Kadını kendilerince değersiz gören ve onlara çeşitli biçimlerde şiddet uygulayan toplumlara tarih boyunca sık sık rastlanır. Günümüzde de kadına yönelik şiddet bu yüzyılın en büyük toplumsal sorunlarının başında gelmektedir. Uluslararası örgütler her yıl bu sorunun psikolojik ve kültürel nedenlerini, topluma etkisini ve kadın üzerinde meydana getirdiği travmaları araştırır. Uluslararası kuruluşlar kadına şiddete karşı hukuki yaptırımları yeniden düzenleyerek bu sorunun önüne geçmeye çalışır. Ancak bütün bu çabalar kadına yönelik şiddete şu ana kadar bir çözüm olmamıştır.
BM verilerine göre dünya nüfusunun %49,7’sini kadınlar oluşturur. Ancak çoğu ülkede kadınların varlıkları sadece maruz kaldıkları şiddet ve baskıyla hatırlanır. İş, siyaset, eğitim gibi hayatın farklı alanlarında kadınların hemen her toplumda gizli veya açık bir ayrımcılıkla karşı karşıya kaldıkları bilinmektedir. Dünyanın 500 büyük firmasının sadece 13 kadın yöneticisi vardır. Politikada da durum pek farklı değildir, ulusal meclislerdeki kadın oranı sadece 23 ülkede %30’a ulaşmış durumdadır. Öte yandan dünya genelindeki 2 milyon yoksulun %70’ini kadınlar oluşturur, okuma yazma bilmeyenlerin 2/3’ü de yine kadınlardır.
Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı (FRA), 28 Avrupa ülkesinden 18-72 yaş arası 42000 kadın ile çok geniş kapsamlı bir araştırma yapmıştır. Çıkan rapora göre en fazla şiddetin yaşandığı ülke %52 oranıyla Danimarka’ya aittir. Bu ülkeyi %45 ile Hollanda ve %44 ile Fransa takip eder. 28 ülkenin şiddet oranı ortalaması ise %33’tür.
Raporda yer alan verilere göre her 10 kadından biri 15 yaşından itibaren cinsel şiddete maruz kalmakta ve her 20 kadından biri tecavüze uğramaktadır. Ayrıca her 5 kadından biri eski veya hala birlikte olduğu eşinden şiddet görmektedir. Bu verilere rağmen kadınların sadece % 14’ü eşlerinden ve %13’ü yabancılardan gördükleri şiddet nedeniyle resmi makamlara başvurmuştur.
Yine 2011 yılında ABD hükümeti tarafından yapılan araştırmaya göre her 4 kadından birinin şiddet gördüğü ortaya çıkmıştır. 29 milyon kadın, erkek arkadaşı ya da kocası tarafından fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Kadınlar yapılan görüşmelerde kocalarının kendilerini boğmaya çalıştığını, dövdüğünü, bıçakladığını ve silahla vurduğunu ifade etmektedirler.
Araştırmaların yapıldığı ülkelere bakıldığında ilginç ve düşündürücü bir sonuç ortaya çıkar. Danimarka, Hollanda, Fransa ve ABD refah seviyesi yüksek olan ülkelerdendir. Bu ülkelerdeki gibi ekonomik zenginlik veya sadece bilgi yüklemeye yarayan ancak insanların vicdanlarına hitap etmeyen eğitim sistemleriyle şiddetin ortadan kalkmadığı çok açık olarak görülmektedir.
Müslüman ülkelere baktığımızda da tüm bu sorunların ciddi boyutlarda olduğu görülür. Bunun sebebi çoğu İslam ülkesinde kadının ikinci sınıf görülmesi ve buna da çeşitli İslami kaynaklarda yer alan hurafelerin delil gösterilmesidir. Kadına baskının din adına yapıldığını savunan bu bağnaz düşünce, kadınların özgürlüğünü savunanların da dini değerlere karşı oldukları gibi bir iddiayı öne sürmektedir.
Yıllarca insanlara empoze edilen, materyalizm ve bunun sonucunda ortaya çıkan inançsızlık toplumdaki şiddetin altında yatan ana sebeptir. Egoist, kendini beğenmiş, kendi menfaatini düşünen insanlar yoğun bir şekilde tatminsizlik duygusuna kapılmaya başlarlar. Bu da toplumda vahşice bir sahiplenme, kıskançlık, sevgisizlik ve nefret duygusunu zirveye çıkartır. Şefkat, merhamet ve anlayış yerini kavgaya, saldırganlığa ve çatışmaya bırakır. Haklının değil güçlünün ayakta kalabileceği inancı dünyayı adeta bir sevgisizlik cehennemine dönüştürür.
Ben merkezli, sağlıksız, patlamaya hazır bir bomba gibi yaşayan insan modeli, zengin de olsa, onlarca üniversite bitirmiş de olsa bozuk ruhundaki şiddet kültürünü bir türlü terk edemez. Egoizm ve sevgisizlik, bireyleri kendisinden başkasına değer vermemeye iter. Sadece şahsi çıkar için bir araya gelen kadın ve erkek zamanla birbirinden nefret eder ve sonuçta erkeğe göre daha narin olan kadınlar ciddi şekilde şiddete maruz kalır. Böyle bir durumda ise en güzel evler bir anda kadın için hapishaneye dönüşebilir ya da en güzel ortamlar kadın için kabus olabilir.
Kadın istismarı pek çok çarpık ideolojinin de beraberinde getirdiği bir felakettir. Fakat bu istismar özellikle İslam ülkelerinde engellenebilirse, sorunun dünya genelinde de çözümünü beraberinde getirecektir. Kuran’da tarif edildiği şekilde kadının üstünlüğünü ve korunmasını esas alan bir anlayışın yaygınlaşmasıyla kuşkusuz ki kadınların cinayet, istismar, işkence ve tecavüz gibi korkunç uygulamalara maruz kalması önlenecektir. Kadına değer veren toplumlar, diğer toplumlara da örnek teşkil edecek ve kadınlara yönelik yanlış uygulamaların dünya çapında ortadan kalkmasının da yolunu açacaktır.
Kadın Allah’ın bu dünyadaki en güzel tecellilerindendir ve çok özel bir varlıktır. Allah korkusu ve Allah sevgisi olan bir insan, karşısındaki kadını Allah’ın yarattığını bildiği için ona karşı büyük bir sevgi ve saygı duyar. Allah korkusu olan bir erkek kadına karşı en ufak bir incitici söz söylemez ve onu tüm imkanları ile koruma altına alır.
Uluslararası örgütlerin özellikle ahlaki eğitim, Allah sevgisi üzerinde yoğunlaşması gerekir. Kadını incitmenin, evreni yaratan Allah’ın beğenmeyeceği bir tavır olduğunun bilinmesi ve bunun sonucunda da en sevgili olan Allah’ın yakınlığını kaybetmenin korkusunun hissedilmesi gerekir. Bu konuda liselerde, kolejlerde ve üniversitelerde sempozyumlar ve seminerler düzenlenebilir. Gençlere Allah’ın varlığının anlatılması, şiddetin ve egoizmin Allah’ın haram kıldığı konular olduğunun vurgulanması önemlidir. Sevginin, şefkatin ve merhametin tüm dünyaya hakim olması ile kadına şiddet tamamen ortadan kalkar ve kadın sevgisi Allah’ın izniyle tüm dünyaya yayılmış olur.
Kadına hak ettiği değeri veren toplumlar daima mutlu, özgürleşen ve gelişen toplumlardır. Kadına değer veren toplumların çöküşü mümkün olmaz, onlar daima ilerler ve demokratikleşirler. Dolayısıyla kadınların korunması ve hak ettikleri değerin verilmesi, tüm dünyanın ihtiyacıdır.
Adnan Oktar'ın National Yemen'de yayınlanan makalesi:
http://nationalyemen.com/2014/11/14/the-solution-to-violence-against-women-love-of-god/