Allah (cc)'ın rızasını, sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmanın yolu, Kuran'da bildirilen doğruları eksiksizce uygulamaktır. Allah (cc) kullarına Kuran ahlakını hayatlarının sonuna kadar hiçbir şekilde gevşeklik göstermeden yaşamalarını bildirmiştir. Müminlerin Allah (cc)'in bu emrini hiçbir taviz vermeden yerine getirebilmelerinin sırrı da, imanın kazandırdığı üstün bir özellik olan "sabır"da gizlidir. Allah (cc) Kuran`ın ``Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın...`` (Al-i İmran Suresi, 200) ayetiyle müminlere sabrın önemini hatırlatmıştır. Allah (cc) için sabretmenin önemini kavrayan bir insan Allah (cc)`ın izniyle, Rabbimiz'in istediği her tavırda ve her ibadette süreklilik gösterebilir. Allah (cc), iman eden kullarının üzerinde "Sabur" (çok sabırlı) ismini tecelli ettirir ve onların kalplerindeki kararlılık duygusunu pekiştirir.
Dolayısıyla bir ömür boyu devam eden gerçek sabrın asıl kaynağı müminlerin Allah (cc)'a olan imanlarıdır. İman eden bir mümin Allah (cc)'ın ilminin ve aklının tüm varlıkları sarıp kuşattığını, Allah (cc)'ın izni olmaksızın tek bir olayın dahi gerçekleşmediğini ve tüm olayların ardında Allah (cc)'ın binlerce hayır ve hikmet yarattığını bilir. Bunun yanında Allah (cc)'ın iman edenlerin dostu, velisi ve yardımcısı olduğunu, dolayısıyla ilk bakışta farklı görünse bile aslında tüm olayların inananların lehinde geliştiğini unutmaz. Rabbimiz'in kendisi için belirlediği kadere tereddütsüz teslim olur ve rıza gösterir. Bu nedenle sabır mümin için, zorlanarak yaşanan bir ahlak özelliği değil, aksine gönül rızasıyla ve hoşnutlukla yaşanan ve zevk alınan bir ibadettir.
Bunun yanı sıra Kuran'da bildirilen sabır, günlük hayatta pek çok insanın şahit olduğu tavırlardan çok farklı, çok üstün ve çok kapsamlı bir ahlak özelliğidir. Kuran'da öğretilen gerçek sabır, sadece zorluklar karşısında değil, aksine hayatın her anında yaşanan bir ahlak özelliğidir. Zorluklarda olduğu kadar güzel olan herşeyde de kararlılık ve istikrar göstermeyi, bir an olsun bunlardan taviz vermeyerek bir ömür süresince devam etmeyi gerektirir.
Müminler, sabrı Allah (cc)'ın bir emri olarak yaşadıkları için hayatlarının sonuna kadar bu ibadeti şevk ve heyecan ile yerine getirirler. Allah (cc)`ın rızasını umdukları için hiçbir zaman sabırlarında bir azalma ya da tükenme olmaz. Yalnızca Allah (cc) için sabrettiklerinden dolayı sabırlarının karşılığında bir menfaat beklentisi içerisine de girmezler. Gösterdikleri üstün ahlak neticesinde Rabbimiz'in rızasını kazanacaklarını bilmek, onlar için alabilecekleri tüm karşılıkların en güzelidir.
Allah (cc), "sebat gösterilerek sürdürülen salih davranışlar"ın ahiret bakımından daha hayırlı olduğunu "... sürekli olan 'salih davranışlar' ise, Rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır." (Kehf Suresi, 46) ayetiyle kullarına hatırlatmıştır. "... Sabır gösterenleri müjdele." (Bakara Suresi, 155) ayetiyle ise Allah (cc), sabredenleri müjdelemiş ve Allah (cc) "sabredenlerle beraber" (Bakara Suresi, 153) olduğunu bildirmiştir.