Darwinist ideoloji, bilgisiz kitleler üzerinde bir ön kabul oluşturmaya dayalıdır. Toplumun bilimsel konulardaki bilgi eksikliğini kullanır. Bunun için kullanılan yöntem, bol tekrar ile kitle hipnozu yapmak ve adeta büyü etkisi oluşturmaktır.
Darwinistlerin yalana ve aldatmacaya dayalı bu kitle hipnozunun etkisi neredeyse bütün dünyayı sarmıştır. Öyle ki 20. yüzyılda insanların büyük bir kısmı, aslında hakkında hiçbir şey bilmedikleri "evrimin" ateşli birer savunucusu haline dönüştürülmüşlerdir. Pek çoğu, neyi savunduğunun bilincinde dahi değildir. Onlar yalnızca, günlük gazetelerde gördükleri gitgide dikleşen hayali maymun-insan resimlerinin veya "atamız solucanmış" gibi haberlerin etkisinde kalmışlardır. Bu gibi telkinlerle kitle hipnozu başarıya ulaştırılmıştır. Bu sahte başarı nedeniyle neredeyse hiç kimse "bilimsel delil var mı?" diye sormayı düşünmemiştir. Nitekim ortada Darwinistlerin sunabileceği hiçbir delil yoktur. Artık bu telkini alan kişi için evrim; hayatının hemen her yerinde karşılaştığı, büyük gazete ve dergilerde sürekli rastladığı, bir çok ülkede okullarda resmi olarak okutulan, çeşitli ülkelerde devlet kurumlarınca korunup teşvik edilen, dünyaca ünlü bilim adamları tarafından savunulan sahte bir teori haline gelmiştir. Çok aleni olan bir aldatmaca; telkin, hipnoz ve aldatma yöntemleriyle insanlara doğruymuş gibi adeta dayatılmıştır.
Bir çok çevrenin elele vererek yürüttüğü bu Darwinist propaganda ile hipnoz yaygınlaştırılmış, öyle ki kimi insanlar, farkında dahi olmaksızın, dünyaya büyük belalar getiren, 20. yüzyılı kana bulayan tüm zulüm sistemlerinin kökeni olan, son derece tehlikeli bir teorinin savunucusu haline gelmişlerdir. Ancak artık bu devrin sonu gelmiştir, çünkü bilimin evrimi tamamen çöküşe uğrattığı, başta elinizde olan Yaratılış Atlası olmak üzere, çok sayıda eserle ortaya konmuştur.
Yaratılış Atlası'nın bu 4. cildinde, evrim teorisini çürüten ve Yaratılış gerçeğini ispatlayan yüz milyonlarca yıllık fosil örneklerinin yanı sıra, Darwinistlerin nasıl bilimi saptırarak kitle hipnozunu gerçekleştirdiklerine dair bilimsel deliller de göreceksiniz.
Evrim teorisi daha ilk canlı hücrenin, hatta tek bir proteinin nasıl oluştuğunu açıklamaktan acizdir. Bugüne kadar elde edilen 350 milyondan fazla fosil içinde bir tane bile canlıların birbirinden türediğini gösteren ara form fosili yoktur. Eğer okullarda evrim masalları öğretilecekse, bununla birlikte bilimin ortaya koyduğu bu gerçekler de öğretilmelidir. Çocukların ve gençlerin Sümer devrinden kalma pagan öğretilerle değil, 21. yüzyılın ortaya koyduğu bilimsel bilgilerle eğitilmeleri gerekir. |
Elinizdeki kitap; Darwinizm'in bir sahtekarlık olduğunun kesin delillerle ispat edildiği, 350 milyondan fazla fosilin evrimi reddettiğinin açık delillerle gösterildiği, tek bir proteinin dahi tesadüfen oluşamayacağının bütün dünyaya ilan edildiği bir kitaptır. Bu kitap sahte delillerle bütün dünyaya evrim teorisini dayatan Darwinist diktatörlüğün oyunlarını alt üst etmektedir. Bu satırlarda, Darwinizm'i çürüten bilimsel deliller birer birer gösterilmektedir. Artık demagoji Darwinistlerin hiçbir işine yaramayacaktır.
Evrim teorisi, 19. yüzyılın köhne ve son derece ilkel bilim anlayışı içinde ortaya atılmıştı. |
Yaklaşık 1.5 asırdır Darwinist ve materyalist telkinlerin baskısı altındaki Avrupa toplumları, Yaratılış Atlası'nın ilk 3 cildinin Avrupa'da dağıtımıyla, ilk defa gerçekleri açıkça görme imkanı buldu. Evrim teorisinin bilimsel bir değeri olmadığını, ideolojik kaygılarla gündemde tutulduğunu gözler önüne seren bu eser, Avrupa'da ciddi bir inanç değişikliğine sebep oldu. Farklı ülkelerde yapılan anketler, Darwinizm'e inananların sayısında önemli bir azalma olduğunu ortaya koyarken, Avrupa'da artık Yaratılış inancının hakim olmaya başladığını gösterdi.
Terör, Nefret, Irkçılık, Savaş, Sevgisizlik = Darwinizm |
Ne var ki, Darwinizm, aleyhindeki tüm bilimsel delillere rağmen okullarda, özellikle de üniversitelerde hala bilimsel bir gerçek gibi anlatılmaya devam etmektedir. Dünyanın bir çok ülkesinde devlet tarafından resmi ideoloji olarak savunulmakta ve zorla öğretilmektedir. Bu durum, Darwinizm'e karşı bilimsel mücadelenin gün geçtikçe artan bir hızda devam ettirilmesi, tüm toplumların Darwinist aldatmacaya karşı bilinçlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Tüm inananların bu konudaki şevk ve azimlerini artırmanın yolu ise; evrim teorisinin bir sahtekarlık olduğunun ve bilimin tümüyle evrimi çürüttüğünün gösterilmesi, Darwinizm'in tüm dünyaya getirdiği belaların, acıların göz önüne serilmesi, dünyadaki savaşların, soykırımların, katliamların, terörün, baskı, şiddet ve zulmün, yeryüzündeki tüm sıkıntıların, insanların mutsuzluğunun, suç oranlarından intiharlardaki artışa kadar toplumlarda huzursuzluğa neden olan tüm unsurların temelinde Darwinist ve materyalist inancın yer aldığının açıklanması gerekmektedir.
Darwinizm hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan ya da konuyu detaylı olarak incelememiş olan kimseler, Darwinizm'in nasıl bir tehlike olduğunun farkına varamayabilirler. Günümüzde insanlığa acı veren ve eziyet çektiren sosyal problemlerin ve ahlaki dejenerasyonun temelinde evrim teorisinin bulunduğunu göremeyebilirler. Bundan habersiz olmak gerçekten büyük bir tehlikedir.
Bu kişiler, Darwinist düşüncenin yaklaşık 1.5 asırdır insanlığa verdiği zararın farkında olmadıkları için de Darwinizm ile yapılan fikri mücadelenin ne kadar hayati olduğunu da genelde anlayamazlar. Oysa Darwinist ideoloji, Allah'ın varlığını ve Yaratılış gerçeğini inkar etmeye çabalar. (Allah'ı tenzih ederiz.) İnsanların Rabbimiz'e karşı sorumlu olduklarını unutturmaya çalışır. İnsanlara, sözde kör tesadüflerin eseri olan bir tür hayvan oldukları sahtekarlığını telkin ederek, onları orman kanunlarına göre yaşamaya teşvik eder. Böylelikle Allah'a karşı sorumluluklarının ve bu dünyadaki varlık sebebinin bilincinde olmayan; yalnızca kendi menfaatini düşünen; acımasızlık, sevgisizlik, vefasızlık, nankörlük ve zulüm içinde yaşayan toplumlar oluşturulmaya çalışılır.
Evrendeki kusursuz dengenin ve canlılığın tesadüfen var olduğu yalanını ortaya atan Darwinizm, materyalizmin de bel kemiğidir. Bu bilim dışı inanış insanları ruh sahibi ve Allah'a karşı sorumlu bir varlık değil, biraz daha gelişmiş bir hayvan türü olarak gösterir. İnsanların arasında sevgi, merhamet ve şefkate dayalı bir ilişki değil; acımasız, bencil ve kavgaya dayalı bir ilişki olması gerektiğini savunur. Dolayısıyla Darwinizm'in ideolojik yapısının hakim olduğu yerlerde kaçınılmaz olarak çatışma hakim olur. Çünkü bu tehlikeli ideoloji, merhamet, sevgi, acıma, şefkat, vefa, saygı gibi hisleri sözde evrim sürecini gerileten ve dolayısıyla ortadan kalkması gereken engeller olarak görür.
Bilimsel olarak çökertildiği halde ideolojik nedenlerle sürdürülen Darwinizm'in zararsız olduğunu düşünmek büyük bir yanılgıdır. Kökeni Sümerlere kadar dayanan, canlılığın evrimle tesadüfen var olduğu iddiası, canlılığın ortaya çıkışını materyalist izahlarla açıklamaya çalışan başarısız bir teoriden ibaret değildir. Asıl amacı, Yaratıcı'nın varlığını inkar etmek (Yüce Allah'ı tenzih ederiz) olan bu pagan dini, toplumları Allah inancından uzaklaştırmaya çalışan, onlara amaçsız oldukları telkinini veren, masum insanların kanlarının dökülmesine sebep olan bir tetikleyicidir. Darwinizm'in bu kanlı etkisi, günümüzde de halen devam etmekte, dünya çapında süren terör ve şiddet eylemleri, bu sapkın teori ile beslenmektedir. Dolayısıyla, Darwinizm'le yapılacak olan ilmi mücadele, toplumların huzurunun sağlanabilmesi ve Kuran ahlakının dünyaya hakim olabilmesi için hayati önem taşımaktadır.
Darwinizm'in ideolojik yapısının hakim olduğu yerlerde kaçınılmaz olarak çatışma hakim olur. Çünkü bu tehlikeli ideoloji, merhamet, sevgi, acıma, şefkat, vefa, saygı gibi hisleri sözde evrim sürecini gerileten ve dolayısıyla ortadan kalkması gereken engeller olarak görür. |
Halihazırda dünya devletlerinin neredeyse tamamı Darwinizm'i resmi bir ideoloji olarak benimsemiştir ve çeşitli yollarla bu sapkın ideolojinin savunuculuğunu yapmaktadır. Dinsizliği körükleyen bu ideolojinin yanında ise, Allah inancını anlatmak resmi olarak yasaklanmaktadır. Darwinizm'i savunmayan profesörler aniden görevlerinden alınmakta ve neredeyse hiçbir kurumda görevlendirilmemektedir. Hemen hemen tüm dünya, Darwinist diktatörlüğün hakimiyeti altındadır. Evrim teorisini savunmayan bir kişinin bilim adamı sıfatını alması adeta imkansızdır. Darwinist bir profesör, işe alacağı asistanını kendisi gibi Darwinist materyalist kişilerden seçmekte, Darwinist olmayanı asla tercih etmemekte, hatta üniversiteden uzaklaştırmaya çalışmaktadır.
Tüm bu gerçeklere rağmen bazı çevreler, anti-Darwinist faaliyetlerin önemini gerektiği gibi kavrayamamakta ve bu alanda yapılan çalışmalara yeterli ciddiyetle bakmamaktadır. Bu kişiler Müslüman toplumlarda komünist, materyalist, dinsiz bir sistemin oluşmasını kendilerince imkansız görerek, Darwinist ideolojilerin yayılmasına izin vermenin tehlikesini göz ardı etmektedir. Oysa bu çok büyük bir yanılgıdır. Tarihte bu yanılgıya düşen halkların uğradıkları hezimet, anti-Darwinist, anti-materyalist faaliyetlerin önemini bir kez daha vurgulamaktadır.
Dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde evrimin köhne bir masal, bilim dışı bir ideoloji olduğunu herkes gayet iyi biliyor olmasına rağmen, tüm öğrenciler, tüm öğretmenler, tüm akademisyenler, tüm siyasetçiler "evrimi kabul etmek mecburiyetindedir." |
Tarihe baktığımızda da, peygamberlerin toplumların putlarına kesinlikle göz yummadıklarını görürüz. Örneğin Hz. İbrahim (as) kavminin putlara tapmasını engellemek için putları kırmıştır. Allah Kuran'da bu konuyu şu şekilde haber verir:
Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye. "Bizim ilahlarımıza bunu kim yaptı?... (Enbiya Suresi, 58-59)
Dediler ki: "Ey İbrahim, bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?" "Hayır" dedi. "Bu yapmıştır, bu onların büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa, siz onlara sorun." Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)" dediler. Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin." Dedi ki: "O halde, Allah'ı bırakıp da sizlere yararı olmayan ve zararı dokunmayan şeylere mi tapıyorsunuz?" "Yuh size ve Allah'tan başka taptıklarınıza. Siz yine de akıllanmayacak mısınız?" (Enbiya Suresi, 62-67)
Yukarıdaki ayetlerden anlaşıldığı gibi, Hz. İbrahim (as) sadece putları kırmakla kalmamış, bunu yaparken, halka putların hiçbir gücü olamayacağını tam kavratacak, akılcı bir yol seçmiştir. Halkın vicdanını harekete geçirerek, belki de hiç düşünmedikleri bir yönden düşünmeye onları yöneltmiştir.
Bu jaguar kafatası fosili kretase dönemine aittir ve 87 milyon yıl yaşındadır. Yüz miyonlarca yıldır hiç değişmeyen canlılar evrimin olmadığının bir delilidir. Bu nedenledir ki fosiller, evrim teorisine en büyük darbeyi vuran bulgulardır. |
Aynı şekilde Hz. Musa (as) da, kavminden uzak olduğu dönemde, yine eski sapkın inançlarının etkisine giren kavminin putlarını yok etmiştir. Hz. Musa (as), kavminin putu olan buzağı heykelini yakmış, darmadağın etmiş, sonra da denize savurmuştur. Hz. Musa (as) böylelikle, kavminin bir daha putlara tapınmaya dönmemesi için böyle sağlam bir tedbir almıştır. Allah, Kuran'da bu durumu şöyle haber verir:
(Musa) Dedi ki: "Ya senin amacın nedir ey Samiri?" Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi." Dedi ki: "Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakettiğin ceza: "Bana dokunulmasın") deyip yerinmendir." Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azab dolu) bir buluşma zamanı vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız. Sizin İlahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun dışında ilah yoktur. O, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır. (Taha Suresi, 95-98)
Peygamberimiz (sav) de, kavmini putlara karşı uyarmış ve onların herhangi bir güçleri olmadığını anlatmıştır. Yüce Allah, Kuran'da bu durumu şu şekilde bildirir:
Gördünüz mü-haber verin; Lat ve Uzza'yı. Ve üçüncü (put) olan Menat'ı(n herhangi bir güçleri var mı)? (Necm Suresi, 19-20)
Bu (putlar ise,) sizin ve atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (keyfi) isimlerden başkası değildir. Allah, onlarla ilgili 'hiç bir delil' indirmemiştir. Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uyuyorlar. Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiştir. (Necm Suresi, 23)
Yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı gibi, Kuran ahlakının yayılması için bir müminin yapması gereken, önce toplumun put edindiği sahte ilahları tam anlamıyla ve geri dönüşü olmayacak şekilde ilmi olarak yok etmektir. Şu anda dünya çapında dinsizlik tehlikesinin dayanağı olan put, Darwinist-materyalist ideolojidir. Unutmamak gerekir ki karanlığın içinde gözleri kapamakla karanlık ortadan kalkmaz. Karanlığın var olmadığını düşünerek de karanlık yok olmaz. Karanlığı ortadan kaldırmak için, ışık yakmak gerekir. Şu anda yakılması gereken ışık da, anti-Darwinist, anti-materyalist yönde yoğun olarak yapılacak olan ilmi mücadeledir.
Elinizde bulunan Yaratılış Atlası'nın 4. cildi, Darwinist-materyalist ideolojiye karşı indirilen ağır bir bilimsel darbenin devamıdır. Çünkü bu eser, Darwinistler tarafından özenle saklanan fosilleri ortaya çıkarmış, tüm insanlara canlıların evrim geçirmediğini göstermiştir. Bu kitapta yer alan fosillerin her biri "canlıların evrim geçirmediğini" ilan etmektedir. Burada sadece belirli sayıda örneğine yer verdiğimiz 350 milyondan fazla fosil, evrimsel sürecin bir hayal, bir masaldan ibaret olduğunu ispatlayan somut birer bulgudur. Yüz milyonlarca fosil; canlıların hiç değişmediklerini, ara aşamalardan geçmediklerini, mevcut tüm uzuvlarıyla bir anda var olduklarını göstermektedir. Yaratılışı gösteren yüzmilyonlarca fosile karşılık ise "tek bir tane bile ara form fosili yoktur". Bunun anlamı ise açıktır: Evrim yoktur, Yaratılış bilimsel bir gerçektir. Darwinistlerin bu gerçek karşısında sunabilecekleri hiçbir delilleri, savunabilecekleri hiçbir açıklamaları bulunmamaktadır. İşte bu nedenle Yaratılış Atlası, Darwinizm'e fikren öldürücü darbeyi indirmiştir.
Tüm güç Allah'ındır, tüm kalpler Allah'ın elindedir. Fikirleri değiştirecek, sapkın ideolojileri yeryüzünden kaldırıp, Kuran ahlakını yeryüzüne hakim edecek olan elbetteki Yüce Allah'tır. Samimi bir dindarın görevi ise, Allah'a dayanıp güvenmek, elinden gelenin en fazlasıyla, var olan tüm gücünü kullanarak ilmi mücadeleye sarılmaktır. Allah'a, Kuran'a, güzel ahlaka, barış ve huzura karşı olan tüm putları, ideolojileri ve sahte güçleri; ilimle, bilimle, akıl ve mantıkla yok etmek, yeryüzünde Kuran ahlakını, barışı ve sevgiyi hakim etmek için çaba göstermektir.
Yüce Allah'ın, "Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder..." (Enbiya Suresi, 18) ayetiyle bildirdiği gibi, Allah inancına karşı geliştirilen her sapkın görüş ve batıl din mutlaka yenilgiye uğrayacak ve bu batıl inanışların tümü kesin olarak yok olup gidecektir.