Kuşadası TV, 14 Temmuz 2008 Sunucu: Türk İslam Birliği ile ilgili bize neler söyleyebilirsiniz, yani birçok kişi bunu ütopik olarak değerlendiriyor. Birçok kişi böyle bakıyor olaya. Bunun olacağına gerçekten inanıyor musunuz? Adnan Oktar: Şimdi Konya, İzmir, Adana Allah esirgesin bizden ayrı olsaydı, bizde deseydik ki "ya biz kardeşiz, nasıl oluyor bu iş? Biz birleşiriz." Bir de dese ki "ya bu ütopik, olur mu öyle şey, ne alakası, bunlar ayrı ayrı" dese, bunun bir mantığı var mı, yok. Aynı şekilde Türk devletlerinden de bizim ayrı olmamızın hiçbir mantığı yok. Yani aynı dindeniz, aynı dili konuşuyoruz, aynı ırktan geliyoruz. Her şeyimiz aynı. Kültürümüz, ananemiz, örfümüz, yani ayrı olması için hiçbir sebep yok. Onun için bu ülkelerin arasında, Türk devletlerinin ve İslam ülkelerinin arasında bir kere pasaport olayının kalkması gerekir, vize olayının da kalkması gerekir. İstediği gibi gidip gelsin insanlar. Ticaret alabildiğine rahat olsun, bağlantılar alabildiğine rahat olsun. Avrupa Birliği’nde oluyor da bu Türk İslam Birliği’nde niye olamıyormuş? Avrupa Birliği’nde isteyen istediği ülkeye gidiyor, istediği gibi yerleşiyor. Pasaport kullanmıyor, vize de kullanmıyor. Peki biz kardeşler olarak niçin bunu yapamıyoruz? Yani hiçbir sebep yok, tabii ki olur. EN GÜZEL MANZARALARI OLAN, EN GÜZEL COĞRAFYASI OLAN ÜLKELERDİR TÜRK İSLAM DEVLETLERİNİN OLDUĞU ÜLKELER VE DÜNYANUN EN ZENGİN MADEN KAYNAKLARI BU COĞRAFYADA. EN ZENGİN PETROL KAYNAKLARI BU COĞRAFYADA. UN VAR, YAĞ VAR, ŞEKER VAR, SADECE HELVA YAPILACAK. Bu bütün Türk halkının isteği. Adnan Oktar: İslam Birliği bütün dünya ülkelerini kucaklayan, hepsine sevgiyle bakan, karşısındakini düşman olarak görmeyen, ama kendisine düşman olanı da affedip kendisine dost hale getiren bir sistem. Dolayısıyla böyle bir sistemin düşmanı olmayacaktır. Çünkü bu sistemin düşman olduğu bir ülke yok. Düşman olmadığı için onun da düşmanı olmayacaktır bu sistemin. Türk-İslam Birliği dünyaya barış, kardeşlik, sevgi ve huzur getirmek amacı ile kurulacaktır. Bunun altyapısı şu an tamamdır. Çünkü bütün İslam ülkeleri, İslam Birliğini istiyor. Yani İslam ülkelerinde bir anket yapılsa halkın %99’unun, %95’inin İslam Birliğini istediğini görürüz. Türk devletlerinde de arandığında da aynı şeyi görürüz. Türk-İslam Birliğini isteyen kişilere sorduğumuzda “Siz istiyor musunuz bunu?” diye eğer anket yaparsak Türk Devletlerinde hepsinin Türk-İslam Birliğini istediğini görürüz ve görüyoruz. Ben bizzat buna şahidim. O yüzden halk bunu istiyor. Sadece üst seviyede siyasilerimizin ikna edilmesi, cesaretlendirilmesi ve teşvik edilmeleri gerekiyor. Bu her an olabilecek bir şey. Şu an ekonomik çöküntünün olduğu ortamda, hemen şu fikirler ortaya atıldı. Gümrük Birliği oluşturalım. Ortak para birimi oluşturalım. Ortak Pazar oluşturalım, gibi düşünceler süratle devreye girdi. Demek ki, İslam Birliğinin altyapısı hazır. Ve kısa sürede de kabul edilecektir, bu inanç, bu düşünceler. Güzel bir şekilde neticelenecektir. Çünkü, bu sistemin düşman gördüğü hiçbir ülke yok. |
Türkiye, İran ve Pakistan arasında 1985 yılında kurulan EİT, Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan'ın da 1992 yılında katılmasıyla 10 üyeli bir bölgesel ekonomik işbirliği örgütü haline geldi. Tahran'daki zirveye, Özbekistan ve Kazakistan dışında bütün ülkeler cumhurbaşkanı veya devlet başkanı düzeyinde katılırken, Özbekistan Meclis Başkanı, Kazakistan ise başbakan düzeyinde zirvede yer alıyor.Tahran'ın ev sahipliğinde yapılan ve Irak, Katar ve Suriye'nin de davet edildiği EİT zirvesinde küresel ekonomik krizinin yanı sıra bölgesel ticari, siyasi ve ekonomi konular da ele alınıyor. Teşkilatın üye ülkelerinin Doğu ile Batı arasında çok önemli bir coğrafi konumda bulunduğunu ifade eden Gül, "Gerek sahip oldukları doğal kaynaklar ve eğitimli insan gücü, gerek EİT çerçevesinde belirli bir seviyeye ulaşmış olan ekonomik ve ticari işbirliği bağlamında sözkonusu krizi fırsata çevirebilecek bir imkâna da sahip bulunmaktadır. Yaşanan küresel krizin etkilerinin en aza indirilebilmesinin, ticaret, sanayi, bankacılık, sigortacılık, iletişim ve ulaştırma başta olmak üzere ekonomik faaliyetlerde ülkelerimiz arasında işbirliğinin daha da ileriye taşınması ve politikalarımızın uyumlulaştırılması ile mümkün olabileceği kanaatindeyim. Bu bağlamda, bugünkü toplantımız marjında gerçekleştirilecek olan küresel ekonomik krizin EİT bölgesine etkilerinin tartışılacağı oturumun da son derece yararlı ve verimli olacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu. |