Allah ayetinde dağların göründükleri gibi sabit olmadıklarını, sürekli hareket halinde bulunduklarını bildirmiştir. Dağların bu hareketi, üzerinde bulundukları yer kabuğunun hareketinden kaynaklanır. Yer kabuğu kendisinden daha yoğun olan manto tabakası üzerinde adeta yüzer gibi hareket eder. Bu durum, Kuran'ın indirildiği dönemde gözlemlenemeyecek bir bilgidir ve Allah ayette geçen “dağları görürsün de, donmuş sanırsın” ifadesiyle insanların bu konuyu ne şekilde değerlendireceklerini önceden bildirmiştir. Ancak bunun ardından bir gerçeği açıklamış ve dağların bulutların sürüklendikleri gibi sürüklendiklerini haber vermiştir. Şüphesiz bu, Kuran’ın büyük bir mucizesidir. Ve Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunun çok önemli bir delilidir.
Evrendeki eşsiz düzende ve hassas dengede karşımıza çıkan tek gerçek, Allah'ın kusursuz yaratışıdır. Dağlar da ayette bildirildiği gibi Allah'ın 'sapasağlam ve yerli yerinde' yaratmasıyla hareket etmektedir. Ayrıca dağlar Rabbimiz'in ayetinde bildirdiği gibi "sapasağlam" yaratılmıştır. Ayetin de devamında Allah’ın ‘Sani’ sıfatı bildirilmektedir. Allah’ın sanatı yarattığı her şeye son derece estetik bir görünüm, kusursuzluk, ince ve benzersiz bir sanat, uyum ve dizayn olarak yansır. Kainatın her köşesinde, canlı ve cansız tüm varlıklarda Allah’ın sonsuz sanatını gözlemek mümkündür. İnsan, dünya üzerinde kafasını çevirdiği her yerde Allah’ın kusursuz sanatının örnekleriyle karşılaşabilir.
Ayetin sonunda Allah’ın ‘Habir’; her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olduğu bildirilmektedir. Allah kullarının yaptığı her şeyden haberdardır. Hiçbir şey Allah'tan gizli kalmaz.