Vücudun gözle görülemeyecek kadar küçük parçaları olan hücreler arasında son derece kusursuz ve mükemmel bir uyum vardır...
Bir fabrikada üretimin düzenli olması ve fabrikanın verimli çalışabilmesi için, fabrikadaki tüm cihazlar birbirleriyle uyum içinde olmalıdır. Ancak bu cihazların sadece uyum içinde çalışması üretim için yeterli değildir. Çünkü üretimin gerçekleşmesi, aletlerin eş zamanlı olarak çalışmasına bağlıdır. Zamanlamanın doğru olmadığı durumlarda ise, insan vücudundaki kompleks sistemler ile karşılaştırıldığında çok daha basit kalan fabrikalarda büyük bir karmaşa yaşanır. Oysa vücudumuzda dünyanın en gelişmiş fabrikalarından daha ileri teknolojiye sahip trilyonlarca hücre bulunur. Üstelik pek çok fabrika genelde tek bir ürüne odaklanmışken hücrelerimizde muazzam çeşitlilikte ürünler meydana gelmektedir. Bu hücreler ortaklaşa hareket ederek, kusursuz bir ürün ortaya çıkartabilmek için hem kendi içlerinde hem de diğer hücrelerle koordineli ve planlı bir şekilde çalışmak durumundadırlar. İşte hücrelerimizde an an gerçekleşen mucizeler:
Genetik Bilgileri Korurlar
Vücudumuzun yapısı, şekli ve özellikleriyle ilgili her türlü bilgi bizim ilk hücremizin çekirdeğinde bulunan ve DNA ile proteinden oluşan kromozomlarda mevcuttur. Ancak bu ilk hücredeki bize ait genetik bilgilerin hücre bölünmesi ile diğer hücrelere de aktarılması gerekir. İşte bu işlem sırasında hücreler, kohezin isimli özel bir “kromozom yapıştırıcı” kullanırlar. Kohezin hücre bölünmesi sırasında ayrılan kromatidleri yapıştırır. Ancak son araştırmalar bu zamksı proteinin tek görevinin kromatidlerin yapıştırılması ile sınırlı olmadığını göstermiştir. Bu yapıştırıcı aynı zamanda DNA hasarlarını da onarmaktadır. Yani kohezin bir hücrenin kendi kütüphanesini nasıl koruduğunu gösteren önemli bir proteindir. Bize ait tüm genetik bilgilerin korunması anlamına gelen bu onarım DNA’nın ipliklerindeki kırıkların tamir edilmesi prensibine dayanır. Eğer hücrede böyle bir koruma sistemi olmasaydı vücudumuzun sistematik çalışmasında bozulma olurdu. Bu tıpkı bilgisayar sisteminde oluşan bir arıza sonucu bilgisayar sisteminin çökmesine benzetilebilir.
Kohezin sadece bir proteindir. Bu proteinin kendi kendine hücrenin temel yapıtaşı olan DNA’nın gözle görülmeyecek derecede küçük bir iplikçiğinde (kromatit) bir bozulma olduğunda ona müdahale etmesi gerektiğini bilmesi ve tamir etme mekanizmasını işletebilmesi elbette imkansızdır. Kohezinin akıllı protein haline dönüşmesi ancak Yüce Allah’ın ilhamı ile mümkündür.
Tam Olması Gereken Zamanda Devreye Girerler
DNA üzerinde, dört harfin farklı sıralanışlarından oluşan bizim bilmediğimiz bir dil konuşulur. Buradaki bazı harflerin yan yana gelmesiyle hücrenin içinde bir protein oluşması için gerekli bilgi sağlanmış olur. Ancak bazı harfler yan yana geldiğinde protein oluşturamazlar. Bilim adamları DNA’nın bu dizilim ile ne dediğini tam olarak anlayamadıkları için DNA’yı anlamlı ve anlamsız kısımlar olmak üzere ikiye bölmüşlerdir. İşte bu nedenle DNA’nın anlamsız olarak kabul ettikleri kısımlarına “hurda DNA” adını vermişlerdir. Ancak günümüzde hurda DNA’nın aslında hurda olmadığı tam aksine etrafındaki genlerin aktivitelerini düzenlediği anlaşılmıştır. Genler protein üretecek bilgiyi taşırken, hurda DNA denen kısım ise bu genin başlangıç ve bitiş yerlerini kontrol etmektedir. Hurda DNA, noktalama işaretleri (virgül, nokta) gibi davranarak genin protein üreteceği kısımlarını belirlemektedir. Başka bir deyişle genleri tuğla taşıyan işçiler olarak düşünürsek, hurda DNA da bu işçilere görevlerini söyleyen ustabaşı olarak çok önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. Bu durum, Yüce Allah’ın herşeyi bir amaç ve hikmetle yarattığını, evrimcilerin ise insanda biriken bu genleri, kullanılmayan fazlalıklar olarak adlandırmalarının çok büyük bir hata olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır.
Vücudumuzdaki her ayrıntı, binlerce bilginin aynı zamanda kusursuzca işlemesiyle oluşur. Gözlerimizin rengi, kemiklerimizin şekli, beynimizdeki trilyonlarca iletişim ağının nasıl kurulacağı, hepsi detaylı olarak genlerimizdeki bilgi bankasında kayıtlıdır. Bu bilgiler tam gerektiği zamanda, gerektiği süre boyunca açılır ve hücre yapması gerekeni yapar. İşte Hurda DNA adı verilen DNA bölgeleri bu zamanlamayı ayarlarlar. Eğer bu zamanlama ayarlanmasaydı ne vücudumuzun şekli, ne de hormonlarımızın seviyesi düzgün olurdu. Kısacası daha anne karnındayken insanı oluşturacak hücre, ne zaman bölünmesi gerektiğine karar veremez ve insan oluşmazdı. Yüce Allah genlerdeki bu bilgiyi hazır bir şekilde küçücük hücrenin içine yerleştirerek hücreyi yaratmıştır. Böyle bir düzenin varlığı, elbette hayranlık uyandıran bir yaratılış delilidir.
DNA’nın İpliklerini Birbirinden Ayırırlar
Helikaz adlı bir başka protein ise hücre çoğalması sırasında DNA’nın yumak halindeki ipliklerini gevşeten, çözen bir enzimdir. Bu protein ciddi bir güç harcayarak DNA’nın ipliklerini birbirinden ayırmakta, bu biçimde hücrelerimizin çoğalmasını kolaylaştırarak hayati önem taşıyan bir görevi yerine getirmektedir.
DNA’nın Uç Kısımlarının Sökülmesini Engeller
Kromozomların uç kısımlarına telomer denir. Bunlar hücre bölünmesi sırasında iplikçiklerin kutup bölgelerine çekilmeleri sırasında adeta bir buket görüntüsü oluşturarak DNA’nın uç kısımlarının sökülmesini engeller ve DNA’nın çözülerek bozulmasını önlerler. Elbette bu önlem sayesinde hücrenin bölünme işlemi ve bize ait bilgilerin diğer hücreye aktarılması kusursuz bir düzen içinde gerçekleşir. Hücrenin helezon şeklinde sarılmış DNA’sının bölünme sırasında uçlarından çözülebileceğini düşünüp buna karşı bir tedbir alabilmesi ise mümkün değildir. Kuşkusuz hücredeki bu aklın gerçek sahibi Yüce Allah’tır.
İletişim Kurarak Birçok Hastalığı Önlerler
Hücrelerin birbirleriyle olan iletişimleri de büyük bir mucizedir. Örneğin kırmızı kan hücreleri, trombositlerle adeta konuşurlar. Konuşmanın kesilmesi ise şeker hastalığından kalp krizine kadar pek çok hastalığa sebep olur.
Ulaşımı Sağlarlar
Kinesin, hücrenin içinde kendisi için iğ ipliklerinden oluşturulmuş bir yol üstünde koşan motor proteinlerden biridir. Bir yükü ya da hücre bölünmesinde kromozomları vinç gibi taşırken, kinesinin bir aşamada durması gerekir. Bu ihtiyaca uygun olarak kinesin kendisini durduracak mekanizmalara sahip olarak yaratılmıştır.
Bu protein, tıpkı tren rayı döşeyen işçiler gibi hücre bölünmesi sırasında iğ ipliklerinden oluşan yolun uzamasını ya da kısalmasını sağlayarak bölünmenin hızını belirler ve yolun sonlanmasını sağlar. Küçücük bir hücrenin içinde böylesine kompleks bir ray sisteminin nasıl kurulduğunu ise hiçbir araştırmacı evrim yanılgısına dayanarak açıklayamamaktadır. Çünkü hücrenin içindeki bu mükemmel organizasyonların kör tesadüfler sonucu oluşması mümkün değildir. Hücredeki bu özellik de Yüce Allah’ın üstün aklının ve benzersiz yaratma sanatının kusursuz delillerinden sadece bir tanesidir.
Sonuç
Vücudun gözle görülemeyecek kadar küçük parçaları olan hücreler arasında son derece kusursuz ve mükemmel bir uyum vardır. Böyle bir uyumun tesadüfen gerçekleşmesi kesinlikle imkansızdır. Bicoid isimli bir genin vücut gelişimini düzenleyen proteinin üretimi üzerinde etkili olması, Kohezin adlı yapıştırıcının hücrenin temel yapıtaşı olan DNA’daki bozulmaları onarması, hurda DNA’nın etrafındaki genlerin aktivitelerini düzenlemesi, Helikaz adlı bir başka proteinin hücre çoğalması sırasında DNA’nın yumak halindeki ipliklerini gevşetmesi, hücrelerin birbirleri ile konuşup anlaşmaları ve Kinesin adlı proteinin hücre içi ulaşımı sağlaması tesadüflerle açıklanamayacak derecede komplekstir.
Kalite kontrolü, etkili iletişim, düzenlenmiş, üstelik hiçbir akla ve şuura sahip olmayan hücreler tarafından yapılması gerçeği ise vücutta her şeyin büyük bir ilim ve bilinçle yaratıldığını göstermektedir. Yeryüzünde yaşayan milyarlarca insanın her birinin vücudundaki 100 trilyon hücre arasında hep aynı şekilde işleyen bu düzen, Yüce Allah’ın üstün yaratışının, aklının ve tek İlah olduğunun bir delili ve hikmetidir.