Bilindik Sosyobiyoloji Masalları The New York Times’da Yer Aldı
ucgen

Bilindik Sosyobiyoloji Masalları The New York Times’da Yer Aldı

13108
The New York Times gazetesinin 15 Temmuz 2008 tarihli sayısında, Nicholas Wade imzasıyla bir yazı yayınlandı. Wade, “Taking a Cue From Ants on Evolution of Humans-İnsanların Evrimine Karıncalardan İpucu Edinmek” başlıklı yazısında, Harward Üniversitesi Böcek Bilimcisi Edward O. Wilson’ın son çalışmaları hakkında bilgiler veriyordu.

The New York Times gazetesinin 15 Temmuz 2008 tarihli sayısında, Nicholas Wade imzasıyla bir yazı yayınlandı. Wade, “Taking a Cue From Ants on Evolution of Humans-İnsanların Evrimine Karıncalardan İpucu Edinmek” başlıklı yazısında, Harward Üniversitesi Böcek Bilimcisi Edward O. Wilson’ın son çalışmaları hakkında bilgiler veriyordu.

Wilson’ın biyolojik çeşitlilik üzerine olan “Yaşam Ansiklopedisi”, Bert Hölldobler ile birlikte hazırladığı ve termitler, karıncalar, yaban arıları ve bal arıları hakkında bilgiler içeren “Süperorganizma” kitabı gibi çalışmalarının yanısıra, 1975 yılında “Sosyobiyoloji” isimli kitabıyla ortaya attığı teorisi konu ediliyordu. Canlılarda görülen fedakar davranışların doğal seleksiyonla açıklanmasının zor olduğu, Wilson’a göre bunların daha çok “grup seviyesinde seçilimle” açıklanır olduğu ifade ediliyordu. Ancak grup seviyesinde seçilim kavramı, evrim teorisinin temelinde yer alan doğal seleksiyonu çıkmaza sürükleyen gerçeklerin, tümüyle spekülasyona dayalı olan ve kendi içinde çelişkiler taşıyan kelime oyunlarıyla örtbas edilme çabasından ibarettir.

Evrimcilerin bu konudaki açmazını şöyle örneklendirebiliriz:

Bazı insanlar yetim çocukları evlatlık alıp kendi öz çocuklarıyla birlikte büyütmekle fedakar bir davranış sergilemektedirler. Bu fedakar kimseler, hayatta kalmada avantaj sağlayan imkan ve özelliklerinden, yani kendi uygunluklarından kayıp karşılığında başkalarının uygunluğunu artırmaktadırlar. Dolayısıyla fedakar bir kimse, hayatta kalma ihtimalini azaltmış olmaktadır. Evrim teorisi ise hayatta kalma mücadalesinde bireyi ve bencilliği öne çıkarmaktadır. Sadece uygun özelliklere sahip olan bireylerin hayatta kalabileceğini, insanların ancak kendi özelliklerini daha uygun hale getirip başka bireyler üzerinde avantaj elde etmek için çalışmaları gerektiğini öğretmektedir. Dolayısıyla evrimci düşünceye göre fedakarlık devam etmemeli, ortadan kalkmalıdır. Ancak fedakar insanların varlığı bilinen bir gerçektir.

Bilim ve Teknik dergisindeki bir makalede ise evrimcilerin karşı karşıya oldukları bu sorun şöyle ifade edilmektedir:

Sorun, canlıların niye birbirlerine yardım ettikleridir. Darwin"in teorisine göre; her canlı kendi varlığını sürdürmek ve üreyebilmek için bir savaş vermektedir. Başkalarına yardım etmek, o canlının sağ kalma olasılığını bağlı olarak azaltacağına göre, uzun vadede evrimde bu davranışın elenmesi gerekirdi. Oysa canlıların özverili olabilecekleri gözlenmiştir. 1 

Bilim ve Teknik dergisinin açıkça vurguladığı gibi, bu sorunun doğal seleksiyonla açıklanması hiçbir şekilde mümkün olamamaktadır. Önde gelen evrimcilerden John Maynard Smith bu problemle ilgili olarak şöyle bir soru yöneltmektedir:

Eğer doğal seleksiyon, bireyin yaşama ihtimalini ve çoğalmasını garanti eden özelliklerinin seçilimi ise, kendini feda eden davranışları nasıl açıklayacağız? 2

Wilson’ın Sosyobiyoloji İddiasının Geçersizliği

Hayvan ve insan davranışlarının kökenini evrimci bir bakış açısından yorumlamak için ilk kapsamlı girişim Harvard Üniversitesi"nden böcek bilimci Edward O. Wilson"dan geldi. Wilson, 1975 yılında yayınladığı Sociobiology: The New Synthesis (Sosyobiyoloji: Yeni Sentez) adlı kitabında, hayvan davranışlarının tamamının biyolojik bir temeli olduğunu iddia etti. Bu yanılgısını biyolojik evrime dayandıran Wilson, hayvanların ve insanların davranışlarını kontrol eden özel genler bulunduğunu sanıyordu. Wilson"ın asıl uzmanlık konusu böceklerdi ve kitabının ilk 26 bölümünde böceklerden söz ediyordu. Kitabın 27. bölümünde ise bu iddialarını insanlara uyarlamaya kalkışmıştı. 1978 yılında Human Nature (İnsan Doğası) adlı kitabında da, kin, saldırganlık, yabancı korkusu, uyumluluk, erkeklerle kadınlar arasındaki karakteristik farklılıklar gibi insan davranışlarından sorumlu genler olduğuna dair spekülasyonlara geniş yer verdi.

Wilson"ın iddialarının hiçbir bilimsel dayanağı yoktu. İddiaları evrimci ön yargılarının bir sonucuydu sadece. Evrimciler arasında dahi Wilson"ın spekülasyonlarına itiraz edenler oldu. Bunlardan biri Stephen Jay Gould idi:

Ancak Wilson çok daha güçlü iddialarda bulunuyor. 27. Bölüm... insan davranışlarındaki -kindarlık, saldırganlık, yabancı düşmanlığı, uyumluluk, homoseksüellik ve Batı toplumunda kadın ve erkek arasındaki karakteristik özellikler gibi- tipik ve değişken nitelikler için genlerin bulunduğu hakkında geniş çaplı bir spekülasyondur. 3

(İnsan davranışlarının sadece genetik temelli olduğu ve tek bir genle yönetildiği şeklindeki evrimci yanılgı hakkında daha fazla bilgi için bkz. http://www.netcevap.org/index.php?git=makale&makale_id=215)

Grup Seviyesinde Seçilim Kavramı, herhangi birşeyin açıklayıcısı değildir

Wade’in yazısında da kabul edildiği gibi, fedakar davranışların doğal seleksiyonun sadece bireyin hayatta kalıp daha fazla çocuğa sahip olmasını sağlayan davranışları kayırdığı görüşüyle açıklanması zordur. Wilson bu sebeple hayali evrimin bireylerin doğal seçilimle elenmesi yerine grup seçilimiyle ilerlediği gibi diğerinden daha az saçma olmayan bir iddia öne sürmek zorunda kalmaktadır. Wade’in yazısında belirtildiği gibi, “Dr. Wilson’ın görüşüne göre evrim, bir gruba bireyin pahasına birçok fayda sağlayan genleri, bir grup organizmanın hayatta kalmasını bir başka grubunkine göre kayıran grup seçilimi sayesinde ortaya çıkardı”. Aslında bu, tipik Darwinist taktiktir. Bir evrimci inanış bilimsel olarak yalanlanınca çözüm hemen o bilimsel bulguya uygun bir başka mantıksız iddia ile ortaya çıkmaktır. Wade de bu geleneği bozmamış, hayali birey seçilimi iddiası karşılık bulamayınca hayali grup seçilimi iddiasını ön plana çıkarmıştır.

Oysa fedakar davranışlar açısından bir grubun diğerine üstün olması sayesinde doğal seçilim yoluyla bir evrimleşme yaşanacağı iddiası tamamen çürüktür, hayalidir. Başta böyle bir seçilimin bilimsel dayanağı yoktur. Doğal seçilimin evrimleşme sağlamayacağı bilimsel anlamda kesinleşmiş bir gerçektir. (detaylı bilgi için bkz. http://www.dogalseleksiyon.com/) Bu gerçeğin yanı sıra, fedakar bir grup içindeki birey, dünyaya getireceği çocukların sayısı açısından fedakarlık yapıp bencilce davranmayarak az sayıda çocuk dünyaya getireceği için, evrimciler tarafından bu özelliği kontrol ettiği varsayılan genler zaman içinde yayılmayacak, popülasyon içindeki oranları giderek azalacaktır. Ayrıca, grup fedakar olduğu için, grubun fedakarlığını kendi bencil çıkarları için süistimal etmeye çalışan bireyleri de baskılayacaktır ki, bu da fedakarlığın faydalarını o tür için nötralize edecek, faydaları giderecektir. 4

Görüldüğü gibi, grup seçilimi iddiası, bireylerin fedakar davranışlarının doğal seleksiyonla gelişemeyeceği açmazından çıkmak için öne sürülmüş aciz bir düşüncedir. Bu konuyla ilgili olarak teknik ve bilimsel tüm imkansızlıklar bir yana, Darwinistlerin gözardı ettiği bir başka nokta da nihayetinde grupların da bireylerden meydana geldiğidir. Ve bireylerin gruba etkisi yok sayılarak grup seçiliminin evrimsel ilerleme sağlayacağını tutarlı bir biçimde savunmak mümkün olmamaktadır.

Sonuç:

Dünyanın en önde gelen gazetelerinden birisi olan The New York Times’da yer bulan Wilson’ın iddiaları, “Kör tesadüfler bize fedakar olmayı öğretti” anlamına gelen bir saçmalıktan ibarettir.

Oysa fedakarlık, Allah’ın insana ilham ettiği ahlaki bir davranıştır. Bir insanın fedakarlığı ahlaken “doğru”, bencilliği ise “yanlış” bulmasının hiçbir evrimsel açıklaması yoktur. Açıktır ki, insanın fedakarlığı, onu yaratan Yüce Allah’ın ruhuna ilhamıdır. Kuran ayetlerinde şöyle bildirilmektedir:

"Nefse ve ona "bir düzen içinde biçim verene", onra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun)" (Şems Suresi, 7-8)

The New York Times editörlerine, gazetelerinin sayfalarında yer verdikleri bu bilimdışı izahlarla sadece kendi saygınlıklarını zedelediklerini hatırlatıyor, Allah’a olan inancınve dinin gerçekliğinin dünya çapında giderek artan bir şekilde kabul gördüğünü görmelerini diliyoruz.

[1]Bilim ve Teknik, sayı 190, s.4
[2]John Maynard Smith, "The Evolution of Behavior", Scientific American, Aralık 1978, cilt 239, no.3, s. 176
[3]Stephen Jay Gould, Ever Since Darwin, New York, W.W. Norton & Co., 1977
[4]Major, Trevor (1999), “Ethics and Darwinism [Part II],” [On-line], URL: http://www.apologeticspress.org/articles/73

 
PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo