Kanal Malatya, 7 Ocak 2009 Adnan Oktar: Müslümanların bölünmüş olması haramdır. Müslümanların birleşmemesi de haramdır. Bu haram işlendiğinde Müslümanların gücü olmaz. Müslümanların birlik olması farz, yani Allah’ın emri. Namaz gibi, oruç gibi farzdır. Bölünmesi de domuz eti yemek, şarap içmek gibi haramdır. Arada bir fark yoktur. Müslümanların birlik ve beraberlik olması halinde bu tarz belalar kesinlikle olmaz ve kökünden de hallolacaktır. Resullullah (sav) bu olayları adeta aynada seyreder gibi seyretmiş, hepsini görmüş ve olduğu gibi anlatmıştır. Müslüman kanının akacağı, bu devirde böyle olaylar olacağı büyük fitneler olacağı kargaşalar olacağı, mazlumların kanının döküleceği hatta çocukların kadınların öldürüleceği, gebe kadınların dahi öldürüleceği çok büyük fitneden bahsetmiştir. Ama bunun arkasından benim evlatlarımdan Mehdi zuhur ettiğinde bütün bunlar tam tersine dönecek, refah, bolluk, huzur, bereket, nezaket, güzellik, estetik çağı gelecek diyor Peygamberimiz (sav). Bunların hepsi olacak. İzmir Kanal 35, 25 Ocak 2009 Adnan Oktar: Bu, tek başına Türkiye’nin yapacağı bir şey değil. Bu, bütün İslam ümmetinin, Müslümanların birleşerek yani, Türk İslam Birliğini oluşturarak yapacakları bir güç uygulamasıyla neticelenebilir. Arap ülkelerinin birçoğu alenen korkuyor. Bir kere birleşmekten korkuyorlar bir, İsrail’den korkuyorlar iki. İki tane korkuları var. Hâlbuki Müslüman tek bir şeyden korkar, Allah’tan korkar; Allah’ın dışında hiçbir şeyden korkulmaz, bu haramdır. Müslümanların birleşmesi farzdır, bölünmek haramdır. Hem bu haram işlenmiştir, hem bu farz yerine getirilmiyor… Bütün mesele samimi olarak ortaya çıkmakta, İslam Birliğinde bir kere sevgi, şefkat ve merhametin esas olduğunun vurgulanması lazım. Bütün Musevilere, Ermenilere, bütün Hıristiyan mezheplerine tam anlamıyla sahip çıkacağımızın vurgulanması lazım. Bunlar yapıldıktan sonra Türk İslam Birliğinin kapısı sonuna kadar açıktır. | | Yenişafak, 26 Mayıs 2009 Hakan Albayrak'ın yazısından: "... Allah'a çok şükür, Türkiye-Suriye yakınlaşmasıyla başlayan 'bölgesel entegrasyon' süreci sayesinde o gerginlik geride kaldı. Dicle-Fırat suları Türkiye, Suriye ve Irak arasında tartışma konusu olmaktan çıkmaya ve muhabbet konusu olmaya başladı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, geçen hafta sonu Şam'da düzenlenen İslam Konferansı Teşkilatı Dışişleri Bakanları toplantısında "Şu bir gerçek ki, İslam dünyasında jeo stratejik, jeo politik ve jeo ekonomik bir kültür ortaya çıkıyor. Zamanımızın beklentilerine, geleneklerine ve değerlerimize göre, yeni vizyon belirlememiz gerekiyor" dedi ya… O vizyon “hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için” vizyonudur. Vurgulara dikkat! “Onların sıkıntıları bizim sıkıntılarımızdır.” “Onların geleceği bizim geleceğimizdir.” “(Onların) beklentileri bizler için de aynı derecede önemlidir.” Elhak, öyledir. İslam dünyası işte bu 'aynı gemide olmak' şuurunu hep birlikte kuşandığımız gün selamete çıkar." | |