Sindirim, canlıların en önemli fonksiyonlarından biridir. Canlıların bu en önemli fonksiyonları hücrenin de en temel işlevlerinden biridir. Hücrenin sindirim ve geri dönüşüm organeli lizozomlardır. Lizozomlar sadece yıkılması gereken büyük moleküllerin parçalandığı yer değil, aynı zamanda bakteriler gibi davetsiz misafirlerin de etkisiz hale getirildiği son duraktır.
Vücudumuzda gün içerisinde bizim farkında olmadığımız birçok işlem gerçekleşir. Eksiksiz bir şekilde gerçekleşen bu işlemleri hücrelerimiz yapar. Sayıları 100 trilyonu bulan bu hücrelerin içinde, görevlerini çok iyi bilen birçok yapı vardır. Kimi enerji, kimi protein üretir, kimi taşıma işlemi yapar, kimi de depo şeklinde kullanılır.
Allah insan vücudundaki 100 trilyon hücreyi ve bu hücrelerin içindeki organellerin hepsini yaratandır. Bu organeller kendilerine verilen görevi Allah’ın sonsuz aklının tecellileri olarak kusursuz bir şekilde yerine getirirler.
Hücrenin Kimya Laboratuvarı
Hücre içinde yoğun bir faaliyet gösteren organellerden bir tanesi lizozomdur. Lizozomlar yaklaşık olarak 0.5 mikron çapındadır (1 mikron milimetrenin binde biridir). İçerisinde genellikle sindirimde kullanılan bazı enzimler vardır. Bu enzimler sayesinde vücutta birçok yıkma işlemi gerçekleşmektedir. Lizozom, hücrelerin öğütme makinesidir.
Hücreye giren besinler, çok kompleks kimyasal işlemler sonucunda parçalanarak yeni üretimler için hammadde haline getirilirler. Bu sayede yeni alanlarda kullanılabilirler. Bu hammaddeler yalnızca sentezlenecek proteinleri oluşturacak aminoasitleri değil, hücrenin her türlü işinde kullanacağı kimyasal maddeleri de içerir.
Bu işlemlerin gerçekleştiği “lizozom” adlı organel çok ileri bir kimya laboratuvarını andırır. Lizozomda yaklaşık olarak 36 farklı enzim, farklı besin maddelerinin sindirimi için görev yapar. Örneğin protein sindirimi için 5, nükleik asitler için 4, polisakkaritler için 15, lipitler için 6, organik sülfatlar için 2, organik fosfatlar için 4 ayrı enzim devreye girer. Tek bir enzimin kimyasal yapısı, fiziksel özellikleri, yaptığı karmaşık işler ve inanılmaz işlem hızı düşünülürse, 36 farklı enzimin yaklaşık 1 mikronluk (milimetrenin binde biri) bir organelde görev yapmasının ne kadar büyük bir mucize olduğu daha iyi anlaşılır. Bu kadar güçlü öğütücülerin böylesine muhteşem bir uyumla, hücreye de, birbirlerine de hiçbir zaman zarar vermeden çalışmaları Allah’ın kusursuz yaratma gücünün bir sonucudur.
Hücrenin Öğütme Makinesi
Lizozomu hücrenin öğütme makinesi olarak tanımlayabiliriz. Bu organelden salgılanan enzimler sayesinde vücutta birçok “yıkma” işlemi gerçekleşir. Lizozom enzimleri, artık işe yaramayan hücreleri yıkıp, parçalamalarının veya bir yapının etrafını saran zarı öğüterek delmelerinin yanı sıra, vücutta sürekli olarak büyümeye devam eden bazı hücreleri de parçalarlar.
Bakteri, virüs, hücre parçaları, ölü dokular ve büyük, zararlı parçalar, bu enzimlerin faaliyetleri sonucunda ortadan kaldırılır ve geriye vücuda faydalı, kullanılabilir kısımlar kalır.
Lizozomda görev alan enzimler bir yapının etrafını saran zarı öğüterek deler ve vücutta sürekli olarak çoğalan hücreleri parçalayarak durdururlar. Bu son derece önemlidir, çünkü bu durdurma işlemi olmasa, vücuttaki hücreler kesintisiz olarak çoğalacaklar, bu da organların büyümesine ve vücutta sürekli olarak tümörlerin oluşmasına neden olacaktır.
Lizozom enzimlerinin yok etme görevleri, vücudun savunması için büyük bir önem taşıdığından, bu enzimler çoğunlukla akyuvar ve makrofajların içinde bulunurlar. Makrofaj ve akyuvarlar, vücut içinde karşılaştıkları yabancı maddeleri fagositoz yoluyla içlerine alıp sindirdiklerinden lizozom enzimlerinin bu bölgelerdeki varlıkları önemlidir.
Lizozom enzimleri, parçalama konusunda oldukça etkilidirler. Ancak lizozomun içinde inaktif durumdadırlar. Eğer lizozomun zarı delinir ya da yırtılırsa, enzimler bulundukları hücreyi sindirmeye başlar ve bu olaya “otoliz” denir. Bu sindirim ve parçalanma işlemi genellikle yaşlanmış, yıpranmış ya da işlevini yitirmiş organellerde meydana gelir. Hücre içinde lizozom, salgıladığı enzimlerle sindirim işlemini gerçekleştirmekte, ölü organelleri ortadan kaldırmakta, kimi zaman da hücrenin tamamını yok etmektedir. Buna birkaç örnek vermek mümkündür:
→ Kolunuzu çarptığınızda meydana gelen morarma, bu bölgedeki ölü hücrelerin bir kalıntısıdır. Bir süre sonra bu bölgenin iyileşerek eski haline dönmesi ise, lizozom enzimlerinin ölü dokuları parçalaması ve yok etmeleri sayesindedir. Lizozom enzimlerinin gerçekleştirdiği bu yıkım işlemi, vücut açısından son derece önemlidir.
→ Hamile olan kadınlarda bebeğin gelişimiyle birlikte rahim normale oranla çok fazla büyür. Bu sağlıklı bir bebeğin doğabilmesi için gerekli olan bir aşamadır. Ancak bebek doğduktan sonra artık bu derece geniş bir rahme ihtiyaç kalmamaktadır. Bu durumda aşırı derecede genişlemiş olan bu organın tekrar eski haline döndürülmesi gerekmektedir. İşte bu işlemi gerçekleştiren lizozom enzimleridir. Doğum işlemi bittiğinde belirli hücrelerin lizozomları adeta bunu haber alır ve ne yapmaları gerektiğini çok iyi bilerek hemen gerekli enzimleri salgılamaya başlarlar. Bu enzimler de vücudun sağlığı için hamilelikten sonraki 10 gün içerisinde hızlı bir yıkımla rahmi 1/40 oranında küçültürler. Böylece rahim eski boyutlarına dönmeye başlar.
→ Lizozom enzimlerinin yıkıcı etkisi sperm hücresi için de büyük bir gereksinimdir. Lizozomlar spermin baş kısmında da bulunurlar. Sperm, yumurtaya ulaştığında onu saran kılıfı delmek için bünyesinde taşıdığı lizozom enzimlerini kullanır. Parçalayıcı etkiye sahip bu enzimler, yumurtayı koruyan kılıfı delerek spermin yumurtayı döllemesini sağlarlar.
→ Yiyeceklerle bedenimize pek çok bakteri girer. Besin, henüz ağızdayken bunların yok edilmeleri görevi lizozom enzimlerine aittir. Bu enzimler aynı zamanda ağız içinde kalan gıda artıklarını da sindirip temizler ve bakterilerin potansiyel gıda desteklerini de kesmiş olurlar. Bakteriler bu şekilde açlığa mahkum edilip yok edilirler.
Bu örneklerde de açıkça görüldüğü gibi vücudumuzdaki her mekanizma birbirini tamamlayacak şekilde çalışır. Oysa Darwinistler bu birbiriyle iç içe geçmiş mükemmel sistemin bazı tesadüflerin sonucunda oluştuğunu ve kusursuz şekilde işlemeye devam ettiğini iddia edecek kadar akıl ve mantıktan uzaklaşmışlardır. Kendi içlerinde mükemmel bir işleyişe sahip olan bu mekanizmaların vücudun bütünündeki sistemlerle de uyumlu bir şekilde çalışması, Allah’ın yaratışındaki kusursuzluğun delillerinden bir tanesidir.
Gözü Temizleyen Göz Damlasının Ana Maddesi
Çoğu insanın, “yalnızca ağlandığında akan tuzlu su” zannettiği gözyaşı, durumdan duruma değişen yapısıyla son derece özel bir sıvıdır.
Gözyaşının ilk görevi gözü mikroplara karşı korumaktır. İçinde bulunan “lizozom” enzimi birçok bakteri türünü parçalayabilme ve mikrop öldürme özelliğine sahiptir. Lizozom sayesinde göz, enfeksiyonlardan korunur. Bu madde, binaları mikroplardan temizlemek için kullanılan kuvvetli bir dezenfektan olan “fenik asit”ten bile daha etkilidir. Bu kadar güçlü olduğu halde bu enzimin göze hiçbir zarar vermemesi büyük bir mucizedir.
İçinde böyle son derece güçlü bir dezenfektan bulunan gözyaşı, gözün kimyasal yapısına en uygun şekilde yaratılmıştır. Bu yağlama-nemlendirme sistemi sayesinde gözünüz kurumaz. Eğer bu sistem var olmasa ya da eksik çalışsaydı, o zaman göz ile göz kapağı arasında sürekli bir sürtünme olur, gözünüz birkaç dakika içinde kurur, göz kapaklarınız yapışır ve oldukça acılı bir süreç sonucunda kör olurdunuz.
Lizozomlar Allah’ın Kusursuz Yaratışının Örneklerindendir
Vücuttaki tüm işlemler moleküler düzeyde gerçekleştiğinden, vücutta “atıkların” olabileceği belki de hiç akla gelmemiştir. Oysa, sürekli olarak yenilenen insan bedeninde durmaksızın hücreler ölmekte, beden sürekli olarak bakteri ve virüslerle savaşmakta ve dolayısıyla kesintisiz olarak atıklar meydana gelmektedir. Bunların birikimi, hücrelerin iflas etmesine, kan dolaşımının tıkanmasına ve organların işlevlerini yitirmesine neden olabilir. İnsan bedenindeki lizozom enzimleri buna karşı bir tedbirdir. Onlar da vücudun diğer tüm parçaları gibi akıllı davranırlar. Sağlıklı yapılara hiçbir zaman müdahale etmezler. Yok edilmesi gereken atıkları hemen fark ederler ve bedeni canlı tutmaya çalışırlar. Allah’ın dilediği ve belirlediği şekilde hareket ederler. Allah dilemedikçe, başka hiçbir güç onların yaptıklarını yapamayacak, onların bir benzerini meydana getiremeyecektir. Allah büyüktür, Yücedir ve O’nun sanatı her yanı kaplamıştır. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır:
Allah… O’ndan başka ilah yoktur. Diridir, kâimdir. O’nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O’nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O’na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)