Münafıklarla ilgili ayetlerden açıklamalar
ucgen

Münafıklarla ilgili ayetlerden açıklamalar

20178

 

ADNAN OKTAR'IN HARUNYAHYA.TV'DEKİ CANLI RÖPORTAJI

(4 AĞUSTOS 2010)

ADNAN OKTAR: Bak diyor ki Cenab-ı Allah, Sad Suresi, 75. “(Allah) Dedi ki: ‘Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi’”, münafıklarda ortak hastalık büyüklenmedir. Hepsine bakın acayip enaniyetlidir ve akıllarını çok beğenirler. Yani derinde ciddi anlamda ahmaktırlar. Bir insan kafir olmak istiyorsa kafir olabilir, ama münafık olması için manyak olması gerekiyor. Münafıklar manyaktır. Bak, “Büyüklendin mi? Yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?" Çünkü, büyüklenme, ne kadar büyüklenme istiyor görüyor musun? Allah’tan daha büyük olmak istiyor. Münafığın özelliği budur, şeytanın da özelliği budur. “Dedi ki: "Ben ondan daha hayırlıyım”, hep münafıkların ortak şeyi, ben daha iyi bilirim, ben daha güzel konuşurum, ben daha hayırlıyım, peygamberden doğruyum, Mehdi (a.s)’den daha doğru hareket  ederim, hepsinden daha iyiyim derler. "Ben ondan daha hayırlıyım. Sen beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın". Tam münafık ahmaklığı. Görüyor musun? Deli lafı, yani çamur, çamuru yaratan da Allah, ateşi yaratan da Allah. Bunu düşünemeyecek kadar ahmak.

“Ve dediler ki: Bu Kur'an, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli değil miydi?’”, bak yine münafık kafası, illa ki bir büyüklük olacak, azamet olacak. Onlar, etikete de çok önem verir münafıklar. İşte profesör olması, zengin olması, iş adamı olması, şu olması, bu olması münafık için çok hayatidir. Halbuki bunlar dünya hayatında gelip geçici makamlar, mezara koyulduğunda , profesör de, amele de, işçi de, hepsi aynı oluyor.

“Dediler ki: "Bu elçiye ne oluyor ki? Yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır”. Şimdi Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i haşa beğenmemek için bu sefer münafık kafasında aşırı derecede ahmaklık gelişiyor, bu sefer de yemek yemesini delil olarak veriyorlar. “Yemek yiyor, çarşıda geziyor” diyor. Şimdi münafık öyle bir mahluktur ki, insan cevap verirken kendine de şaşar aynı zamanda. Yani böyle bir ahmakla muhatap olduğu için, yani ne diyeceksin? Şeytan insanın iyiliğini istiyormuş gibi davranır, münafıklar da müminin iyiliğini istediğini iddia eder. Mesela “seni kurtarmak için yapıyorum. İyilik için söylüyorum ben” diyor.

“Şeytan, kendilerinden örtülüp gizlenen çirkin yerlerini açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi”. Münafık da vesvese verir. Zayıf adamları seçer böyle. Münafıkların hedefledikleri insanlar, bir vahşi hayvan nasıl böyle zayıf hayvanları seçiyor ona musallat olur, münafıklar da zayıf olduğuna kani olduklarını  seçerler, onun üzerine yüklenirler. Onun için, münafıklar bir insanın üzerine yüklendiğinde o kişi Allah’a sığınacak, çok titiz dikkat edecek. İnşaAllah.

“Ve dedi ki: ‘Rabbinizin size’”, bak Allah’a saygıyla hitap ediyor  “Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki Melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir." Yani “ebedi yaşamanızı engellemek için böyle bir durum var” diyor. Bu ağaçtan uzak durmanızı istemesinin sebebi diyor Cenab-ı Allah’ın;” sizin ebedi yaşamanızı istemediği için. Ama yerseniz ebedi yaşayacaksınız” diyor. Ağacı yaratan Allah, ebedi yaşamayı yaratacak olan da Allah. Ahmak şeytan ve münafıklar da öyle, Allah’ın kendi kanununa güç yetiremeyeceğine inanıyorlar. Yani kendi kanununu kontrol edemeyeceğine inanıyor. Yani o ağaçtan yerse, “bir daha Allah onu, kendi de kontrol edemez” diyor. İnşaAllah.

“Ve gerçekten ben size öğüt verenlerdenim diye yemin de etti", bak münafık dini ibareler kullanır, dini ibareler, öğüt vermeye de çok meraklı olur münafıklar. Ona buna öğüt verirler, aman bak benim amacım seni kurtarmak, iyilik yapmak. Bak , “gerçekten” diyor, bir de "gerçekten ben size öğüt verenlerdenim", tam münafık üslubu. “diye yemin de etti”, inandırmak için Allah’ın adını kullanıyor. “Kendilerine, yeryüzünde fesat çıkarmayın", münafıklık yapmayın, üçkağıtçılık, sahtekarlık yapmayın “denildiğinde; ‘Biz sadece ıslah edicileriz’ derler” diyor. “Islah etmek için yani iyilik için söylüyorum, benim başka bir amacım yok” diyor. Bilmiş kafada olurlar. “Bilin ki gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler” diyor. Şuurunda değil, ahmak ama fesatçı, “asıl fesatçı bunlardır” diyor Allah. Bak, “zarar vermek”, münafığın asıl amacı neymiş? “Zarar vermek, inkarı pekiştirmek”, münafık, müminlerin imansız olmasını ister, hem toplulukla yaşamasını ister, çünkü onlara ihtiyacı var fitne çıkarmak için, hem de inkar etmelerini istiyor. “Müminlerin arasını ayırmak”, münafık akşama kadar bunun için uğraşır. Müminlerin arasını ayırmak için uğraşır. “Ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek”, yani herhangi bir ihbarda bulunur, bir şeyde bulunur, Müslümanlara saldırılmasını gözler ve bekler. Şahitlik yapar, oyun oynar, sahte ihbarda bulunur. Münafığın özelliğidir, “için mescid edinenler”, yani bir topluluk oluşturuyorlar. İlla ki bir mescid ediniyorlar, topluluk oluşturuyorlar, yani birbirlerinden ayrılmaz münafıklar. “Ve biz iyilikten başka bir şey istemedik diye yemin edenler”, sorduğunda da böyle iyilikler taşır, hep iyilik amacıyladır, en aklı başında onlardır, en iyi onlardır, en düzgün onlardır. Yani üzerine bir kendince zırh koymaya çalışıyor ama o sırıtır. Çünkü bir lağımın üzerine naylon da örtsen, lağımdır. Her halükarda o belli  olur, bunlar da öyledir.

“O zaman şeytan onlara eylemlerini  çekici göstermiş ve onlara”, yani yaptıkları işleri çekici göstermiş, "bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım" demişti.”  Münafıklar bir araya gelince kendilerini çok güçlü zannederler. Yani onlara saldırı olmaz artık, çünkü Müslümanlardan uzaklar ya tehlikeden kurtulduklarına inanıyorlar. Çünkü tehlikenin odağı olarak Müslümanları görürler. Müslümanların açık hedef olduğuna inanırlar. Müslümanlardan uzak durunca da açık hedef olmaktan kurtulduklarını ve artık rahat edeceklerini, yani toplumun baskı yapmayacağını, küfrün onlara saldırmayacağını, ailelerinin, şunun bunun artık onlarla uğraşmayacağını düşünürler. Dolayısıyla böyle korunan bir topluluk olduğuna inanır münafıklar. Bak, “bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur.” Artık küfürün ve imansızların da desteklerini aldıklarını düşündükleri için, yani mesela masonların, şunun  bunun, itin kopuğun, kafir düşünceyi savunan bazı basın mensuplarının, bazı üçkağıtçıların, yani her türlü sahtekarın ve onların hampalarının desteğini aldıklarını düşündükleri için kendilerini güçlü zannediyorlar. “‘Ve ben de sizin yardımcınızım’demişti", onlara ilka ediyor şeytan. Hakikaten münafıklarda kendine bir güven vardır, rahatlamış olur psikolojik olarak, güvende hissederler kendilerini.

“Ne zaman ki, iki topluluk birbirini görür oldu (karşılaştı) o, iki topuğu üstünde geri döndü ve; ‘Şüphesiz ben sizden uzağım’”, birdenbire şeytan onları ortada bırakıyor. “Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum”, bak bu sefer de yine manyaklık yapıyor. “Ben sizin görmediğinizi görüyorum”, o da münafıkları eleştiriyor. “Ben Allah'tan da korkuyorum", münafıklardan farklı olduğunu söylüyor. “Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. Şeytan onlara vaatler ediyor”, işte iyi iş adamı olursunuz, imkan sağlanır, evlenirsiniz, eğlenirsiniz, herşey olur diyor. “Onları en olmadık kuruntulara düşüreceğim”, acayip vesveseli olur münafıklar. Akıl almaz şeylere kafayı takıyorlar, çok pimpirikli olurlar. Genellikle da yalnız yaşar münafıklar, yalnızlığı tercih ederler. Yalnızlık onların bir özelliğidir, kalabalık da olsalar hep yalnızlığı isterler. Ama asıl şeyleri sürü halinde yaşarlar. “Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez” diyor Allah. Sürekli aldanma halinde olur münafıklar. 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo