Tuzla karidesi yaşantısını sadece doğal tuz gölleri veya insan yapısı tuzlalarda sürdürebilmektedir. Kendisinden başka birkaç kırmızı bakteri ve bir hücreli alg türünün yaşayabildiği tuz oranı yüksek ortam, onu düşmanlarına karşı korumaktadır. Ancak bu ortam onu flamingolara karşı koruyamaz. Flamingoları gördüğünüz her yerde mutlaka tuzla karidesini veya akrabalarını da görebilirsiniz.
Hiçbir savunma organına sahip olmayan Artemia, flamingolara kolaylıkla yem olur. İlk anda canlı savunmasız gibi gözükse de gerçek böyle değildir. Allah bu canlıların yayılıp üremesi için mükemmel bir sistem hazırlamıştır.
Artemianın kusursuz üreme stratejisi
Artemiaların yumurtaları oldukça kalın ve esnek bir tabaka ile kuşatılmıştır. Yetişkin bir artemia, flamingo tarafından yenilse bile, flamingolar yumurta kesesindeki artemiaları sindiremezler. Bu sayede yumurtalar, flamingoların göç yolları üzerindeki tüm uygun yerlere taşınmış olurlar.
Artemiaların yaratıldıkları ilk günden itibaren flamingolara ihtiyaçları vardır. Çünkü artemia, ne kabuğunu geliştirebilmek için gerekli bekleme sürecine, ne de flamingoları keşfedecek geniş zamana sahip değildir. Flamingoların beslenme şekli ile artemiaların üreme mekanizmaları tek bir anda beraberce var edilmiştir.
En zor koşullara bile dayanacak şekilde tasarlanmış yumurtalar
Artemia normalde tuzladaki aktif yaşantısını 6-35 oC arasında sürdürür. Ancak tuzlalarda çoğu kez havalar bu aralıktan daha soğuk veya daha sıcak olabilmektedir. Peki bu değişken koşullara rağmen artemialar tuzlalardaki yaşamlarını nasıl devam ettirebilmektedirler?
Ergin karidesler sonbaharın son günlerinden başlamak üzere kalın çeperli kış yumurtalarını oluşturmaya başlarlar. Bu yumurtalar en sert kışları bile rahatlıkla geçirebilirler. Çünkü yumurtalar mucizevi bir şekilde bünyelerinde doğal antifriz görevi gören gliserini üretirler. Kış yumurtaları doğada rastlanmamış olan -273 oC soğuğa ve +100 oC’lik sıcaklığa bile dayanabilirler. (Harun Yahya, Mikro Dünya Mucizesi)
Yumurtaların bu özellikleri artemianın günümüze dek neslini sürdürmesine imkan tanımıştır.
Artemianın değişen oksijen oranına göre hemoglobin sentezleme özelliği
Memeliler hatta genel olarak omurgalılar oksijeni az olan bir ortamda kaldıklarında boğularak ölürler. Ancak artemiaların böyle bir sorunu yoktur. Bünyelerinde yaratılmış özel bir mekanizma sayesinde bu sorunu aşabilmektedirler:
Artemia kandaki hemoglobin (Oksijeni bir tır gibi kan damarlarımızda taşıyan bir molekül) yoğunluğunu ayarlayabilme özelliği sayesinde, sudaki çözünmüş oksijenin çok azaldığı aşırı sıcak ve tuzlu sularda, hatta kristalleşmiş tuz kümeleri üzerinde bile yaşantısını devam ettirebilmektedir. Bu mekanizma, yüksek çözünmüş oksijen yoğunluklarında düşük hemoglobin, az oksijenli ortamlarda ise yüksek hemoglobin sentezleme yeteneğine dayanır. Hayranlık uyandırıcı özelliklere sahip bu canlı herhangi bir akla sahip değildir. Artemianın kendi kendine düşünerek 6 oC’den düşük şiddetli soğuklara dayanmasını sağlayacak gliserini keşfettiği ya da hemoglobin yoğunluğunu ayarlayacak sistemi tasarlayarak kendi bünyesine yerleştirdiği elbette söylenemez.
Artemiaların bu özellikleri hakkında yapılacak tek açıklama bu canlıyı Allah’ın yaratmış olduğudur. Herşeyin sahibi ve herşeyi dilediği yaratan Rabbimiz bu canlıları da farklı özelliklerle yaratmıştır. Bu sayede artemialar en zor koşullarda bile yaşamlarını rahatlıkla sürdürebilmektedirler.