Güneydoğu'da genç kuşaklar
ucgen

Güneydoğu'da genç kuşaklar

1518
Ne demiştiNe oldu


Kral Karadeniz TV, 7 Eylül 2009

Sunucu: Gündemi çok meşgul eden… ve size de sormamı özellikle istemiş izleyicilerimiz; Kürt açılımıyla ilgili neler söyleyeceksiniz? Bu kadar çok güzel kardeşlikten, dostluktan, sevgiden bahsederken bu konuyu özellikle de sormak istedim. Sizce şu anda izlenen politikalar doğru mu, ne yapılmalı ya da sizin şahsi fikriniz…

Adnan Oktar: Hükümet tabii ki bu konuda çok samimi ve çok candan. İşte, dillerinde özgürlük olsun, tabii konuşsun, İngilizce konuşmak isteyen İngilizce, Fransızca konuşmak isteyen Fransızca konuşsun. Tabii, ama ana dilin Türkçe olması lazım. Neticede Türkçeyi bilmesi lazım. Özgürlük de olsun, çıksınlar dağlarda şarkı söylesinler, hayvanlarını otlatsınlar, sohbet edelim, rahat etsinler, tabii ki. Orada PKK çekilsin, kargaşa bitsin. Ama ekonomik refahla, oradaki terörün bitmesiyle mutluluk gelmez. Oraya gelecek olan, Allah esirgesin komünizm gelir, Stalinizm gelir, çünkü maneviyatını yok ettiler bölge halkının, maneviyatını aldılar ve muazzam bir komünist propaganda yapıldı. Darwinist, materyalist, Stalinist, terörist propaganda yapıldı. Şimdi de diyorlar ki, teröristleri affedelim. Bazı kişiler tabii, hükümetin böyle bir idddiası var demiyorum da, bazı kişilerin iddiası var. Halkın arasına salalım adamları, onlar da başlasınlar terörist propagandaya. Bir kere Doğu halkının sevgiye ve şefkate ihtiyacı var; her yer gibi. Bir gönüllerini alalım, bir bağrımıza basalım o insanları, değil mi, bir muhabbet gösterelim, saygımızı, sevgimizi, onlara verdiğimiz değeri bir şiddetle gösterelim. Onlar bizim canımız ciğerimiz… Maneviyatı, sevgiyi, güzelliği, Allah korkusunu onlara bir yayalım, gençliğe. Gençleri çok acayip bir konuma getirdiler. Yaşlılar iyi de, orta yaşlılar, büyük bir bölümü, fakat gençleri çok acayip eğittiler. Terörist eğittiler bir kısmını. Bunları bir kurtaralım. Yani PKK’nın adeta ilk okulları, orta okulları var Güney Doğu Anadolu bölgesinde. Yani geniş kitlerlerle eğitiyorlar dağa çekiyorlar. Eğitip eğitip dağa çekiyorlar. Benim tanıdığım kişilerden de oluyor, mesela ailesi çocuğun PKK’lıydı annesi babası, kaçtı geldi, “ben dağa da çıkmam, ormana da çıkmam, Allah korusun” dedi, kaçtı geldi çocuk. Ailesi de diyor ki, “insan ailesini bırakıp gider mi” diyor. Nereye çıkacaktı, dağa mı çıkacaktı yani çocuk? Tabii bırakacak. Tabii, ahlaksızlık yaparsan tabii bırakacak. Ne mecburiyeti var? İyi aile asla bırakılmaz. İyi anne bırakılmaz, iyi baba bırakılmaz, onların alınlarından öpülür. Eli ayağı öpülür, ayağına kapanılır onların. Ama ahlaksızın yanından kaçacak çocuk. Kendi de ahlaksız olur o zaman. Kabul etmeyecek böyle bir şeyi tabii ki. Açılım çok güzel, ama manevi açılım gerekiyor.

Radikal, 9 Eylül 2009



Sayın Cengiz Çandar'ın, 9 Eylül 2009 tarihli yazısından

“Biz son kuşağız” diyor, “bizden sonra gelenler duygusal kopuş içinde. Ruhi bakımdan kopmuş durumdalar.” Yani, “Diyalog kurulabilecek, konuşulabilecek ve sorunun çözümünü sağlayabilecek son kuşak biziz” demeye getiriyor karşımdaki kişi.

“Kürt Açılımı” ile oluşan bu konuşma fırsatının kullanılabileceği son kuşağın mensubu. Zira, bir sonraki kuşak ki, -Diyarbakır nüfusunun yarısının 0-19 yaş arası olduğunu hatırlatalım- Fırat Anlı’nın, birçoklarının da mutabık olduğu, tanımıyla “ruhi kopuş” içinde. Bu “ruhi kopuş”, Türkiye’nin Doğu’su ve Batı’sı ile bu “iletişimsizlik durumu”, PKK’nın ve bir başka deyimle “sorun”un “şiddet boyutu”nun en önemli “gıda kaynağı”. “Kürt Açılımı”nda rol alan ve alacak tüm aktörlerin gözden kaçırmaması gereken en can alıcı nokta belki de bu.

Radikal, 12 Eylül 2009




Sayın Oral Çalışlar'ın 12 Eylül 2009 tarihli yazısından

Cengiz’in bölgeden aktardığına göre, genç kuşaklar içinde ruhsal kopuş, orta yaşlı kuşaklara göre daha fazla. Çözüm iradesi geriletilir, gereken cesaret gösterilmezse ve kararlı adımlar atılmazsa bu kopuş yaygınlaşır.

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo