Kulakla ilgili çok az bilinen oysa çok önemli olan bir ayrıntı vardır. Kulağımız dış ortamdan gelen zararlı seslere karşı hassas biçimde korunmuştur. Kulakta bulunan iki küçük kas, refleks kasılmalarla iç kulağımızın hassas yapısını korurlar.
Dış dünyadan gelen şiddetli bir sesle karşılaştığımızda, sinyal işitme siniri ile beynimize girer girmez refleks mekanizma harekete geçer, bu iki kas uyarılır. Kasların kasılmasıyla çekiç ve üzengi kemikleri, ses sinyalini ilettikleri yönün ters tarafına doğru çekilirler, adeta frenlenirler! Böylece iç kulağa giden ses şiddeti azaltılmış olur.
Günlük hayatımızdan bir örneği düşünerek bu refleksi daha iyi anlayabiliriz. Hepimiz hoparlörlerin yayın yaptığı çok gürültülü yerlerde bulunmuşuzdur. Böyle bir ortama ilk girdiğimiz an şiddetli ses bizi rahatsız eder. Çok kısa bir zaman sonra ise sese alışırız. İşte bunu sağlayan, bu ufak kasların kasılmasıdır.
Refleks saniyenin onda ikisi gibi bir zamanda devreye girer. Ayrıca bu iki kasın hareketi son derece şuurlu bir işlemdir. Kaslar her ses şiddetinde kasılsalardı dış dünyadan gelen normal seslerin de şiddetini azaltmış olacaklardı. Oysa sadece iç kulağa zarar verebilecek yüksek seviyeli sesler karşısında kasılırlar.
Bu refleksle ilgili bir nokta özellikle dikkat çekicidir. Kulağın normal şartlar altında en az hassas olduğu sesler düşük frekanslı olanlardır. Ancak eğer gelen ses, bir tehlike mesajı taşıyorsa, refleks devreye girmez ve bu ses baskılanmaz. Böylece çalılara sürünerek ilerleyen bir sürüngenin çıkardığı sesi, ya da evimizde yalnızken arka odadan gelen çıtırtı sesini işitiriz.
Duyma yeteneğimizin bunlar gibi özellikleri Allah'ın üzerimizdeki rahmetini bize tanıtır ve Yaratıcımız'a olan sevgimizin ve korkumuzun artmasına vesile olur.