Arap Baharı Mehdiyet Baharıdır
ucgen

Arap Baharı Mehdiyet Baharıdır

1870

Siyasi çevrelerin ve basının “Arap Baharı” olarak adlandırdıkları Tunus, Mısır, Libya gibi Kuzey Afrika ülkeleri ile Yemen, Suriye, Irak gibi Ortadoğu ve Arap ülkelerinde gerçekleşen ayaklanmalar; aslında Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur alametlerindendir. Bu nedenle “Arap Baharı” olarak tanımlanan bu gelişmelerin hepsi gerçekte Mehdiyet’in baharını müjdeler.

Peygamberimiz (s.a.v.) Hicri 1400 yılında İslam aleminde yaşanacak olayları adeta bir takvim verir gibi aşama aşama detaylı olarak açıklamış ve haber verdiği tüm olaylar son 30 yıl içinde arka arkaya gerçekleşmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), İslam aleminin önce zalim meliklerin yönetiminde olacağını ve bu kimselerin halklarına çok acılar çektireceğini şöyle anlatmıştır:

RÜKU VE SECDEYE GİDEN HERKESİ CEZALANDIRIR. ZULÜM, FESAD VE FISK ÇIKARIR. ALİM VE ZAHİDLERİ KATLEDER, PEK ÇOK ŞEHRİ DE İŞGAL EDER. KAN AKITMAYI HELAL KILARAK, AL-İ MUHAMMED’E DÜŞMAN KESİLİR... 
(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler - Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 37)

VAY BU ÜMMETE, O ÖLDÜREN ZALİM MELİKLERDEN DOLAYI. BU ZALİMLER KENDİLERİNE İTAAT EDENLER HARİÇ, SESSİZ KALANLARI DAHİ KORKUTURLAR... (Ebu Nuaym’dan; Suyuti, C. II, sf. 64)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) daha sonra bu meliklerin devrileceğini ve ardından da Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur edeceğini müjdelemiştir. Yani, zalim meliklerin devrilmesi Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurunun yakın olduğunun önemli işaretlerinden biridir:

BENDEN SONRA HALİFELER OLUR. HALİFELERDEN SONRA EMİRLER, EMİRLERDEN SONRA ZALİM MELİKLER GELİR. SON OLARAK DA EHL-İ BEYTİMDEN BİRİSİ (HZ. MEHDİ (A.S.)) ÇIKAR. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 84)

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur edeceği ahir zamanda, tek bir kişide toplanan ferdi baskı gücünün yani despotik diktatörlük rejimlerinin, Müslümanlar arasında hamiyet-i İslamiye’nin feveran etmesine neden olacağına dikkat çekmiş ve Mehdiyet’in bayramı olan dönemi şöyle müjdelemiştir.

“Böyle bir cemaat-ı azime (Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in soyundan gelen büyük seyyidler cemaati) içindeki mukaddes kuvveti tehyic edecek (harekete geçirecek) ve uyandıracak HADİSAT-I AZİME (büyük olaylar) VÜCUDA GELİYOR (meydana geliyor). Elbette O KUVVET-İ AZİMEDEKİ (büyük kuvvetteki) BİR HAMİYET-İ ALİYE (büyük koruma hissi) FEVERAN EDECEK  ve  HAZRETİ MEHDİ (A.S.) BAŞINA GEÇİP, TARİK-I HAK (hak yola) VE HAKİKATE (gerçeğe) SEVK EDECEK.”  (Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, s. 473)

http://www.mehdikanakitmaz.com/

Arap Ülkelerinde Halkın  Ayaklanması ve Bu Konuda Direnmesi Metafizik Bir Olaydır

İslam aleminde son bir kaç aydır ardı ardına yaşanan olaylar, tüm Müslümanların üzerinde önemle düşünmesi gereken olağanüstü gelişmelerdir. Arap dünyasında anti demokratik yönetimlerin baskısı altında ezilen, gelir dağılımındaki eşitsizlik nedeniyle fakirlik ve yokluk içinde yaşayan, dinlerini özgürce yaşamaları engellenen Müslümanlar kötü yaşam koşullarını protesto etmek için gösteriler düzenlemeye başlamışlardır. İlk olarak Tunus’da başlayan bu protesto gösterileri daha sonra Mısır, Yemen, Cezayir ve Ürdün’e sıçramış, hatta Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in tarif ettiği gibi halk ayaklanmaları ve çatışmalara dönüşmüştür.

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “... Öyle bela ve musibetler olacak ki, hiçbir kimse, sığınabileceği bir makam bulamayacaktır. Bu belalar Şam’ın etrafında dolanacak, Irak’ın üzerine çökecek. Arabistan yarımadasının elini ve ayağını bağlayacaktır... Onlar belayı bir tarafta defetmeye çalışırlarken, diğer taraftan o yine ortaya çıkacaktır.” (Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame kısm-ul efal, c.5, s. 38-39)

Arap yarımadasında yaşanan olayların hadislerdeki gibi tek tek tahakkuk etmeye başlaması, Allah’ın izniyle, Peygamberimiz (s.a.v.)’in haber verdiği gibi Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru döneminde olduğumuzu göstermektedir.

Sayın Adnan Oktar Arap Baharının Gerçekte Mehdiyet’in Baharı Olduğunu Anlatıyor:

ADNANOKTAR: “...artık İslam ahlakının dünyaya hâkimiyet devri gelmiştir. Arap baharı denilen; İslam baharıdır. Yani Mehdiyet baharıdır. Arap baharı tarzında onu yanlış ifade ediyorlar, aslında Mehdiyet baharı, Kral Mesih’in baharı olarak değerlendirmeleri daha doğru olur, çünkü Bediüzzaman Said Nursi, böyle bir dönemin geleceğini belirtmiştir, hadislerde bu belirtilmiştir, aynısıyla, bütün detaylarıyla olay tahakkuk ediyor şu an.”  (A9 TV, 7 Ekim 2011)

ADNANOKTAR: “Arap baharı” diyerek Mehdiyet’i dolandırarak anlatıyorlar. Halbuki Bediüzzaman’ın dediği bahar Mehdiyet’tir. “Biz kışta geldik, siz cennet asa bir baharda geleceksiniz” diyor. Arap baharı değil, İslam baharı o. Arap baharı olarak, Türk baharı, Arnavut baharı, Kürt baharı, öyle baharlar açıklanacak gibi değil. İslam’ın baharı var. Ve oradaki Osmanlı modelinden kasıt da Mehdiyet’tir. (A9 TV, 15 Haziran  2011)
www.deccaltehlikesi.com

Arap Baharının Yaşandığı Ülkelerde Ekonomik Kriz

Hz. Ebu Hureyre radıyAllahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “IRAK’A ÖLÇEĞİ VE DİRHEMİ VERİLMEYECEK. ŞAM’A DA ÖLÇEĞİ VE DİNARI VERİLMEYECEK. MISIR’A ÖLÇEĞİ VE DİNARI VERİLMEYECEK. BAŞLADIĞINIZ YERE DÖNECEKSİNİZ” BUYURDU VE ÜÇ KERE TEKRAR ETTİ.” (Müslim, Fiten: 33, (2896); Ebu Davud, Harac: 29, (3035)

“Arap Baharı”nın en kanlı geçtiği ülke Suriye başta olmak üzere ayaklanma ve iç çatışmaların yaşandığı ülkelerde ekonomik kriz en üst boyutlara ulaşmıştır. Tıpkı hadiste belirtildiği gibi önce Irak’ta 2003‘te Irak dinarının tedavülden kalkması, 2004 yılı ortalarından bu yana Irak’ta çift para ekonomisinin yürürlüğe girmesi ile başlayan ekonomik kriz  Suriye’de paranın değer kaybetmesi ve halkın tüm parasını altın, emlak, dolar ve euroya çevirmesi ile devam etmiştir. Benzer ekonomik gelişmeler Mısır’da da yaşanmaktadır.

Şam’da Fitneler

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Arap yarımadasında yaşanan bu olayları anlatırken bu ülkeler içinde en şiddetli çatışmaların yaşandığı ve halkın büyük zulüm gördüğü Suriye’ye özellikle dikkat çekmiştir:

ŞAM’DA FİTNELER BİR TARAFTAN SAKİNLEŞTİKÇE, DİĞER BİR TARAFTAN ALEVLENİR. GÖKTEN ÇAĞIRICI BİR MELEK “MEHDİ EMİRİNİZDİR...” DEMEDİKÇE DE FİTNELER BİTMEZ. (Risalet-ül Huruc-ül Mehdi, s. 63)

İnsanların Birbirinden Kaçması

EY ALLAH’IN RESULÜ, AHLAS FİTNESİ NEDİR? “KAÇIŞMAK -YANİ İNSANLAR ARASINDAKİ AŞIRI DÜŞMANLIKLARDAN DOLAYI BİRBİRLERİNE GÜVENEMEDİKLERİ İÇİN BİRBİRLERİNDEN KAÇIŞMALARI- VE İNSANLARIN MALLARININ YAĞMA EDİLMESİDİR,” BUYURDU. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 386, no.714)

Suriye’deki olaylardan kaçan binlerce mültecinin ülkemize göç etme çabaları bu hadisteki olayla büyük bir benzerlik göstermektedir. Sayıları 24.000’i bulan mültecilerle ilgili çeşitli haber ve resimler medyada geniş yer bulmaktadır.

Mescid ve Camilerin Yıkılması

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde Süfyani olarak adlandırılan kişi hakkında geniş bilgi vererek bu kişinin Şam’dan yani Suriye’den çıkacağını bildirmektedir. Bu kişi, Müslümanlara karşı çok büyük katliamlar gerçekleştirecektir:

“ŞAM’IN ORTASINDAN ADINA SÜFYANİ DENİLEN VE KENDİSİNE TABİ OLANLARIN ÇOĞUNUN KELB KABİLESİNDEN OLACAĞI BİRİ ÇIKAR. O İNSANLARI ÖLDÜRÜR, HATTA KADINLARIN KARINLARINI DEŞİP ÇOCUKLARINI KATLEDER.” (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 40)

Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.) ile aynı dönemde yaşayacağı belirtilen Süfyan’ın özellikleri, Suriye eski Devlet Başkanı Hafız Esad’a büyük benzerlikler göstermektedir. Hafız Esad’ın ölümünden sonra 2000 yılında göreve gelen oğlu Beşar Esad da, tıpkı hadiste belirtildiği gibi babasından devraldığı zulüm politikasını Suriye halkı üzerinde devam ettirmektedir. Hadislerde Süfyan’ın mescid ve camileri yıkacağı da bildirilmektedir:

SÜFYANİ KURU BİR VADİDEN ÇIKAR. KELP KABİLESİNDEN ABUS ÇEHRELİ, SERT KALPLİ ADAMLARDAN BİR ORDU DÜZENLER VE BUNLAR HER TARAFA ZULMEDERLER. O, MEDRESE VE MESCİDLERİ YIKAR, RÜKU VE SECDEYE GİDEN HERKESİ CEZALANDIRIR.
(Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler - Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, sf. 35)

Şam’ın Haresta Bölgesindeki Olaylar

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Arap baharı ile ilgili bildirdiği olaylardan bir diğeri de Suriye’deki, “Haresta köyünün helak edilmesi”dir.

“ŞAM DİYARININ MERKEZİNDE, HARESTA DİYE İSİMLENDİRİLEN KÖY HELAK EDİLİNCEYE KADAR, HZ. MEHDİ (a.s.) ZUHUR ETMEZ.” 
(Mer’iy b. Yusuf b. Ebu Bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)

Tam mübarek Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in bildirdiği üzere, Suriye’nin Haresta bölgesinde, 2011 yılının Nisan ayından bu yana şiddetli çatışmalar gerçekleşmektedir. Hadiste belirtildiği gibi 25 Ocak 2012’de protesto gösterisi yapan sivillerin üzerine ağır silahlarla ateş açılmış, yüzlerce kişi hayatını kaybetmiş ve yine binlercesi yaralanmıştır.

Mehdiyet’in Getireceği Huzur ve Refah Ortamına Kavuşmak İçin Müslümanlar İttihad-ı İslam’ın Kurulmasına Çaba Göstermeli, Hz. Mehdi (a.s.)’ı Aramalıdırlar

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadisleri Müslüman ülkelerde yaşanan olayların ardından, İslam aleminde bazı değişiklikler yaşanacağını müjdelemektedir. Pek çok İslam ülkesinde demokratik olmayan yönetimler mazlum halkı uzun yıllardır baskı altında tutmaktadır. Bu yönetimlerin adil olmayan uygulamaları halkı fakirlik ve yokluk içinde bırakmıştır.

Halkın düşüncesini ifade etmesini, din ahlakını dilediği gibi yaşamasını, İslam’ı özgürce anlatmasını yasaklayan, bu yasaklara uymayanları işkencelerle, tutuklamalarla, hatta öldürmeyle baskı altına almaya çalışan bu zihniyetin değişmesi gerektiği açıktır.

Peygamberimiz (s.a.v.)’in “... Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak ve bu durum bir münadinin semadan seslenerek ‘ey insanlar, emiriniz artık Mehdi’dir’ demesine kadar devam edecektir.” (El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyyil Muntazar, s. 22) hadisindeki müjdesine göre fitnelerle dolu, korku ve şiddetin hakim olduğu bu karanlık dönemin değişmesi ahir zamanda, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın çalışmalarıyla mümkün olacaktır. 

Unutulmamalıdır ki, Müslüman ülkelerde yaşanan olaylarda baskıcı rejimlere karşı halkın sokaklarda toplanması, halk ve devlet güçlerini karşı karşıya getirmesi, birbirlerine karşı bıçak ve satır kullanmaları ile bu baskıcı rejimler değişmez. Değişim, sokak çatışmalarıyla, yağmalarla, saldırganlıkla, şiddetle gerçekleştirilemez. Şiddete dayalı yöntemle meydana gelecek değişim, asla insanların özlemi ve ihtiyacı içinde oldukları huzuru, refahı ve güveni onlara sunmaz. Kısmi birtakım başarılar ve gelişmeler elde edilebilir ama kalıcı ve tam tatmin edici çözüm oluşmaz.

Kalıcı ve gerçek çözüm, ancak Allah’ın ve Resulullah (s.a.v.)’in gösterdiği yola uyarak sağlanır. Allah’ın ve Resulü (s.a.v.)’in gösterdiği çözüm ise tüm İslam aleminin manevi bir lider etrafında birleşmesi, Türk İslam Birliği’nin tesis edilmesidir. Bunun için de Mehdiyet’in sürekli olarak gündemde tutulması ve faaliyetlerini sürdüren Hz. Mehdi (a.s.)’ı Müslümanların aramaları gerekmektedir.

Günümüzde Müslüman ülkelerde savaş ve çatışmalar, terör, şiddet, anarşi, kargaşa, katliamlar, işkenceler ve ahlaki dejenerasyon giderek artmıştır. Bu ülkelerde yaşanan gelişmeler, hadislerdeki anlatımlarla çok büyük bir paralellik göstermektedir. Bölgede yaşanan anlaşmazlıklar, savaşlar, işkence ve katliamlar Hz. İsa (a.s.)’ın nüzulü ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru ile ilgili alametlerdendir. Son yıllarda bu bölgede yaşanan gelişmeleri haber veren bazı hadislerden, bu kutlu şahısların zuhurlarından sonra da bu topraklarda pek çok gelişme meydana geleceği anlaşılmaktadır.

 “...Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın... ” (Al-i İmran Suresi, 103) ayetinde dikkat çekildiği gibi Müslümanlar birlik olmakla emrolunmuşlardır. Eğer müslümanlar bunun için çalışmazsa, tek kelime İttihad-ı İslam’dan bahsedilmezse Allah İslam dünyasının üzerinedki acıyı ve azabı kaldırmaz. Peygamberimiz (s.a.v.) “SİZDEN ONA KİM YETİŞİRSE, KAR ÜZERİNDE SÜRÜNEREK DAHİ OLSA ONA GELSİN. ONA KATILSIN. ZİRA O, MEHDİ’DİR. (İbn Mace, Fiten, B 34, H 4082; İbn Ebi Şeybe, c. VII, sf.527; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 14) hadisinde insanların Hz. Mehdi (a.s.)’ı aramalarını ve  en zor şartlar altında bile olsa ona kavuşmak için çaba göstermelerini istemiştir.

 

 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo