• 1. Ta, Sin, Mim.
  • 2. Bunlar, apaçık olan Kitabın ayetleridir.
  • 3. Onlar mü´min olmayacaklar diye neredeyse kendini kahredeceksin (öyle mi?)
  • 4. Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.
  • 5. Onlara Rahman (olan Allah)´tan yeni bir uyarı gelmeyiversin, hiç tartışmasız ondan yüz çevirirler.
  • 6. Gerçekten yalanladılar; fakat, alay konusu yaptıkları şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir.
  • 7. Yeryüzüne bir bakmadılar mı ki, biz onda her güzel (kerim) çiftten nice ürünler bitirdik.
  • 8. Şüphesiz, bunda bir ayet vardır; ancak onların çoğu mü´min değildirler.
  • 9. Şüphesiz, senin Rabbin, gerçekten O, üstün ve güçlüdür, merhamet sahibidir.
  • 10. Hani senin Rabbin, Musa´ya seslenmişti: "Zulmetmekte olan kavme git;"
  • 11. Firavun´un kavmine, hâlâ sakınmıyorlar mı?"
  • 12. Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum."
  • 13. "Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun´a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril´i) gönder."
  • 14. "Üstelik, onların bana karşı (davasını savunacakları bir cinayet) suçu(m) var; bundan dolayı beni öldürmelerinden korkuyorum."
  • 15. (Allah:) "Hayır," dedi. "İkiniz de ayetlerimle gidin, şüphesiz sizinle birlikteyiz (ve) işitmekteyiz."
  • 16. "Gecikmeksizin Firavun´a giderek deyin ki: Gerçekten biz, alemlerin Rabbi´nin elçisiyiz,"
  • 17. "İsrailoğullarını bizimle birlikte göndermen için (sana geldik)."
  • 18. (Gittiler ve Firavun:) Dedi ki: "Biz seni içimizde daha çocukken yetiştirip büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirmedin mi?"
  • 19. "Ve sen, yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin."
  • 20. (Musa) Dedi ki: "Ben onu yaptığım zaman şaşkınlardandım."
  • 21. "Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım; sonra Rabbim bana hüküm (ve hikmet) verdi ve beni gönderilen (elçilerden) kıldı."
  • 22. "Bana karşı lütuf dediğin nimet de, İsrailoğullarını köle kılmandan dolayıdır."
  • 23. Firavun dedi ki: "Alemlerin Rabbi nedir?"
  • 24. Dedi ki: "Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında olan her şeyin Rabbidir. Eğer ´kesin bilgiyle inanıyorsanız´ (böyledir)."
  • 25. Çevresindekilere dedi ki: "İşitiyor musunuz?"
  • 26. (Musa:) Dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, geçmişteki atalarınızın da Rabbidir."
  • 27. (Firavun) Dedi ki: "Şüphesiz size gönderilmiş bulunan elçiniz, gerçekten bir delidir."
  • 28. "Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, O, doğunun da, batının da ve bunlar arasında olan her şeyin de Rabbidir" dedi (Musa).
  • 29. (Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım."
  • 30. (Musa) Dedi ki: "Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?"
  • 31. (Firavun) Dedi ki: "Eğer doğru sözlü isen, onu getir."
  • 32. Bunun üzerine asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluverdi.
  • 33. Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için ´parlayıp aydınlanıvermiş´.
  • 34. (Firavun,) Çevresindeki önde gelenlere: "Bu" dedi, "Doğrusu bilgin bir büyücüdür."
  • 35. "Büyüsüyle sizi yurdunuzdan sürüp çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?"
  • 36. Dediler ki: "Bunu ve kardeşini oyala, şehirlere de toplayıcılar gönder,"
  • 37. "Bütün uzman, bilgin büyücüleri sana getirsinler."
  • 38. Böylelikle büyücüler, bilinen bir günün belli vaktinde bir araya getirildi.
  • 39. Ve insanlara da: "Siz de toplanıyor musunuz?" dendi.
  • 40. "Umarız ki, eğer galip gelirse biz de büyücülere uyarız."
  • 41. Büyücüler geldiklerinde, Firavun´a: "Şayet biz galip gelirsek, bize bir ücret var gerçekten, değil mi?" dediler.
  • 42. "Evet" dedi. "Üstelik şüphesiz siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız."
  • 43. Musa onlara dedi ki: "Atacağınızı atın."
  • 44. Onlar da, iplerini ve asalarını atıverdiler ve: "Firavun´un üstünlüğü adına, hiç tartışmasız, üstün olanlar gerçekten bizleriz" dediler.
  • 45. Böylelikle Musa da asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, uydurmakta olduklarını yutuveriyor.
  • 46. Anında büyücüler secdeye kapandılar.
  • 47. (Ve:) "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler.
  • 48. "Musa´nın ve Harun´un Rabbine."
  • 49. (Firavun) Dedi ki: "Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız? Şüphesiz, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür; öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve sizin hepinizi gerçekten asıp sallandıracağım."
  • 50. "Hiç zararı yok" dediler. "Çünkü biz gerçekten Rabbimize dönücüleriz."
  • 51. "Doğrusu biz, iman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimizin bizim hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz."
  • 52. Musa´ya: "Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz" diye vahyettik.
  • 53. Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.
  • 54. "Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur;"
  • 55. "Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler.
  • 56. Biz ise uyanık bir toplumuz" (dedi).
  • 57. Böylelikle biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık;
  • 58. Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da.
  • 59. İşte böyle; bunlara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.
  • 60. Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular.
  • 61. İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa´nın adamları: "Gerçekten yakalandık" dediler.
  • 62. (Musa:) "Hayır" dedi. "Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir."
  • 63. Bunun üzerine Musa´ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
  • 64. Ötekileri de buraya yaklaştırdık.
  • 65. Musa´yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk.
  • 66. Sonra ötekileri suda boğduk.
  • 67. Şüphesiz, bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
  • 68. Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
  • 69. Onlara İbrahim´in haberini de aktar / oku:
  • 70. Hani, babasına ve kavmine: "Siz neye kulluk ediyorsunuz?" demişti.
  • 71. Demişlerdi ki: "Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz."
  • 72. Dedi ki: "Peki, dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı?"
  • 73. "Ya da size bir yararları veya zararları dokunuyor mu?"
  • 74. "Hayır" dediler. "Biz atalarımızı böyle yaparlarken bulduk."
  • 75. (İbrahim) Dedi ki: "Şimdi, neye tapmakta olduğunuzu gördünüz mü?"
  • 76. "Hem siz, hem de eski atalarınız?"
  • 77. "İşte bunlar, gerçekten benim düşmanımdır; yalnızca alemlerin Rabbi hariç"
  • 78. "Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O´dur;"
  • 79. "Bana yediren ve içiren O´dur;"
  • 80. "Hastalandığım zaman bana şifa veren O´dur;"
  • 81. "Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O´dur,"
  • 82. "Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O´dur;"
  • 83. "Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) bağışla ve beni salih olanlara kat;"
  • 84. "Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (lisan-ı sıdk) ver."
  • 85. "Beni nimetlerle donatılmış cennetin mirasçılarından kıl,"
  • 86. "Babamı da bağışla, çünkü o şaşırıp sapanlardandır."
  • 87. "Ve beni (insanların) diriltilecekleri gün küçük düşürme,"
  • 88. ´Malın da, çocukların da bir yarar sağlayamadığı günde."
  • 89. "Ancak Allah´a selim bir kalp ile gelenler başka."
  • 90. (O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır.
  • 91. Cehennem de azgınlar için sergilenir.
  • 92. Ve onlara: "Tapmakta olduklarınız nerede?" denilir;
  • 93. "Allah´ın dışında olan (ilah)lar; size yardımları dokunuyor mu veya kendilerine yardımları oluyor mu?
  • 94. Artık onlar ve azgınlar onun içine dökülüverilmiştir.
  • 95. Ve İblis´in bütün orduları da.
  • 96. Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:
  • 97. "Andolsun Allah´a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz,"
  • 98. "Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.
  • 99. "Bizi suçlu günahkarlardan başka saptıran olmadı."
  • 100. "Artık bizim için ne bir şefaatçi var,"
  • 101. "Ne de candan, yakın bir dost."
  • 102. "Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik."
  • 103. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
  • 104. Ve şüphesiz senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
  • 105. Nuh kavmi de gönderilen (peygamber)leri yalanladı.
  • 106. Hani onlara kardeşleri Nuh: "Sakınmaz mısınız?" demişti.
  • 107. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."
  • 108. "Artık Allah´tan korkup sakının ve bana itaat edin."
  • 109. "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
  • 110. "Artık Allah´tan korkup sakının ve bana itaat edin."
  • 111. Dediler ki: "Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?"
  • 112. Dedi ki: "Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur."
  • 113. "Onların hesabı yalnızca Rabbime aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız.)"
  • 114. "Ve ben mü´min olanları kovacak değilim."
  • 115. "Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcıyım."
  • 116. Dediler ki: "Eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten taşa tutulup kovulacaksın."
  • 117. Dedi ki: "Rabbim, şüphesiz kavmim beni yalanladı."
  • 118. "Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır ve beni ve benimle birlikte olan mü´minleri kurtar."
  • 119. Bunun üzerine, onu ve onunla birlikte olanları (insan ve hayvanlarla) yüklü gemi içinde kurtardık.
  • 120. Sonra bunun ardından geride kalanları da suda boğduk.
  • 121. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
  • 122. Ve şüphesiz senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
  • 123. Ad (kavmi) de gönderilen (elçi)leri yalanladı.
  • 124. Hani onlara kardeşleri Hud: "Sakınmaz mısınız?" demişti.
  • 125. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."
  • 126. "Artık Allah´tan korkup sakının ve bana itaat edin."
  • 127. "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
  • 128. "Siz, her yüksekçe yere bir anıt inşa edip (yararsız bir şeyle) oyalanıp eğleniyor musunuz?"
  • 129. "Ölümsüz kılınmak umuduyla sanat yapıları mı ediniyorsunuz?"
  • 130. "Tutup yakaladığınız zaman da zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?"
  • 131. "Artık Allah´tan korkup sakının ve bana itaat edin."
  • 132. "Bildiğiniz şeylerle size yardım edenden korkup sakının."
  • 133. "Size hayvanlar, çocuklar (vererek) yardım etti."
  • 134. "Bahçeler ve pınarlar da."
  • 135. "Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum."
  • 136. Dediler ki: "Bizim için farketmez; öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da."
  • 137. "Bu, geçmiştekilerin geleneksel tutumundan başkası değildir."
  • 138. "Ve biz azab görecek de değiliz."
  • 139. Böylelikle onu yalanladılar, biz de onları yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
  • 140. Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
  • 141. Semud (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı.
  • 142. Hani onlara kardeşleri Salih: "Sakınmaz mısınız? demişti.
  • 143. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."
  • 144. "Artık Allah´tan korkup sakının ve bana itaat edin."
  • 145. "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
  • 146. "Siz burada güvenlik içinde mi bırakılacaksınız?"
  • 147. "Bahçelerin, pınarların içinde,"
  • 148. "Ekinler ve yumuşak tomurcuklu göz alıcı hurmalıklar arasında?"
  • 149. "Dağlardan ustalıkla zevkli evler yontuyorsunuz."
  • 150. "Artık Allah´tan sakının ve bana itaat edin."
  • 151. "Ve ölçüsüzce davrananların emrine itaat etmeyin."
  • 152. "Ki onlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyor ve dirlik, düzenlik kurmuyorlar (ıslah etmiyorlar)."
  • 153. Dediler ki: "Sen ancak büyülenmişlerdensin."
  • 154. "Sen yalnızca bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin; eğer doğru sözlü isen, bu durumda bir ayet (mucize) getir görelim."
  • 155. Dedi ki: "İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onun, belli bir günün su içme hakkı da sizindir."
  • 156. "Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.
  • 157. "Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular."
  • 158. Böylece azab onları yakaladı. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
  • 159. Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
  • 160. Lut (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı.
  • 161. Hani onlara kardeşleri Lut: "Sakınmaz mısınız?" demişti.
  • 162. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."
  • 163. "Artık Allah´tan korkup sakının ve bana itaat edin."
  • 164. "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
  • 165. "Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz?
  • 166. "Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz."
  • 167. Dediler ki: "Ey Lut, eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten (burdan) sürülüp çıkarılanlardan olacaksın."
  • 168. Dedi ki: "Gerçekten ben, sizin bu yaptığınıza öfke ile karşı olanlardanım."
  • 169. "Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar."
  • 170. Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.
  • 171. Yalnızca geri kalanlar içinde bir kocakarı hariç.
  • 172. Sonra geride kalanları yerle bir ettik.
  • 173. Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp korkutulanların yağmuru ne kötü.
  • 174. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
  • 175. Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır esirgeyendir.
  • 176. Eyke halkı da, gönderilen (peygamber)leri yalanladı.
  • 177. Hani onlara Şuayb: "Sakınmaz mısınız?" demişti.
  • 178. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."
  • 179. "Artık Allah´tan korkup sakının ve bana itaat edin."
  • 180. "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
  • 181. "Ölçüyü tam tutun ve eksiltenlerden olmayın."
  • 182. "Dosdoğru olan terazi ile tartın."
  • 183. "İnsanların eşyasını değerden düşürüp eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."
  • 184. "Sizi ve önceki yaratılmışları yaratandan sakının".
  • 185. Dediler ki: "Sen ancak büyülenmişlerdensin".
  • 186. "Sen, yalnızca benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin ve biz senin gerçekte yalancılardan olduğunu sanıyoruz."
  • 187. "Eğer doğru sözlü isen, bu durumda gökten üstümüze bir parça düşürüver."
  • 188. Dedi ki: "Rabbim, yaptıklarınızı daha iyi bilir.
  • 189. Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.
  • 190. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
  • 191. Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.
  • 192. Gerçekten o (Kur´an), alemlerin Rabbinin (bir) indirmesidir.
  • 193. Onu Ruhu´l-emin indirdi.
  • 194. Uyarıcılardan olman için, senin kalbinin üzerine (indirmiştir).
  • 195. Apaçık Arapça bir dille.
  • 196. Ve hiç şüphesiz, o (Kur´an), geçmişlerin kitaplarında da vardır.
  • 197. İsrailoğulları bilginlerinin onu bilmesi onlar için bir delil (ayet) değil mi?
  • 198. Onu Arapça bilmeyen birine indirmiş olsaydık.
  • 199. Böylece onlara okusaydı, yine ona iman edecek değillerdi.
  • 200. Biz onu, suçlu günahkarların kalbine işte böyle işlettik.
  • 201. Onlar, o pek acı azabı görünceye kadar ona inanmazlar.
  • 202. Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.
  • 203. Derler ki: "bize bir süre tanınır mı?"
  • 204. Onlar yine de azabımızı çabuklaştırmak mı istiyorlar?
  • 205. Gördün mü; biz onları yıllarca yararlandırsak,
  • 206. Sonra kendilerine va´dolunan (azab günü) geliverse,
  • 207. Onların ´meta ile yararlandıkları´ şey, kendilerini (görecekleri azabtan) bağımsız kılamaz.
  • 208. Kendisi için bir uyarıcı olmaksızın, biz hiç bir ülkeyi yıkıma uğratmış değiliz.
  • 209. (Onlara) Hatırlatma (yapılmıştır); biz zulmedici değiliz.
  • 210. Onu (Kur´an´ı) şeytanlar indirmemiştir.
  • 211. Bu, onlara yaraşmaz ve güç de yetiremezler.
  • 212. Çünkü onlar, (vahyedileni) işitmekten kesin olarak uzak tutulmuşlardır.
  • 213. Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarıp yakarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun.
  • 214. (Öncelikle) En yakın hısımlarını (aşiretini) uyar.
  • 215. Ve mü´minlerden, sana tabi olanlara (koruyucu) kanatlarını ger.
  • 216. Eğer sana isyan edecek olurlarsa, artık de ki: "Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızdan uzağım."
  • 217. Sen, O güçlü ve üstün, esirgeyici olan (Allah´)a tevekkül et.
  • 218. O, kıyam ettiğin zaman seni görüyor.
  • 219. Secde edenler arasında dönüp dolaşmanı da.
  • 220. Hiç şüphesiz, O, işitendir, bilendir.
  • 221. Şeytanların kimlere inmekte olduklarını size haber vereyim mi?
  • 222. Onlar, ´gerçeği ters yüz eden´, günaha düşkün olan her yalancıya inerler.
  • 223. Bunlar (şeytanlara) kulak verirler ve çoğu yalan söylemektedirler.
  • 224. Şairler ise; gerçekten onlara azgın sapıklar uyar.
  • 225. Görmedin mi; onlar, her bir vadide vehmedip duruyorlar,
  • 226. Ve gerçekten onlar, yapmayacakları şeyleri söylüyorlar.
  • 227. Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah´ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öçlerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.
PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
  • 1.Fatiha
  • 2.Bakara
  • 3.Ali İmran
  • 4.Nisa
  • 5.Maide
  • 6.Enam
  • 7.Araf
  • 8.Enfal
  • 9.Tevbe
  • 10.Yunus
  • 11.Hud
  • 12.Yusuf
  • 13.Rad
  • 14.İbrahim
  • 15.Hicr
  • 16.Nahl
  • 17.Isra
  • 18.Kehf
  • 19.Meryem
  • 20.Taha
  • 21.Enbiya
  • 22.Hac
  • 23.Muminun
  • 24.Nur
  • 25.Furkan
  • 26.Suara
  • 27.Neml
  • 28.Kasas
  • 29.Ankebut
  • 30.Rum
  • 31.Lukman
  • 32.Secde
  • 33.Ahzab
  • 34.Sebe
  • 35.Fatir
  • 36.Yasin
  • 37.Saffat
  • 38.Sad
  • 39.Zümer
  • 40.Mumin
  • 41.Fussilet
  • 42.Sura
  • 43.Zuhruf
  • 44.Duhan
  • 45.Casiye
  • 46.Ahkaf
  • 47.Muhammed
  • 48.Fetih
  • 49.Hucurat
  • 50.Kaf
  • 51.Zariyat
  • 52.Tur
  • 53.Necm
  • 54.Kamer
  • 55.Rahman
  • 56.Vakia
  • 57.Hadid
  • 58.Mücadele
  • 59.Hasr
  • 60.Mümtahine
  • 61.Saf
  • 62.Cuma
  • 63.Münafikun
  • 64.Tegabun
  • 65.Talak
  • 66.Tahrim
  • 67.Mülk
  • 68.Kalem
  • 69.Hakka
  • 70.Mearic
  • 71.Nuh
  • 72.Cin
  • 73.Müzzemmil
  • 74.Müddessir
  • 75.Kıyamet
  • 76.İnsan
  • 77.Murselat
  • 78.Nebe
  • 79.Naziat
  • 80.Abese
  • 81.Tekvir
  • 82.İnfitar
  • 83.Mutaffifin
  • 84.İnsikak
  • 85.Buruc
  • 86.Tarik
  • 87.Ala
  • 88.Gasiye
  • 89.Fecr
  • 90.Beled
  • 91.Şems
  • 92.Leyl
  • 93.Duha
  • 94.İnşirah
  • 95.Tin
  • 96.Alak
  • 97.Kadir
  • 98.Beyyine
  • 99.Zilzal
  • 100.Adiyat
  • 101.Karia
  • 102.Tekasür
  • 103.Asr
  • 104.Hümeze
  • 105.Fil
  • 106.Kureyş
  • 107.Maun
  • 108.Kevser
  • 109.Kafirun
  • 110.Nasr
  • 111.Leheb
  • 112.İhlas
  • 113.Felak
  • 114.Nas