Su altındaki yaşam, karadakine oranla çok farklıdır. Suda yaşam, canlıların en rahat yaşayabilecekleri şekilde düzenlenmiştir. Allah su altındaki her canlıyı bulunduğu ortamla en uyumlu özelliklere sahip olacak şekilde yaratmıştır. Deniz altındaki canlılar, Allah’ın yaratma sanatının örneklerinden sadece küçük bir bölümünü oluştururlar. Deniz altındaki dünya, burada yaşayan canlılar dışında sahip olduğu şekiller, manzaralar ve renklerle Yüce Allah’ın yaratmada hiçbir ortağı olmayan, her şeyi kontrolü altında tutan özelliğini bir kez daha kanıtlar.
Deniz Altındaki Gizemli Daireler:
Dalgıçlar 20 yıl önce Japonya’nın Amami-Oshima adasında deniz altında 2 metre genişliğinde dairesel yapılar bulmuşlardır. Uzun bir süre bu gizemli dairelerin sırrı çözülememiştir. Ancak daha sonra bu dairelerin erkek kirpi balıklarının dişileri kendilerine çekmek için oluşturdukları yuvalar olduğu anlaşılmıştır. Kendilerine eş arayan kirpi balıkları on gün boyunca dikkatli bir şekilde bu gizemli dairevi şekilleri yaparlar.
13 cm’den daha kısa olan erkek balık, öncelikle vücudunu kullanarak merkezi bir daire yapar ve sonra bunun etrafında tepeler ve vadiler oluşturur. Bunun için önce dairenin merkezine düz bir çizgi şeklinde, daha sonra merkez içinde dairesel hareketlerle yüzer. Dişi balık gelmeden önce de merkezi dairenin ince kumlarını kullanarak düzensiz şekiller yapar. Dairenin dış kısmını ise kabuklar ve mercan parçalarıyla süslerler. Bir dişi kirpi balığı geldiğinde ise erkek kirpi balığı iç dairedeki kumu havalandırır. Eğer dişi yuvayı beğenirse, dairenin merkezine yumurtalarını bırakır ve gider. Dişi ayrıldıktan sonra ebeveynlik görevi erkek kirpi balığına kalır. Yumurtalar altı gün sonra çatlayana kadar yuvayı bekler, daha sonra yakınlarda yeni bir yuva yeri aramaya başlar. Elbette bu canlının gösterdiği davranış biçimi çok ilginçtir ve Rabbimiz’in dilemesiyle pek çok hikmet içerir. Bu yuvanın daire şekli, içindeki düzensiz şekiller hepsi bir hikmet üzerine Allah’ın ilhamı ile gerçekleşir. Balık bu dairevi şekil ile okyanus dalgalarının gölgesi hissini vererek yumurtaları avcılardan koruma amacı taşıyabilir veya bu davranışın başka hikmetleri olabilir. Aklı ve şuuru olmayan küçücük bir balığın düzenli bir şekilde hiçbir matematik hesabı bilmeden düzgün bir daire çizmesi ve içine son derece estetik çizgiler yerleştirmesi de oldukça ilginç olan bir diğer özelliktir. Bilimsel gözlemler neticesinde çözülecek bu gizemli dairelerden bir insanın çıkartması gereken en önemli sonuç ise Yüce Rabbimiz’in yaratmada hiçbir ortağı olmadığı ve her şeyi kontrolü altında tuttuğu gerçeğidir. Ayette şöyle buyrulur:
“Şüphesiz, mü’minler için göklerde ve yerde ayetler vardır. Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır. Gece ile gündüzün art arda gelişinde (veya aykırılığında), Allah’ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgarları (belli bir düzen içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için ayetler vardır. İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir; sana bunları hak olmak üzere okuyoruz. Öyleyse onlar, Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi söze iman edecekler?” (Casiye Suresi, 3-6)
Okyanuslar Rabbimiz’in “Ol” emri gereğince var olmuş, yoktan yaratılmışlardır. İşte bu gerçek nedeniyle, bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir:
“O’nun dışında, hiçbir şeyi yaratmayan, üstelik kendileri yaratılmış olan, kendi nefislerine bile ne zarar, ne yarar sağlayamayan, öldürmeye, yaşatmaya ve yeniden diriltip-yaymaya güçleri yetmeyen birtakım ilahlar edindiler.” (Furkan Suresi, 3)
Denizde Oluşan Buz Saçakları
Buzullarla kaplı denizlerde tuzlu su buza dönüştüğünde, su tuzu dışarı atmak ister ve sonuç olarak buzda süngerimsi ve gözenekli bir yapı oluşur. Bu, saf sudan üretilen bilinen buzdan bambaşka bir yapıdadır. Okyanus derinliklerindeki bu sarkıtlar muhteşem bir görsel şölene sebep olur. Peki, bu şekiller nasıl oluşur?
Tuz buzdan ayrılmaya başladığında, çevresindeki suyu daha tuzlu hale getirir. Ve oluşan tuzun fazlası suyun donma noktasını düşürür ve yoğunluğu arttırır. Böylece oluşan bu aşırı tuzlu su kolayca donmaz ve yüksek yoğunluğun etkisiyle dibe çökmeye başlar. Bu aşırı soğuk, yoğun ve tuzlu su okyanusun derinliklerine çökerken etrafında bulunan daha az tuzlu olan suyu dondurur. Sonuç olarak oluşan aşırı tuzlu suyun etrafında buzdan boru şeklinde bir tuzlu su kanalı oluşur.
İlk başta bu buz saçağı çok kırılgan ve ince duvarlı bir yapıya sahiptir. Ama zaman geçtikçe daha dayanıklı ve uzun hale gelir. Bu buz saçağı okyanus yüzeyine ulaşana kadar uzamaya devam eder ve okyanus zemini uygunsa tuzlu su havuzu oluşmaya başlar. Buz saçağı okyanus dibine ulaştıkça etrafındaki suyu dondurmaya devam eder ve denizyıldızı ve denizkestanesi gibi okyanus dibinde yaşayan canlıları dondurarak öldürür. Bu yüzden bu yapı, ölüm buz saçağı veya ölümün eli olarak adlandırılır. Çünkü buz saçağı değdiği her şeyi öldürür ve saçağın oluşması yaklaşık olarak 5-6 saat sürer. Ancak Yüce Allah’ın büyük bir mucizesi olarak bu dondurucu sularda sadece bu buz saçağının etrafındaki canlılar ölür. Allah ayette şöyle bildirmektedir:
“Denizi de sizin emrinize veren O’dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs-eşyaları çıkarmaktasınız. Gemilerin onda (suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsunuz. (Bütün bunlar) O’nun fazlından aramanız ve şükretmeniz içindir.” (Nahl Suresi, 14)
Sualtı Bahçelerinin Gülleri: Actiniaria (Deniz Gülleri)
Denizin altında rengarenk görüntü oluşturan ve türlü şekilleri, uçuşan dallarıyla denizaltında çiçek tarlalarını andıran bu canlılar, “Deniz Gülleri” veya “Deniz Şakayıkları” adıyla tanınırlar. Sarı, yeşil ve mavi renklere sahip olan bu canlılar, gövdelerinin alt ucundaki ayak diskleriyle kaya, iskele kazığı, deniz kabuğu ya da bir yengecin sırtı gibi sert yüzeylere bağlanarak yaşarlar. Görünüşleri çiçeği andıran bu canlıların üst kısımlarında ağızları ve çevrelerini hissetmeye, dokunmaya, av yakalamaya yarayan çok sayıda dokunaçları vardır. Yanından geçen canlıları bu uzantılı organlarıyla felce uğratarak avlayan denizgüllerinin vücutları silindire benzer.
Taban kısmında tutunmaya yarayan ince yassı yapılar yer değiştirmede de kullanılır. Çoğunun vücut uzunlukları 5-6 cm kadardır. Dokunaç sayıları 200’ü aşanları vardır. Enine ya da boyuna bölünmeyle ya da tomurcuklanmayla, eşeysiz çoğalırlar. Ama eşeyli üreme biçimine de rastlanır.
Deniz dibinde yaprağı andıran dokunaçları, parlak renkleri, şekilleri ve çok az hareket etmeleri ile birarada bulunduklarından adeta çiçek bahçesini andırırlar ve Allah’ın deniz altında yarattığı güzelliklere bir örnek oluştururlar. Allah yaratmasındaki bu kusursuzluğu ayetlerinde şöyle bildirmiştir:
“O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)
www.denizlerdekimucizecocuklaricin.blogspot.com
Dünya insanın hoşuna gidecek nimetler ve zenginliklerle kaplıdır. Yüce Allah denizleri de kullarının hoşnut olacağı çeşitli fayda ve güzelliklerle süslemiştir. Bu güzellikler ve zenginlikler Rabbimiz’in sonsuz aklının tecellileridir ve diğer tüm nimetler gibi O’nun sebep sanatının tecellisi olarak çok sayıda detaya bağlı olarak meydana gelmişlerdir.
Bütün bu ihtişamlı yapılar karşısında her insanın kim tarafından yaratıldığını, kendi başına elde etmeye asla güç yetiremeyeceği nimetleri kimin verdiğini düşünmesi gerekir. Bunları düşünen insanın karşısına çıkan gerçek tektir: İnsanı var eden ve asla güç yetiremeyeceği üstün nimetleri ona bağışlayan, sonsuz kerem ve ikram sahibi olan Yüce Rabbimmiz Allah’tır.