Didem Ürer: Rota Haber'den Oğuz Düzgün yazısında "Türkiye sadece Şangay İşbirliği’ne katılmakla kalmamalı, Afrika Birliği’ne, Güney Amerika Milletler Birliği’ne ve hatta Arap Birliği’ne de fiili olarak dahil olmalıdır" dedi. Yazısına şöyle devam ediyor; "Hatta Türkiye, Kafkas, Balkan, Uzakdoğu birliklerinin öncüsü olmalı, yakın bir gelecekte İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kabuk değiştirmesiyle şekillenecek yeni bir “adalet birliğini” tesis etmelidir. Şu açıktır ki bu birliğin yolu, adaletsizliğin kol gezdiği Arakan’dan, Suriye’den geçtiği kadar, Karabağ’dan, Doğu Türkistan’dan da geçecektir. Gelecekteki o muhteşem birlikteliğin hatırına, Türkiye bu bölgelerdeki adalet sorunlarını çözmek için etkin bir oyuncu olmakla kalmamalı, en adil çözümleri üreten lider bir ülke olmalıdır."
Adnan Oktar: Evet, yani “Mehdiyete zemin hazırlamalıdır” diyor.
Didem Ürer: Evet.
Adnan Oktar: Ama Mehdiyet olmadan bu birlikteliklerin hiçbir anlamı olmaz. Biz Nato'ya da üyeyiz. Daha bir çok birlikteliklerimiz var aslında. Türk Devletleri’yle birlikteliğimiz var, İslam alemiyle birlikteliklerimiz var. İslam ülkeleriyle birlikte olmayan bir sistem içinde değiliz zaten. Fakat kof, ölü, harekete geçmeyen, kabuğu olan fakat ruhu olmayan birliktelikler bunlar. Yoksa sürekli bunun sistemini kurmayla o birliktelik oluşmaz. Mesela biz desek ki; “İslam Ülkeleri Birliği’ni şu an oluşturduk; tamam, gelir üyeler. Arabistan'dan şahıslar geliyor, başlarında maşlahlarıyla oturuyorlar otelde. Yemeklerini yiyorlar, konuşulurken uyku bastırıyor zaten, uyumaya başlıyorlar. Çünkü ruh yok. Yoksa Türk ülkeleriyle birlikteliğimizi sağlayacak resmi kuruluşlar da var. Yani kurumlaşmış, adı konulmuş şekilde birliktelik var ama hayata geçmiyor, ölü. İslam ülkeleriyle ilgili de bir çok birliktelik var. Erbakan Hocamız’ın zamanında kurulmuş birliktelikler var, hepsi ölü, hayata geçmiyor. O ruhu onlara verecek olan Hz. Mehdi (as) dır, Allah'ın izniyle Kral Mesih'tir. Onun dışında bir yol olmayacağını Peygamberimiz (sav) söylüyor.
Zannediyorlar ki, Afrika Birliği'ne girersek, Afrikalılarla ilgili böyle bir toplantı yaparsak, bir konferans olursa, böyle bir birlik oluşturulursa Afrika'yla bir anda iç içe oluruz, müthiş bir muhabbet olur, sevgi olur. Hiçbir şey olmaz. İstediğiniz kadar yapın, hiçbir şey olmaz. Ruh verilmesi ayrı konudur. Ruh verilmesi, iman Allah korkusu ve Allah sevgisiyle olur, o da Mehdiyet’tedir. Türk Devletleri’yle ilgili de resmi bir çok birliktelik var. Hiç bir hareket olmuyor, hiç bir adım ilerlemiyor, hiç bir ferahlama olmuyor. Mesela şimdi her yerle ilgili, bütün ülkelerle ilgili vizeleri kaldırsan, pasaportları kaldırsan ziyarete gitmez adam, bir çok insan gitmez. Mesela sen Mısır'la vizeyi pasaportu kaldırdın, Mısır'a gidip orada insanlarla dost mu olacak bir çok insan? Gitmez. Mısır'dan gelip buraya adam dost mu olacak? Adam bilmem nereden geliyor, dolandırmaya geliyor, hırsızlık yapmaya geliyor, yani riskli oluyor. Kimse evini bile kiralamak istemiyor, batıracaklar, rezil edecekler diye, çünkü ruh yok. Bir bedenin üstünde ruh olmadıktan sonra o ölüdür. Dolayısıyla sürekli ölü sistemler kuruluyor Mehdiyet olmadığı için. Ha bire diyorlar işte “şu birlikteliği kur, Şangay'a gir”. Ölü birliktelik olur, hiçbir netice alamazsın. Hindistan girdi Şangay'a, ne oldu, sürünüyor. Pakistan girdi, ne oldu, sürünüyor. Rusya girdi, Çin girdi, ne oldu, hepsi sürünüyorlar. Avrupa Birliği var yine sürünüyorlar, ruh yok.
Onlar zannediyor ki cisimle konu bitiyor. Cisimle olmuyor işte, cisimle sürünürsün. Adını koymasan bile eğer Mehdiliğin ruhu olsa; müthiş bir mutluluk ve sevinç ortamı olur. Bunun için böyle resmi isimler koymaya gerek yok, fiilen hayat geçirilmesi gerekiyor. Bu yanlış anlaşılma çok uzun süreden beri var; “Ya keşke şöyle bir birliktelik oluştursak”. Oluştur, ne oluyor, hiçbir şey olmaz. Yani adam ülkesini bırakıp seninle gelip konuşmaz. O, senden bir çıkar sağlayabiliyor mu ona bakar.
Türkiye'yi, Türk Milletini, kardeşlerimizi biz tabii ki öncü olarak görüyoruz, örnek olarak görüyoruz. Ama diğer ülkelerin böyle bir yapı içerisinde olmadıklarını görüyoruz, çünkü ruh yok. Allah sevgisi ve Allah korkusuna dayalı bir sistem yok. Bunu anlamadıkları müddetçe bu bela devam eder ve etmeye de ediyor, Allah-u alem. (Adnan Oktar, 31 Ocak 2013, A9 TV)