Konuşmamız ve söylenenleri anlamamız beynimizdeki tasarım sayesinde mümkün. İşaret dili, konuşmanın beyinde nasıl oluştuğuna ışık tutuyor...
Konuşmanın sağ elini kullanan kimselerde önemli ölçüde beynin sol yarısı tarafından kontrol edildiği bilinmektedir. Felç geçiren yani beynindeki damarlardan bazısı tıkanan hastalarda, eğer beynin sol yarısı etkilenmişse, hastanın konuşması da büyük ölçüde hasar görür. Son olarak işaret dilini kullanan sağır ve dilsizlerden felç geçiren hastalarda aynı sonuçlara ulaşıldı. Yani işaret dilini kullanarak konuşanlar da, aynı normal konuşanlarda olduğu gibi, beyinlerinin sol yarısındaki konuşma merkezlerini kullanıyorlar ve konuşma merkezini etkileyen bir felç geçirdiklerinde işaret dilini kullanma becerilerini kaybediyorlar. Bu durum doğuştan özürlü yani normal konuşmayı hiç öğrenmemiş kimseler için de geçerlidir.
İşaret dilini kullanan özürlüler normal konuşanlardan farklı olarak işitme yerine görsel becerilerini kullanırlar. İşaret dilinin en şaşırtıcı özelliği ise tıpkı konuşma dili gibi oldukça kompleks bir gramerinin olması. Nitekim bu kimseler de, tıpkı konuşanlar gibi son derece karmaşık cümleler kuruyorlar. Diğer bir ilginç gerçek ise, evrensel tek bir işaret dilinin olmaması. Değişik ülkelerdeki sağır insanlar tamamen farklı işaret dilleri kullanıyorlar. Bunlar o derece farklı ki örneğin Amerikan işaret dilini kullananlar ile İngiliz işaret dilini kullananlar birbirleri ile anlaşamıyorlar.
İşaret dilini kullanan bir kimsenin beyninde gördüğü işaretler görme merkezinde değerlendirildikten sonra konuşma merkezine iletiliyor ve burada anlam kazanıyor. Oysa diğer görsel işlemler, örneğin bir çizimdeki şeklin değerlendirilmesi ve tanınması tamamen farklı beyin merkezlerinde gerçekleşiyor.
İşte burada, beyinde farklı hücreler arasında kusursuz bir işbirliği bulunduğu ortaya çıkıyor. Önce görme merkezinde seçilerek değerlendirilen el hareketleri, daha sonra diğer görüntülerden farklı olarak, birbirini takip eden işaretleri anlamlı kılacak gramerle birlikte değerlendirilmek üzere, konuşma merkezindeki hücrelere iletiliyor.
Beyindeki birbirinden uzak merkezler arasında her an olağanüstü bir işbirliği gerçekleşir. Milyarlarca sinir hücresinin bir an bile işini aksatmaması ve bu işbirliği sayesinde konuşur ve anlarız. Bu iki yetenek insan beyninde tasarlanmış olan benzersiz hassaslıkta bir iletişim ağı ile ortaya çıkmaktadır. Şuursuz hücreler arasındaki bu akıl almaz işbirliği elbette herşeye hakim olan bir kuvvetin kontrolü ile gerçekleşmektedir. Bu üstün kuvvet yüce Allah'a aittir. Herşeyin Yaratıcısı olan, sonsuz akıl sahibi Rabbimizin kusursuz yaratması sayesinde bir nimet olarak konuşur ve anlarız.