Birçok insanın sıkıntı ve huzursuzluk içine düşmelerine neden olan ahlak özellikleri arasında kin ve öfkenin yeri oldukça büyüktür. İnsanlar, günlük hayatta hoşlarına gitmeyen olaylarla karşı karşıya kaldıklarında, nefislerinin yönlendirmesine uyarak öfkelenmeye, hatta kinlenmeye eğilimli olurlar. Oysa bu, insanın kendi kendisine zarar vermesinden başka bir sonucu olmayan, Kuran'a aykırı bir ahlaktır.
Kuran'a uyan Müslümanların en önemli özelliklerinden biri, nefislerinin telkinlerine kulak vermemeleridir. Onlar, Allah (cc)'ın Kuran'da belirttiği mümin özelliklerine kalpten riayet edenlerdir:
"Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever." (Al-i İmran Suresi, 134)
Kuran'da müminlerin duası ise şu şekildedir:
Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin." (Haşr Suresi, 10)
İman edenlere karşı kin ya da öfke duymak, gerçekten inanan bir insanın korkup sakınması gereken bir durumdur. Çünkü Allah (cc), Kuran'da müminlerin birbirlerinin velileri olduğunu bildirmiştir. Kişinin, Allah (cc)'ı seven, O'nun rızasını arayan, Kuran ahlakını yaşayan insanlara karşı kin ya da öfke gibi duygular taşıması, imanı kalbine tam olarak yerleştirmemiş olduğunun bir göstergesidir. Böyle bir samimiyetsizlik bu kişinin, imanın huzurunu ve mutluluğunu da gereği gibi yaşamamasına neden olur.
Kuran'da tarif edilen mümin ahlakı, sürekli olarak karşısındaki müminin hoşnutluğunu isteyen, mümin kardeşini kendi nefsinin üstünde gören ve ona karşı daima fedakarlık içinde olan bir ahlaktır. İşte bu nedenle mümin, Kuran'dan uzak cahiliye insanlarının içine düştüğü hataya hiçbir zaman düşmez, sürekli olarak cennet beklentisi içinde olduğundan cennet ahlakını yaşamada kararlı davranır. Allah (cc)'ın, "Oraya esenlikle ve güvenlikle girin. Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 46-47) ayetleri gereğince, cennette Müslümanları kinden arındırdığını bilir ve dünyada da Allah (cc)'ın beğendiği bu ahlak ile yaşamayı hedefler. Allah (cc)'ın rızasına uymak, Allah (cc)'ın vaat ettiği kusursuz nimetlere kavuşmak ve Allah (cc)'ı dost edinmek, ancak O'nun sevip beğendiği ahlakı yaşamak ile mümkün olabilir. Samimi Müslümanlar, işte bu nedenle, güzel ahlakı yaşama konusunda azmedenlerdir.