Cahiliye toplumlarında insanların hayatlarını yönlendiren, mutlak doğru olduğundan emin olabilecekleri bir güç yoktur. Tam tersine peşinden gittikleri kurallar, büyük çoğunluğu, ne zaman, kim tarafından ve hangi bilgilere dayanarak konulduğu dahi belirsiz geleneklerden ibarettir. Mümin için ise, Allah (cc)`tan bir rahmet olarak, doğruyu yanlıştan ayıran, insanlara doğru yolu gösteren, en mükemmel yaşam ve ahlak şeklini bildiren Kuran ve Peygamberimiz (sav)'in sünneti vardır. Mümin bir erkek ve mümin bir kadın için, yaşayabilecekleri en üstün, en şerefli ve en mükemmel hayat şekli de Kuran ayetleriyle insanlara bildirilmiştir.
Rabbimiz'in emir ve yasaklarına uymak, Kuran ahlakına tabi olmak mümin kadına onur, şeref ve asalet kazandırır. Bu, Allah (cc)`ın mümin kadın için yarattığı çok büyük bir lütuftur. Müslüman kadını tanıtan, iffetinin alametlerini oluşturan özelliklerinden biri de başörtüsüdür. Kuran'da yer alan başörtüsünün ve örtünmenin kadınlara farz kılındığı Müslümanlar tarafından açıkça bilinen bir hükümdür. Dünya hayatındaki asıl amaçları Allah (cc)'ın rızasını, sevgisini, yakınlığını kazanmak olan mümin kadınlar, Rabbimiz'in bu emrini severek, isteyerek ve gönülden bir teslimiyetle yerine getirirler.
Kuran'da yer alan, mümin kadının tesettürü ve başörtüsüyle ilgili ayetlerde Müslüman kadının fıtratının ve ahlakının da nasıl olması gerektiği anlatılmıştır (Nur Suresi, 31). Allah (cc) Kuran'da Müslüman kadınlara başörtüsü takmaları ve örtünmeleri gerektiğini bildirmiş ancak bunun yanında, ``gözlerini harama çevirmekten kaçındırmalarını`` ve ``ırzlarını korumalarını`` da hatırlatmıştır. Dolayısıyla mümin kadın, dış görünümündeki titizliğinin yanı sıra, ahlakında da onurlu ve iffetlidir.
İmanını, vicdanını ve aklını en iyi şekilde kullanarak üstün bir ahlak sergiler. Allah (cc) Kuran'da, Müslüman kadının nasıl bir ahlak sergilemesi gerektiğini, yaşadığı toplumda ``ırzını korumuş olmasıyla ve iffetine olan düşkünlüğüyle`` tanınan Hz. Meryem'in ahlakını örnek vererek açıklamıştır:
"İmran'ın kızı Meryem'i de (Allah örnek verdi). Ki o kendi iffetini korumuştu. Böylece Biz ona Ruhumuz'dan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. O (Rabbine) gönülden bağlı olanlardandı." (Tahrim Suresi, 12)
Mümin kadın için iffet ve onurun önemi Kuran'ın pek çok ayetiyle insanlara açıklanmıştır. Müslüman kadın, gerek kıyafeti, gerek davranışlarındaki asaleti ve ölçülülüğü gerekse de basitlikten arınmış, onurlu, seçkin ve vakarlı tavrı ile çevresinde büyük bir saygınlık oluşturur. Allah (cc)'ın mümin kadınlara farz kıldığı başörtüsünün bir hikmeti de işte mümin kadının bu ahlakının ve saygın kişiliğinin oluşmasına yöneliktir. Allah (cc) mümin kadının iffetli tanınması, eziyet görmemesi, yıpratılmaması, zarara uğramaması ve asaletini koruması için en uygun olan giyim şeklini Kuran ile bildirmiştir. Bu gerçek müminlere şöyle haber verilmiştir:
"Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir." (Ahzab Suresi, 59)
Kadınların toplum içerisinde korunup kollanmaları, hak ettikleri saygı ve sevgiyi görmeleri için olabilecek en güzel davranış ve uygulamalar Kuran ile bildirilmiştir. Kuşkusuz ki bu Müslüman kadın için çok büyük bir korunma, rahmet ve nimettir.
Allah (cc)'ın bu emrini güzel bir şekilde yerine getirmek aynı zamanda da, mümin kadının Rabbimiz'e olan bağlılığının, itaatinin, teslimiyetinin bir ifadesidir. Allah (cc)'ın rızasını, dünya hayatının menfaatlerinden, çok daha üstün tuttuğunun asıl olarak ahiret hayatını hedeflediğinin açık bir alametidir.
Müslüman kadın, Kuran'da bildirilen Allah (cc)'ın bu hükmünü imanının ve vicdanının bir gereği olarak severek ve isteyerek yerine getirmektedir. Bu nedenle bu ibadeti imani ve vicdani bir yükümlülük olarak yerine getirdiği unutulmamalı, bu davranışına gereken saygıyla yaklaşılmalıdır. Açıkça ortada olan iyi niyet görülmeli ve bu konunun baskı altına alınmaya çalışılmasının yanlışlığı anlaşılarak vicdan özgürlüğünün yolu açılmalıdır.