Şu bilinmelidir ki, kiliseler de dahil olmak üzere tüm ibadethaneler Kuran’a göre dokunulmazdır. Yüce Allah’ın tevazuları ve güzel ahlakları dolayısıyla övdüğü rahiplere veya Hristiyanlara eziyet etmek İslam’a göre haramdır. Bu nedenle Hristiyanlara karşı düşmanlığı teşvik etmek ya da haçla hilal arasında bir düşmanlık meydana getirecek girişimler İslam ahlakına aykırı davranışlardır.
Ne yazık ki, İslam dünyasındaki radikalizm sorunu bu tarz nefret suçlarının işlenmesine yol açmaktadır. Bu nedenle Kuran’a dayalı İslam ile mevzu hadislere ve Kuran’a göre haram olan fiilleri meşrulaştıran kaynak kitaplara dayanan bağnazlık dini arasında net bir ayrım yapılması çok önemlidir. Radikal bir düşünce yapısına sahip kişileri eğitme konusundaki görev ise Kuran’a göre hareket eden samimi Müslümanlara düşmektedir.
Hristiyanlar ve Müslümanlara Kurulan Tuzak
Kuran’a göre Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında yakın bir dostluk olmalıdır. Oysa ki bağnazlık dininde bunun tam tersi olarak Hristiyanlara karşı büyük bir nefret vardır. Hristiyanlara gösterdiği şefkat ve sevgiyle tüm Müslümanlara en güzel örneği teşkil eden Resullulah (sav), gerçek Müslümanların tavrının nasıl olması gerektiğini de en mükemmel şekilde göstermiştir. Örneğin 628 yılında St. Catherine Manastırı’ndan gelip korunma isteyen Hristiyanlar için hazırlattığı Ahitname isimli anlaşma ile bu ahlakını en güzel şekilde sergilemiş ve tüm Müslümanlara kıyamet gününe kadar bu ahitnameye uyma emri vermiştir.
Ne yazık ki, bazı Batılı düşünürler, şu an yaşadığımız dünyada, istenmeyecek bir İslam modeli oluşturmak amacıyla sanata, bilime, güzelliğe, estetiğe, müziğe, heykele, kısacası güzel olan her şeye karşı olan aşırıcılık fikrini aşılamışlardır.
Örneğin, Samuel Huntington’ın ‘Medeniyetler Çatışması’ ve ‘Müslüman Savaşları Çağı’ isimli tezleri aslında İslam’ı ortadan kaldıracak bu tarz bir radikalizmi desteklemekten başka bir şey değildir. Bu iddialar, bir dünya savaşını alevlendirmek ve tüm dünyayı dinden uzaklaştırmak için savunulmaktadır. Bu çerçevede radikal görüşte olanlara Hristiyan nefreti yerleştirilmiş ve amaçlarının Hristiyanları ortadan kaldırmak olduğu öğretilmiştir. Hatta öyle ki, ateizm Avrupa’da yaygınlaşmasıyla Avrupa’da çok az sayıda kalan gerçek dindar Hristiyanlar da, bu haç-hilal savaşı bahanesiyle ortadan kaldırılmak istenmektedir. Bu konuyla ilgili olarak ünlü Fransız piyanist ve bestekar Stephane Blet de bir röportajında medyanın, Avrupalılarda İslam korkusu oluşturmak ve bir Müslüman-Hristiyan savaşı başlatmak için kullanıldığını söylemiştir.[i]
Bu nedenle Hristiyanlar, Müslümanlar ve diğer tüm inananların bir araya gelerek bu tuzakları bozmaları ve inançsız fikirlere karşı fikren mücadele etmeleri gerekir. Ortada bir haç-hilal savaşı olduğu imasında bulunmak yanlış olur çünkü asıl mücadele inananlar ile inanmayanlar arasındadır. Şeytani inkar sisteminin fikren ortadan kaldırılması için de haçın hilalle birleşerek güç birliği yapacağına hiç şüphe yoktur.
Hristiyan Nüfusu Defalarca Eziyete Uğratılmıştır
Söz konusu tuzaklar sebebiyle Somali, Afganistan, Pakistan, Nijerya, Kenya gibi Müslüman ülkelerdeki Hristiyan azınlıklar birçok kereler eziyet görmüş, tacize uğramış, linç edilmiş, öldürülmüş veya yurtlarından sürülmüştür[ii]. Hristiyanlığın doğduğu yer olan Ortadoğu’da bugün Hristiyanların sayısı giderek azalmaktadır. Öyle ki bu oran %20’den %3-4’lere kadar düşmüştür[iii]. ABD Dışişleri Bakanlığına göre 60 ülkede yaşayan Hristiyanlar, inançları dolayısıyla ya hükümetleri ya da komşuları tarafından haksız muameleye maruz bırakılmaktadır. Open Doors raporuna göre ise her ay 322 Hristiyan öldürülmekte, 214 kilise ya da Hristiyanlara ait bina yıkılmakta ve Hristiyanlara karşı 722 şiddet saldırısı gerçekleştirilmektedir.[iv].
Mısır’da yaşanan Palmiye Pazarı saldırısında ise 43 kişi hayatını kaybetmiştir. Aynı şekilde geçen yılbaşında katedrale düzenlenen saldırıda 25 Kıpti Hristiyan yaşamını yitirmişti. Her iki saldırıyı da IŞİD üstlendi. Saldırıların özellikle Hristiyanlar için kutsal olan Noel zamanı düzenlendiği de unutulmamalı. Radikaller özellikle Kıptilere karşı saldırılarını arttırırken son beş ay en kanlı olaylara sahne olan dönem oldu. Amerikalı bir düşünce kuruluşuna göre Kıptilere yönelik saldırılar 2017’de 26’ya ulaşırken, Aralık’taki kilise saldırısında ölenler de dahil olmak üzere hayatını kaybedenlerin toplam sayısı 88 oldu[v]. Ancak Mısır Kıpti Hristiyanların zulüm gördüğü tek yer değil. Seneler boyunca yurtlarını terk etmek zorunda bırakılan Hristiyanların bu göçü sonucunda, 1 milyondan fazla Kıpti Hristiyan dünyanın dört bir yanına dağıldı[vi]. Suriye Keldani Psikoposu Antoine Audo’ya göre Suriye’de devam eden savaş da ülkedeki Hristiyan nüfusunun 1.5 milyondan 500,000’e düşmesine neden oldu[vii].
Hristiyanları öldürmek cihat değildir
Radikallerin gerçekleştirdiği bu saldırılar, mevzu hadislere ve 1400 yıldır kabul gören hatalı İslami fetvalardan oluşan kaynak kitaplara dayanmaktadır. Bu şiddet içeren saldırılar, geçen Cuma Stokholm’da düzenlenen terör saldırısı ve geçtiğimiz yıl sonunda Berlin’deki Noel pazarında gerçekleştirilen saldırıda olduğu gibi tamamen ideolojiktir. Söz konusu eylemlerde fanatikler, sadece inançları dolayısıyla Hristiyanları hedef almışlardır.
Oysa ki Kuran’da anlatılan din bunun tam aksidir. Fakat kötü niyetli kişiler Kuran’daki savaş ayetlerini şiddeti meşrulaştırmak için kullanmaya çalışabilirler. Oysa ki, söz konusu ayetler sadece Hz. Muhammed (sav) zamanında yaşanan ve Müslümanların büyük bir eziyet altında olduğu dönem için indirilmiştir ve tamamen müdafaa savaşlarıyla ilgilidir. Bugün nasıl uluslararası hukuk devletlere kendilerini savunma hakkı veriyorsa, söz konusu ayetler de nefsi müdafaa ile ilgilidir ve sadece o dönemi kapsamaktadır. Ayrıca Kuran'da tek bir kişiyi öldürmenin, tüm insanları öldürmek kadar ağır bir suç olduğu haber verilmiştir. (Maide Suresi, 32)
Ancak uydurma hadislere göre, Kuran’a tamamen aykırı olarak Müslümanların kadınları ve hatta çocukları bile öldürme hakkı vardır. Bu nedenle devletlerin terörü engellemek için öldürme, şiddet ve nefreti teşvik eden bu kitapları engellemesi önemlidir. Bu hatalı izahlar inananların ve masum insanların kanının dökülmesine neden olmaktadır. Hiçbir Müslüman bu korkunç izahlara ve senaryolara inanmamalıdır. Hz. Muhammed (sav) asla masum insanların öldürülmesi emrini vermez. Kuran’ın birçok ayeti Kuran’ın yeterli olduğunu açıkça belirtmektedir. Kuran’ın yeterliliği ve söz konusu radikal uygulamaların Kuran’a aykırı olduğu gerçeği, IŞİD, Taliban ve El-Kaide ile mücadele etmenin doğru yoludur. İslam devletleri bu hadislerin hurafe olduğunu ve Kuran’ın yeterli olduğunu açıkça belirten demeçler vererek bu son derece tehlikeli duruma müdahale etmelidirler.
Hristiyan-Müslüman çatışmasından mutlak surette kaçınılmalıdır
Samimi Hristiyanlar ve Müslümanlar, aralarındaki sevgi ve dostluk bağlarını güçlendirmeli, aralarını açmaya ve onları birbirlerine kırdırmaya yönelik tuzakları bu şekilde bozmalıdır. Akıl, samimiyet ve sevgi yolu olan Kuran’ın özüne dayanarak radikalizme karşı birlikte mücadele etmelidirler. Radikalizm insanları karanlığa sürükler ve korkunç bir hayata mahkum eder. Bu karanlıkta kalan insanlar sanki hep böyle yaşamaları gerektiğini zannederler. Öyle ki ışığı gördüklerinde gözleri kamaşır, adapte olmakta zorluk çeker ve ışığa hiç alışamayacaklarını sanırlar. Ama bu doğru değildir. Bir süre sonra ışığa alıştıklarını kendileri de göreceklerdir.
[i]https://www.f5haber.com/medyafaresi/fransiz-piyanist-turkiye-ye-karsi-korkunc-bir-haberi-6220192/
[ii] https://www.worldwatchmonitor.org/old-site-imgs-pdfs/2925466.pdf
[iii] http://www.huffingtonpost.com/alon-benmeir/the-persecution-of-christ_b_13652002.html
[iv] https://www.opendoorsusa.org/christian-persecution/
[v] http://www.newser.com/article/e0134bc31a664e6da4649d71737edac5/a-timeline-of-recent-attacks-on-egypts-christians.html
[vi] http://www.abc.net.au/news/2017-04-10/who-are-egypts-copts/8429634
[vii] http://www.breitbart.com/national-security/2016/03/16/aleppo-bishop-two-thirds-of-syrian-christians-have-been-killed-or-driven-away/
Adnan Oktar'ın Egyptian Streets'de yayınlanan makalesi:
https://egyptianstreets.com/2017/06/09/why-pitting-the-cross-vs-the-crescent-in-a-holy-war-is-wrong/