Firavun kendini ilah olarak kabul etmekte ve Hz. Musa'nın Allah'a iman etmesi için yaptığı davetlere karşı iftira ve tehditle karşılık vermektedir. Firavun bu kibirli tavrını ancak, ölüm tehlikesi ile karşılaşıp suların altında kalacağını anlayana dek sürdürmüştür. Kuran'da Firavun'un, Allah'ın azabıyla karşılaştığında, hemen imana yöneldiği şu ayetle bildirilir:
"Biz, İsrailoğulları'nı denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): "İsrailoğulları'nın kendisine inandığı (İlahtan) başka İlah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım" dedi. " (Yunus Suresi, 90)
Ancak Allah Firavun'un böyle bir anda iman etmesini kabul etmemiştir. Allah Firavun'un bu samimiyetsiz tavrını Kuran'da şu ayetlerle bildirir:
"Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın. Bugün ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini göstereceğiz). Gerçekten insanlardan çoğu, Bizim ayetlerimizden habersizdirler. " (Yunus Suresi, 91-92)
Bu ayetlerde Firavun'a ait cesedin gelecek nesillere ibret olacağının bildirilmesi, cesedin "bozulmamış" olacağına bir işaret olarak kabul edilebilir. Kuran'da 1400 sene evvelden haber verildiği gibi, halen tarihsel bir belge olarak bulunan bir ceset Kahire'deki Mısır Müzesi'nin Kraliyet Mumyaları Odasında sergilenmektedir. Büyük bir ihtimalle, sular üstüne kapanıp boğulduktan sonra, Firavun'un cesedi kıyıya vurmuş ve Mısırlılar tarafından bulunarak önceden yapılmış olan mezarına götürülmüştür.