Darwinizm'e destek veren medya kuruluşları, evrim teorisi için yürüttükleri reklam kampanyasında insan ve şempanze arasındaki genetik benzerliği gözboyayıcı bir propaganda malzemesi olarak kullanırlar. Ne zaman bilim adamları iki canlı arasında bir genetik benzerlik çalışması gerçekleştirse, bu çalışmanın sonuçları, evrim delili gibi yorumlanarak derhal manşetlere taşınır. Ve insanın şempanzeyle ortak bir atadan geldiğinin keşfedildiği, insanın aslında biraz farklı bir maymun türü olduğu, insan ve şempanzenin neredeyse aynı olduğu şeklinde evrimci masallar anlatılır.
Birbirlerine sarılmış insan ve şempanze fotoğraflarıyla yakınlık motifi ön plana çıkarılır. Oysa tüm bunlar, bilim dışı bir aldatmacadan ibarettir. Çünkü genetik karşılaştırmalarda elde edilecek sonuçlar, araştırmacının konuya yaklaşımına göre istediği şekilde yönlendirebildiği sonuçlardır. Bu yüzden insanla şempanze arasındaki genetik karşılaştırmaların sonuçları, evrim teorisi için asla bilimsel bir kanıt oluşturmamaktadır. Aşağıda görülebileceği gibi, insanla şempanze arasında yüksek oranda evrimsel bir genetik benzerlik olduğu iddiası, bir "bilgi" değil daha çok bir "yorum" meselesiyle ilgilidir.
Bu konuda akılda tutulması gereken önemli noktalar şunlardır:
1. Henüz ortada tamamlanmış bir şempanze genomu projesi dahi yoktur. Ve karşılaştırılan kısımlar genomların tamamına oranla çok küçük miktarlardadır. Bu kısmi parçalardan elde edilen sonuçlar, sözkonusu genomların tamamına genelleme yapılmaktadır. 'İnsanla şempanze genetik olarak %99.4 benzer' gibi ifadeler de böyle birer genellemeden ibarettir.
Örneğin, %99.4 benzerlik oranının elde edildiği böyle bir genetik karşılaştırma çalışmasında şempanze DNA'sından alınıp incelenen gen sayısı sadece 97 ile sınırlıdır. Bu ise, insan genomunda bulunduğu bilinen en az 30.000 genin yalnızca %0.3'üne karşılık gelmektedir (binde üç). (Derek E. Wildman, Monica Uddin, Guozhen Liu, Lawrence I. Grossman, and Morris Goodman Implications of natural selection in shaping 99.4% nonsynonymous DNA identity between humans and chimpanzees: Enlarging genus Homo PNAS published May 23, 2003, 10.1073/pnas.1232172100)
Birçok insan, genetik karşılaştırmalarda elde edilen bu gibi yüksek benzerlik oranlarının, bir genellemeyi yansıttığından habersizdir ve bu durum, sonuçların birebir karşılaştırmaya dayandığı gibi yanlış bir izlenime kapılmalarına yol açar. Bu aslında önemli bir yanılgıdır.
Bu durum, sadece üç paragrafı okunan kalınca bir kitabı, sırf bu paragraflar başka bir kitapta da bulunduğu için diğeriyle % 99.4 aynı zannetmek gibidir.
İnsanla şempanze genomlarının birbirine ne derece benzediği hakkında bilimsel olarak güvenilir kabul edilebilecek sonuç, ancak şempanze genomundaki gen dizilimlerinin tamamen deşifre edilip insanınkine kıyaslanmasından sonra elde edilebilecektir.
2. Kısmi DNA örneklerine dayanılarak yapılan tüm genetik karşılaştırmalar, objektif sonuçları değil, araştırmacının kendi ön yargıları doğrultusunda yaptığı tercihi yansıtır.
Çünkü benzerliği fazla göstermek isteyen birisi, benzerliğin yoğun olduğu kısımları; düşük göstermek isteyen birisi de benzerliğin en az olduğu bölümleri seçme eğiliminde olacaktır. Bu durum, evrimcilere, istedikleri kadar yüksek benzerlik oranları elde etmenin kapısını açmaktadır. Bu sebeple, yüksek oranda benzerlik elde edilen araştırmaların büyük ölçüde evrimci önyargılara dayalı olduğu hep akılda tutulmalıdır.
3. Şempaze ve insan arasındaki benzerliklerin, bu canlıların ortak bir atadan evrimleştikleri iddiasına kanıt gösterilmesi tutarsızdır. Canlılardaki benzerlikler ortak bir köken göstergesi olmakla birlikte bu kökenin evrim olduğunu kabul etmek yanlıştır. Çünkü evrim teorisi canlıların varlığını kör tesadüflere dayandırmaya çalışır. Canlılardaki ortak yapılar, örneğin DNA kör tesadüflerle ortaya çıkamayacak kadar komplekstir. Birbirine benzer iki uçak gördüğümüzde bunların kökeninin kör tesadüfler değil bilinçli tasarım olduğunu düşünürüz çünkü sahip oldukları tasarım tesadüfle açıklanamaz. DNA molekülü de yüklü miktarda bilgiyi özel bir kodla saklayan kompleks tasarımda bir moleküldür. DNA sadece bir örnektir. Canlılardaki yapılar genel olarak çok komplekstir ve benzer yapıların kör tesadüfler değil, ortak tasarım yani yaratılışla ortaya çıktığını kabul etmek mantık gereğidir.
4. 'İnsan %98 şempanzedir' şeklinde söylemler, evrimcilerce toplumu yönlendirmek için başvurulan bilim dışı söylemlerdir.
İnsan belli oranlarda genlerini sadece şempanzeyle değil, aynı zamanda başka birçok canlıyla da paylaşır. Örneğin, insan ve nematod solucanlarının genleri arasında %75 benzerlik vardır.
Bu durumda, 'insan %98 şempanzedir' yaklaşımının ne denli yüzeysel ve bir o kadar da anlamsız olduğu ortaya çıkar. Çünkü başka canlılarla benzerlik oranına bakılarak, 'insan %75 solucandır, %... balinadır, %...papatyadır şeklinde de yargılar sıralanabilir. Bunlar ise, insanı özgün kılan tüm özellikleri gözardı eden ve onu basit istatistiklere indirgeyen saçmalıklardan ibaret olacaktır.
5. Ayrıca iki farklı canlıdaki bazı genler aynı dizilime sahip olsa bile bunların tamamen farklı şekilde çalışabildikleri bilinmektedir. Çünkü organizmalarda her bir özelliğe karşı bir gen bulunmamakta, genler genellikle birden fazla işlevi kontrol etmekte (pleiotropy) bazen de bir işlev birden çok gen tarafından yönetilmektedir (poligeny). Bu durumda, sadece basit istatistiklere dayanmanın, bilimsel gerçeklere uygun bir yaklaşım tarzı olmadığı ortaya çıkmaktadır.
6. Darwinist medya kuruluşları, insanla şempanze arasındaki genetik benzerlik karşılaştırmalarını duyurmada taraflı davranmakta, iki canlı arasında belirgin genetik farklılık bulunduğu sonucuna varan araştırmaları neredeyse hiç duyurmamaktadırlar. Örneğin son bir karşılaştırmada incelenen 231 genin %83'ünde, kodladıkları proteinin amino asit dizilimine etki eden farklılıklar belirlenmiştir. Bu çalışmayı yayınlayan bilim dergisinin haber servisi, sonuçları "yapılan ilk detaylı karşılaştırma, şempanze ve insan genlerini beklenmedik şekilde farklı çıkardı" yorumuna yer vermiş ancak bu çalışma medyada hiç yankı bulamamıştır.
Görüldüğü gibi, insanla şempanze arasındaki genetik benzerlikler, ortaya kesin bir sonuç koymaktan son derece uzak bir çalışma yöntemine dayanmaktadır. Bu durum, çalışmayı yürüten evrimci araştırmacıların ön yargıları için geniş bir saha oluşturmaktadır. Bir evrimci araştırmacı, elde etmek istediği benzerlik oranını verecek DNA parçalarını incelemekte, sonra bunları genomların tamamına genelleyebilmektedir.Yukarıda sayılan sebeplerden ötürü, Darwinist medya kuruluşlarının propaganda konusu yaptığı benzerlik oranlarına itibar edilmemeli, bunların daha çok toplumu Darwinist düşünce doğrultusunda yönlendirmede kullanıldığı akılda tutulmalıdır.