışıklı, her bir vasfı ölçülü) ve gümüş gibi saf, omuzları ve pazuları ve baldırları iri ve kalın, bilekleri uzun, parmakları uzunca, elleri ve parmakları kalınca idi."
6. Peygamber Efendimiz'in (sav) Boyu
Bera b. Azib (ra) anlatıyor:
"... Resullullah Efendimizden daha güzel birini görmedim. Omuzlarını döğen saçları vardı. İki omuz arası genişçe idi. Boyu ise ne kısa idi, ne de uzundu."
7. Peygamber Efendimiz'in (sav) Gözlerinin Güzelliği
Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor:
"Allah Resulünün alnı geniş olup hilal kaşlıydı, kaşları gürdü. Iki kaşı arası açık olup, halis bir gümüş gibiydi. Gözleri pek güzel, bebekleri simsiyahtı. Kirpikleri birbirine geçecek şekilde gürdü...
8. Peygamber Efendimiz'in (sav) Teninin Rengi
Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor:
"Efendimiz (sav) beyaza pembe karışık renkte idi...
9. Peygamber Efendimiz'in (sav) Saçı
Hazreti Aişe (ra) validemiz anlatıyor:
"Resulullah'ın mübarek saçları, kulakları ile omuzları arasındaydı. Allah'ın selat ve selamı üzerine olsun."
10. Peygamber Efendimiz'in (sav) Sakalı
Hz. Adda İbn Halid'den (ra):
"Mübarek sakalı gayet güzeldi."
11. Peygamber Efendimiz'in (Sav) Ağız Yapısının Güzelliği
Dişleri, inci gibi abdar (parlak, sağlam vücutlu) ve tabdar (ışıklı, parlak, büklümlü, kıvrımlı) olup, söylerken ön dişlerinden nur saçılır; gülerken, fem-i saadeti (saadetli ağzı), bir latif (mülayim, yumuşak, nazik, güzel) şimşek gibi ziyalar (ışıklar) saçarak açılır idi...
12. Peygamber Efendimiz'in (sav) Giyim Tarzı
İbnu Abbas (ra) anlatıyor:
"Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam üzerinde mümkün olan en güzel elbiseyi gördüm."
Peygamber Efendimizin (sav) torunu Hz. Hasan ise, onun giyim konusu hakkındaki görüşünü şöyle ifade etmiştir:
"Peygamber Efendimiz bize elde ettiğimizin en iyisini giymemizi ve bulabildiğimiz en hoş kokuları sürmemizi emrederdi."
13. Peygamber Efendimiz'in (sav) Oturuş Tarzı
Kayle binti Mahreme (ra) anlatıyor:
"Resulullah (sav)'i sonsuz bir mahviyet (alçak gönüllülük, tevazu) ve tevazu içinde otururken görünce, heybetinden vücudum titremeye başladı."
14. Peygamber Efendimiz'in (sav) Konuşma Şekli
Allah Resulü insanların en beliğ (belagatli kimse, meramını tamamen, noksansız ve güzel sözlerle anlatmaya muktedir olan. Kafi derecede olan. Yeter olan), en düzgün konuşanı ve en tatlı sözlü olanıydı (ağzından ballar akıyordu)! O, şöyle diyordu: "Ben Arabın en fasihiyim (Hatasız olarak söyleyen. Açık ve güzel konuşan)."
15. Peygamber Efendimiz'in (sav) Güleryüzü
Hz. Ali (ra) anlatıyor:
"Allah Resulü... halkın en çok gülümseyeni ve en neşelisi idi."
16. Peygamber Efendimiz'in (sav) Bakışları
Torunu Hz. Hasan (ra) Peygamberimiz'in (sav) bakışlarını şöyle tarif etmiştir:
"Bakışları son derece anlamlı idi..."
17. Peygamber Efendimiz'in (sav) Güzel Kokusu
Enes b. Malik (ra) şöyle ifade etmektedir:
"Resulullah Efendimiz Medine sokaklarının birinden geçtiğinde O'nun misk gibi kokusu hemen sezildiğinden, halk o yoldan Hazreti Peygamberin geçtiğini söylerlerdi. Bizler, Peygamber Efendimizin gelişini, kokusunun güzelliğinden anlardık."
18. Peygamber Efendimiz'in (sav) Insanlara Şefkati
"Resul-i Ekrem'e on sene hizmet ettim. Vallahi, bana 'Öf' bile demedi. Yapmakta geciktiğim veya yapmadığım bir emrinden dolayı beni azarlamadığı gibi, ailesinden azarlayan olursa, onlara da, 'Ona dokunmayın. Bu işi yapması takdir edilmiş olsaydı yapardı' buyururdu."
Öfkelenmekten son derece uzak ve bir şeye çabucak rıza gösterendi. İnsanlara karşı insanların en şefkatlisiydi. Nitekim "insanların en hayırlısı insanlara hayrı dokunan, insanların en yararlısı da insanlara faydalı olandır." buyurmuştur.
19. Peygamber Efendimiz'in (sav) Üstün Ahlakı
"Kendisine bir şey soranı can kulağıyla dinler, soruyu soran yanından ayrılmadıkça, onu terk etmezdi. Resulullah ile bir kimse tokalaşırsa veya bir kimse tokalaşmak için elini uzattığında, karşısındaki kişi elini çekmeden Resulullah elini çekmezdi. Biriyle yüz yüze gelince de, karşısındaki, yüzünü çevirip ayrılmadıkça Resulullah o kimseden yüzünü çevirmezdi. Önüne oturan kimseye hiçbir zaman ayaklarını uzatmazdı. Karşılaştığı kimseye önce kendisi selâm verirdi. Ashabıyla tokalaşmaya önce kendisi başlardı."
"Sahabîlerine güzel unvanlar verirdi.. Onlara şeref kazandırmak için, hoşlarına giden isimle çağırırdı."
20. Peygamber Efendimiz'in (sav) Tevazusu
"... Huzurunda oturan herkese mübarek yüzünden nasibini verir, iltifat buyururdu. Bu yüzden huzurundaki herkes onun nezdinde kendisinden daha değerlisi olmadığı düşüncesine kapılırdı. Evet onun oturuşu, dinleyişi, sözleri, güzel latifeleri ve teveccühü hep nezdinde oturanlar içindi. Bununla birlikte onun meclisi haya, tevazu ve emniyet meclisiydi.