Hz. Mehdi (a.s.) Mücadelesine Kaç Yaşlarında Başlayacaktır?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.)'ın, İslam ahlakının hakimiyetine yönelik faaliyetlerine başladığı yıllarda 30 ila 40 yaşları arasında olacağı haber verilmiştir:
“Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir... Mehdi benim evlatlarımdandır. 40 yaşlarındadır.” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Mücadelesini Sürdüreceği Yerler
Hz. Mehdi (a.s.)’ın İstanbul Dönemi
Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "HZ. MEHDİ (A.S.), MEDİNE'DEN (BÜYÜK BIR ŞEHİRDEN) ÇIKACAK ve Mekke'ye gelecek..." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
Peygamberimiz (sav) buyurdu ki: “Ey Ümmet! Altı şey vardır ki; onlar olmadan kıyamet kopmaz (altıncısı) MEDİNENİN (ŞEHRİN)FETHİ.
-DENİLDİ Kİ: HANGİ MEDİNE? (HANGİ ŞEHİR?)
-BUYURDU Kİ: KONSTANTİNİYYE.” (Medineli Allâme Muhammed b. Resul el-Hüseynî el-Berzencî, Kıyamet Alametleri, s. 204 - Ramuz-el Ehadis, 296)
Hz. Mehdi (a.s.), Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde bildirdiği üzere ‘medine’de yani ‘büyük bir şehirde’ doğacaktır. ‘Medine’nin sözlük karşılığı ‘büyük şehir’ demektir. Hadislerde verilen diğer bilgilerden anlaşıldığına göre, Hz. Mehdi (a.s.)’ın fikri mücadelesinin merkezi olacak bu büyük şehir ise İstanbul’dur.
İmam Kurtubi’nin Tezkire’sinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın ‘İslam ülkelerinin batı tarafından çıkacağı’ ifade edilmiştir. Büyük Ehl-i Sünnet alimi Berzenci Hazretleri de, Hz. Mehdi (a.s.)’ın İstanbul’a gelip burayı manen fethedeceğini Kıyamet Alametleri adlı eserinde bildirmiştir:
“KURTUBİ'NİN TEZKİRESİ’NDE, ONUN MAĞRİB ÜLKELERİNDEN ÇIKACAĞI, ORADAN GELİP DENİZİ GEÇECEĞİ ANLATILMAKTADIR.” (Medineli Allâme Muhammed B. Resul el Hüseyin el Berzenci, Kıyamet Alametleri, 7. baskı, s.162)
Hz. Mehdi (a.s.) İslam ülkelerinin batı tarafında yer alan büyük bir şehirde, yani medinede doğacak, mücadele vakti geldiğinde ise bu şehirden çıkıp denizi geçerek İstanbul’a gelecektir. Hatta hadislerde; Hz. Mehdi (a.s.)'ın denizde kuru bir yol açılacağı söylenerek bir köprüye de işaret edilmiş; Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir köprüden geçerek İstanbul’a geleceği haber verilmiştir:
“KONSTANTİNİYYE’NİN FETHİ SIRASINDA SABAH NAMAZI İÇİN ABDEST ALIRKEN BİR BAYRAK DİKECEK. DENİZ İKİYE AYRILARAK SU KENDİLİĞİNDEN UZAKLAŞACAK VE AÇILAN YOLU TAKİP EDEN HZ. MEHDİ (A.S.) KARŞI KIYIYA GEÇECEKTİR. Sonra bir bayrak daha dikecek ve diyecek ki: Ey insanlar, ibret alınız. Deniz Beni İsrail’ e nasıl yol verdiyse, bize de öyle yol verdi. Ondan sonra hepsi tekrar tekrar tekbir getirecek ve 12 tekbir ile şehrin 12 burcu da düşecektir.” (Ahmet İbn-i Hacer-i Mekki (Heytemi), Beklenen Mehdi’nin Alametleri, El-Kavl-ül Muhtasar fi Alametil Mehdiyyül Muntazar, s. 57)
Hadislerde ayrıca Hz. Mehdi (a.s.)'ın, Peygamberimiz (sav)'in kutsal emanetleriyle birlikte ortaya çıkacağı da belirtilmiştir. Bilindiği gibi bu kutsal emanetlerin muhafaza edildiği yer de yine İstanbul’dur.
Abdullah b. Şurefe'den rivayet edildi ki: “Hz. Mehdi (a.s.)'ın beraberinde süslenmiş bir halde Peygamberimiz (s.a.v)'in bayrağı olacaktır.”(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiy-il Ahir Zaman, s. 65)
“Peygamber (s.a.v)'in softan bayrağı ile çıkacaktır. O bayrak dört köşeli olup, dikişsizdir ve rengi de siyahtır. Onda bir hicr (hale) bulunur. O Resulullah (s.a.v)'in vefatından beri açılmamış olup Hz. Mehdi (a.s.) çıkınca açılacaktır.” (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiy-il Ahir Zaman, s. 23)
“Alametlere gelince; beraberinde Allah Resulü(s.a.v)’in gömleği, kılıcı, sancağı bulunacaktır. O sancak ki Peygamberin (s.a.v) vefatından bugüne kadar hiç açılmamıştır. Hz. Mehdi (a.s.)'ın zuhuruna kadar da açılmayacaktır.”(Medineli Allâme Muhammed b. Resul el-Hüseynî el-Berzencî, Kıyamet Alametleri, s. 164)
Bediüzzaman Said Nursi de, Peygamberimiz (sav)'in hadisleri doğrultusunda Hz. Mehdi (a.s.)'ın, ‘Hilafet Merkezi’nin eskiden bulunduğu yerden, yani İstanbul’dan çıkacağını’ şöyle bildirmiştir:
“Şimdi, Hz. Mehdi (a.s.) gibi şahıslar hakkındaki rivayetlerde farklı haberler olmasının sebebi ve sırrı şudur ki:
Hadisleri açıklayanlar, hadis metinlerini kendi anlayışlarına ve ufuklarının genişliğine göre yorumlamışlardır. Mesela: Merkez-i Saltanat (yani Hilafet Merkezi), o zamanlar Şam'da veya Medine'de olduğundan, Hz. Mehdi (a.s.) veya Süfyan’la ilgili olayların, Merkez-i Saltanat civarında olan Basra, Kufe, Şam gibi yerlerde gerçekleşeceğini zannederek hadisleri öyle yorumlamışlardır.” (Sözler, s. 359)
"Merkez-i Hilafet eski zamanda Irak'da, Şam'da ve Medine'de bulunduğundan, raviler (yani hadislerle ilgili haberleri aktaranlar) kendileri çıkarım yaparak, hadislere, sanki yönetim merkezi (Hilafet Merkezi) hep bu yerlerde kalacak gibi mana vermiş, "Merkez-i Hilafet-i İslamiye" yakınlarında tasvir etmişler, Halep ve Şam demişler. Hadisteki kısaltılmış ana bilgileri kendi anlayışlarına göre bu şekilde açıklayıp yorumlamışlar.” (Şualar, s. 492)
Bediüzzaman'ın da açıkladığı gibi, Ahir Zaman hadislerini aktaran alimler, ahir zaman olaylarını kendi dönemlerindeki hilafet merkezlerini esas alarak aktarmışlardır. Zira Peygamber Efendimiz (sav)’den günümüze kadar Halifelik Merkezi’nin bulunduğu yer, Şam, Halep, Küfe, Mekke ve en son İstanbul olmak üzere pek çok kez değişmiştir. Dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış yeri hakkında her alim, kendi zamanının Hilafet Merkezi olan Irak, Şam, Kufe, Medine gibi bu şehirleri belirtmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)'ın çıkış yeri hakkında rivayetlerin farklı olmasının sebebi de bu olmuştur.
Ancak, Ahir Zaman olaylarının vuku bulduğu yerle ilgili rivayetlerin ortak noktası, bu olayların Hilafet Merkezi'nde gerçekleştiğidir. Bediüzzaman da yaptığı açıklamalarıyla bu sonuca vardığını belirtmiştir.
Hilafetin son merkezi ise ‘İstanbul’dur. Halifelik bu yüzyılın başlarında resmi olarak kaldırılmıştır ve o günden bu yana dünya üzerinde başka hiçbir yere de taşınmamıştır. Peygamberimiz (sav)'in iki sancağı, kılıcı ve gömleği ile diğer mukaddes emanetler İstanbul'dadır. Sonuç olarak, halen bu manevi ünvanı koruyan tek şehir İstanbul'dur. Dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.)'ın da buradan çıkması beklenmektedir (Doğrusunu Allah bilir).
Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerden ve Bediüzzaman Said Nursi’nin açıklamalarından da Hz. Mehdi (a.s.)’ın Darwinizm, materyalizm ve ateizm gibi Kuran ahlakına karşı mücadele veren dinsiz ve deccali felsefeleri fikren mağlup edeceği yerin İstanbul olduğu anlaşılmaktadır.
"…Uzak yerlerdeki askerleri Hz. Mehdi (a.s.)’a biat edecek. Zulümü ve zalimleri engelleyecek, ülkeler düzelecek, CENAB-I HAK KENDİSİNE (HZ. MEHDİ (A.S.)'A) İSTANBUL'U FETHETTİRECEKTİR." (Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)
"ALLAH KONSTANTİNİYYE'Yİ (İSTANBUL'U) ÇOK SEVDİĞİ DOSTLARININ ELİYLE FETHEDECEK... Onlardan hastalığı ve üzüntüyü kaldıracak." (Medineli Allâme Muhammed b. Resul el-Hüseynî el-Berzencî, Kıyamet Alametleri, s. 181)
Hz. Mehdi (a.s.)’a Mekke’de Biat Edileceği Dönem
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Mekke’de bulunacağı dönem ise, Kuran ahlakının dünya hakimiyetinin gerçekleşmesi açısından önemli bir zaman olacaktır. Müslümanların ileri gelenlerinin; tüm Müslümanlar adına manevi bağlılıklarını, sevgilerini belirtmeleri, onun Mekke’de bulunduğu dönemde gerçekleşecektir.
Mekke dönemi aynı zamanda da, Hz. Mehdi (a.s.)’ın mücadelesinin son yıllarına denk gelecektir. Bediüzzaman Said Nursi, Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu dönemini ‘siyaset ve saltanat dönemi’ olarak adlandırmıştır. Müslümanlar açısından manevi değeri çok yüksek ve kutsal bir mekan olduğu için Allah, iman edenlerin Hz. Mehdi (a.s.)’a biat edecekleri yer olarak Mekke şehrini seçmiştir (Doğrusunu Allah bilir). Bu konudaki hadislerden bazıları şöyledir:
Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "HZ. MEHDİ (A.S.), MEDİNE'DEN (BÜYÜK BİR ŞEHİRDEN) çıkacak ve MEKKE'YE GELECEK. İNSANLAR onu, kendi aralarından (tanıyıp) ortaya çıkaracaklar ve o, istemediği halde RÜKUN İLE MAKAM ARASINDA ONA BİAT EDECEKLER." (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
"HZ. MEHDİ (A.S.), MEKKE'DE Peygamberimiz (sav)'in sancağı, gömleği, kılıcı, işaretleri, nuru ve güzel ifadesiyle yatsı vaktinde ÇIKAR.” (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
“… Mekke halkından bir grup onu (Hz. Mehdi (a.s.)'ı), istememesine rağmen (bulunduğu yerden) çıkarırlar. HACER-İ ESVED’LE MAKAMI İBRAHİM ARASINDA ONA (HZ. MEHDİ (A.S.)'A) BİAT EDERLER.” (Sünen-i Ebu Davud, 5/94; Ahmet İbn-i Hacer-i Mekki (Heytemi), Beklenen Mehdi’nin Alametleri,El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Kudüs Dönemi
Hz. Mehdi (a.s.), Mekke’de bulunduğu bu dönemden sonra Kudüs’te de uzun bir süre ikamet edecektir. Kudüs’te Hz. Süleyman (a.s.)’ın mescidini yeniden inşa edecek, Hıristiyanlara İncil’in, Musevilere de Tevrat’ın gerçeğiyle, Müslümanlara ise Kuran ahlakına göre davranacaktır.
“HZ. MEHDİ (A.S.) BEYT-ÜL MAKDİS’E (KUDÜS’E) İNER VE MİLLET O’NUN EHLİ BEYT’İNDEN GELENLERLE UZUN BİR MÜDDET YAŞAR...” (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 77)
“HZ. MEHDİ (A.S.) MÜMİNLERLE BERABER BEYT-ÜL MAKDİS'DE (KUDÜS’DE) SABAH NAMAZI KILARKEN, o sırada nüzul eden (yeryüzüne inen) Hz. İsa (a.s.)'ı takdim edecek ve Hz. İsa (a.s.) ellerini, onun (Hz. Mehdi (a.s.)'ın) omuzuna koyarak, "Namazın kameti (farz namazı kılmak için okunan ezan; namaza başlama işareti) senin için getirildi, bu yüzden sen kıldır" diyecek ve nihayet Hz. Mehdi (a.s.), Hz. İsa (a.s.) ve müminlere imam olarak namazı kıldıracaktır.” (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Roma Dönemi
Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’ın sonraki dönemlerde, Roma’yı da manen fethedeceği; yani yürüteceği fikri mücadele ile burada da İslam ahlakını yerleşik kılacağı bildirilmiştir:
“… HZ. MEHDİ (A.S.) VE TALEBELERİ … (ROMA’YI) TESBİH VE TEKBİRLE MANEN FETH EDECEKLERDİR…” (Medineli Allâme Muhammed b. Resul el-Hüseynî el-Berzencî, Kıyamet Alametleri, s. 204) (Suyuti, el-Havi li'l Feteva, II. 81)
Hz. Mehdi (a.s.)'ın Mücadelesi Ne Zamana Kadar Sürecektir?
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.)'ın inkarcı felsefeleri fikren tam olarak etkisiz hale getirip İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılana kadar mücadelesine devam edeceği bildirilmiştir:
“İNSANLAR, HAKKA DÖNÜNCEYE KADAR MÜCADELESİNE DEVAM EDECEKTİR.” (Ahmet İbn-i Hacer-i Mekki (Heytemi), Beklenen Mehdi’nin Alametleri, El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)