Evrimi İmkansız Kılan Kara Ve Deniz Canlıları Arasındaki Farklılıklar -1-
ucgen

Evrimi İmkansız Kılan Kara Ve Deniz Canlıları Arasındaki Farklılıklar -1-

53499

Kara ve deniz canlıları arasındaki fizyolojik farklar, Darwinist izahlardaki yüzeysel anlatımlarla geçiştirilebilecek gibi önemsiz detaylar değildir. Bunlar, bir canlının hayatta kalmasını sağlayan, birinci dereceden önem taşıyan ve tüm vücut yapısını etkileyen devasa farklardır. Dolayısıyla suda yaşayan bir canlının karada yaşar hale gelmesi ya da karada yaşayan bir canlının derin sularda yaşayacak özellikleri aşama aşama kazanması bu imkansız dönüşüm sebebiyle düşünülemez.

◉ Su ve hava ortamında vücudun oksijen ihtiyacının karşılanması, tamamen farklı yapılar gerektirir: Bir canlının yaşaması için önemli olan sadece ortamdaki oksijenin varlığı değildir. Havadaki oksijen sudakinden fazladır. Ancak balıkların solunum fizyolojisi havadaki oksijeni almaya uygun değildir. Genelde solungaçlar suyun dışındaki ortamda büzülür; ince ve esnek yapıları su altında yaşamaya uygundur. Karada yaşayan canlılar, sahip oldukları akciğer sistemi ile ancak havayı soluyarak oksijen alırlar. Kara canlılarındaki akciğer ise, üstün bir mühendislik harikası sergileyen mikroskobik hava keseciklerini içerir. Bunlar akciğer içerisine maksimum miktarda oksjieni kana aktaracak fakat minimum yer kaplayacak şekilde yerleştirilmişlerdir. Örneğin büyüklüğü bir insan elinden fazla olmayan insan akciğerindeki hava keseciklerinin iç duvarlarının toplam yüzeyi, bir tenis kortunun alanı kadardır. Balıklar ise suda erimiş halde bulunan oksijeni solungaçlarıyla alırlar. Soluma sistemleri karada yaşamaya kesin olarak uygun değildir. Suyun dışında birkaç dakikadan fazla yaşayamazlar.

 

◉ Su ve hava ortamında, vücut ağırlığının taşınması için gerekli olan fizyolojik özellikler birbirinden çok farklıdır: Su, havadan daha yoğun ve daha ağırdır; bu nedenle içinde hareket etmek belirli bir enerji gerektirir. Fakat suyun yoğunluğu yüzme imkanı oluşturarak denizde yaşayan canlılara bir avantaj sağlar. Yerçekimine karşı çok küçük çapta bir mücadele gerekir ve bir balık tarafından kaslara ait tüm enerji ileri doğru hareket etmek için kullanılır. Dolayısıyla denizlerde yaşayan canlılar kendi ağırlıklarını taşımak gibi bir sorunla karşılaşmazlar. Ayrıca balıklardaki kemikler, canlının omurgasına bağlı olmadıkları için, ağırlık taşıma gibi bir işlev de üstlenemezler. Oysa karada yaşayan canlıların kemikleri doğrudan omurgaya bağlıdır ve enerjilerinin %40'ını vücutlarını taşımak için kullanırlar. Bu bakımdan iki farklı ortamın canlılarının, bulundukları ortamda yaşayabilecekleri farklı kas ve iskelet yapısına sahip olmaları gerekir.

 

Su ve hava ortamında vücut sıcaklığının korunması için gereken metabolizmalar birbirinden çok farklıdır:


Su, havadan 25 kez daha iletkendir; dolayısıyla su ortamında ısı kaybı hava ortamına oranla 25 kat daha hızlı olur. Belli bir miktardaki suyu ısıtmak için gereken ısı miktarı, aynı hacimdeki havayı ısıtmak için gerekenden 1.000 kat daha fazladır.1 Bu nedenle, soğukkanlı balıklar kendilerini çevreleyen suyun derecesiyle uyumlu yaşarlar ve ısı kaybını engellemek için neredeyse hiç kalori harcamazlar. Diğer taraftan denizlerde ısı çok yavaş değişir ve bu değişim karadaki kadar büyük farklar oluşturmaz. Oysa karada ısı çok çabuk ve çok büyük farklarla değişir. Bir kara canlısının, bu yüksek ısı farklılıklarına uyum sağlayacak bir metabolizması vardır. Bu yüzden denizlerdeki sabit sıcaklığa uygun bir vücut sistemine sahip olan bir canlı ile karadaki sıcaklık değişimine uyum sağlayacak korunma sistemine sahip bir canlı, tamamen farklı fizyolojilere sahiptir.

1- Üner Beköz, Ömer Baklavacı, Figen Sarıgül, Sualtı Teorisi, TurkDive, Dalış ve Deniz Araştırmaları Merkezi, 2001, 2. baskı, s. 3

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo